“Bizim de bir apartman sorunumuz var. Kısaca 8 no’lu daire uzun yıllar yönetici idi. Dairesini satınca bir karar defteri, işletme defteri ve makbuzları o gün toplantıya gelenlerin yanında masaya bıraktı. Hiçbir karar alamadan, yazmadan beni başkan seçtiler. Ancak ne öncesinde ne de 3 senedir noter tasdiki olmadı. İdare etmeye çalıştım. Ancak son 1 senedir kimse aidat vermiyor. Apartman merdivenleri temizlenmiyor ve elektrikler de ödenmiyor. Ayrıca para da 5 ay önce bitti. İki kez toplantı yapmak için duyuru astım. Kimse gelmiyor, yönetici olmak istemiyor. Çevreme soruyorum. Herkes farklı konuşuyor. Apratmanda kiracılar da var. Ancak mal sahipleri hiç ilgilenmiyor. Ne yapmam gerekiyor?”
8 DAİREDEN BÜYÜKSE YÖNETİCİ ZORUNLU
Yanıtına gelince...
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) 34. maddesine göre, bir apartmanda 8’denfazla daire varsa yönetici atanması zorunlu. Yani kanuni bir zorunluluk sözkonusu.
Apartmandakilerin oluşturduğu Kat Malikleri Kurulu, yöneticiyi hem sayı hem arsa payı bakımından çoğunluğun oyuyla seçiyor. Ancak, binadaki bütün daireler bir kişinin mülkiyetindeyse kanunen o kişi yönetici oluyor. Yöneticiler her yıl Kat Malikleri Kurulu’nun kanuni yıllık toplantısında yeniden atanıyor. Eski yönetici tekrar atanabiliyor. Yöneticinin ad ve soyadı ile iş ve ev adresinin apartmanın kapısı yanına veya girişte görülecek bir yere çerçeve içinde asılması da yine kanuna göre zorunlu.
SULH HUKUK HAKİMİ YÖNETİCİ ATAYABİLİR
Yasal çerçeve böyle.
Telefondaki kadın, “Eşinizin kullandığı uçak radardan kayboldu” dedi. Aytan’ın elindeki ahize yere düştü. Şoka girdi. Evde hummalı bir telefon trafiği yaşandı ama tek bir haber çıkmadı. Gergin bekleyiş yarım saat sonra yeniden çalan telefonla kesildi. Telefondaki o ses, bu kez Nurcan öğretmen ve tüm aileyi yasa boğan şu haberi verdi:
“Pilot eşiniz şehit oldu. Başınız sağ olsun...”
SAVAŞ UÇAKLARI ATEŞ AÇTI
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde görevli kıdemli pilot binbaşı İsmail Faik Aytan’ın uçağı düşürülmüştü. Uçağa ne olmuştu?
O güne, 21 Ekim 1989’a dönelim.
1989 Ekim’inde Türkiye, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne kilitlenmişti. Devlet zirvesinin yeniden şekilleneceği bu kritik süreçte artan terör olaylarının yanısıra Suriye Devleti’nin terör örgütü PKK lehine tutumu kamuoyunda dikkatle izleniyordu. 21 Ekim 1989’da Suriye jetleri, sınırdan 20 kilometre içeri girdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait iki keşif-araştırma uçağı, Adana Havaalanı’ndan orman alanlarının kadastrosunu yapmak üzere kalkmıştı. Hatay’ın Altınözü ilçesinde ölçüm işlemlerine başlayan Aytan ve arkadaşlarının yönetimindeki uçak, Akanbar Köyü yakınlarında Suriye’den kalkan iki MİG-21 model jet tarafından ateş altına alınarak düşürülmüştü. Suriye savaş uçaklarının saldırısı sırasında uçakta bulunan pilotlar İsmail Faik Aytan, Talat Gencer, mühendisler Yusuf Gören, Fikri Köşker ve teknik eleman Selahattin Çelik’ten oluşan beş kişilik ekip hayatını kaybetmişti...
‘İŞ KAZASI’ DİYE GEÇMİŞ
Bununla da kalmayıp icra takibine uğrayabilirsiniz. İcra yoluyla takipte aylık yüzde 5 gecikme faizi ödemek zorunda kalırsınız.
ÖNCE iki okurumundan gelen mailler...
Biri kiracı, diğeri apartman yöneticisi.
