Hatay’a gelmeyen hataya düşer

Antakya, çok kültürlü mutfağıyla beni her zaman çok etkilemiştir. Bu kez şehrin kahvaltılıklarını size tanıtacağım...

Haberin Devamı

Antakya ülkemizde en özgün ağız tadına sahip ve çok kültürlü gastronomi lezzetleriyle de beni en çok etkileyen mutfaktır. Antakya mutfağı tipik bir Akdeniz mutfağı olmasının yanı sıra, Müslüman, Alevi, Sünni, Musevi, Ermeni, Hıristiyan, Ortodoks, Roma, Osmanlı, Bizans tatlarından esintiler bulabileceğiniz muhteşem bir karışım, lezzetli bir sentez sunar.
Hayran olduğum Antakya, bu kadar farklı kültüre, inanca, mezhebe sahip olmasına rağmen birbirine ön yargısız bakabilmeyi becerebilmiş bir hoşgörü kenti olabilmiş.
“Hatay’a gelmeyen hataya düşer” sloganıyla herkesi memleketinin güzelliklerini görmeye davet eden sevgili Barış Deveci, saygılı ve sevgi dolu bir dostumdur.
Memleketine olan vefa borcunu, hayranlığını “Antakya’da Kahvaltı Yapmak” kitabıyla anlatmak istemiş.
İstanbul, Fatih’deki Vatan Caddesi’nde konumlanan “Akdeniz Hatay Sofrası” restoranında yaptığım TV çekimlerindeki tuzda tavuğun tadı hâlâ damağımdadır. “Antakya Bakkalı” adıyla, kadın emekçilerinin ürettiği yiyecekleri çevrim içi satış sitesiyle birlikte tüketiciyle buluşturuyor. Kendi deyimiyle “Bir ayağı lokantasında, öbür ayağı toprağında.”
Hatay’a gelmeyen hataya düşer

SİMİDİN VE
EZMENİN TADINA BAKIN
Her zaman içim kıpır kıpır, neşe dolarak ve heyecanla gittiğim Antakya’nın kahvaltı kültürüne bayılırım. Çarşıdaki dükkanlarda pişen bakla ezmesi ya da humus...
Hele bir de yanında Antakya simidi varsa, bu bol kimyonlu, baharatlı ezmelerin tadına doyulmaz. Ama alışkın değilseniz size ağır gelebilir.
Hemen 20-30 metre ilerideki Affan Kıraathanesi’ne gidip üzerine dağ kekiği-zahter çayı içmenizi öneririm. Sultan Sofrası’na gidip, sakız murcuyla yapılan yağda yumurtayı da deneyebilirsiniz.
Fıstık ağacının taze filizleriyle yapılan yumurtayı yerken acayip bir fıstık tadı alacaksınız. Belki de yol üzerinde camekânlı arabalarda satılan katıklı-biberli ekmeği, öççe-cevizli biber karışımlarını da denemek istersiniz.
Olmadı tandır ekmeğine dürüm yapılan taze soğanlı, bol kimyonlu haşlanmış yumurta da bir seçeneğiniz olabilir.“Yok ben çok hafif bir atıştırmalık istiyorum, öğlen sini kebabı ve künefe yiyeceğim” diyorsanız, size ipe dizilerek satılan kahkelerden almanızı öneririm.
Hemen bir çayevine girip, bir bardak süt isteyip bu baharatlı kuru çöreği batıra batıra yiyin. Çocukluğunuza döneceksiniz, yüzünüze hoş bir tebessüm oturacak.
Hatay’a gelmeyen hataya düşer

KEÇİ SÜTÜNDEN YAPILAN BASMA

Ben peynirciyim, peynirsiz kahvaltı bana uymaz” diyenlerdenseniz hiç dert değil, çünkü Antakya kahvaltısının baş tacı olan peynirler çeşit çeşit.
En özeli ise çeşitli baharatlarla yoğurulan, elle konik şekli verilen, gölgede kurutulan çökelek topları olan sürk peyniri. Ancak bu bol baharatlı, hafifçe küflendirilmiş kırmızı çökelek topları sizin damak tadınıza uymayabilir. Siz en iyisi keçi sütünden yapılan basma peynirinden alın.
Size çok şaşıracağınız bir bilgi vereyim.
Bu sünme peynirinin yapılışında mahlep ve mezdeki sakızı kullanılır.
Çok ilginç değil mi?
Tatlı ve reçel konusundaki zenginliği ise anlatmakla bitmez. Sönmemiş kireçte bekletilerek sertleştirilen kabak, patlıcan ve ceviz reçellerinin arasında benim favorim kabak reçeli.
Üzerine tahin ve ceviz içi gezdirilmiş bu reçelin özellikle ızgara balıkla çok uyumlu, büyülü bir tadı var.
Ayrıca turunç, kebbet, incir, nar reçelleri de tadılması gereken özel tatlar arasında. Bir Karadenizli olarak, biraz fakir bir coğrafyada yetişmenin etkisiyle çok zengin kahvaltı sofralarıyla büyüdüğümü söyleyemem.
Salamura peynir, karakovan balı ve muhteşem inek yağına eşlik eden mahalle fırınında pişmiş golot çöreği, çocukluğumun klasik kahvaltısıdır.
Ancak Anadolu’yu gezip bu muhteşem kahvaltı sofralarında bulunduktan sonra kahvaltı öğününün neden ülkemizde çok sevilip, önemsendiğini daha iyi anladım. Efendim bendeniz de “kahvaltısız çıkmam abi” diyenlerdenim.

Yazarın Tüm Yazıları