Lens’in iyileşip kadroya dönmesi, İsmail’in de sol kanatta başlaması bizlere Advocaat’in hala ileri uçta arayış içinde olduğunu gösterdi.
İlk yarı alışık olduğumuz Konyaspor’un futbol anlayışının sahada olduğu, Fenerbahçe’nin topa sahip olduğu ancak pozisyon üretmediği bir oyun izledik.
Tek pozisyon vardı, o da Emenike’nin gole çevirdiği penaltı.
ADVOCAAT DENGELEDİ
Beşiktaş hafta içinde çok önemli bir maç kazanıp geldi. Fiziksel ve zihinsel yorgunluk tavan yapmışken, fiziksel olarak az çok hazır olabilirsiniz belki ama mental olarak yeterli motivasyona kavuşabilmeniz zordur.
Belli ki Şenol Hoca, Antalyaspor’un ligdeki konumuna bakmadan, sahip olduğu potansiyelin farkına varıp çıkabileceği en ciddi 11’le sahaya çıkmış.
Bu herkese verilen bir mesajdı; “Maç zor geçecek. Hepimiz hazırlıklı olmalıyız.”
Bana göre dengeli giden maçta Aboubakar’ın attığı gol değil, Diego’nun atılması iki takım adına kader anıydı.
Dün Fenerbahçe sahada ilk penaltı pozisyonuna kadar son derece doğru bir şekilde hareket etti. Baktığımızda iki kontrolsüz ve dengesiz hareketin penaltıya sebebiyet vermesi, akabinde çıkarken kaptırılan topun gol olması, oyun olarak Fenerbahçe’yi kötü oynamadan çok farklı bir duruma düşürdü.
MORAL BOZUCU
İkinci yarı Advocaat oyuncu değişikliğiyle birlikte sistemi de değiştirerek sahaya çıktı fakat Fenerbahçe’nin dünkü gücü bu kadardı. Manchester United belki eski gücünden uzak görünebilir. Ama altı çizilecek bir takım olduğunu dün oynamadan da elde ettiği galibiyetle gösterdi. Dünkü oyunun skoru tabi ki moral bozucu. İkinci yarı daha agresif daha pozitif bir oyun ortaya koymayı beceremediler. Tabi bunda 4-0 geriye düşmenin de kafalarda oluşturduğu bir soru vardı. O da “büyük bir hezimet olabilir mi?” idi.
Manchester United takımına baktığımızda sahada eksik olan İbrahimovic ve Fellaini’ydi. Olsa da dünkü oyundan farklı bir oyun olmazdı. Muhtemeldendir ki hocanın da taraftarın da canını sıkan nokta bu kadar kötü bir Manchester’dan bu kadar farklı bir mağlubiyet almaktı.
- Sahada ne oynayacağını bilen ama ne oynatıldığını bilmeyen futbolculara sahiptik. İyi niyetli ve kaliteli futbolcu olmak, sahada ne yapacağınızı bilmezseniz hiç bir anlam ifade etmez. Dün de bunu gördük.
- Yine çıkar birileri, farklı fıkra anlatır. Belki biz de dinler güleriz. Belki bu sefer konuyu alınmayan oyunculara getirir, bu sefer milli takımda olmadan da zarar verdikleri masalını anlatır. Biz de bir şey anlatacakmış gibi yine dinleriz.
EMEKLİLİK HİZMETİ!
- Yine çıkar birileri, 'malzeme bu' der, yine çıkar birileri 'öğrenmemiz gereken çok şey var' der, yine çıkar birileri 'ileriye yatırım yapıyoruz' der, yine çıkar birileri, önümüzdeki maça 5 kişiyi çağırmaz ve 'halktan özür dilesinler' der. Yine çıkar birileri 'biz içeride nelerle boğuşuyoruz' der...
Puan farkının açılmasını önlemek.Son 3 karşılaşmada elde edilen galibiyetleri güçlendirmek. Yani galibiyet alışkanlığını sürdürmek. Milli maç arasına girerken, kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmak.
Advocaat’ın ve futbolcularının düşündükleri muhtemelen bunlardı. Olması gereken de buydu. Planı bozan, Mustafa Reşit Akçay’ın Osmanlıspor’unun maça başlama stratejisiydi. Baskılı başlayarak gol bulma düşüncesindeki futbol anlayışı, belki bizlere tersti. Fakat öyle başladılar ve golü de buldular. Zaten Osmanlıspor’un istediği de buydu. Sonrasında alışılmış, klasik Osmanlıspor anlayışını son düdüğe kadar gördük.
