Kurumsal hayatta inanılmaz büyük ve önemli dahiler var!
Başarılarını, beyinlerinin çalışma şeklini, yeni nesil bakış açılarını, anlama ve anlamlandırma biçimlerini,
kalitelerini ya da onlarda var olan parıltıyı anlatmak
imkan dahilinde değil!
Herkes bir dahi…
Yok yok genius !
Hatta ciniyuuuuusss!
Yahu bu eski ve köhnemiş, insanları birbiri ile çatıştıran,
hatta yeni nesil çalışan için bu mevzunun
tamamen gaz ve toz bulutu olduğunu keşfeden “kurumsal” şirket halleri son on yıldır “aile” kavramına hiç olmadığı kadar tutundu.
…
Bu tutunuşun çoğunlukla esas amaç olan çalışanın aidiyetini sağlamak ile eşleştiğini,
bazense düşük imkanlar verirken yükselen aile(!) algısı ile
bu “düşük” imkanları gözden uzak tutma çabası olduğunu söyleyebiliriz tabi.
Artı ya da eksi her hali mevcut…
hayatımızın hangi aşamasında bünyeye nüfuz ediyor bilmek çok güç
lakin, şöyle bir dikkatle etrafa bakınca
ya genlerden geldiğini ya da Covid benzeri bir salgının eseri olduğunu
düşünmek mümkün.
…
Öyle bir kabul edilmiş yayılış var ki hayattan aksini ummak, duyanda bir anda itibar kaybı izlenimi oluşturuyor.
Kendi ile ve kendi bireysel yetenekleri ile bir çalışanın mutlu olması ihtimali,
hızla “zaten pek potansiyeli yoktu”
Önümüzdeki yıllarda bolca,
esneklik ve dayanıklılık kavramlarını
duyacağız ve okuyacağız gibi görünüyor lakin
çalışanda olması beklenen özelliklerin ötesinde çalışanın ne dediğini duymak perdenin arkasındaki süper kahraman olacak gibi.
…
Çalışanın sesi…
Sözlük derlemesinde, “Çalışanların yorum ve görüşlerinin dinlenmesi ve bunlara yönelik aksiyonların planlanmasıdır. Nasıl ki müşterinin sesini duymak ve onu dikkate almak önemliyse, çalışanın sesini duymak ve daha iyi bir müşteri deneyimi için çalışanların hayatlarını kolaylaştırmak da o derecede önemlidir. Özellikle müşterilerle sürekli iletişim halinde olan müşteri hizmetleri çalışanlarından düzenli olarak süreç/ürün/sistem ve çalışma ortamı geliştirme önerileri alınmalı, bu öneriler değerlendirilerek gelişim fırsatları hayata geçirilmelidir.”
olarak özetlemiş Pisono ekibi “Müşteri Deneyimi Sözlüğü” çalışmasında.
bolca yaşanan büyüklü küçüklü ekonomik buhran dönemleri,
ülke ya da Dünya gündemindeki dalgalanmalar,
dönemsel etkiler ya da uluslararası sıkıntıların iş hayatına etkileri ve hatta bazılarının aynı dönemde etkin olması vs…
…
Bir işletme veya kurumu temele alırsak;
ürününüzden pazarlama stratejinize, sektörünüze özel darboğazlardan
belki küçük bir sosyal medya hatasına,
müşteri kitlenizin ilgi ve memnuniyet düzeyindeki değişime,
Böyle bir çalışana, yöneticiye ya da danışmana
kurumunun kaynaklarını sınırsız açacak çokça iş sahibi olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Hayal dünyasının bile ötesinde fark yaratırdı bu sınırsız bilebilme gücü lakin
gerçek dünya,
insan canlısının bu çağdaki öğrenme, deneyimleme ve uygulama
kapasitesine tutunmak zorunda.
…
Yanlış anlaşılmasın sakın… İnsanın kapasite kısıtlarını vurgulamak değil amacım. Tarih boyunca bu sınırların tekrar tekrar aşıldığı aşikar,
oldukça güçlü ve keskin bir parametre değişimi olduğundan bahseder kitabında Harari.
İtiraz ve eleştiriler olsa dahi birçok noktada haklılık payı var…
Ek olarak insanın; bireysel ticaretten
küçük işletmelere,
oradan büyük ve karmaşık organizasyonlara, devamında
bir bütünü oluşturan küçük hücreler gibi hareket edebilmeye giden ihtiyaçları son 150 yılda sistematik olarak ön plana çıktı.
Bunun oldukça güçlü ve keskin bir parametre değişimi
olduğunu sadece söylemiyor(!), yaşıyor ve gözlemliyoruz sanırım.
iş hayatına yeni adım atmış ve bir sonraki adımını gözetenlerde
sanırım gündem tek kelime ile özetlenebilir.
Kaygı…
…
TDK’ya göre;
Üzüntü, endişe duyulan düşünce, gam, tasa,
genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu…