Osman Müftüoğlu

Neden 2 öğün

20 Ekim 2022
Daha önce de yazdım, beslenmenin de bir “anayasa”sı var ve o anayasa dünyanın en kısa anayasalarından biri, zira sadece 3 maddeden ibaret.

1. Yeterli beslenin (Sadece ihtiyacınız kadar yiyin, ne çok fazla ne çok az!).

2. Dengeli beslenin (Beslenmenizde protein, yağ ve karbonhidrat üçlüsü arasında gerekli dengeyi koruyun!).

3. Çeşitli beslenin (Besin ihtiyaçlarınızı farklı gıda kaynaklarından çeşitlendirerek karşılayın!).

Tekrar belirtelim, bu anayasa asla değişmez! Ne var ki hayatın diğer alanlarındaki anayasalarda olduğu gibi bu anayasanın da altbaşlıklarını belirleyen bazı kanunları vardır. O kanunlardan biri bize net olarak şunu söyler: YAŞINIZ İLERLEDİKÇE AZ VE ÖZ YİYİN. LOKMALARINIZI AZALTIP ADIMLARINIZI ÇOĞALTIN. MÜMKÜN OLDUĞU ÖLÇÜDE “BİTKİ TEMELLİ” BESLENİN. VE YİNE MÜMKÜN OLDUĞU ÖLÇÜDE 2 ÖĞÜN BESLENME PLANINA GEÇİN.Peki, niçin ve neden 2 öğün? Ve nasıl? Detaylar için buyurun...

İYİ BİLGİ 1
LOKMALARINIZI AZALTIN

Yazının Devamını Oku

Yeni bir formül: 5/150/500

17 Ekim 2022
Prof. Robin Dunbar, Oxford Üniversitesi’nde yaklaşık 50 yıldır insan ilişkileri ve sosyal grupların yapılanmalarını araştıran önemli bir biliminsanı. Geçtiğimiz günlerde Newsweek dergisinde pandemiden sonra ortaya çıkan “yalnızlık ve arkadaş yoksunluğu problemi” üzerine önemli bir yazı yayımladı.

İşte o yazının ayrıntıları...

UNUTMAYIN 

DOST FARKLI ARKADAŞ TANIDIK FARKLI

DUNBAR’a göre, yetişkin biri için özellikle yaşlılık yolculuğu süresince en fazla “5 DOST, 150 ARKADAŞ, 500 TANIDIK” yeterli oluyor. Dr. Dunbar “dostlar”ı yani dost bellediğiniz insanları “OMUZUNDA AĞLAYABİLECEĞİNİZ VE ‘DÜNYAM YIKILIYOR’ DEDİĞİNİZDE HER ZAMAN YANINIZDA BULABİLECEĞİNİZ ŞOVALYE KİŞİLER” olarak tanımlıyor. Yine Dr. Dunbar’a göre, dostlarınızın sayısı genelde 5’i pek geçmiyor, geçemiyor. Çoğu insanın beyni ve duygusal yapılanması da zaten “güvenebileceği 5 dost”u yeterli buluyor. Peki, ya diğerleri? Arkadaşlar ve tanıdıklar ne olacak? Yanıtlar için buyurun...

AKLINIZDA OLSUN 

İLİŞKİLERİNİZE SAHİP ÇIKIN

PROF. DUNBAR

Yazının Devamını Oku

Uykunuz azaldıkça ömrünüz kısalır

15 Ekim 2022
Her gün bir yenisi yayımlanan yüzlerce bilimsel araştırmanın önümüze koyduğu net, açık ve önemli bir bilgi var.

O bilgi şu: Sağlıklı bir yaşam ve yaşlılık için “uyku” vazgeçilmez bir iyi hayat ayrıntısı. Uyku uzmanları uykunun sıradan bir “gece tamircisi” olarak tanımlanmasından da pek hoşlanmıyor. Onlara göre uyku sıradan bir tamirciden çok daha fazlası. Uzmanlara göre, kaliteli bir gece uykusu çok sayıda farklı uyku tamircisinin/gece görevlisinin çalıştığı muazzam bir “TAMİR ATÖLYESİ” görevi üstleniyor. Ve o atölye/tamirhanenin her gece en az 6-9 saat mutlaka faaliyet halinde bulunması, açık tutulması, aralıksız görev yapması gerekiyor. Ayrıntılar için buyurun...