VOLKAN FAKTÖRÜ
F.BAHÇE erken yediği golün şokunu atlattığını verdiği tepkiyle gösterdi. Oyun olarak kontrolü eline aldığı ilk yarı boyunca orta alanda kenetlenmiş bir şekilde, agresif defans yapan Osmanlıspor’u bir türlü geçemediler. Duran top ve kornerlerden ancak gol atabilirlerdi. Onu da başaramadılar.
İki başkanın yoğun çabalarıyla yanlıştan dönüldü. Olması gereken de buydu zaten. İlklerin yaşandığı bir derbiyi geride bıraktık. Hatalarla, güzelliklerle futbol anlamında çok güzel izler gördük. Maça gelince...
İKİ AYRI DEVRE
İlk yarı Galatasaray, ikinci yarı Beşiktaş’ın ön plana çıktığı bir derbi izledik. Galatasaray ilk devrede Beşiktaş’ı nasıl durduracağını ve rakibine karşı nasıl hücum yapacağını bilen bir futbolla sahadaydı ve bunun neticesini hem iyi oynayarak, hem rakibini oynatmayarak, hem de 2 gol atarak aldı.
Şenol hoca beklentilerin dışında bir 11 ile çıktı derbiye. Formda olan Talisca’yı kenarda oturttu, fiziksel olarak hazır olmayan Oğuzhan’ı 11’e sürdü. İki haftadır formsuz Atiba’nın sahada oluşu da cabası. Beşiktaş’ın sahadaki başlangıç takımı biraz soru işaretiydi.
Önümüzdeki 3 haftada oynayacak olduğu maçlara bakarsak da bu maçın kazanılma zorunluluğunun ne kadar yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Maça istediği gibi başlayan ve iyi de bir oyun ortaya koyan Antalyaspor özellikle ilk 45 dakikada birçok pozisyon buldu. bu pozisyonları da oluştururken de Danilo ve Serdar’ın katkıları yüksek oldu. Yakalamış olduğu pozisyonlarda çerçeveyi tutturan Antalya, Fatih engeline takıldı.
İYİ ANALİZ ETMİŞ
Akhisar, Antalya’yı dar alan oluşturarak ve savunma yaparak durdurmaya çalışsa da Antalya’nın hareketli oyunu Tolunay hocanın bu planını bozdu.
İlk 8 dakikadaki iştahlı, istekli görüntüsüne de üç pozisyon sığdırdı. Bu üçünün de altında Talisca’nın imzası vardı. Bunlardan bir tanesini gol yaptı. O gol anından ilk yarının sonuna kadar baktığımız zaman, Beşiktaş’ın oyun olarak verimli bir dönem geçirdiğini söyleyemeyiz. 45+1’de Caner’in kullandığı frikikle ve Rodallega’nın ters kafa vuruşuyla gelen gol bizlere ikinci yarıda da uyutan bir futbol izleyeceğimizin mesajını verdi.
Tabii ki şunun altını çizmekte fayda var ikinci yarıdaki futbol, “2-0 öndeyim, hafta arası çok önemli bir maç oynayıp gelmişim, fiziksel olarak çok yıpranmışım ve dolayısıyla oyunda tempoyu düşürerek maçı bu şekilde bitiririm” anlayışının bir ürünüydü. Ve nitekim de Beşiktaş bunu başardı.
TECRÜBE FAKTÖRÜ
BİREYSEL olarak baktığımızda göze batan Caner’in performansı Gökhan İnler’in çıkana kadar ki oyunu, biraz Talisca, biraz da ikinci yarı Quaresma. Diğer her oyuncu vasatın sınırlarını aşamadı. Ama buna rağmen Beşiktaş’ın 11’i tecrübe kokan bir ekipti ve bunu sahada çok iyi kullandılar.◊ Belki oyun olarak tatmin edici bir futbol ortaya konmasa da Beşiktaş ve özellikle Şenol Hoca için dün akşam en önemli şey üç puanla İstanbul’a dönülmesiydi. Ve derbi öncesi de puan kaybetmeden yola devam edilmesi.