Özgür Bolat

Nimet Çubukçu’ya tavsiyeler

4 Haziran 2009
Salı günkü yazımın üzerine, eğitim camiasından çok önemli mesajlar aldım. Belirtilen sorunlar aynı ve çözüm önerileri klasik. Sınıflar kalabalık ve SBS ve ÖSS sınavları var.

Bu klasik sorunlar çözülse bile, eğitimdeki sorunlar devam edecektir. Çünkü asıl sorun, daha derin, sistematik ve kültüreldir.

 

TEPEDEN İNME POLİTİKALAR

 

Bir okuyucum, mesaj atmış. Nimet Çubukçu’nun talimatı ile olsa gerek, Bakanlık, okullardaki sorunlar ile ilgili Milli Eğitim Müdürlükleri’nden bir rapor istemiş.

 

Güzel bir çalışma gibi görünse de aslında asıl sorun tam olarak bu.

Yazının Devamını Oku

Pilot otomatikmiş. Öyleyse, eğitim uçaktır.

2 Haziran 2009
Hüseyin Çelik, devir teslim töreninde “Eğitim, otomatik pilota bağlı,” demişti. <br><br>Çok güzel bir benzetme. Çünkü okullar ile uçaklar arasında çok benzerlik vardır.

Nasıl mı?

 

İkisinde de sorgulama yoktur

 

Bir gün İstanbul’dan Antalya’ya uçarken, kabin görevlisi arkadaş ile aramızda şöyle bir konuşma geçti:

 

-        

Yazının Devamını Oku

Ne kadar başarılısın?

28 Mayıs 2009
Salı günü şöyle bir soru sormuştum.<br><br>Diyelim ki sizden bir adrese boş bir e-posta atmanızı istiyorum.

1-     Hemen şimdi atarsanız, iki öğle yemeği kazanıyorsunuz.

2-     Bir hafta sonra atarsanız, dört öğle yemeği kazanıyorsunuz.

 

Hangi seçeneği seçersiniz? Bu soruyu neden sordum?

 

LOKUMLAR İLE BİR ARAŞTIRMA

 

Yazının Devamını Oku

Bunları tanıyor musunuz?

26 Mayıs 2009
Wen Jiabao.<br><br>Thein Sein.<br><br>Soomro.

Bu kişileri biliyor musunuz? Fotoğraflarını görseniz, çıkartabilir misiniz?

Üçü de ülkelerine yön veren liderler.

Türkiye’ye katkıları olmuş mudur?

Hiç ya da çok az.

Üçünün de ortak özelliği ne, biliyor musunuz?

Başbakan, farklı zamanlarda onlara başsağlığı diledi.

ÖNERİ

 

Yazının Devamını Oku

‘40 yaş kadın yazı dizisi’ üzerine teoriler

21 Mayıs 2009
Ayşe Arman’ın hazırladığı yazı dizisini biliyorsunuz. <br><br>Osman Müftüoğlu’nun bilimsel açıklamaları, diğer kişilerin duyguları ve görüşleri ile pekiştirilince, ortaya güzel bir yazı dizisi çıktı.

BİLİMSEL AÇIKLAMALAR

 

Bugün, ben de Ayşe Arman’ın yazı dizisi ile ilgili, araştırmaların sunduğu ‘birincil’ açıklamalardan bahsetmek istiyorum.

 

‘Birincil’ derken şunu kastediyorum. Bilimde, bir durum için birincil ve ikincil açıklamalar oluyor.

 

Örneğin, “Kırmızı neden seksi?” sorusuna, “şehveti simgeliyor veya heyecanlandırıyor” yanıtı, ikincil açıklama oluyor.

Yazının Devamını Oku

Köşe yazarlığının ilmi ve ilmi siyaseti?

19 Mayıs 2009
Fikirlerine değer verdiğim bir büyüğüm, zamanında bana şöyle bir hikâye anlatmıştı.<br><br>Hikâyenin adı ‘ilmi siyaset.’

Köyün birinde bir hoca, cuma vaazı veriyormuş. Ama söylediklerinin kuran ile hiçbir ilgisi yokmuş.

Bunu fark eden bilgili bir adam “Hoca, atıp tutuyorsun. Söylediklerinin kuran ile ilgisi yok. Hepsi düzmece ve hurafe,” demiş. 

Hoca bunu duyunca çok sinirlenmiş. “Ey cemaat! Bu adam kâfir. Allah’ın sözlerine ve dine, şirk koşuyor. Bu adamı, linç etmek vaciptir,” demiş.

Bunun üzerine cemaat,  adama saldırmış; adam canını zor kurtarmış.

Adamcağız, kan reva içinde kıvranırken, bir köylü yanına gelip, “Ya kardeş öyle denir mi hiç? Bu işler böyle olmaz. Komşu köyde bir âlim var. Sen ona git, ilmi siyaseti öğren. Ondan sonra konuş,” demiş.

Adam gidip, ilmi siyaseti öğrenmiş. Bir yıl sonra dönmüş aynı camiye.

Hoca, aynı şekilde vaaz veriyor.

Adam, “Ey Hoca! Ne güzel anlatıyorsun. Bizi nasıl da aydınlatıyorsun. Senin yerin cennetlik,” diye bağırmış. 

Yazının Devamını Oku

Harvard, MIT, Oxford mezunları iş bulamıyormuş!

14 Mayıs 2009
Gila Benmayor dün köşesinde bir okurun yazdıklarını aktardı. Harvard’lı, MIT’li (Massachusetts Institute of Technology) ve Oxford’lu gençlerin iş bulamadığını söylemiş, okur.

Evet! Bu okullardan mezun olan ama iş bulamayan gençler var.

 

İşverenin ne istediğine bakınca, aslında bu o kadar da anormal bir durum değil.

 

Bu kişiler için, iş garantisi olacak diye bir kaide de yok.

 

DİPLOMA TEORİSİ

Yazının Devamını Oku

Bir işsiz gencin, annesine mektubu

12 Mayıs 2009
Anacığım,<br><br>Biliyorum bana kızıyorsun.

Birikmiş paran ile (belki de kefen parandı) beni evlendirdin. Ben ise evlendikten üç gün sonra, çekip İstanbul’a geldim. Karım da kızıyordur bana. Ne yapayım, Anacığım?

İşsiz olmuyor. Hayat çekilmiyor. 

Askerlik bitmeseydi keşke. En azından kalacak yerim, yiyecek ekmeğim vardı.

Şimdi İstanbul’dayım. 10 gündür iş arıyorum.

Esenler’den, İzmit’e kadar yürüdüm. Fabrikalara gidiyorum. İş var mı, diye soruyorum. Bazıları kapıdan içeri almıyor. Bazıları form doldur, getir diyor. Her fabrikaya form doldurup veriyorum.

Anlayacağın Anacığım, daha iş bulamadım.

Ama keyfim kötü sayılmaz. Burada uyuyabileceğim parklar var.

Hava sıcak olduğu için, geceleri üşümüyorum.

Yazının Devamını Oku