Ankara sevdalısı Haymanalı Faruk Küçük’ün, Dericizade Firması diziye sponsor olduktan sonra “Behzat Ç. ceketlerini” dikmeye başlamışlar. Dizinin Mayıs’ta yapılacağı belirtilen erken finalinden önce son ceketi teslim etmeye hazırlanıyorlar.
Faruk Küçük, Haymana Yeniköy doğumlu. Ankara sevdalısı. Asıl işi dericilik. İzmir Caddesi’ndeki Dericizade’nin sahibi. Üç kuşaktır yürüttükleri 50 yıl yaptığı deri işini üç oğluna devredip emekli olunca Ankara ile ilgili ne varsa, kitap, dergi, fotoğraf döküman toplamaya başlamış. Tüm mesaisini artık bu işe ayırıyor. Başta Atatürk fotoğrafları olmak üzere yüzlerce Ankara fotoğrafı binlerce Ankara dökümanı var arşivinde. O hale gelmiş ki, eline fotoğraf geçen koleksiyoncu, antikacı önce Faruk Küçük’ü arıyor. İstanbul’daki müzayideleri de Ankara’daki antika pazarlarını da hiç kaçırmıyor.
ANKARA ARŞİVİ GİBİ
Evi de, Dericizade’deki odası da Ankara arşivi gibi. Ne ararsanız var. 13 yıldır amatör bir ruhla ve tek başına sürdürdüğü bu işi de Ankara fotoğrafları sergileri açacak kadar büyüttü. Her yerden sergi daveti alıyor. Ankara’dan aldığı ödülleri de fotoğraflar gibi gururla sergiliyor.
SON CEKET HAZIRLIĞI
“Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç.” adlı dizideki “Behzat Ç.” rolüyle bir fenomen haline gelen ünlü oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun üzerinden çıkarmadığı siyah deri cekette, Küçük’ün, firmasına ait. Dericizade diziye sponsor olduktan sonra “Behzat Ç. ceketlerini” dikmeye başlamışlar. Dizinin Mayıs’ta yapılacağı belirtilen erken finalinden önce de son ceketi teslim etmeye hazırlanıyo lar. Küçük’le, çocukluğunun Ankarası’nı, açtığı sergileri ve Ankara Arşivi’ni konuştuk. Bakın neler anlattı:
BEN ARADIM ŞAŞIRDILAR
“Behzat Ç. dizini seyrediyorum ve seviyorum. Dizi yayınlanmaya başlayınca sponsor olmak istedim. Ekiptekilere önce mail attım. “Ben Faruk Küçük. Ankara’dan Dericizade’nin sahibiyim. Dizinize sponsor olmak istiyorum” dedim. O zaman sponsor arıyorlarmış biz kendimiz arayınca şaşırdılar. Erdal Bey’in giydiği siyah deri ceketleri de bu şekilde diziye sponsor olunca vermeye başladık. Hep siyah deri ceket giydiği için ilgi çekiyor. Özel dikim de yapıyoruz. Çok sayıda müşterilerimiz Erdal Bey’in giydiği ceketten diktirdi.
160 bin liralık rekor tazminat
Ankara 16. İdare Mahkemesi, “Çöp toplama belediyenin asli görevi. Özel şirkete hizmeti ihaleyle devretmesi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ağır hizmet kusuru var” diyerek, davayı kabul etti. Çöp kamyonu terörüne “dur” diyen idare mahkemesi, belediyeyi aileye 160 bin lira rekor tazminat ödemeye mahkum etti.
Yargı, belediyelerin çöp toplama işini özelleştirmesinin ardından denetimsiz çöp kamyonlarının sokaklarda estirdiği teröre “dur” diyecek çok önemli bir karar verdi.Ankara 16. İdare Mahkemesi çöp kamyonu terörüne rekor tazminat cezası kesti. 25 ve 26 yaşında iki kardeşi altına alıp ezen birini öldüren diğerini ağır yaralayan özel şirkete ait bir çöp kamyonu nedeniyle belediye “sorumlu” tutuldu. Ailesine 160 bin lira gibi rekor sayılabilecek manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Bakın dava nasıl açıldı.
