2006 ve sonrasında daha genel bir sosyal paylaşım sitesi olarak karşımıza çıktı. İlk denemeler enteresandı. Ancak bir ürün için herhangi bir ücret ödemediğimde, ürünün aslında ben olduğumu fark ettiğimde Facebook’a mesafe koymuştum. Hatta altı ay kadar telefonumda yer bulan mobil Facebook uygulamasını da 2016’da sildim. Samimi olmak gerekirse dünyanın dört bir tarafına dağılmış arkadaşlarımla bağlantıda olmanın en kolay yoluydu.
Hayretler içinde son on yıldır herkesin, babam ve annem de dahil olmak üzere, kendi sosyal çevreleri ile daha yakın olabilmek için bu platformu kullandığını izledim. Her gün birkaç tıkla herkesi mutlu etmenin inanılmaz kolaylık ve rahatlığını sağlayan bir platform…Ve her şey sözde bedavadır. Ancak bir anda öğrenirsiniz ki bu platform size bu sözde bedava servisleri sağlarken, sizin gibi 2,1 milyar kişinin tüm verilerini, veri tüccarlarına satarak 2017 yılında 40 milyar dolarlık gelir sağlıyor. Her Facebook kullanıcısı başına bu şirket 19,05 dolar kazanıyor.
Facebook büyüdükçe daha kazançlı hale gelen bir para makinasına dönüştü. Öyle ki 2011 yılında 845 milyon Facebook kullanıcısından 3,2 milyar dolar, yani kullanıcı başına 3,79 dolar kazanırken, 2017'de bu rakamlar 2,1 milyar kullanıcıyla 19 dolarlara çıktı.
Facebook ve diğer merkezi teknoloji devleri size ait verileri bir vakum gibi emmekte. Tıpkı petrol kuyularından petrolün çekilmesi gibi, veri kuyularınız da yavaş yavaş boşaltılıyor bu devler tarafından.
İşte Singapur devleti ülkedeki tüm şirketlerin Sanayi 4.0 konusunda ortak bir dil geliştirmesini sağlamak ve milli sanayisinde farkındalık yaratarak, ülkenin birlik içinde kalkınması için Sanayi 4.0 endeksi projesini başlattığını açıkladı geçtiğimiz günlerde.
Birçok AB devletine danışmanlık da yapan teknoloji devrimleri teorisinin sahibi Carlota Perez, bilişim teknolojileri devrimi sonuçlarının bir altın çağ yaratacağını söylüyor. Bu altın çağın ancak devletlerin bilişim teknolojilerinin halka yayılmasında ön ayak olması ile mümkün olabileceğini belirtiyor.
Bu bakımdan Singapur’un uyguladığı Sanayi 4.0 endeksi bizim de devlet olarak örnek almamız gereken bir modeldir. Ülke ekonomisine momentum kazandırmanın yolu KOBİ’leri Sanayi 4.0 ile ivedilikle buluşturmaktır.
Türkiye için çok doğru bir model.
Sanayi 4.0 oldukça komplike bir konsept. Doğrusu bu konuda çalışan herkesin kafası çok net de değil. Ülkemizde büyük şirketler Sanayi 4.0 konusunda projelerini geliştirmeye başladı.
Ancak ekonomimizin yüzde 99’unu KOBİ’ler oluşturuyor. Sanayi 4.0 gibi komplike bir konsepti önlerine koyduğunuzda herkes uzaktan seyrediyor. Öyle devasa büyük bir canavar ki bu…
Asya’da her yeni teknolojiyi ve konsepti çabucak hayata geçiren Singapur, bu büyük soruna bir çözüm geliştirdi. Singapur Sanayi 4.0 Endeksi.
Amaç bu endeksle öncelikle farkındalık yaratmak. Singapurlu şirketlere Sanayi 4.0 için bir çerçeve sunuluyor. Her endüstrideki şirketler için ortak bir dil oluşturulması sağlanıyor.
Ancak teknolojide geldiğimiz noktada insan vücudunu tanıma konusunda daha proaktif olmanın yolları artık önümüzde.
2017 yılında üretilen arabalarda 60 ila 100 adet sensör var. Arabayı dikkatle dinliyor ve monitör ediyoruz. Peki ya kendimizi?
Periyodik olarak kalp atışlarınızı dinliyor musunuz? Diyelim ki 82 yaşında ortaya çıkacak ciddi bir sağlık sorunu ile doktorun karşısına çıktığınızda 40 ile 82 yaş arasındaki yılların günlük nabız verisi elinizde olacak mı?
Veya bilinç altınızda olup bitenleri anlamak için kendinizi var olan teknoloji ile izleyebiliyor musunuz?
Geldiğimiz noktada sensörlerle vücudumuzu, beynimizi izleyebiliriz. Elde ettiğimiz verilerin mahremiyetinin sağlanması kritik. Bunun için blockchain gibi teknolojiler var bugün.
