Osman Müftüoğlu

Karaciğer yağlanmasının hafifi ağırı olmaz

6 Şubat 2023
Karaciğer yağlanması en yaygın sağlık sorunlarından biri. Ne var ki yanlış bir yaklaşımla kan tahlillerinde karaciğer enzimleri yüksek görülmedikçe (SGOT, SGPT, GGT) sadece siz değil biz hekimler tarafından da -muazzam bir sağlık yaklaşımı hatası olmasına rağmen- ciddiye alınmayan bir sağlık problemi.

Oysa başımıza daha sonra gelebilecek pek çok sağlıksızlık hali ile, mesela kronik ve sinsi yorgunluk, halsizlik, isteksizlik... Mesela hazımsızlık, şişkinlik ve ödem... Mesela safra kesesinde çamur veya taş oluşumu... Mesela kronik karaciğer iltihabı hatta karaciğer kanseri... Ve daha pek çok problemin arka planında o pek de önemsemediğimiz “hafif ya da orta dereceli karaciğer yağlanması problemi” gizlenmiş, rol yüklenmiş olabiliyor. Bitmedi! O yağlanmanın beynimiz dahil başka organlarda ve alanlarda da sağlığımıza olumsuz etkileri var. O etkileri öğrenmek için isterseniz gelin sıradaki kutuya geçin...

DİKKAT

 

YAĞLI KARACİĞER BEYİN İÇİN DE UYARIDIR

CANINIZI fazlaca sıktığımı biliyorum. Biliyorum ama karaciğer yağlanması konusunda size önemli ve yeni bir kötü haberi daha iletmek istiyorum: İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmada (Roger Williams Hepatoloji Enstitüsü) biliminsanları, “alkol kaynaklı olmayan karaciğer yağlanması”nın bile beyinde oksijen kullanımını bozarak iltihaba yol açabileceğini ve beyinde hasar oluşturabileceğini de gösterdi.

ÖZETİ ŞUDUR: Yağlanmış bir karaciğer, yağlanmanın derecesi, sizin yaşınız, işiniz, cinsiyetiniz ve sağlık düzeyiniz ne olursa olsun dikkate almanız gereken önemli/ciddi bir sağlıksızlık işaretidir

ÖZETİ ŞUDUR

Yazının Devamını Oku

Aralıklı oruç mu az yemek mi

4 Şubat 2023
Kilo fazlalığı sorunu sağlıklı yaşam gündeminin değişmez maddelerinden biri, hatta zaman zaman da birincisi olma iddiasını hep sürdürür.

Durum bugünlerde de değişmiyor, kilo sorunu özellikle de “insülin direnci problemi” günümüzde de sağlık gündemimizin ilk maddesi olma iddiasını ısrarla sürdürüyor. Ve tabii ki konu “kilo fazlalığı” olunca anında ve hemen gündeme “Neyi, ne kadar, ne zaman, ne sıklıkla yiyelim?” soruları giriveriyor. Diğer taraftan hepimiz biliyoruz ki “kilo sorunu-beslenme ilişkisi”nde son yılların popüler gündeminde hep “aralıklı oruç” yöntemi var. Çoğu uzman -ki ben de o uzmanlardan biri sayılabilirim- özellikle insülin direnci ile ilişkili kilo sorununun çözümünde aralıklı oruç yöntemini ısrarla tavsiye ediyor. Peki, sadece bu yöntem bize yeterli mi? Yalnızca aralıklı oruç sürecine yaslanmak ama neyi, ne kadar ve ne zaman yediğimizi gündem dışında tutmak bizi başarıya götürebilir mi? Peşinen söyleyeyim: HAYIR! Peki, neden hayır? Yanıt için sıradaki kutuya geçebiliriz.