TERS YÖNDEN GELDİ VE EZDİ
17 Nisan 2010’da, Mamak’ta Osman Nazlı yönetimindeki çöp kamyonu, çöp toplamanın yasak olduğu sabah vakti ters yöne geçerek bir süre park etti. Aniden hareket eden çöp kamyonu karşıdan karşıya geçen Emel Tuygunoğlu ve Fernaz Uyar adlı kız kardeşleri altına aldı. Emel ölürken, kardeşi ağır yaralandı. Kaza sonu tutulan tutanakta çöp kamyonu şoförünün tam kusurlu olduğu, müteveffa ve mağdurun kusursuz olduğu saptandı. Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi de aynı yönde rapor verdi. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan şoföre 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
BELEDİYE TAZMİNAT TALEBİNİ REDDETTİ
Emel’in ailesi avukatları Selçuk Bağcı kanalıyla Mamak Belediye Başkanlığı’na başvurdu. Avukat Bağcı, anne, baba, kazada ağır yaralanan Fernaz için 40’ar biner lira diğer iki kardeş için 20’şer biner liradan 160 bin lira manevi tazminatı belediyeden talep etti. Belediye yanıtında, çöp toplama işinin ihale yoluyla özel bir şirkete gördürüldüğünü, Emel’e çarpan çöp kamyonunun belediyeye ait olmadığını, sorumluluğun şirkette olduğunu savunarak, ailenin tazminat talebini reddetti.
MAHKEMEDEN REKOR TAZMİNAT
Karşı taraftan da suç duyurusu
“Sahte imzalarla herşeyi haczedildi”
Bu iddia geçen hafta Ankara’yı karıştırdı. Önce olayı anımsayalım.
Mehmet Sezerer, arsa sahipleriyle kira borcunu ödemediği gerekçesiyle mahkemelik oldu. Sezerer, sahte imzayla ve yurtdışındayken yapılan tebligatlarla 760 bin liralık icra takibine uğradığını iddia etti. Açtığı davada, bilirkişinin “imza sahte” raporu verdiğini ve icra takibini durduğunu söyledi. Sorumlular hakkında ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.
ASIL MAĞDUR BİZİZ
Geçen hafta benim de yazdığım internet medyasına da yansıyan bu haberlerin ardından o arsanın sahiplerinden İsmail Karaduman aradı. Karaduman, “Asıl mağdur biziz. bu kişi tek kuruş kira ödemedi. Beni ‘Kira borcunu ödemem gerekirse silahlar konuşur’ diye tehdit etti” dedi. Kişilik haklarına saygım gereği avukatları İsa Sarı ile de konuştum. Bakın şu açıklamayı yaptı:
KİRAYI ÖDEMEDİ SÖZLEŞME SONA ERDİRİLDİ
“Müvekkiller yani arsa sahipleri ile Ankara’da işadamı olarak tanıtılan Mehmet Sezerer’in kira ilişkisi olan sözleşme 15 Kasım 2006’da başlamıştır. Bu kişinin sözleşme şartlarına uymaması, ruhsat alamaması ve müvekkillere 2006’dan bu tarihe kadar hiçbir kira bedeli ödememesinden ayrıca söz konusu arsada illegal olarak kaçak LPG satmasından dolayı müvekkillerin 4 Mart 2008 tarihinde Ankara 16. Noterliği’nin 6083 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kira sözleşmesi sona ermiştir.
Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Adliye binasının taşınması yerine, arkasındaki kamu arazilerinden birine ek bina yapılıp tünel ve köprülerle mevcut binaya bağlanması önerisinde bulundu. Feyzioğlu, şunu da ekledi:
“Bütün devlet kurumları üzerlerine düşeni yerine getirseler ve adliyelerde avukatları üvey evlat olarak görmeseler, sorunlar kolaylıkla çözülür. Adliye’den icra daireleri yerine savcılık taşınmalıydı.”