UNUTMAYIN
UYKUNUZU KISITLAMAYIN

GÜNÜN geri kalan üçte ikisinde yani uyanıkken sadece beyin hücrelerinde değil, vücudun tamamında oluşan binlerce hasar, biriken binlerce toksin, gelişen binlerce problem biz uykuya geçer geçmez avlan o muazzam tamirhanedeki adeta bir orkestra gibi çalışan “sistemler, moleküller, görevli hücreler” tarafından düzeltilip iyileştiriliyor ya da tamir ediliyor. Sorunları düzeltilip yaraları iyileştiriliyor. Biriken toksinler detoks sistemleriyle (mesela glial lenfatik sistem) temizleniyor. Kısacası yine uyku uzmanlarının deyimiyle “uyku tamircilerinin o tamirhanede/atölyede aralıksız ve düzenli çalışmaları, yeteri kadar vakit geçirmeleri” şart! O vakit için belirlenen minimum sürenin ise 6-9 saat arasında olduğunun altı da ısrarla çiziliyor.


Yazının Devamını Oku

Hangi tuz

13 Ekim 2022
Pazartesi yazımızda “Hangi yağ?” sorusuna yanıt aramaya çalışınca sizden de anında “Hangi tuz?” tartışmasına çözüm isteği geldi.

Haklısınız! Çünkü ortada ciddi bir “tuz tartışması” var ve bu tartışma bitmek bilmiyor. Bir grup uzman bize “rafine tuz” önerirken diğer bir grup “doğal tuz daha faydalıdır” diyor. Doğal tuz önerenlerde de tam bir fikir birliği yok. Kimi kayatuzunu, kimi deniz veya göl tuzunu öne çıkarıyor. İşi daha da detaylandıranlar “Tuzun pembesi beyazından daha kıymetli!” diyen sözde uzmanlar bile var. Peki, kim haklı? Kimin haklı, kimin haksız olduğuna yanıt aramadan önce “bilimsel akıl”ın “kesinlikle haklı” olduğu bir noktanın altını hemen çizelim: AŞIRI TUZ TÜKETİMİNİN SAĞLIĞI BOZDUĞU, SADECE HİPERTANSİYONA DEĞİL BÖBREK VE KALP DAMAR HASTALIKLARINA, HATTA DİĞER KRONİK HASTALIKLARA ZEMİN HAZIRLADIĞI KONUSUNDA BİLİMSEL TIBBIN EN UFAK BİR ŞÜPHESİ YOK. Detaylar için buyurun...

İYİ BİLGİ 1
TUZ TUZDUR
6 yıl kadar önce yine bu köşede “Hangi tuz?” sorusuna yanıt aramaya çalışmış ve size şu tavsiyede bulunmuştum: “Rafine tuzu da doğal tuzlardan herhangi birini de (deniz, kaya, göl tuzları) gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Aralarında ciddi bir ‘sağlık faydası farkı’ söz konusu değil. ‘Hangisi daha ucuz ve güvenliyse’ onu satın alıp kullanın. Fiyatı abartılarak satılan ve aslında hiçbir ciddi sağlık faydası bulunmayan ‘Himalaya tuzu’ ile ‘Çankırı/Çorum kaya tuzu’ arasında da herhangi bir sağlık faydası farkının söz konusu olmadığını unutmayın. Sağlık faydası bakımından tuzun renginin de pek bir önemi yok. Pembesi daha fazla demir oksit içeriyor, biraz daha zor bulunuyor, bu nedenle beyazından biraz daha pahalı ama muhtemelen de biraz daha riskli.” Hepsi bu!

İYİ BİLGİ 2

Yazının Devamını Oku

Hangi yağ

10 Ekim 2022
Eğer muazzam bir Akdeniz coğrafyasına sahipseniz, hele bir de bu coğrafyanın bir kolu Ortadoğu’ya kadar uzanıyorsa başlıktaki sorunun yanıtı hiç tereddütsüz ve tabii ki “ZEYTİNYAĞI” olacaktır. İsterseniz gelin, az ya da çok ama her gün midemize zorunlu olarak indirdiğimiz “Bitkisel yağların hangisi daha sağlıklı?” sorusuna daha detaycı ve tarafsız bir gözle bakmaya ve meseleyi daha iyi anlamaya çalışalım. Hazırsanız buyurun...

