Paylaş
Oysa başımıza daha sonra gelebilecek pek çok sağlıksızlık hali ile, mesela kronik ve sinsi yorgunluk, halsizlik, isteksizlik... Mesela hazımsızlık, şişkinlik ve ödem... Mesela safra kesesinde çamur veya taş oluşumu... Mesela kronik karaciğer iltihabı hatta karaciğer kanseri... Ve daha pek çok problemin arka planında o pek de önemsemediğimiz “hafif ya da orta dereceli karaciğer yağlanması problemi” gizlenmiş, rol yüklenmiş olabiliyor. Bitmedi! O yağlanmanın beynimiz dahil başka organlarda ve alanlarda da sağlığımıza olumsuz etkileri var. O etkileri öğrenmek için isterseniz gelin sıradaki kutuya geçin...
DİKKAT
YAĞLI KARACİĞER BEYİN İÇİN DE UYARIDIR
CANINIZI fazlaca sıktığımı biliyorum. Biliyorum ama karaciğer yağlanması konusunda size önemli ve yeni bir kötü haberi daha iletmek istiyorum: İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmada (Roger Williams Hepatoloji Enstitüsü) biliminsanları, “alkol kaynaklı olmayan karaciğer yağlanması”nın bile beyinde oksijen kullanımını bozarak iltihaba yol açabileceğini ve beyinde hasar oluşturabileceğini de gösterdi.
ÖZETİ ŞUDUR: Yağlanmış bir karaciğer, yağlanmanın derecesi, sizin yaşınız, işiniz, cinsiyetiniz ve sağlık düzeyiniz ne olursa olsun dikkate almanız gereken önemli/ciddi bir sağlıksızlık işaretidir
ÖZETİ ŞUDUR
KARACİĞER YAĞLIYSA SAĞLIK EKSİKTİR
YAĞLI bir karaciğer birkaç yıl sonra ortaya çıkabilecek olan sinsi bir diyabetin, insülin direncinin, ilaçlara bağlı karaciğer yetmezliklerinin, hatta bir karaciğer kanserinin öncüsü ve habercisi bile olabiliyor. Özetle karaciğer yağlanması derecesi ne olursa olsun mühim bir meseledir. Ve derecesi/ağırlığı ne olursa olsun her zaman ve her koşulda ciddiye alınması gereken bir önemli bir sağlık problemidir.
ŞU BİLGİYİ DE LÜTFEN BİR KENARA DİKKATLE NOT EDİNİZ: Bugün önemsemediğimiz, gelir geçer bir sağlık sorunu zannettiğimiz o yağlanma bir süre sonra bize karaciğer naklini zorunlu hale getirebilecek bir kronik karaciğer iltihaplanması/yetersizliği (hepatit), hatta bir karaciğer kanseri (hepatoma) olarak da geri dönebilecek.
BİR TEŞEKKÜR
BU EVLER ÇOĞALSIN
ABDİ İBRAHİM önemli yerli ve milli ilaç üreticilerimizden biri. Bu başarılı sağlık kuruluşunun sahipleri Nezih Barut ve Nesrin Barut Esirtgen kardeşler, önce ABDİ İBRAHİM VAKFI’nı kurdu sonra da “kanser tedavisi gören çocuklar ve aileleri için anlamlı ve önemli bir toplumsal projeye” imza attı. Abdi İbrahim Vakfı kanser tedavisi için İstanbul’a gelen ama ekonomik yetersizleri nedeniyle kalacak/konaklayacak yer sıkıntısı yaşayan hasta çocuklar ve ailelerine konaklama imkânı sağlayacak mükemmel bir “İYİLİK EVİ” oluşturup İstanbul/Fatih’te hizmete açtı. Spor ve eğitim alanında da farklı hizmetler ürettiğini bildiğim bu önemli vakfı kuran ve yöneten Nezih Barut ve Nesrin Barut Esirtgen’e teşekkürler.
UNUTMAYIN
ARKADAŞLIK VARSA SAĞLIK DA VAR
ARAŞTIRMALAR ve çoğu uzmanın ortak bir gözlemi var: “YALNIZLAŞMA SORUNU” önümüzdeki günlerin en önemli sağlık tehditlerinden biri olma yolunda. Aslında bu yeni bir bilgi değil, bilinen bilimsel olarak da varlığı ve etkisi kanıtlanan bir konu. Bundan 5 yıl kadar önce North Carolina Üniversitesi Sosyoloji Bilimdalı profesörlerinden Yang Claire Yang, yaptığı dikkat çekici bir araştırmada, “arkadaşlık ilişkileri kuvvetli kişilerin yalnızlara oranla daha sağlıklı kaldıkları ve yaşlandıkları” sonucuna varmıştı. O araştırmaya göre de olumlu ve güçlü sosyal bağlara, güvenli arkadaşlık ilişkilerine sahip olanlar, bu fırsatı yakalayamayanlara kıyasla “kilo kontrolünde ve kan basınçlarını kontrolde daha başarılı” bulunmuş, ayrıca yine aynı kişiler daha az kronik iltihap üretmiş, inflamasyonla ilgili yaşlılık hastalıklarına daha seyrek yakalanmışlardı. O araştırmanın ortaya koyduğu önemli bir bilgi de şu idi: Orta yaşlar ve sonrasında sağlığı etkileyen şey, “arkadaşlarınızın sayısı değil, kurduğunuz sosyal ilişkinin kalitesi”.
ÖZETİ ŞUDUR: Arkadaşlık iyi yaşlanmanın da önemli belirleyicilerinden biridir.
Paylaş