ÖNEMLİ 1

HEM AZ YİYİN HEM DE ARALIKLI ORUCU DENEYİN

Eğer kilo sorununuza kalıcı bir çözüm üretmek istiyorsanız, özellikle de insülin direnci nedeniyle büyüyen göbeğinizden şikâyetçiyseniz size tavsiyem “ne sadece az yemeyi ne de yalnızca aralıklı oruca güvenmeyi” bir kenara bırakın. Daha küçük öğünler halinde yiyecek tüketmek ve prensip olarak yüksek kalorili yiyecek ve içeceklerden uzak durup kalori kısıtlamasına gitmek de, kısa vadede de uzun vadede de sizin için en etkili ve kalıcı çözüm ortaklarından biri olacaktır. Bu düşünceyi destekleyen bir kanıt, geçtiğimiz günlerde Journal of the American Heart Association dergisinde yayımlandı. Amerika’nın -daha da önemlisi dünyanın- saygın tıp merkezlerinden birinde, John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen önemli bir çalışmada, “az yeme/daha düşük kalorili gıda tüketme” dikkatini ısrarla sürdürmenin neredeyse “aralıklı oruç”tan daha da etkili ve kalıcı sonuçlar verebileceği gösterildi.

ÖNEMLİ 2

BİRİ OLMADAN DİĞERİ OLMUYOR

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı bir yaşam bunamayı da geciktiriyor

2 Şubat 2023
Sağlıklı yaşam tarzı seçimlerinin bizi yaşlılıkta karşılaşabileceğimiz muhtemel pek çok olumsuzluktan uzak tutabileceğini gösteren bilimsel verilerin sayıları hızla artıyor.

Bu verilere geçtiğimiz günlerde önemli bir tıp dergisinde, British Medical Journal’da yayımlanan yeni bir araştırmanın sonuçları da eklendi. Çin’de yapılan ve yaklaşık 10 yıl süren bu önemli araştırmaya göre, sağlıklı bir yaşam tarzını ısrarla sürdürenlerin “Alzheimer hastalığı için risk yükselten genetik miraslardan herhangi birine sahip olan insanlarda dahi” yaşlılığa bağlı hafıza kaybını yavaşlatabileceği/geciktirebileceği net ve açık olarak tespit edildi. Detaylara gelince...



BİR UYARI
BESLENME-BELLEK İLİŞKİSİNE DİKKAT

Yazının Devamını Oku

Grip birinci COVID-19 ikinci

23 Ocak 2023
UZMANLAR da onayladı, ciddi bir grip salgını ile karşı karşıyayız. Kış hastalıkları bakımından son sıralama şöyle:

Grip ilk sırada yer alıyor, COVID-19 ikinci sıraya düşmüş durumda, üçüncü sırada ise Rhino virüs enfeksiyonu yani nezle var. Diğer taraftan yine aynı enfeksiyon hastalıkları uzmanları, önümüzdeki günlerde grip salgınının boyutlarının daha da büyüyebileceğinden endişe ediyor ve bizi uyarıyor:

HERKES MUHTEMEL BİR GRİP TEHDİDİNE KARŞI KORUYUCU ÖNLEMLERİ EN İYİ ŞEKİLDE ALMALI. Çünkü bu yıl grip bir garip, öyle 3-5 günde falan geçip gitmiyor, neredeyse 2-3 haftaya kadar uzayabiliyor. Daha da can sıkıcı olanı gribe eklenen öksürük krizleri neredeyse bir ay sizi perişan edebiliyor. Bu nedenle grip ve benzeri hastalıklardan herhangi birinin belirtilerini yaşayan herkes, hastalığını başkalarına da bulaştırmamak için özel bir dikkat göstermek zorunda. Lütfen hepimiz bugünlerde her zamankinden çok daha fazla dikkatli olalım, kendimizi korumaya ve eğer hastaysak taşıdığımız mikrobu başkalarına bulaştırmamaya dikkat edelim.

 

KESİP SAKLAYIN

Yazının Devamını Oku

Durmayın düşmeyin üşütmeyin

21 Ocak 2023
SİZİNLE bu köşede “sağlıklı bilgileri” paylaşırken mottolar kullanmayı seviyorum. İsterseniz gelin, bu güzel cumartesi sabahına o mottolardan birini hatırlayarak başlayalım, “DURMA! DÜŞME! ÜŞÜTME!” diyelim... Yukarıdaki mottoda “DURMA!” sözcüğünü kullanmamın nedenini daha önce de yazmıştım, bir kez daha hatırlayalım: Sandalye ya da kanepede oturarak geçirdiğimiz ilk 20 dakikanın hemen sonunda, en geç de 30 dakika içinde hareketsiz kalan kalça ve bacak kaslarımızda İNSÜLİN DİRENCİ BELASI (!) anında devreye giriyor. Hareketsiz kaslarda oluşan bu direnç de “ŞEKER İNSÜLİN DENGESİ”ni altüst edebiliyor.

