Ertesi gün aç ve susuz kalmamak için uygun yemekleri yiyeceği ve bol bol su içeceğiz. İftar sofraları sabırsızlık ve heyecanla hazırlanacak, içilen bir yudum suyla oruçlar açılacak, hurmayla ağızlar tatlanacak.
İyi huy, ahlak, nefse hakim olmak, muhtaçlara yardım eli uzatmak, açları doyurmak, açları anlamak, iftar sofraları kurmak, fesat düşünmemek, vücudu kötü alışkanlıklardan arındırmak...
Ramazan demek hoşgörü, sevgi ve saygı demek. Kavuştuk ayların sultanıyla.
Hepinize iyi ramazanlar diliyor, “hoş geldin ramazan” diyorum ve sahur için özel bir tarifimi sizlere sunuyorum.
Otlu dolama börek
◊ 2 adet hazır yufka
Sos için:
Bilirsiniz, ya yemeğe ilk önce bakarız ya da şöyle rüzgar hızıyla bir göz atarız.
Hani son yılların meşhur söylemini hatırlatayım; “Yemek duyularla duyguları harekete geçirir.” İşte biz de gayet doğal ve alışılmış refleksle, önce yemeği görür, sonra koklar, son olarak da tadarız.
Tabii çok açken, gözümüz döner ve önümüzde, elimizde ne varsa hemen yiyip tüketiriz. Ama düşünsenize, pirinç lapası gibi tabağa atılmış kötü sunumlu bir yemeği gördüğünüzde, bırakın açlığınızı, iştahınız bile kapanabilir.
Çünkü yemeği algılayan birinci duyu organımız olan gözler, böyle kötü sunumlu bir yemeği hemen reddeder.
Bazen o kadar uyumlu olur ki gözünüzü ondan alamazsınız ve yemeye bile kıyamazsınız. “Tam fotoğraflık” diye düşünürsünüz.
Heyecanla ve ağzınız sulanarak ilk çatalı damağınıza attığınızda beklentiniz çoktur.
Eğer lezzet yoksa, müthiş bir hayal kırıklığı oluşur. O yüzden atalarımız “Zarfa değil, mazrufa bak” demişler.
Bağışıklık çorbası
◊ 1 adet tavuk göğsü
◊ 12 su bardağı su
◊ 1/2 orta boy karnabahar
(Kök kısmını kesip atın, çiçek demetlerine ayırın. Serçe parmağı boyutlarında doğrayın.)
◊ 3-4 yaprak beyaz lahana
◊ 1 adet kırmızı kapya biber
Siyez unlu zeytinli ekmek
◊ 1 su bardağı yoğurt
◊ 1 çay kaşığı dolusu kabartma tozu
◊ 1 çay kaşığı tuz
◊ 2 yemek kaşığı zeytinyağı
◊ Yaklaşık 2,5 su bardağı siyez unu
Ayrıca:
∆ Sütlü tatlıların temel maddesi nişasta ilk önce 8 ve 9’uncu yüzyıllarda perukların içine serpiştirilirmiş. Mutfağa girişi çok sonraları olmuş. İlginç değil mi?
∆ Tarımla beraber ilk yerleşik düzene geçen insanların yemekte kaşık kullandıklarını, bugünkü çatalın çok sonradan keşfedildiğini biliyor muydunuz?
∆ Mutfakların, yemeklerin, savaşlar, istilalar ve göçlerle her yere taşındığını biliyor muydunuz?
∆ Bir zamanlar Hindistan’da savaşmak yerine kralların birbirine aşçılarını yolladıklarını, onlara yemek yaptırıp bu yolla rekabet ettiklerini biliyor muydunuz?
∆ 41 çeşit baharatla yapılan Manisa mesir macununun UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ne kabul edildiğini biliyor muydunuz?
∆ Fatih Sultan Mehmet’in ya da Muhteşem Süleyman’ın yemeklerinin beyaz yüzlü olduğunu, daha o zamanlar Osmanlı topraklarına domatesin gelmediğini biliyor muydunuz?
Elmalı yağsız kek-şarlotka
MALZEME LİSTESİ
◊ 3 adet yumurta
◊ 1 su bardağı
esmer şeker
◊ 1 paket vanilya
◊ 1 çay kaşığı tarçın ve toz zerdeçal
Vücudumuzun güçlü bir savunma sistemi oluşturabilmesi, vücut direncini artırabilmesi için et, süt, yumurta, bakliyat, balık gibi temel gıdaların mutlaka alınması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz.
Sebze ve meyvelerle de vitamin depolamaya devam etmeliyiz. Bu arada bolca su içmeye, uykumuzu almaya ve doğru kaynaklardan bilgi almaya dikkat etmeliyiz. Tüm anlatılan ve söylenenlerin özetini aktarmak gerekirse dengeli beslenmek, sağlıklı yemek çok önemli.
Size bugün mikroplara karşı savaşan vücudumuzu güçlendirecek, gücümüzü kuvvetimizi artıracak yemek tarifleri vermek istiyorum.
Bu olağanüstü zor günlerde yemek yapmak size de çok iyi gelecektir. İşte benim favori dört önerim, afiyet şeker bal olsun, bütün virüsleri kovsun.
Ciğer Kavurması
◊ 500 gr kuzu ciğeri
Antakya ülkemizde en özgün ağız tadına sahip ve çok kültürlü gastronomi lezzetleriyle de beni en çok etkileyen mutfaktır. Antakya mutfağı tipik bir Akdeniz mutfağı olmasının yanı sıra, Müslüman, Alevi, Sünni, Musevi, Ermeni, Hıristiyan, Ortodoks, Roma, Osmanlı, Bizans tatlarından esintiler bulabileceğiniz muhteşem bir karışım, lezzetli bir sentez sunar.
Hayran olduğum Antakya, bu kadar farklı kültüre, inanca, mezhebe sahip olmasına rağmen birbirine ön yargısız bakabilmeyi becerebilmiş bir hoşgörü kenti olabilmiş.
“Hatay’a gelmeyen hataya düşer” sloganıyla herkesi memleketinin güzelliklerini görmeye davet eden sevgili Barış Deveci, saygılı ve sevgi dolu bir dostumdur.
Memleketine olan vefa borcunu, hayranlığını “Antakya’da Kahvaltı Yapmak” kitabıyla anlatmak istemiş.
İstanbul, Fatih’deki Vatan Caddesi’nde konumlanan “Akdeniz Hatay Sofrası” restoranında yaptığım TV çekimlerindeki tuzda tavuğun tadı hâlâ damağımdadır. “Antakya Bakkalı” adıyla, kadın emekçilerinin ürettiği yiyecekleri çevrim içi satış sitesiyle birlikte tüketiciyle buluşturuyor. Kendi deyimiyle “Bir ayağı lokantasında, öbür ayağı toprağında.”