İYİ BİLGİ 1

YAĞLARIN KİMYASI DA FARKLI

YAĞ moleküllerinin her biri yağ asidi zincirlerinden oluşuyor. Bu zincirler de birbirlerine tekli ya da çiftli bağlarla bağlanıyor. Yağ asidi zincirlerinin de farklı yapıları var. Onlar da yapılarına göre “kısa, orta ve uzun zincirli yağ asitleri” olarak tanımlanıyor. Eğer yiyeceklerinizi pişirirken kullandığınız yağların içinde kısa ve orta zincirli yağ asitleri çoğunluktaysa şanslısınız. Bu tip yağ molekülleri bağırsaklardan süratle emiliyor ve yine aynı süratle enerji olarak kullanılıyor. Uzun zincirli yağ asitlerine gelince... İşte tam da bu noktada işler biraz karışıyor. Uzun zincirli yağ asitleri daha ziyade doymuş yağlarda bulunuyor ve bunlar önce karaciğere gidiyor, oradaki kolesterol üretiminin hammaddesi olarak kullanılıyor. Neticede de fazlaca doymuş yağ -yani oda ısısında sıvı değil de katı halde bulunan yağlar- tükettiğinizde karaciğerinizin yağlanması ve kan kolesterol seviyenizin zirve yapması ihtimali kaçınılmaz hale gelebiliyor. Zaten bu nedenle de özellikle kolesterol yüksekliği sorunu olanların fazla miktarda doymuş yağ içeren her türlü yağı -tereyağı, içyağı, kuyrukyağı, sadeyağ ya da palmiye yağı, hindistancevizi yağı- fazla miktarda tüketmeleri tavsiye edilmiyor. Peki, ya zeytinyağı? İşte orada biraz durmak lazım çünkü benim “yağların kraliçesi” olarak da tanımladığım bu muazzam yağın bir değil birden çok marifeti var.

İYİ BİLGİ 2

ZEYTİNYAĞI MUCİZESİNDE NELER VAR

ZEYTİN meyvesinin ezilmesi ile elde edilen zeytinyağı aslında bir çeşit meyve suyu gibi de kabul edilebilir. Ve zaten bu nedenle de muazzam bir sağlık mucizesi, eşsiz bir doğal ilaç. Ve tartışmasız “bitkisel yağların en sağlıklısı”. İçindeki “tekli doymamış yağların çokluğu”, zeytinyağının en mühim ve en ayrıcalıklı özelliklerinden biri. Diğer taraftan zeytinyağı muazzam bir “polifenol gücü”nü de bünyesinde barındırıyor. Vitaminlerden özellikle “E vitamini”nden de oldukça zengin bir yağ. Ayrıca yeni araştırmalar zeytinyağının sindirim sistemindeki “mikro flora” ve “mikro fauna”ya da güç verdiğini, bağırsak biyolojisini de desteklediğini gösteriyor. Pek çok araştırmada “tip 2 diyabeti” ve “bazı kanserleri” önleme konusunda da maharetli olduğu açık ve net olarak kanıtlanmış. Kısacası zeytinyağı, lezzetinin vazgeçilmezliği yanında mükemmel bir doğal ilaç görevi de üstleniyor. Kanaatime göre, Akdeniz diyeti mucizesinin temel oyuncusu da bu diyeti diğer diyetlerden ayrı kılan da aslında zeytinyağı mucizesinin kendisidir.

Yazının Devamını Oku

Alzheimer’dan iyi haber

8 Ekim 2022
Hafta sonuna güzel, olumlu ve sevindirici bir Alzheimer haberiyle giriyoruz.

Yeni geliştirilen bir ilacın ilk deney sonuçları, bu yeni molekülün “hastalığın ilerlemesini yavaşlatabileceğini” gösterdi. Uluslararası biliminsanları ve konuştuğum Alzheimer alanında uzmanlaşmış nöroloji uzmanı hocalar da bu yeni haberi biraz temkinli de olsa -temkinli olmalarının sebebini daha sonra yazacağım- “tarihi bir gelişme” olarak yorumladılar. Bu önemli ve yeni gelişmeyi BBC News da “Alzheimer tedavisinde tarihi bir gelişme” başlığıyla duyurdu. Amerika’nın önemli iki ilaç şirketinin, EISAI ve BOIGEN’ın ortaklaşa çalışarak geliştirdikleri, “LECANEMAB” adlı bu yeni molekül özellikle erken teşhisin hemen ardından uygulandığında daha yüz güldürücü sonuçlar veriyor. İstiyorsanız gelin bu güzel haberi biraz daha detaylandıralım.