Veri devrinde yaşıyoruz.
Bu hayati verilere sahip olmak ve bu verilerden anlamlı sonuçlar çıkarabilmek için önce örnek verilerle işe başlamak gerekir. Bu örnek verilere ulaşmak ilk aşamadır. İşte bu konuda çalışan çok sayıda girişim var. Aralarında en cesur bulduğum girişimi sizlere anlatmak istiyorum.
1 MİLYON DOLAR HİBE
Eşinizle beraber mutlu bir aile kurmuş ve başarılı projeler gerçekleştirmişsiniz. Özellikle Dünya Ekonomik Forumu gibi bir kurumu kurmuşsunuz ve yönetiyorsunuz. Sanayi 4.0’ın kitabını yazmışsınız.
Doğal olarak sanayi 4.0 hakkındaki her sözünüz ciddiye alınır.
Sanayi 4.0 Türkiye’de çok sık konuşulur hale geldi. Başlangıç olarak iyi!
Ama hızla ilerlemek gerekiyor. Konsepti değil projeleri konuşmaya başlamamız gerekiyor.
Türkiye’de henüz Sanayi 4.0 ve blockchain ve beraberinde gelen diğer teknolojilerden bahsetmiyoruz. Birkaç ay önce iş dünyasının lider kuruluşlarından birinin konferansına katılma şansım oldu. 5-6 konuşmacı arasında blockchain kelimesini sadece Londra’dan gelen misafir konuşmacı kullandı.
Sanayi 4.0 insanlığı temelden değiştirecek çok derin yenilikler getiriyor hayatımıza. Yapay zeka, otonom araçlar, robot teknolojileri, büyük veri, nesnelerin interneti gibi teknolojiler insanlığın bugüne kadar şahit olmadığı büyük bir değişimi ortaya koyuyor.
Bugün 79 yaşında olan Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı ve 4. Sanayi Devrimi kitabının yazarı Klaus Schwab, Sanayi 4.0’ın insanların yaptıkları herşeyi değiştireceğini söylüyor.
Sizin kimlik bilgilerinizden kopyalanmış bir dijital ikizinizin dijital ortamda dolaşmadığından emin olmanın yolu yok örneğin…
İsteyerek geride bıraktığımız izlere en iyi örnek sosyal medya. Sosyal medya kanallarında paylaştığınız onca kişisel detay veya arama motorlarında bıraktığınız izler vesaire; dijital ikiziniz işte bu izler üzerine inşa ediliyor.
Ve bugün sosyal medya ve diğer teknoloji şirketleri size ait bu dijital ikizler sayesinde milyarlarca dolar kazanç sağlıyor.
İsteğimiz dışında alınan bilgilere en iyi örnek, geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan NSA skandalı! Hatırlarsanız NSA çalışanı Snowden bu devlet kuruluşunun vatandaşları Internet’te izinsiz monitör ettiğini ortaya çıkarmıştı. Akabinde Snowden Rusya’ya iltica etmek zorunda kaldı.
Tüm bunlar kişisel bilgiler konusunda mahremiyet sınırlarının sürekli zorlandığının kanıtı. İşte bu yüzden teknoloji dünyası sürekli olarak alternatif çözüm arayışında.
Blockchain teknolojisi 40 yıllık şifreleme teknolojileri, matematik, oyun teorisi gibi birden fazla temel bilim ve teknolojinin füzyonu ile ortaya çıktı.
Dijital ekonomi önümüzdeki döneminde, insan doğasına ve ihtiyaçlarına daha uygun bir altyapı gerektiriyor.
Eylül ayında yine Putin “yapay zekâ konusunda kim lider olursa dünyayı onlar yönetecek” demişti. Çin şu anda yapay zekâda herkesi geride bırakmayı başardı. Ama yarış henüz başladı.
Bizim için şu anın sorusu, Türkiye’de üniversiteleri ve diğer araştırmacıları yapay zekâ ve blockchain gibi dijital ekonominin üzerine inşa edileceği temel teknolojiler konusunda çalışmaya ve yenilikler üretmeye nasıl motive edeceğimizdir.
FİNANS DÜNYASINI YENİDEN ŞEKİLLENDİRECEK TEKNOLOJİ
Küresel finans sistemi milyarlarca insana hizmet veriyor. Günde trilyonlarca dolarla çalışarak, 100 trilyon dolarlık küresel ekonominin sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlıyor.
Dünyanın en kudretli endüstrisi. Hatta bazı teorilere göre, dışarıdan bakıldığında, dünyayı idare eden kişilerin dünyayı yönetmek için ellerinde bulundurdukları yegâne sistem.
Yakından bakıldığında gelin görün ki, süreçlerinde pek yeniliğe rastlanmayan ve kendi içinde çelişkilerle dolu bir alan. Bugün hala internet bankası olup da 1970’lerden kalma bilgisayar sistemleri ile çalışan bankalar var. Veya kahvenizi almak için kredi kartınızı POS cihazına okuttuğunuzda, o işlemin arka planda finalize olması bazen birkaç günü bulabiliyor.
