Facebook veri skandalları ve yeni paradigma

Facebook adını ilk kez 2004 yılı ortalarında Boston’da duymuştum. Harvard lisans öğrencileri arasında çöp çatan sitesi olduğu söyleniyordu.

Haberin Devamı

2006 ve sonrasında daha genel bir sosyal paylaşım sitesi olarak karşımıza çıktı. İlk denemeler enteresandı. Ancak bir ürün için herhangi bir ücret ödemediğimde, ürünün aslında ben olduğumu fark ettiğimde Facebook’a mesafe koymuştum. Hatta altı ay kadar telefonumda yer bulan mobil Facebook uygulamasını da 2016’da sildim. Samimi olmak gerekirse dünyanın dört bir tarafına dağılmış arkadaşlarımla bağlantıda olmanın en kolay yoluydu. 

 

Hayretler içinde son on yıldır herkesin, babam ve annem de dahil olmak üzere, kendi sosyal çevreleri ile daha yakın olabilmek için bu platformu kullandığını izledim. Her gün birkaç tıkla herkesi mutlu etmenin inanılmaz kolaylık ve rahatlığını sağlayan bir platform…Ve her şey sözde bedavadır. Ancak bir anda öğrenirsiniz ki bu platform size bu sözde bedava servisleri sağlarken, sizin gibi 2,1 milyar kişinin tüm verilerini, veri tüccarlarına satarak 2017 yılında 40 milyar dolarlık gelir sağlıyor. Her Facebook kullanıcısı başına bu şirket 19,05 dolar kazanıyor.

 

Haberin Devamı

Facebook büyüdükçe daha kazançlı hale gelen bir para makinasına dönüştü. Öyle ki 2011 yılında 845 milyon Facebook kullanıcısından 3,2 milyar dolar, yani kullanıcı başına 3,79 dolar kazanırken, 2017'de bu rakamlar 2,1 milyar kullanıcıyla 19 dolarlara çıktı.

 

Facebook ve diğer merkezi teknoloji devleri size ait verileri bir vakum gibi emmekte. Tıpkı petrol kuyularından petrolün çekilmesi gibi, veri kuyularınız da yavaş yavaş boşaltılıyor bu devler tarafından.

 

The Verge’ün haberine göre Facebook’un Android işletim sistemi ile çalışan akıllı telefonlarda SMS ve aramaların kayıtlarını yıllardır tuttuğu ortaya çıktı. Hatta geçtiğimiz günlerde bazı Twitter kullanıcıları kendi Facebook kayıtlarına ulaşmışlar ve Facebook’un mahrem aramalarına kadar kendileri hakkında yıllardır kayıt tuttuğunu söylüyor ve veryansın ediyorlardı.

 

Haberin Devamı

Google gibi şu anda dünyanın tüm verisine sahip çıkmaya çalışan diğer benzer platformlar da farklı davranmıyor. 19 Eylül 2018 günü bu köşede Dijital Ekonomide Güvenlik başlıklı bir yazıya yer vermiştik.  Geçtiğimiz haftalarda Cambridge Analytica isimli İngiliz şirketinin, 50 milyon Facebook kullanıcısının bilgilerini ABD başkanlık seçimlerinde adaylardan birine ulaştırarak, avantaj sağlanmasına yardım ettiği de ortaya çıktı.

 

Yine 2018 yılının ilk yazısında, 2018 yılının ana temasının güvenlik olacağından da bahsetmiştik bu köşede. Son dönemdeki skandallar gösteriyor ki 2008 küresel finansal krizinden sonra hızla büyüyen teknoloji şirketleri, AB dışında herhangi bir kanun koyucunun karşılarına çıkmaması sebebiyle pervasızca kullanıcılarının tüm mahremiyet sınırlarını aştılar.

 

 

 

Haberin Devamı

#deletefacebook rüzgârı fırtınaya evrilir mi?

 

Geçen hafta büyük bir #deletefacebook rüzgârı esti. Aslında bu son üç yıldır gelmesi beklenen bir rüzgardı. Zira Facebook'tan bu tür verileri kolayca çekebilen gruplar son yıllarda isimlerini duyurmaya başlamıştı. 

 

New York Times’ın haberine göre Facebook yöneticilerinden Andrew Bosworth, şirket içi bir iletişim dokümanında birkaç yıl önce şöyle yazmış “Belki bir gün Facebook kullanılarak organize edilmiş bir terör saldırısında birileri ölecek. Gerçek şu ki bizim görevimiz insanları birbirine bağlamak ve günün sonunda bu her zaman iyidir.” Bu sözleri haliyle hem Bosworth hem de Zuckerberg hemen yalanladı.

