Sütlü patates çorbası
Zeytinyağını orta boy bir tencerede kızdırıp incecik doğradığınız soğan ve yine ince ince kıydığınız sarımsakları ekleyip 2-3 dakika kavurun.
Daha önceden soyup kuşbaşı et formunda doğradığınız patatesleri aktarın.
Şimdi malzemelerin üzerine süt ve tavuk suyunu ekleyin.
Kekik, tuz ve karabiberi de serpiştirip orta ısılı ateşte 25-30 dakika pişirip ocaktan alın. Sık sık karıştırmayı ihmal etmeyin.
İşte en sevdiğim tanışma biçimlerinden biridir bu. Hele bir de bana hediye edilen kitap yemek kitabıysa, değmeyin keyfime. “Kim bilir neler, ne cevherler vardır şimdi bu kitabın içinde” diye düşünür, heyecanlanırım.
İşte bu güzel insanlardan biri de Sema Özer.
Geçen haftalarda kendisiyle tanışma şansına sahip oldum ve “Annemin Sofralarına Yolculuk”ta böylece geçmiş oldu elime. Sema Özer’in çocuk kardiyolojisi profesörü olduğunu ise sonradan öğrendim. Bursa doğumlu Sema Hanım. Evli ve iki çocuk annesi. Mutlu bir anne kısacası ama onu bir yemek kitabı yazmaya teşvik eden annesi ve annesinin kurduğu güzel sofralar olmuş.
Annesi Nebahat Kırtay’ın sofralarından esinlenerek çıktığı bu yemek kitabı yolculuğunda ona dost sofraları da eşlik etmiş ve zengin bir kitap çıkmış ortaya. Çorbalardan et yemeklerine, zeytinyağlılardan hamur işlerine, tatlı ve reçellerden içeceklere, Türk mutfağında ne ararsanız var “Annemin Sofralarına Yolculuk”ta.
Sadece bir yemek kitabı yazmakla kalmamış Sema Özer. Yemek tariflerinin arasına yerleştirdiği anıları, fotoğrafları ve eşiyle, çocuklarıyla yaşadığı hayattan kesitlerle zengin bir içerik oluşturmuş. Kitap Detay Yayıncılık’tan çıkmış ve sizler tarafından keşfedilmeyi bekliyor.
Sema Hanım şöyle söylüyor kitabın önsözünde: “Yaşadığım sürece yaşattığın inanılmaz sofralar için teşekkürler anne. Bursa kebabını, kuzu sarmasını, kayganayı, yalancı dolmayı, turşuyu, aşureyi, lokmayı, akıtmayı, Bursa lokumunu, çatallı kurabiyeyi, lohusa şerbetini, su muhallebisini henüz hiç kimse senin kadar güzel yapamadı. İstedim ki diğer insanlar da katılamadıkları güzel sofraları seninle yaşasınlar.”
“Annemin Sofralarına Yolculuk”, yemeği, yemekle paylaşılan hayatları, güzel aile sofralarını seven herkese tavsiye edilir.
Sahrap Soysal'ın
Hamuru yağlanmış herhangi bir şekildeki kek kalıbına aktarın. 10 dakika önceden ısıtıp 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırının alt rafında 15 dakika pişirin. Fırın ayarını 150 dereceye indirip 25 dakika daha pişirin.
Fırından çıkarın ve ılık hale geldikten sonra kalıptan çıkarın. Keki ortadan ikiye bölüp bir kenarda bekletin.
Pasta kremasını hazırlamak için, yumurtaların sarılarını ve aklarını ayırıp sarıları derin bir kaba koyun. Pudra şekeri ve vanilyayı ilave edip mikserin yüksek devriyle 2-3 dakika çırpın. Toz haldeki jöleyi katıp mikserle 2-3 dakika daha çırparak karıştırın ve koyulaşması için 30 dakika buzdolabında bekletin.
Bu arada, ayırdığınız yumurta aklarını derin bir cam ya da porselen kaseye koyun. Mikserle orta devirde 2 dakika çırpın. Sonra mikserin devrini yükseltip 8-10 dakika daha, kar gibi olup katılaşıncaya kadar çırpın.
Buzdolabından jöleli karışımı çıkarıp kar gibi olan yumurta aklarını içine ilave edin. Bir kaşıkla hızlı hızlı karıştırarak malzemeleri birbirine yedirin. Koyu boza kıvamındaki kremayı iki kekin arasına, etrafına ve üzerine paylaştırarak yayın. Üzerini dilediğiniz gibi süsleyip buzdolabında en az 2-3 saat beklettikten sonra dilimleyerek servise sunun.
Malzeme listesi
Kek hamuru için;
Ben Ezgi Yıldızel.
Bu mektubu, yemekle ilgili tutkularımı size anlatabilmek için gönderiyorum.