İYİ BİLGİ
ARAŞTIRMA GÜVEN VERİYOR

Yazının Devamını Oku

Dikkat! COVID-19 Alzheimer’ı tetikleyebilir

6 Ekim 2022
COVID-19 geçirenlerde bazı sağlık sorunları hastalık iyileştikten sonra da ortaya çıkabiliyor.

Mesela “yorgunluk, isteksizlik, halsizlik, kafa karışıklığı, bulutlu bir zihinsel durum, konsantrasyon/odaklanma sorunu ve bellek zayıflaması” ile karakterize “SİSLİ BEYİN” bunlardan biri. “Fiziksel faaliyetle çabuk yorulma, basit bedensel çabalarda bile nefes nefese kalma, hava açlığı sorunu yaşama” gibi işaretlerle ortaya çıkan “AKCİĞER BÜZÜŞMESİ/FULMONER FİBROZİS” ise bir diğeri. COVID-19 sonrası sorunların başka daha pek çok örneği var ama yeni bir araştırmayla ortaya konan “ALZHEIMER” ve “DEMAS”a yakalanma olasılığının yüksekliği bilgisi bana göre oldukça önemli ve ürkütücü. Detaylar için buyurun...



KÖTÜ HABER
COVID BEYNİ DE TEHDİT EDİYOR 

AMERİKA’da gerçekleştirilen yeni bir araştırmada, 65 yaş üstü kişilerin COVID geçirdikten sonraki 1 yıl içerisinde Alzheimer’a yakalanma olasılıklarının yüzde 80, demans tipi bunamaya yakalanma olasılıklarının ise yüzde 50’den daha fazla olduğu belirlendi. COVID-19’a yol açan koronavirüsün bu ilerleyici bellek bozukluğunu sıfırdan mı tetiklediği yoksa ortaya çıkışını mı hızlandırdığı ise henüz net ve açık olarak bilinmiyor. Bu araştırmadan bizim çıkarmamız gereken önemli derse gelince... Çevremizde COVID-19 geçiren 65 yaş üstü kişilerin bellek sorunlarını daha yakından izlemekte ve gerektiğinde onları tıbbi yardım almaya daha çabuk yönlendirmekte fayda var.

KABAK ÇEKİRDEĞİ

Yazının Devamını Oku

Plastik ciğerimize kadar girdi

3 Ekim 2022
Geçtiğimiz günlerde önemli bir bilimsel dergide, Science of the Total Environment dergisinde yayımlanan bir araştırma son 50 yılda hayatımızın neredeyse vazgeçilmezlerinden biri haline gelen “PLASTİK TEHDİDİ”nin akciğerlerimizin derinliklerine kadar ulaştığını gösterdi.

Bu önemli çalışmada incelenen 13 hastanın 11’inin akciğerinde sağlığa zararlı 39 farklı mikroplastik partiküle rastlandığı açıklandı. Akciğerin derinliklerine en çok yerleşen bileşenin ise şişe ve plastik ambalaj üretiminde kullanılan “polipropilen” olduğu belirlendi. Görünen o ki sık sık “Avrupa’nın plastik çöplüğü olduk” diye feryat eden çevreciler kesinlikle haklı ve onların uyarılarına Çevre Bakanlığı’mızın biraz daha yakından kulak kabartması gerekiyor.

İYİ HABER
AĞIRLIK EGZERSİZLERİ YAŞAMI DAHA DA UZATIYOR
EGZERSİZİN her türlüsü sağlık için yararlı. Her çeşidi sağlık dostu. Ama önceliğin genelde aerobik egzersizlere verildiği de şüphe götürmez. Bugüne kadar yapılan binlerce çalışmada, aerobik egzersizleri düzenli yapanların, egzersizden uzak duranlara oranla daha uzun ve sağlıklı bir yaşam şansı yakaladıkları net ve açık olarak gösterildi. Sıkı durun! Size egzersizle ilgili çok daha keyifli ve sevindirici bir haberim var. O haber şu...

İYİ BİLGİ 1

Yazının Devamını Oku