Paylaş
Aynen şöyle diyordu:
“Kızım 4 yaşında. Etrafımdaki insanlar çocuğumu sürekli ‘Sen ne güzel bir çocuksun öyle’ ya da ‘Prenses’ diyerek seviyor.
Aynı davranışı yabancılarda çok görmüyorum. Onlar daha çok çocuğumla sohbet ediyor. Bu övgü, çocuğuma zarar verir mi?”
O yazımda övgünün zararından bahsetmiştim ama daha önemli bir soruyu yanıtlamadık.
Neden çocuklarda, hatta yetişkinlerde, daha çok dış görünüşü överiz?
ÇOCUK GELİŞİMİNDE ‘GİZLİ MESAJLAR’
Toplumumuzda çocuklar; genellikle şu tür sözlerle büyür: “Yemeğini yemezsen, üzülürüm; böyle ağlamaya devam edersen amca kızar; uslu durmazsan, annen üzülür; gürültü yaparsanız, üzülürüm; kardeşinle oyuncağını paylaşırsan mutlu olurum.”
Bu tür söylemler, çocuğu uyarır ama aynı zamanda da gizli bir mesaj verir.
Nedir o mesaj?
“Benim duygularım sana bağlı. Benim üzülmemden veya mutlu olmamdan sen sorumlusun.”
Çünkü annenin veya babanın mutlu olması, çocuğun yemek yemesine bağlıdır.
BAĞIMLI DÜŞÜNCE
Bu durumda doğal olarak çocukta şöyle bir düşünce oluşur:
“Annemin/babamın/öğretmeninim duygularından ben sorumluyum. Onların sevgisini kazanmak veya güvenliğini kaybetmemek için, onları üzmemeliyim ve mutlu etmeliyim.”
Peki, böyle yetişen bir çocuk, toplum içinde nasıl davranır?
BAŞKASINI SORUMLU TUTMA
Aynı mantıkla kendi duygularından da başkalarını sorumlu tutar.
Çünkü kendisine “Annemin/babamın duygusundan ben sorumluysam, acaba benim duygularımdan kim sorumlu?” sorusunu sorar.
Kendi duygularının sorumluluğunu almaz. Dolayısıyla da sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanır.
İYİ HİSSETTİRME ÇABASI
Böyle bir yetiştirme tarzı, ‘kendi duygularından başkalarını sorumlu tutmaya’ ek olarak, çocuklara bir şey daha öğretir.
Sevgi kazanmak için ailesini memnun etmeyi öğrenen çocuk; başkalarının sevgisini kazanmak için de onları ‘iyi hissettirme’ çabasına girer.
Başka bir deyişle, ailesinin duygularından sorumlu hisseden çocuk; diğer insanların duygularından da sorumlu hisseder.
Dolayısıyla mümkün olduğu kadar diğer insanları iyi hissettirmeye çalışır. Karşıdaki kişiler iyi hissettikçe, onlar da kendilerini güvende hisseder.
Peki, başka insanları iyi hissettirmenin en kolay yolu nedir?
DIŞ GÖRÜNÜŞE ÖVGÜ
Kıyafet, saç, beden, güzellik, yakışıklılık gibi dış görünüş öğelerini övmek.
Çünkü dış görünüşte övülecek bir şey mutlaka bulunur ve övmek kolaydır.
Böyle yetişmiş insanlar, başkalarına dış görünüşle ilgili güzel şeyler söyleyerek, onları iyi hissettirmeye çalışırlar.
Tabii ki kişi, çoğu zaman bunları farkında olmadan yapar.
SONUÇ
Kısacası, toplum olarak; (i) diğer insanları kendi duygularımızdan sorumlu tuttuğumuz ve (ii) onların duygularından da sorumlu hissettiğimiz için, birbirimizi iyi hissettirme çabasına gireriz.
Bunu da yapmanın en kolay yolu, dış görünüşe övgü olduğu için sıkça birbirimizi överiz.
Bu mekanizmanın oluşmaması için çocuklarla övgüyle değil de (iyi hissettirme çabası); ilgiyle, dinlemeyle, empatiyle, merakla ve öğrenme üzerinden iletişim (gerçek ilişki) kurmalıyız.
Çocukla çok daha derin ve anlamlı ilişkimiz olur ve böylece toplumdaki ilişkilerin kalitesi artar.
NOT 1: İnsanları iyi hissettirme çabası, aynı zamanda hoşlanılmayan kişileri de kötü hissettirme çabasını doğurur. Bundan dolayı toplumumuzda çok fazla kin, küsme ve aşağılama vardır.
NOT 2: “Yemek yemezsen, üzülürüm” diyen aile; aynı zamanda çocukta değersizlik duygusu oluşturur. Çünkü çocuğa “Benim duygum, senin duygundan daha önemli” mesajı verir. Bunu daha önceki yazılarımda yazmıştım. Arşivden o yazıları okuyabilirsiniz.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat/
https://twitter.com/ozgurbolat
Paylaş