İnsülin direncinin nelere yol açabileceğini daha önce de bu köşede sık sık tekrarladım: Kalıcı insülin direnci, şeker hastalığına giden yolun başlangıcını, damar sertliğine, kalp damar hastalığı, beyin damar hastalığı, ateroskleroza uzanan yolun ilk adımını, karaciğer yağlanmasının mesajcılığını, safra kesesi taşının haberciliğini, gut hastalığının tetikçiliğini, hatta bazen muhtemel bir kanserin işaret fişekliğini üstlenebiliyor.

Bu köşede ısrarla tekrarladığımız “Durmayın, uzun süre oturarak zaman harcamayın!” çağrımızın bilimsel bir kanıtı daha geçtiğimiz günlerde önemli bir tıp dergisinde yayımlandı. İsterseniz gelin yeni bir güne başlarken o yayına da bir göz atalım...

KÖTÜ HABER

UZUN SÜRE OTURMAK HASTA EDİYOR

COLUMBİA Üniversitesi’nde (ABD) yapılan bu yeni araştırmanın neticeleri geçtiğimiz günlerde Medicine&Science in Sports&Exercise dergisinde yayımlandı. Araştırma sonuçlarına bakılırsa, “oturarak çalışmak zorunda kalan herkes oturmanın oluşturabileceği sağlıksız sonuçlardan kurtulmak için HER YARIM SAATTE BİR 5 DAKİKA hafif bir yürüyüş yapmak zorunda!” Araştırmada her yarım saatte bir 5 dakika yürüyüş yapan katılımcılarda, kan şekeri yükselmelerinin neredeyse yüzde 60 oranında azaldığı gösterildi. Aynı araştırmada 30 dakikada bir tekrarlanan 5 dakikalık bu kısa yürüyüşlerin KAN BASINCINI da dengelemeye yardımcı olduğu net ve açık olarak kanıtlandı. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Keith Diaz, “Gün içinde tekrarlanan bu kısa yürüyüşlerin kan şekeri ve kan basıncını ayarlama dışında, ruh halini iyileştirme ve yorgunluk hissini azaltmak için de faydalı olabileceğini” belirtti.

Yazının Devamını Oku

Maskeli günler geri mi geliyor

19 Ocak 2023
EĞER gerekli özeni göstermez, bazı basit ve bildik tedbirleri yeniden, dikkatle ve samimiyetle uygulamaya koymazsak normal hayatta olmasa da en azından toplu taşıma araçlarında önümüzdeki birkaç ay için “MASKELİ GÜNLER”e yeniden dönebiliriz.

Bunun ilk işaretini Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verdi. DSÖ 10 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Amerika ve Avrupa’da giderek artan sayıda “Omikron varyantı vakası” görüldüğünü ve sayıların artış hızından endişe duyduğunu açıkladı. DSÖ yetkilisi Catherine Smallwood, “Ülkeler arası yolculuklarda COVID-19 testi istenmesinin gerekebileceğinin, özellikle uçak yolculuklarında -bilhassa uzun uçak yolculuklarında- yolcuların maske takmalarının uygun olacağını” tavsiye etti. Bence bu uyarının dikkate alınmasında ve en azından toplu taşıma araçları ve uçaklarda maske kullanımı meselesinin yeniden gündeme getirilmesinde fayda var. Bunu bir zorunluluk olarak düşünmemeli, “bir tedbir” gibi kabullenmeliyiz. Özellikle sömestr tatili nedeniyle artacak olan uçak yolculuklarında maske ile korunma meselesinin yeniden dikkate alınmasında fayda var.