1- Kiracı A.T’nin maili:
“.. Sitesi’nde kiracı olarak oturuyorum. Askere gittiğim için 6 ay boyunca daireme uğramadım. Binanın asansörü, otoparkı dahil hiçbir şeyini kullanmadım. Kiralarımı peşin olarak ev sahibime verdim. Ama ne binayı ne de daireyi kullanmadım. Bu durumda, kiracı olarak bu 6 aylık aidat bedelini ödemek zorunda mıyım? Bulunmadığım sürede, yararlanmadığım bu hizmetler için niye aidat vermekle yükümlüyüm? Ödemezsem ne olur?”
2- Apartman yöneticisi B.K’nın maili:
“Yeni yöneticisi olduğum 21 daireli apartmanın 6 kiracısı kışın 350, yazın 200 lira olan yakıt parası ve ortak giderleri kapsayan aidatı bir yıldır ödememişler. Apartmanın bu kişilerden binlerce lira alacağı var. Yasal yollara nasıl alabiliriz? Apartman yöneticisi olarak ben dava açabilir miyim?”
GÜNÜ GÜNÜNE ÖDEMEK ZORUNLU
Turizm cenneti Antalya Lara’daki Düden Park’ın adı, alınan tüm önlemlere rağmen kedi katliamları ile anılır oldu.
Bu parkta son iki ay içinde tecavüz edilerek, yakılarak, bıçaklanarak, suda boğularak katledilen kedi sayısı 9’a yükseldi.
Bazı hayvanseverlerin parkta nöbet tutmasına rağmen hem de...
“Parklara kamera takılsın” diye imza kampanyası başlatan katledilen kediler için suç duyurusunda bulunan Antalya Candost Derneği Başkanı Arife Yanık ve Antalyalı hayvanseverler ayakta. İnfial halindeler. Bir an önce kamera takılmasını, parkın ışıklandırılmasını ve faillerin bir an önce yakalanmasını istiyorlar.
Seri kedi katil-tecavüzü fail ya da faillerinin yakalanması için Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın talimatıyla Yanık’ın şikayet dilekçesi işleme konuldu. Antalya Emniyeti, medyadaki haberleri ihbar kabul ederek 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na muhalefetten işlem başlattı. Bu dosya da Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
SOKAK KEDİSİNE TECAVÜZ SUÇ MU?
Polis niye Hayvanları Koruma Kanunu’na göre işlem yaptı?
“Kanun, tüzük ve yönetmelikler İnsan Hakları Sözleşmesine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olamaz. Apartman yönetim kurulu kararları da aykırı olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 5. maddesi “Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin görevidir” der.
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesi “Herkes” yasa önünde “Eşittir” ve “Ayrım gözetilmeksizin yasa tarfından eşit korunma hakkına sahiptir” der. Mimari projeler yukarıdaki maddelere uymak zorundadır. Bodrum katlarına bile oturma izni verilen ülkemizde balkonun cam ile kapatılması sorun olmuş. Bu davanın adı “Kedi Davası” değil “İnsanca Yaşama Davası.” Çatı ve giriş katta oturanlar da eşit korunma hakkına proje aşamasında sahip olmalıdır. İkinci, üçüncü kat balkonları kedi, köpek, akrep tozdan doğal olarak korunuyorsa giriş kat balkonları da korunacak.
Cam silerken kaç kişi ölüyor?
Mimari projeler yaşam hakkına, kişi güvenliği hakkına saygılı olmak zorundadır.
Ses yalıtımı bile yapılmıyor.
Yazın sahillerde inşaat yasağı var, şehirlerde yok. Yaz sıcağında sıfırlanan dairenin gürültüsünü çekmek kolay mı? Nerede eşit korunma hakkı!”
7/24 TADİLAT YASAK
“Benim üst komşum yaklaşık 1 yıldır, en az 2 günde bir halı çırpıyor ve halısında ne kadar pislik varsa pencereler açık olduğunda evimin içerisine giriyor, açık olmadığında ise pencerelerin önüne ve camlara yapışıyor. Evden bildiğiniz topak topak kıl topluyorum. Halı çırparken video çektim elimde kanıtlarım da var. Fakat BİMER aracılığı ile ne kadar şikayet etsem de bir sonuç alamadım. Bir kez gelip uyardılar o kadar. Sonraki şikayetlerim de gelip uyarmadılar bile. Karakola gidiyorum, amir tanıdıkları orada bir çözüm bulamıyorum. Zabıtaya gidiyorum ‘komşular arasında olur öyle şeyler idare edin’ diyor. Ben biliyorum ki halı çırpmak suç; işlem yapmaları gerek fakat yapmıyorlar. Bu konuya nasıl bir çözüm bulabilirim? Mahkemeye başvursam çok masraflı olur mu?”