 

Haberin Devamı

#deletefacebook rüzgârı, kuvvetli bir fırtınaya dönüşmeden dinecek gibi görünmüyor.

Facebook veri skandalları ve yeni paradigma

Facebook panik halinde çözüm arıyor. Bu iş modeli ile aynı şekilde devam etmesi pek imkânlı görünmüyor. Geçen haftalarda Facebook'un ilk yatırımcılarından bazılarına yapılan sunumlarda, Facebook kullanıcılarından aylık abone ücreti talep edilmesi tartışıldı. Halka açık ticari bir şirket olduğuna göre kar yaratabileceği bu veya buna benzer bir çözüm ortaya koymak zorunda. Ama kim Facebook için abone ücreti ödemek ister ki? Abone ücreti talep eden kaç medya kuruluşu başarılı olabildi bugüne kadar?

 

Facebook, iş modelini hangi yönde evirecek zaman içinde göreceğiz. Ancak net olan şu ki, var olan paradigmanın tümüyle değişmesi gerekiyor.

 

Haberin Devamı

Facebook ve diğerlerinin reklamcılardan elde ettikleri gelirleri verinin asıl sahipleri olan kullanıcılarla paylaşmaları gerekmez mi?

 

Bu dev şirketlerin kullanıcılarına aylık ödeme yapmayı değerlendirmesi gerekmiyor mu?

 

Yaşamımızın büyük bir ivme ile büyüyen bir kısmı artık dijital platformlarda geçiyor. 

 

Alışveriş yaptığınız her marka, ödeme yaptığınız kartların bilgisine sahip. Bakın geçtiğimiz günlerde Saks ve ayrıca Lord &Taylor isimli iki ünlü Amerikan mağaza zincirinden beş milyon kredi kartı bilgisi çalındığı ortaya çıktı. Sorun ciddi ve büyük.

 

Yeni paradigmada, İnternet üzerinde bıraktığınız her verinin güvenliğinden emin olacağınız ve gerektiğinde kazanç talep edeceğiniz yeni bir ekonomik model gerekiyor. Bir markanın sosyal medyada karşınıza çıkarttığı bir resme vereceğiniz herhangi bir dijital tepkiden bir kazanç elde edebileceğiniz bir paradigma. Bunun karşılığı 1 kuruş mudur? Veya yeni bir dijital para sistemi ile düzenlenmiş yeni bir ekonomik model midir göreceğiz. Bana kalırsa bu yüzde 99 olasılıkla yeni bir dijital para birimi olacak.

 

İnternet’in ilk versiyonları merkezileşmiş ve insanların verilerini sonuna kadar kullanmaya çalışan, toplumu fakirleştiren acımasız aracılar yarattı. İnternet’in kuruluşundaki niyet bu değildi. Ancak uygulama seviyesine gelindiğinde başlangıçtaki plandan farklı sonuçlar ortaya çıktı. Kişisel veriler pervasızca aracılar tarafından kullanıldı. Kişisel verilerin güvenliği, kişilerden ziyade, aracı kurumların eline bırakıldı.

 

İnternet 3.0 olarak da bilinen blockchain teknolojisinin devrim yaratan özelliği, veri güvenliğinin en büyük önceliğe sahip olması. İşte bu yüzden teknolojik kalkınma konusunda ateşli bir ejderha gibi hareket eden Çin, blockchain teknolojisinde 2017 yılında ABD de dahil olmak üzere tüm ülkeleri geride bırakarak 225 patent aldı.

 

Kanada merkezli İnternet 3.0 projeleri arasında yer alan Kick isimli proje, aslında yukarıda bahsedilen dijital ekosistemin çalışmasını sağlayacak bir yapıyı ve dijital para birimini ortaya koymak üzere büyük bir takımla uzun süredir çalışıyor. Hatta Kick takımı ilk denemelerine, oyun platformlarıyla bilinen Unity platformlarında başlayacaklarını açıkladı geçen hafta.

 

Dijital ekonomide en değerli varlık veri. 

 

Bu verinin güvenliğini sağlamak ve bir o kadar da kullanıcılara, kendi verilerinden avantaj ve fırsatlar yaratmaları için imkân vermek artık eskisi kadar zor değil.

 

Yazarın Tüm Yazıları