Paylaş
Bu hafta sizlerle Boston merkezli Bain & Company danışmanlık şirketinin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı Makro Trendler raporunun önemli temel noktalarından kısaca bahsetmek istiyorum. 2020 ve ötesindeki belli başlı risk ve fırsatların sıralandığı bu rapor 2030 için kaliteli fikirler veriyor.
Resim net.
2020 ve ötesinde teknolojiyi bilen, yüksek eğitimli ve donanımlı kişileri harika bir hayat koşulları bekliyor. Düşük ve orta gelir grubunda çalışmayı hedefleyenlerin koşulları daha da zorlaşacak. Öyleyse bugünden çocukları ve gençleri teknolojiyi bilen ve donanımlı birer yetişkine dönüştürmenin yollarını bulmak zorundayız toplum olarak. Bilim ve teknoloji temellerinden uzak başka hiçbir eğitim ülkemizi 2030 ve ötesindeki koşullara hazırlayamaz.
Rapora göre 2020 yılından itibaren hızlanarak otomasyon yatırımları artacak. 2030 itibarıyla da bu yatırımların hızı azalmaya başlayacak ve ekonomik daralma dönemi tekrar gündeme gelecek. Bu dönemde küresel faizler tekrar yüzde sıfırları test edebilir. İşte bu dönemde toplumlardaki eşitsizlik daha da çok yüz üstüne çıkacak.
Yaşlanan nüfus, ekonomik genişlemenin yavaşlamasındaki en büyük unsur olarak önümüze çıkıyor. Yaşlanan nüfus, devletler üzerinde artan sağlık hizmetleri, artan emeklilik maaşları ve artan borçlanma oranları ile ilave yükler oluşturacak.
Öte yandan artan otomasyon yatırımları verimlilikte muhteşem artışlara sebep olacak. Ancak otomasyon ile ortaya konulan arz, talebi geride bırakacak. İşte bu dönemde özellikle düşük ve orta gelirli çalışanların otomasyon kaynaklı olarak işlerini kaybettiğini gözlemleyeceğiz. İşlerine tutunabilenler de maaşlarında artış görememeye başlayacaklar.
Otomasyonun özellikle teknoloji bilen, yüksek donanımlı çalışanlar ve iş sahiplerinin gelirlerinde büyük artışlara sebep olması bekleniyor. Gelir eşitsizliğinin düşük seviyelerde olduğu ülkeler 2030’lu yıllardaki dönüşümü daha kolay atlatırken, gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu Türkiye gibi ülkeler için daha da büyüyen gelir eşitsizliği söz konusu olacak.
Otomasyon yatırımlarının doğru yönlendirilmesi ile 2020’li yıllarda deneyimlenecek ekonomik genişleme, dünyanın 1980 ve 1990’larda gördüğü büyük genişlemeye benzer bir ekonomik genişleme yaşamasına sebep olabilir. Otomasyon dönüşümünün daha hızlı gerçekleşmesi durumunda ise daha dengesiz toplumsal yansımalar ile karşılaşabilir dünya.
Düşük ve orta gelir grubu gelirlerinin giderek azalırken, yüksek gelir grubunun gelirinin artması bu gelirlerin daha yüksek seviyelerde tasarruf edilmesine ve piyasaya inmemesine sebep olacak. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki orta ve yüksek gelir grubunda tasarruf oranları çok büyük farklar arz ediyor. Örneğin Amerika’da toplumun en yüksek yüzde 20’si yüzde 23.6 tasarruf ederken, toplumun en yüksek yüzde 1’i yüzde 51.2 tasarruf ediyor. Otomasyonla birlikle gelirlerin yüksek gelir grubuna transfer oluyor olması toplumsal eşitsizliğin daha da genişlemesine sebep olacaktır.
Önümüzdeki yıllarda faiz oranlarının hızlı bir şekilde düşmesi ve yükselmesi de ekonomide dalgalanmanın etkilerini artıracaktır. Ancak önümüzdeki 10 -15 yıllık dönemde otomasyondan kaynaklanan büyük bir ekonomik genişlemenin yaşanacağı aşikardır. Ardından yine otomasyona yapılan yatırımların bir bölümünün gereksizliğinden kaynaklanan bir ekonomik daralma ile 2030’lu yıllara ulaşacağız.
Bu dönüşüm kaçınılmaz.
Toplum üzerinde derin etkileri olacak bu stratejik dönüşüme kapsamlı bir yol haritası ile hazırlanmak dışında çaremiz var mı?
Paylaş