Nasıl mı?
Yukarıdaki soruları direkt Prof. Mihaly Csikszentmihalyi’ye sordum. İş dünyasının örgütsel sorunlarına yaratıcı çözümler üreten K2C firmasının sahipleri Erhan Feridun ve Güneş Ufuk, Csikszentmihalyi’nin Türkiye ortakları.
Prof. Mihaly ile Budapeşte’de ödüllü yazılımları Fligby kullanımı üzerine ortak bir program tasarladıklarını söyleyince, ben de uçağa atladım ve onlarla programa katıldım. Bu kapsamda, Prof. Mihaly Csikszentmihalyi ile sohbet etme ve sorularımı sorma şansım oldu.
İŞİN ZORLUĞU VE BECERİ
Prof. Mihaly, keşfediyor ki kişinin ‘becerisi’ ile yaptığı işin ‘zorluğu’ arasındaki ilişki, kişinin o işten aldığı ‘keyfi’ belirliyor. İşin zorluğu kişinin becerisinin çok üstündeyse, kişi o işi yaparken endişe duyuyor. Bu uzun süre devam ederse ‘öğrenilmiş çaresizlik’ başlıyor.
İş, kişinin becerisine göre çok kolaysa bu sefer de kişi o işten sıkılmaya başlıyor. Bir süre sonra da o işi bırakıyor.
Ama yapılan işin zorluğu, becerinin biraz üstündeyse, kişi o işten keyif almaya başlıyor. Prof. Mihaly de buna ‘AKIŞ ALANI’ diyor.
ZAMAN DURUYOR
Acaba özgüvenin aşırısı olur mu? Aşırısı olursa, acaba bunun adı narsizm mi olur?
DEĞERLİ Mİ ÜSTÜN MÜ?
Bu soruları yanıtlamak için araştırmacı Eddie Brummelman bir analiz yapıyor. Analiz sonucunda görüyor ki yüksek özgüven ile narsizm tamamen farklı kavramlar.
Özgüveni yüksek insanlar kendilerini ‘yeterli’ ve ‘değerli’, narsist insanlar ‘özel’ ve ‘üstün’ hissediyor.
İşin enteresan tarafı, bu üstünlüğü yardımseverlik veya nezaket gibi alanlarda değil, başarı veya zekâ gibi alanlarda hissediyor.
İLİŞKİ ŞEKLİ
Özgüveni yüksek insanlar, kendilerini diğer insanlardan ‘üstün’ görmüyor.
Kendilerini eşit gördükleri ve ispatlamak zorunda olmadıkları için, samimi ve sıcak ilişkiler kurabiliyorlar.
Kızmanın temelinde, öfke vardır. Öfkeyi sağlıklı ve sağlıksız diye ikiye ayırmak mümkün.
Sağlıksız öfkede birey kendi yaralarını, sağlıklı öfkede değerlerini korur.
Trafikteki öfkeli insanların çoğunda, öfke sağlıksızdır ama liderlerdeki öfke sağlıklıdır. Örneğin Atatürk, Gandi, Mandela emperyalist güçlere karşı öfkeliydi. Çünkü bağımsızlık değerini koruyorlardı.
YALAN SÖYLEME
Bir baba, çocuğuna ‘yalan söylediği için’ kızdığını söyledi. Nedeni sorunca,
Bu süreç çocuklara nasıl zarar verir?
ARAŞTIRMA
Bu soruları yanıtlamak için Utrecht Üniversitesi’nden Eddie Brummelman ve ekibi bir deney tasarlıyor.Ebeveynleri iki gruba ayırıyor. Bir gruptan gerçekleştiremediği hayallerini düşünmesini istiyor, diğer gruba bunları düşündürtmüyor.
Daha sonra deneklere iki farklı anket yapıyor.
Anketin bir tanesi, kişilerin gerçekleştiremediği hayallerini çocuğuna yükleyip yüklemediğini ölçüyor.
Diğer anket de ailelerin çocukları ne kadar kendilerinin bir uzantısı olarak gördüğünü ölçüyor.
Sonuçlar analiz edilince ortaya çok net bir fotoğraf çıkıyor.
Aynen şöyle diyordu:
“Kızım 4 yaşında. Etrafımdaki insanlar çocuğumu sürekli ‘Sen ne güzel bir çocuksun öyle’ ya da ‘Prenses’ diyerek seviyor.
Aynı davranışı yabancılarda çok görmüyorum. Onlar daha çok çocuğumla sohbet ediyor. Bu övgü, çocuğuma zarar verir mi?”
O yazımda övgünün zararından bahsetmiştim ama daha önemli bir soruyu yanıtlamadık.
“Kızım 4 yaşında. Etrafımdaki insanlar çocuğumu sürekli ‘Sen ne güzel bir çocuksun öyle’ ya da ‘Prenses’ diyerek seviyor.
Aynı davranışı yabancılarda çok görmüyorum. Onlar daha çok çocuğumla sohbet ediyor. Bu övgü çocuğuma zarar verir mi?”
ARAŞTIRMA
DOVE, tüm dünyada “Kızlarda Güzellik ve Özgüven” adlı bir araştırma yaptı.
Araştırmanın Türkiye ayağı, genç kızlarımız hakkında bize önemli bilgiler veriyor.
Peki, bir çocuk neden tembellik yapar?
TEMBELLİK
Florida State Üniversitesi’nden Prof. Dianne M. Tice, bir grup öğrenciyi özgüvenlerine göre ikiye ayırıyor (düşük ve yüksek özgüvenli) ve onlara iki test yapıyor.
İlk testin düşük beceriyi; ikinci testin de yüksek beceriyi belirlediğini söylüyor.
Peki özgüvenli olmak ne anlama gelir? Özgüven, mutluluğu ve başarıyı nasıl etkiler?
ÖZGÜVEN VE SUÇ
1970’lerde özgüvenin, her zaman iyi bir şey olduğu varsayıldı ve ‘Özgüvenli Çocuk Yetiştirme Hareketi’ başladı.
Ama araştırmacılar, hapishanedeki suçluları analiz edince fark etti ki; mahkumların çoğunun özgüveni oldukça yüksek.