KONUNUN İKİ YÖNÜ VAR
Sayın Kızılkaya, “İnanın artık başkasının pisliğini temizlemeye dayanamıyorum...” diyerek mektubunu bitirmiş. Mahkemeden önce bu konuyu “komşuluk hukuku” içinde çözmesini tavsiye ediyorum. Ama komşusuyla bu aşamayı geçtikleri görülüyor. Bu durumda, mahkemeye başvurmaktan başka da çare kalmıyor. Bu konunun hukuki ve cezai olmak üzere iki yönü var. Önce hukuki yönü. Apartmanlarda cam veya balkonlardan eşya silkelemek, yüksek ses, gürültü yapmak, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine aykırı ve yasak. Bu madde aynen şöyle:
“Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.”
Hem ev sahipleri hem de kiracılar kanuna göre, dairelerinde ve bahçe gibi ortak alanlarda birbirlerini özellikle rahatsız etmemekle yükümlüler. Yargıtay’ın da bu konuda yerleşik içtihatı var. O içtihat ise şöyle: “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre, kat malikleri, gerek kendi bağımsız bölümlerini, gerekse ortak yerleri kullanırlarken birbirlerini rahatsız etmemek ve haklarını çiğnememekle yükümlüdürler. Böyle olunca, davacının, rahatsız edici hareketlerle ilgili iddiasının mahkemece bu madde çerçevesinde araştırılması ve toplanacak kanıtların takdir edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.”
SULH HUKUK MAHKEMESİNDE DAVA AÇABİLİRSİNİZ
Bu açıklamalar ışığında, sevgili okurumun da bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesine başvurarak, komşusunun halı silkmesini tedbiren yasaklatması mümkün. Avukatınız kanalıyla bu davaya açabileceğiniz gibi kendiniz de mahkemeye bu başvuruyu yapabilir siniz. Sulh hukuk mahkemesine açılacak davaların 2016 harç masrafları 27 lira. Ancak keşif ve diğer mahkeme masrafları ile birlikte 400-500 liralık bir harcama ile bu davayı açmanız mümkün.
SAVCILIĞA DA ŞİKAYET EDEBİLİRSİNİZ
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan geçtiğimiz günlerde yine “kedi fobisi” yüzünden balkonunu kapatıp site yönetimiyle mahkemelik olan bir kadının davasında örnek karar çıktı. Okurumun mailindeki soru ile davanın konusu aynı. Önce o kararın nasıl alındığını aktarmak istiyorum. Bakın İstanbul’dan Yargıtay’a kadar uzayan bu karar şöyle alındı:
KEDİ FOBİM VAR DİYE BALKONU KAPATTI
Emsal karara giden süreçte, İstanbul Bakırköy’de bir sitenin giriş katında oturan N.K. adlı kadın balkonuna sokak hayvanlarının girmemesi için camla kapattırdı. Site yönetimi karşı çıktı ve olayı mahkemeye taşıdı. Site yönetimi, cam balkonla kapatma şeklindeki tadilat işleminin “mimari projeye aykırı olduğunu” ve “ruhsat alınması gerekirken ilgili belediyeye bu yönde başvuru yapılmadığını” gerekçe göstererek, N.K.’ya Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Davada, N.K.’nın balkonunu açtırıp eski haline getirmesi talep edildi.
MAHKEME KADINI HAKLI BULDU
Davalı N.K., İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan aldığı kendisine “hayvan fobisi” tanısı konulduğunu belirten rapor ve sokak kedilerini balkonunda gösteren fotoğrafları mahkemeye delil olarak sundu. Mahkeme, bu deliller ışığında N.K.’yı haklı buldu ve bina yönetiminin açtığı davayı reddetti.
MİMARİ PROJEYE AYKIRI AMA ZORUNLU
Mahkeme kararında, bölgede kedi, fare, kertenkele gibi hayvanlar olduğu ve davalının “hayvan fobisi” bulunduğu vurgulandı. Mahkeme, tadilat işleminin, mimari projeye aykırı olmasına karşın “zaruret” ve “zorunluluktan gerçekleştirildiğini” de kabul etti. Yargıtay’ın “Özellikle zemin katlarda yer alan dairelerde güvenlik ve koruma amaçlı mimari projeye aykırı balkon ve cam kapatmalarının mümkün olabileceğine” dair kararları bulunduğu da vurgulanan kararda şöyle denildi: