Şovun bitiminde konseri beraber izlediğim arkadaşlarımla en çok dilimize düşen mesele şuydu: “Taş gibiydi!”
“Yok yok, kolları biraz sarkmış mıydı ne?”
“Yine de yaşına göre çok iyiydi, laf etmeyin!”
Madonna şu sıralar durmadan lafı yaşına (60 yaşında) getiren medyadan şikayetçi ve onlara laf ediyor ya.
Aslında bu yaş meselesi çok önceden başlamıştı.
Sadece medya değil, hayranları bile yaşıyla ilgili bir şey söylemeden duramıyordu işte. Belli ki bu yaş muhabbeti daha çok devam edecek.
◊ GÖZLER ONU ARADI
Mert Alaş’ın çektiği Ajda Pekkan’lı yeni Magnum reklamı için yapılan parti için Kuruçeşme’deki Oligark’a toplanan kalabalığın en çok konuştuğu şey buydu: “Mert Alaş da burada mı?”
Sorunun yanıtı kısa sürede anlaşıldı: Alaş gelmemişti.
Peki gecede başka neler oldu?
Ajda önce İlham Gencer’in piyanosu eşliğinde yabancı şarkılar söyledi.
İlerleyen saatlerde ise Sinan Akçıl’la sahne aldı.
Önce giriş kapısında yaşanan “giyim kuralı” gerginliği dile düştü.
Kapıda duran genç görevli nazik bir şekilde “Kıyafetiniz uygun değil” diyordu gelen müşteriye.
Haliyle bu kural, taytlı/şortlu sabah yürüyüşü sonrası otelin terasını çay-kahve içme yeri olarak kullanmaya alışmış müdavimleri hayli gerdi, üzdü, “Nasıl yani?” diyerek...
Geçen hafta bu olayı yazmıştım.
Önceki gün yenilenen Bebek Otel’i gittim gördüm.
Kıyafet kuralını gözlemledim ama ondan önce otelin tuvaletinden seksi bir detayı aktarayım:
Yaman kadar olmasa da azıcık kas yapan her ünlünün de öyle...
Oysa Instagram’la birlikte yeni normal, yeni tatmin şimdilerde bu:
Her kesimden her yaştan erkeğin yeni rüyası artık kaslı olmak.
Ve giderek şekillenen vücudunu günbegün Instagram diyarında ortaya saçmak...
Peki bunca kasın esas motivasyonu ne?
Piyasa yapmak mı?
Nedeni belli: Sadece muhabirler değil, plajda olan birileri de ummadığın bir saniyede fotoğrafını çekebilir.
Eğilip doğrulurken fotoğrafınızın çekildiğini düşünsenize...
Hem de güneş gibi kabak gibi tepedeyken.
İlla bir yerleriniz sarkık görünür ya da yanlış gölgeler nedeniyle ekstra kırışmış filan görünürsünüz.
Bu açıdan en şanslı ünlü herhalde Çağla Şıkel.
Ne zaman denize girse kusursuz görünüyor.
Ya ışığın doğru olduğu zamanları yakalıyor ya da “Nasılsa aşırı fitim” diyerek her daim iyi çıkacağının özgüvenini taşıyor üzerinde.
Geçtiğimiz günlerde Bodrum’da bir başka popüleri, Aleyna Tilki’yi gördüm plajda.
Derken son zamanlarda her sohbette olduğu gibi hepimiz aynı anda cep telefonlarına gömülüveriyoruz.
Sözleşmiş gibi konuşmalar birden kesiliyor, herkes sosyal medyasına bakıyor ya da WhatsApp’tan yazanlara yanıt veriyor.
İçimizden biri gülerek, “Yine birbirimize küstüğümüz bir andayız” diyor.
Doğru, herkes aynı anda cep telefonuna gömülünce dışarıdan öyle görünüyoruz.
Birbirine küsmüş, konuşmayan yetişkinler...
Tam o sırada arkadaşlarımızdan biri -biraz da kaygılı- diyor ki:
◊ BODRUM’A “İYİ YEMEK” SÜRPRİZİ
İyi yemek için şehrin en ücra noktasına bile gidilir. İstanbul’un Reşitpaşa’sında açılan Aman da Bravo bu tezi ilk kanıtlayan restoranlardan biri olmuştu.
Açıldıktan kısa süre sonra hem yemekleri hem de Londra’nın Shoreditch’i ya da New York’un Williamsburg’ündeki cool bir restoran gibi yormayan dekorasyonuyla gönülleri kazandı Aman da Bravo.
Bu haklı popülerlik sayesinde öğle yemeği servisinden sonra haftanın bazı akşamları akşam yemeğine de geçtiler.
Dahası, şehrin “ters köşe” tabir edilen noktalarında iyi yemeğin servis edildiği başka yeni nesil restoranların açılmasına da ilham oldular.
Balat’taki Smelt&Co gibi...
Bebek’in simgelerinden biri olan Bebek Otel’den bahsediyorum.
Yıldırım’ın oteli almasından sonraki süreç çok hızlı gelişti.
Mahmut Anlar ve ekibi hızla işe koyuldu.
Kısa sürede Bebek Otel yenilendi ve geçen hafta da kapılarını yeniden misafirlerine açtı.
Ancak Bebek Otel’in denize bakan tarafındaki teras barın yıllardır müdavimi olanlar kapıda ilginç bir engelle karşılaştı: Dresscode.
Kapıda duran görevli “Kıyafetiniz uygun değil” diyerek bazı müşterileri geri çevirince herkes burayı konuşmaya başladı.