Bu hafta sizlerle Boston merkezli Bain & Company danışmanlık şirketinin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı Makro Trendler raporunun önemli temel noktalarından kısaca bahsetmek istiyorum. 2020 ve ötesindeki belli başlı risk ve fırsatların sıralandığı bu rapor 2030 için kaliteli fikirler veriyor.
Resim net.
2020 ve ötesinde teknolojiyi bilen, yüksek eğitimli ve donanımlı kişileri harika bir hayat koşulları bekliyor. Düşük ve orta gelir grubunda çalışmayı hedefleyenlerin koşulları daha da zorlaşacak. Öyleyse bugünden çocukları ve gençleri teknolojiyi bilen ve donanımlı birer yetişkine dönüştürmenin yollarını bulmak zorundayız toplum olarak. Bilim ve teknoloji temellerinden uzak başka hiçbir eğitim ülkemizi 2030 ve ötesindeki koşullara hazırlayamaz.
Rapora göre 2020 yılından itibaren hızlanarak otomasyon yatırımları artacak. 2030 itibarıyla da bu yatırımların hızı azalmaya başlayacak ve ekonomik daralma dönemi tekrar gündeme gelecek. Bu dönemde küresel faizler tekrar yüzde sıfırları test edebilir. İşte bu dönemde toplumlardaki eşitsizlik daha da çok yüz üstüne çıkacak.
Yaşlanan nüfus, ekonomik genişlemenin yavaşlamasındaki en büyük unsur olarak önümüze çıkıyor. Yaşlanan nüfus, devletler üzerinde artan sağlık hizmetleri, artan emeklilik maaşları ve artan borçlanma oranları ile ilave yükler oluşturacak.
Öte yandan artan otomasyon yatırımları verimlilikte muhteşem artışlara sebep olacak. Ancak otomasyon ile ortaya konulan arz, talebi geride bırakacak. İşte bu dönemde özellikle düşük ve orta gelirli çalışanların otomasyon kaynaklı olarak işlerini kaybettiğini gözlemleyeceğiz. İşlerine tutunabilenler de maaşlarında artış görememeye başlayacaklar.
Otomasyonun özellikle teknoloji bilen, yüksek donanımlı çalışanlar ve iş sahiplerinin gelirlerinde büyük artışlara sebep olması bekleniyor. Gelir eşitsizliğinin düşük seviyelerde olduğu ülkeler 2030’lu yıllardaki dönüşümü daha kolay atlatırken, gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu Türkiye gibi ülkeler için daha da büyüyen gelir eşitsizliği söz konusu olacak.
Biliyoruz ki DNA bir canlının büyümesi, yaşaması ve üremesi için gerekli olan tüm genetik kodu içeren molekülün adı. Şu anda DNA diziliminizi çalışarak, size potansiyel hastalık riskleri konusunda bilgi verebilecek bazı şirketler var. Hatta bunlardan birine bu köşede daha önce yer vermiştik.
Harvard Üniveritesi’nden ünlü genetik bilimci George Church ve öğrencileri geçtiğimiz hafta yeni bir şirket kurdular ve planlarını bir araştırma dokümanıyla dünya ile paylaştılar. Nebula Genomics adını verdikleri bu Harvard girişimi diğer birçok blockchain projesi gibi aracıları ortadan kaldırmayı planlıyor.
DNA diziliminizi 1000 usd’nin altında bir fiyata analiz edecekler. Sizin DNA dizilim bilgilerinizi blockchain üzerinde güvenli bir şekilde kendi kontrolünüzde tutmanızı sağlayacaklar.
Şu anda DNA testini 23andMe veya Helix gibi şirketlerde gerçekleştirebiliyorsunuz. Ama kendi DNA dizilim bilgilerinizin kullanım hakkına sahip olamıyorsunuz. Örneğin 23andMe şirketi bu bilgileri sizin onayınızı da alarak milyonlarca dolara ilaç şirketlerine satıyor. Sizin buradan herhangi bir geliriniz söz konusu değil. DNA sizin DNAnız ama bundan kazanç sağlayan siz değil aradaki aracı bir şirket.
Nebula Genomics hem kendi DNA bilgilerinize sahip çıkma hakkını size verirken, hem de size bu DNA bilgisinden dijital para kazanma imkânı sağlıyor.
Yeni geliştirilen ilaçlar için bugün ilaç ve biyoteknoloji şirketleri çok geniş çaplı genom datasına ihtiyaç duyuyor. Bu şirketler bu genom datasını 23andMe gibi şirketlere milyonlarca dolar ödeyerek elde edebiliyor.
Nebula Genomics tüm aracıları ortadan kaldırma sözünü verirken, bireylerin kendi genom bilgilerini, seçtikleri bir şirkete doğrudan aktarabilmesine de imkân sağlıyor.