trafikte terör estiren ve kornalarıyla gürültü kirliliği yaratan taksicilerden ve minibüsçülerden,
bu konuda parmağanı bile kıpırdatmayan İstanbul Belediyelerinden,
3 aylık tatil politikası ile hem öğretmenleri hem de öğrencileri tembelleştiren Milli Eğitim Bakanlığı’ndan,
skandal üstüne skandala imza atan ÖSYM’den,
trafikte kadın sürücüleri sıkıştıran şoförlerden,
internet yasaklarından,
şike soruşturmalarından,
etek giydi diye kadınlara saldıranlardan,
İşte benim önerilerim.
Meslek eğilimleri
Dünyada gençlerin meslek seçimlerini incelediğimiz zaman, çok net bir eğilim görüyoruz.
Gelişmekte olan ülkelerde gençler genellikle tıp ve mühendislik seçerken, gelişmiş ülkelerde daha çok sosyal bilimleri seçiyor.
Örneğin, Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde tıp ve mühendislik seçenlerin sayısı düşerken, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde artıyor.
Neden?
Çünkü bu bölümlerde daha çok iş garantisi var. Bizim gibi ülkelerde gençler bir mesleği iş garantisine göre seçiyor.
Bana göre bu tutum üniversite seçiminde yapacağınız en büyük hata. (Tabii ki bu aynı zamanda sistemin hatası.)
Banu Hoca kendini bilime ve ülkesine adamış bir bilim kadını. Bilimden ve araştırmalarından bahsederken, yerinde duramıyor.
Beyin üzerinde yaptığı araştırmaları anlatırken, gelişmelere inanamıyorum.
‘Hocam, laboratuvarlarınızı görmem lazım’ diyorum. ‘Hemen yarın!’ diyor.
Ertesi gün Banu Hoca’nın ekibinden Yardımcı Doçent Hasan Ayaz ile buluşuyorum. Aynı heyecan ile beyin üzerinde yaptığı araştırmaları anlatıyor.
Şaşkınlıkla ve hayranlıkla dinliyorum ve notlar alıyorum.
Bakın geleceğin eğitimi nasıl olacak?
Öğrenme oluyor mu?
Grubun en büyük başarısı çok pahalı ve zahmetli olan fMRI yerine yeni bir teknoloji geliştirmesi. Küçük bir bant üzerine kurulu olan bu teknoloji fMRI’ın gerçekleştirdiği fonksiyonların önemli kısmını gerçekleştirebiliyor.
Bir bakıyorlar ki saunada yaşlı bir kadın ve kucağında minicik bir bebek.
‘Bakmayın öyle. Hemen ambulans çağırın’ diye bağırıyor yaşlı kadın.
İnsanlar şaşkınlık içinde hastaneyi arıyor ve ambulans yarım saat içinde geliyor.
Görevli soruyor:
Bu tanıma göre Antalya Havalimanındaki durum benim için tam bir skandal.
Bu skandal; rüşvet, kaset, seks ya da şike ile ilgili değil.
Küçük pet şişe suyun 4 TL olmasıyla veya Hürriyet Gazetesinin 2 Nolu dışhatlarda satılmıyor olmasıyla da ilgili değil.
Daha vahim. Bu skandal, havalimanının dokusuna ve DNA’larına işlemiş çalışanların tutumları ve çalışma kültürüyle ilgili.
Ama bilimsel bulgulara baktığımızda insanoğlu aynı zamanda tekeşli eğilimler de gösteriyor.
Bugün de bu bulgulardan bahsedeceğim.
Yumurtlama Dönemi
Çoğu türde dişi, yumurtlama dönemine girince; bir koku salgılıyor ve/veya cinsel organı kızarıyor. Erkek, dişinin ne zaman yumurtlama dönemine girdiğini biliyor ve o zaman birlikte oluyorlar. Ama insanoğlunda öyle değil. Kadınların yumurtlama dönemini anlamak zor.
İnsan çokeşlidir ve monogami insan icadıdır, diyor. Ama yazıda bilimsel bir kaynak göremedim.
Bilimsel kaynaklar gerçekte ne diyor? İnsanoğlu tekeşli midir çokeşli midir?
Yanılgı
Aslında insanlar tekeşli midir çokeşli midir sorusu doğru bir soru değil.
Bana göre tekeşlilik ve çokeşlilik durumsal bir olgu. İnsanlar duruma göre seçim yapıyor.
Çünkü insan doğasına baktğımız zaman, insanoğlunun hem çokeşli hem de tekeşli olma kapasitesinin olduğunu görüyoruz. Bunu da bilimsel araştırmalar ispatlıyor.
İlk önce çokeşlilik ile ilgili bulgulara bakalım.
Boy Farkı