Başkan Feyzioğlu ile Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara Hali’ne yeni bina yapılarak taşınması planlanan Ankara Adliyesi’ni ve Baro’nun bu taşınma sürecine bakışını konuştum. Bakın hangi değerlendirmeleri yaptı:
NELER YAPABİLECEĞİMİZİ PLANLADIK
Ankara Adliyesi’nin taşınması konusunda, doğrudan doğruya ben Baro Başkanı sıfatıyla ve Yönetim Kurulu üyelerimiz ile birlikte sayın Cumhurbaşkanı’na konuyu arz ettik. Sayın Meclis Başkanı’na gittik, Adalet Bakanı’na ilettik ve Ankara Adliyesi’nin taşınması planlanan Ankara Hali’nde de esnafla bir araya gelerek bunu önlemek amacıyla neler yapabileceğimizi görüştük, planladık.
YAKIN GELECEKTE TAŞINMA OLMAZ
Taşınma konusu gündeme geldiği günlerde bir yandan da Ankara Adliyesi’nde büyük bir onarım ve yenileme faaliyeti gerçekleşti. Açıkçası, Adliye’nin çok büyük masrafla baştan aşağı yenilenmesi karşısında taşınmanın da yakın gelecekte olmayacağı anlaşılıyor.
EN KOLAY ÇÖZÜM EK BİNA
Yeni adliye tartışması 12 taksitle klon kopya avukat
Ankara Adliyesi taşınacak mı? Taşınacaksa neden hakim-savcı odalarında tadilat var. Adalet Bakanlığı arsa mı arıyor. Büyükşehir Belediyesi eski meyve-sebze halini adliye alanı diye tahsis etti. Bütün bu sorulara yanıt arayan avukatlar bu sürecin dışında kalmamak için grup kurdu.
“Yeni Ankara Adliyesi İnsiyatifi”
Avukat Teoman Salgırtay ve Kemal Vuraldoğan’ın facebook’ta kurduğu grubun 354 üyesi var. Bakın grubun kuruluş duyurusu nasıl yapılıyor:
“Sevgili Meslektaşlarımız,
CHP-TBB Başkanlığı derken Ankara Barosu’nun yeni Ankara Adliyesi sürecinde etkin bir performans gösterebileceğine inanmıyoruz. Elini taşın altına koyacak, bilgi edinme dilekçesi verecek, sonucunu paylaşacak, makale yazacak, şikayet edecek, fikri takip yapacak, meslektaşlarımızı ve Ankaralıları yeni Ankara Adliyesi konusunda aydınlatacak, Yeni Ankara Adliyesi’ni insan odaklı inşa edecek avukatlarla ‘Yeni Ankara Adliyesi İnisiyatifi’ni oluşturduk. Biz yola koyulduk, ister sağımızdan ister solumuzdan omuz vermek isteyenlerle güçlenmek istiyoruz.”
BAKANLIĞA DİLEKÇE VERDİLER
Vuraldoğan’ın Adalet Bakanlığı’na verdiği dilekçede bakın şöyle:
15 bin doları aşan kürk ve mücevhere dikkat
Bir okuyucum mail atmış. “Yurt dışına çıkıyorum. Arkadaşlarımın, parfüm, elektronik eşya, golf takımı gibi siparişleri var. Hediye de almak istiyorum. Bu konuda bir sınırlama var mı” diye sormuş.
Yanıtım evet. Kişisel eşyada”bir sınır yok ama getirilecek hediyelik eşyanın sınırı 430 euro.
15 BİN DOLAR SINIRI
Dışişleri Bakanlığı’nın konsolosluk resmi internet sitesine göre yurt dışına çıkışta gerekli bazı kritik bilgiler bakın şöyle:
Yolcular, beraberlerindeki kendilerine ait değeri 15 bin ABD dolarını aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyayı örneği pırlanta mücevher, yüzük, kürk vs yurda getirebiliyorlar ve yurt dışına çıkarabiliyorlar. Ancak, bu limitin üstündeki ziynet eşyasının yurt dışına çıkarılması, girişte beyan edilmiş olmasına veya Türkiye’den satın alınmış olduğunun belgelenmesini şartına bağlı.
Bu nedenle ya kıymetli mücevher ve kürkle yurtdışına çıkmayın ya da beyan edip, Türkiye’den satın aldığınıza ilişkin faturasını yanınızda bulundurun. Aksi halde kendi mücevheriniz gümrüğe takılabilir.