AKLINIZDA OLSUN

UÇAKTA VİRÜS KAPMAMAK İÇİN 7 ÖNERİ

HAVAYOLLARININ çoğu, özellikle bizim “milli havayolumuz THY”, uçak yolculuklarımızı “minimum virüs bulaşma riski ile yapabilmemiz” için gerekli her türlü tedbiri salgının başından beri zaten dikkatle uyguluyor. Ama bilelim ki araştırmalar, uçak yolculuklarında sadece soğuk algınlığı virüsünü kapma ihtimalinin bile yüzde 25’e kadar artabileceğini gösteriyor. Bu nedenle muhtemel bir bulaşmayı önleyebilecek tedbirlerden -maske takmak dışında- ilk yedisini sizinle yeniden paylaşmak istedim.

1- Koridor yerine pencere kenarını tercih edin.

2- Arkadaki değil öndeki koltuklarda yer bulmaya çalışın.

3-

Yazının Devamını Oku

COVID-19 aşısı kalbi krize sokar mı

16 Ocak 2023
ÖNCE bilimsel verilere dayanarak bir türlü sonlanmayan bu tartışmaya yazının daha en başında net ve açık bir cevap verelim:

Bugüne kadar yapılan hiçbir araştırma bize COVID-19 aşılarının kalp krizine yol açtığını gösteren net bir veri seti vermedi. Tersine onlarca araştırmada COVID-19 aşıları ile -bu aşıların ölü virüs aşıları ya da mRNA aşıları olması fark etmiyor- kalp rahatsızlıkları arasında herhangi bir bağlantının olmadığı kanıtlandı. AMA ŞU BİLGİ KESİNLİKLE DOĞRU: COVID-19 döneminde, özellikle geçtiğimiz bir yıl içinde kalp krizlerinde belirgin bir artış var. Bu artışın sebebi ise aşılar değil, farklı nedenler. Peki, o nedenler neler?

BANA GÖRE

KALP KRİZLERİNDEKİ ARTIŞLARIN SEBEPLERİ NELER

1- İlk neden, pandemi döneminde “birinci basamak sağlık hizmetlerinin” aksaması. Anlamı şu: Pandemi döneminde özellikle sokağa çıkma yasağı uygulamaları nedeniyle koruyucu sağlık hizmetleri ciddi şekilde aksadı. Çoğu kalp hastası ya da kalp hastası adayı sağlıklı insan yaptırmaları gereken kontrollerini yaptıramadı, kullandıkları ilaçları yeniden reçete ettiremedi, gerekli takipleri gerekli ciddiyetle tamamlayamadı. Kısacası pandemide mevcut ya da muhtemel kalp rahatsızlığı olanların “taranma ve izlenmeleri” ciddi ölçüde aksadı.

2- Hepimiz evlerimizde hareketsiz bir yaşam sürmek zorunda kaldık ve egzersizden uzak tembel bir dönem yaşadık. Bu da kalp damar sağlığımızı olumsuz etkiledi.

3-

Yazının Devamını Oku

Kalbinize iyi bakın

14 Ocak 2023
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in önceki gün yaşadığı -ve ne iyi ki geçici ve ciddi olmadığı anlaşılan- kalp sorunu hepimizi ürküttü ve üzdü. Sayın Akşener’e geçmiş olsun diyor, sağlık ve afiyetler diliyorum.

Kalp krizleri son günlerin en sık konuşulan sağlık sorunlarından biri. Özellikle COVID-19 döneminden sonra kalp sorunu yaşayan ve hatta kalp krizi geçirenlerin sayısında bir artış olduğu kesin. Bunu kalp uzmanları da doğruluyor, hatta son zamanlarda gençlerde bile sürpriz kalp krizi ataklarına rastlandığının altı çiziliyor. Her ne kadar kalp sorunlarındaki bu artışın arkasında COVID-19 hastalığının ve hatta uygulanan aşıların etkili olduğunu söyleyenler varsa da bu bilgi şimdiye kadar bilimsel olarak doğrulanmış değil. Kanaatime göre, eğer böyle bir artış söz konusuysa öncelikli neden 2 yılı aşan COVID-19 döneminde kalp sorunlarımızla ilgili sağlık kontrollerimizi aksatmamız olmalıdır. İsterseniz gelin, şimdi esas konuya, kalp krizi meselesine dönelim.



ÖNEMLİ
KALBİMİZ DERDİNİ NASIL ANLATIYOR

Yazının Devamını Oku