Yemek yapmaya küçük yaştan itibaren başladım. Yemek yapmayı çok seviyorum. Ama daha çok tatlı ve hamur işleri yapmaktan zevk alıyorum.
Yemek yaparken genelde tarife bağlı kalmam. Yani bir kere tarife uygun yaptıktan sonra, bir şeyler ekleyip çıkarmayı severim. Bu yüzden çok deneme yaparım. Denediğim tariflerin hepsi aynı lezzette olmayabiliyor ama o denemelerden güzel lezzetler çıkarabiliyorum.
Yemek yapmak kadar yemek yemeyi de seviyorum. Özellikle evde tek başıma olduğum zaman yemek yapmayı daha çok seviyorum. Şu ana kadar en zevk alarak yaptığım tarif, browni.
Çikolatalı şeylere ayrı bir zaafım var. Onlara dayanamıyorum ve gördüğüm yerde yemek istiyorum.
Benim bu hayatta tek vazgeçilmezim çikolatalı sufle. Yapmasını öğrendim ama hâlâ deneme safhasındayım.
Dondurmanın tarihini araştırırken pek meşhur imparator Neron’un aşçısının hazırladığı meyveli kar çok dikkatimi çekmişti.
Romalı gladyatörlerin arenada yaptıkları gösterileri keyifle izleyen Neron, Akdeniz’in bayıltıcı sıcağından çok rahatsız olurmuş. Durumdan haberdar edilen aşçılar, Neron’u serinletecek hafif bir yiyecek ve içecek arayışına girişmiş.
Dağların tepelerinden toplanıp getirilen kar ve buzullar çok ince parçalara ayrılarak altın kadehlere doldurulmuş. Üzerine eklenen çeşitli şuruplar ve meyvelerle lezzetlendirilen bu karlı tatlıya bayılmış Neron.
Neron’un çok sevdiği meyveli kar tatlısını Akdenizliler hâlâ tüketiyor. Elbette ki bir ismi var artık onun; sorbe.
UMUTLARIM BOŞA ÇIKMADI
2000’li yılların başlarında gidip gelmeye başladığımız Yunan adalarına önceleri rahmetli babamın havasını, esintisini ve doğallığını çok sevdiği yerler olduğu için gidilirdi.
Babam her gittiğimiz adada, bize çoban salataya çok benzettiği Grek salatası ısmarlar, yanında da mutlaka balık ızgara yerdi. Zamanla yemek tutkunu olan ben ve sevgili eşim bu mirası devraldık.
Fırsat bulduğumuz zamanlarda mutlaka Yunan adalarına gidiyor, yeni tatlar keşfedip yeni insanlar tanıyoruz.
Yeme-içme zevki yüksek olan insanlar için keşfe açık bir tarafı olan Yunan adalarına yaptığımız seyahatlerde görüyorum ki, Yunanlı şefler yöresel yemeklere ve malzemelere çok değer veriyorlar. Onların yöresel yemekleri, malzemeleri ön plana çıkarmalarını, onlara hazine gözüyle bakıp korumalarını çok takdir ediyorum.
Gerçek lezzet burada
Kayınvalideniz ya da anneniz hayatta mı? Daha doğrusu başka bir evde tek başına yaşayan bir aile büyüğünüz var mı? Cevabınız “evet” ise ve onun yakınında da oturmuyorsanız eminim içiniz rahat değildir.
Hele yakınınız sizinle birlikte kalmayı reddediyor ve ısrarla tek başına yaşamak istiyorsa aklınız hep ondadır. “Acaba iyi mi” ya da “Bir şeye ihtiyacı var mı” gibi sorular günde birkaç kez zihninizi kurcalar. Hemen telefona sarılır ve hiç olmazsa bir sesini duymak istersiniz. Ama çoğu zaman sesini duymak da tatmin etmez sizi. Onun bütün ihtiyaçlarının elinin altında olduğundan emin olduğunuzdaysa daha bir rahatlarsınız.
Benim annem de kayınvalidem de hayattalar çok şükür. Yanlarında birer yardımcıları da var. Ama yine de her gün, en az bir kere arıyorum ikisini de. Seslerini duymak, iyi olduklarını bilmek rahatlatıyor beni.
Özellikle kayınvalidem sağlık sorunları nedeniyle evden pek nadir çıktığı için bizden, torunlarından ve eş dost akrabadan haber almasının tek yolu birilerinin onu araması ya da ziyaret etmesi.
SÜRPRİZ ZİYARETLER
MALZEMELER
* 4 adet orta boy limonun suyu
* 4 su bardağı su
* Türk kahvesi fincanıyla 1,5 fincan nişasta (Buğday ya da mısır nişastası)
* 1,5 su bardağı toz şeker
Üzeri için;
* 3-4 yemek kaşığı hindistancevizi