KİŞİSEL EŞYADA VERGİ YOK
Tanık yetmez, senedi alıp yırtın
Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK) geçen hafta çok önemli bir senet kararına imza attı. Bedelini ödediğiniz senede dikkat. Neden mi? Bakın şöyle:
YCGK, içtihat niteliği taşıyan kararında, senedin ödenip bedelsiz kaldığının tanık beyanı ile ispatının mümkün olmadığına dikkat çekti. Arkasından da bu senedin kullanılması halinde, “bedelsiz senedi kullanma” suçunun oluşup oluşmayacağını tartıştı. Kurul, alacaklının bu senedi icraya koyup ikinci kez tahsilini istemesi halinde “Bedelsiz senedi kullanmaktan” mahkumiyete de tanık beyanının yetmeyeceğine karar verdi.
KARAR NE ANLAMA GELİYOR
Bu karar ışığında, senedin ödenip bedelsiz kaldığına sadece tanık beyanı yetmeyecek. Ödenen senedin ikinci kez icra yoluyla tahsilinin ve protestolu duruma düşmesinin engellenmesi için mutlaka alınıp yırtılarak imha edilmesi gerekecek.
Protestolu senet sayısı 2012’de 2011 yılına göre yüzde 17 oranında artışla 1 milyon 74 bin 730 adede yükselirken, protestolu senet tutarı yüzde 42 oranında artışla 6 milyar 949 milyon 204 bin TL olmuştu. Bu rakamlar ışığında da bedelini ödediğiniz senedi imhayı sakın unutmayın.
DAYI-YEĞEN’İN SENET DAVASI
Yargıtay bu kararını dayı ile öz yeğeni arasındaki senet davasında verdi. Turhal’dan Ankara’ya kadar uzayan ilginç davada olaylar zinciri şöyle gelişti:
“Koluman Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş olarak acenteliğini yaptığımız Gruopama Sigorta A.Ş’den müşterimize kasko poliçesi tanzim edilmiştir. Müşterimiz, kaza yaparak Koluman Sigorta satış danışmanını arayarak, kendisine çekici hizmeti sağlanmasını talep etmiştir. Satış danışmanımız da kasko poliçesinin yapıldığı sigorta şirketi olan Gruopama Sigorta A.Ş’nin acil yardım hattını arayarak asistans hizmeti (çekici) için hasar ihbarında bulunmuştur. Hasar ihbarında bulunurken asistans firmasına müşterimizin iletişim numarası da verilerek çekici hizmeti kendisine yönlendirilmiştir.Bu hizmetin sağlanması için satış danışmanımızın sigorta şirketi ile yaptığı telefon görüşmeleri kayıt altında olup, sigorta şirketin de mevcuttur.
BAŞKA YETKİMİZ YOK
Asistans hizmeti de sigorta şirketi olan Gruopama Sigota A.Ş tarafından organize edilmekte olup, acentenin ikinci veya daha fazla aramasından başka yapabileceği bir yetkisi de yoktur. Müşterimizin hasarlı aracı 16.10.2012 tarihinde servise giriş yapmıştır.
ONARIMIN BİTTİĞİ BİLDİRİLDİ
Hasarlı araç servise giriş yaptıktan sonra müşterimize, Gruopama Sigorta asistans merkezinden rent a car talebinde bulunulmuştur. Rent a car firması müşterimize araç tahsis etmiştir.19.10.2012 tarihinde hasar onarım işi tamamlanarak, aracın teslim alınması için yetkili servis tarafından müşteri bilgilendirilmiştir.
SİGORTACI DEĞİL SERVİS BİLDİRİR
Müşteri seyahat için havalimanında olduğunu, aracını seyahat dönüşü teslim alacağını bildirmiştir. Koluman Motorlu Araçlar yetkili servisi aracı 30.10.2012 tarihinde müşteriye teslim etmiştir. Müşteri, onarılan aracının teslim tarihinin Koluman Sigorta tarafından bildirilmediğinden yakınmıştır. Servislerde onarılan sigortalı araçlarda aracın teslime hazır olduğu sigortacı tarafından değil, onarımı gerçekleştiren servis tarafından bildirilmektedir.
KİRALAMA FİRMASI İLE MÜŞTERİ ARASINDA