Paylaş
Tanık yetmez, senedi alıp yırtın
Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK) geçen hafta çok önemli bir senet kararına imza attı. Bedelini ödediğiniz senede dikkat. Neden mi? Bakın şöyle:
YCGK, içtihat niteliği taşıyan kararında, senedin ödenip bedelsiz kaldığının tanık beyanı ile ispatının mümkün olmadığına dikkat çekti. Arkasından da bu senedin kullanılması halinde, “bedelsiz senedi kullanma” suçunun oluşup oluşmayacağını tartıştı. Kurul, alacaklının bu senedi icraya koyup ikinci kez tahsilini istemesi halinde “Bedelsiz senedi kullanmaktan” mahkumiyete de tanık beyanının yetmeyeceğine karar verdi.
KARAR NE ANLAMA GELİYOR
Bu karar ışığında, senedin ödenip bedelsiz kaldığına sadece tanık beyanı yetmeyecek. Ödenen senedin ikinci kez icra yoluyla tahsilinin ve protestolu duruma düşmesinin engellenmesi için mutlaka alınıp yırtılarak imha edilmesi gerekecek.
Protestolu senet sayısı 2012’de 2011 yılına göre yüzde 17 oranında artışla 1 milyon 74 bin 730 adede yükselirken, protestolu senet tutarı yüzde 42 oranında artışla 6 milyar 949 milyon 204 bin TL olmuştu. Bu rakamlar ışığında da bedelini ödediğiniz senedi imhayı sakın unutmayın.
DAYI-YEĞEN’İN SENET DAVASI
Yargıtay bu kararını dayı ile öz yeğeni arasındaki senet davasında verdi. Turhal’dan Ankara’ya kadar uzayan ilginç davada olaylar zinciri şöyle gelişti:
Turhal Cmuhuriyet Başsavcılığı’nın 5 Ağustos 2009 tarihli iddianamesine göre öz dayısı B.E’den borç alıp 60 bin euroluk senet veren yeğen İ.T. bu parayı ödedi. Ancak, dayısı tanıkların önünde “senet yanımda değil sonra ben yırtarım” diye ödenen senedi iade etmedi. Dayı ardından senedi iki kez icraya koydu. Borcunu ödeyen yeğen İ.T savcılığa şikayette bulundu. Sanık dayı B.E’ye “bedelsiz senedi kullanma” suçundan dava açıldı.
MAHKEME: CEZA YARGILAMASINDA DELİL SERBESTİSİ VAR
Turhal Sulh Ceza Mahkemesi 11 Şubat 2010 tarihli kararıyla sanık B.E’yi “bedelsiz senedi kullanma” suçundan mahkum etti. Kararda, hukuk yargılaması ile ceza yargılamasının farklı olduğıu ceza muhakemesinde “delil serbestisi ilkesi” geçerli olduğu suçun unsurlarının her türlü delil ile ispat edilebileceği savunuldu. Kararda, şöyle denildi:
“Olayımızda müşteki anlatımı ve bunu destekleyen tanık anlatımlarıyla suçta kullanıldığı anlaşılan senedin bedelsiz olduğu kesin olarak anlaşılmıştır. Dolayısıyla bedelsiz kalma hususunun illa yazılı delille ispat edilmesinin zorunlu koşulmasının hem ceza yargılamasının temel ilkeleri hem de CMK 217. maddesinin amir hükmüyle bağdaşmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, böyle düşünüldüğü takdirde kanunda bir engel bulunmadığı halde, maddenin kapsamı daraltılmış olur. Şöyle ki, bedelinin ödendiği yazılı delil ile ispatlanacak bir senedin sanık tarafından işleme konması hayatın olağan akışına aykırı olur. Çünkü bu durumda talebinin reddedileceği açıkça bellidir. Menfaatine aykırı şekilde böyle bir işlemde bulunması düşünülemez. Kanaatimizce burada kanunun amaçladığı husus kötü niyetli bir şekilde bedelsiz kalan bir senedi tekrar tahsil amacıyla işleme konarak iki defa haksız olarak bedel alınmasının engellenmesidir. Suç oluşmuştur.”
MAHKEMEDEN 9 AY HAPİS
Mahkeme, sanığı “bedelsiz senedi kullanmak” suçundan önce 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Geçmişi ve sabıkasız oluşunu, ekonomik ve sosyal durumunu değerlendirerek, cezayı 1500 lira adli para cezasına çevirdi ve on eşit taksitle ödemesine karar verdi.
DAİRE: SANIĞIN MAHKUMİYETİNE TANIK BEYANI YETMEZ
Sanığın, savcılığın temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi 6 Nisan 2011 tarihli kararıyla mahkumiyet kararını bozdu. Yargıtay, “ayrık durumlar dışında senedin bedelsiz kaldığı tanık beyanı ile ispatlanamaz. Mahkumiyete yeter nitelik ve derecede delil yok” dedi. Yargıtay suçun unsurları oluşmadığı için sanığın beraatini istedi. Mahkeme mahkumiyet şeklindeki ilk kararında direndi. YCGK geçen hafta dosyayı görüştü. Daire gibi “tanık beyanı senedin bedelsizliğini ve suçu ispata yetmez” kararı verdi. Kurul, mahkemenin aksi yöndeki direnme kararını bozdu.
Paylaş