Yani iki yetişkin adam.
Birbirlerine sosyal medyadan meydan okumuşlar.
Fitness’çı olan diğerine demiş ki, “İsterse dünya şampiyonu olsun, 70 kilo olan biri beni dövemez”.
Bunun üzerine MMA’ci olan taraf, “Dövüşelim o zaman” demiş ve önceki günden beri sosyal medyada dolaşan kanlı kavga görüntüleri bu şekilde çıkmış ortaya.
Görüntüler fena. Önce küfürleşme var, sonra pata küte bir girişme.
İlginç olan, çoğunluğun bu görüntülere futbol maçı seyreder gibi yorum yapmış olması...
1999 yapımı kült film “Fight Club”ı (Dövüş Kulübü) bilirsiniz.
The Marmara Grubu’nun satın aldığı ve uzun süredir yenilemek için üzerinde çalıştığı Çinili Hamam, hem müze hem de hamam olarak açılmaya hazırlanıyor.
Hamamın tarihi çok eski.
1540’lı yıllarda, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış klasik Osmanlı Mimarisi özelliklerini taşıyan anıtsal bir kültür varlığı bu.
Bir zamanlar tüm duvarlarını kaplayan mavi-beyaz İznik Çinileri ile bilinen hamam, uzun bir süre kendi haline bırakılmış ve metruk bir durumdaydı.
2010 yılında The Marmara Grubu’na geçen hamam o tarihten bu yana onarılıyor.
Hamamın orijinal çinileri ise maalesef çok eski tarihlerde sökülmüş ve Louvre, Victoria & Albert gibi müzelere dağılmış.
Ama hamamın müze kısmı açıldığında AR teknolojisiyle hamamın ilk yapıldığı dönemdeki çinili hali ziyaretçilere gösterilecek.
Ayrıca kazılar sırasında keşfedilen, hamamın altında bulunan Bizans sarnıcı da modern bir sanat alanı olacak.
◊ Senin için MOMO hikâyesinin başlaması bir tesadüfler zinciri. Alaçatı’daki o küçük shot barı alırken bugünlere geleceğini hayal etmiş miydin? Yoksa her şey yolda mı gelişti?
- 2016’da MOMO için yazdığın ilk yazıyı hâlâ saklarım. O gün senin köşe yazında nasıl yer aldığımıza inanamadıysam, bugün de Joe Biden’ın torununun, prens ve prenseslerin, ağırladığımız 100 bin kişiden biri olduğuna inanamıyorum. Geleceğe bakıp noktaları birleştiremezsiniz. Bu nedenle geriye dönüp baktığımda açtığımız ya da zamanı gelince kapattığımız her mekân bir amaca hizmet etmiş ve bizi ileriye taşımış.
◊ Esas mesleğin neydi?
- Sanayici bir aileden geliyorum. Dedem Hamdi Beşer Türkiye’de ilk damperi, vinci, çöp kamyonunu üreten kişi. Sokakta arkasına takılıp kaldığımız çöp kamyonlarını 80 yıldır üretiyoruz diyebilirim.
Sosyal medya sonrasındaki en büyük fark şu:
Artık herkes bir an önce zengin olmak istiyor. Ama şöyle bir zenginlik: Ultra, aşırı, göstere göstere...
Elbette bu yargılanası bir şey değil.
Ama sosyal medya öncesi bu yüceltilen bir durum değildi.
Başka şeyler öncelik taşıyordu. İyi eğitim, görgü, bilgi, vesaire...
Geçmişten misal: O kadar festival filmini boşuna mı izledik?
Aslında Kyle Deschanel hakkında yazılanları okuyunca hikâyesindeki ana damarın Anna Delvey ve Simon Leviev ile gayet paralel olduğunu görmek şaşırtıcı değil:
Kendini çok önemli biri olarak göstermek, multimilyoner gibi yaşadığına herkesi inandırmak, yüksek mevkilerden arkadaşları olduğuna dair hikâyeler uydurmak...
Kyle da aynı yolu izlemiş.
Wall Street’le New York gece hayatının kesiştiği tüm noktalarda şık takım elbisesi, kirli sakalı ve mavi gözleriyle boy göstererek, mega dolarlık anlaşmalar yaptığını söyleyerek herkesi kandırmış.
Mesela bir kadına Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Paul Eugène Louis Deschanel ile akraba olduğunu söyleyerek övünmüş.
Bir başkasına Rothschild’lerin soyundan geldiğini söylemiş.
Instagramda popüler olmuş bir çift var, Dilan-Engin Polat.
İşte konuşulan video da onlar bir özel uçağa binerken çekilmişti.
İzlememiş olan şanslılar için durum şöyle tariflenebilir:
Uçağın kapısı çiçekler içinde süslenmiş.
Sadece kapısı değil, uçağın içi de çiçek dükkânı gibi, her yerden çiçek fışkırıyor.
Nitekim Dilan Polat’ın Instagram’ını tarayınca ortaya şu çıkıyor:
Bu çift takipçilerine marka otomobil, saat ve mücevher gösterişi yaptığı kadar çiçek gösterişi de yapıyor.
Her seferinde ve her kutlamada yüzlerce, binlerce çiçek.
◊ BİR YEMEK...
Okra’nın kalamarlı kuskusu. Hem başka bir restoranda bulmak mümkün değil hem de gerçekten lezzetli.
◊ BİR DÜKKÂN
Beyoğlu-Tünel’deki tarihi binaya Minoa yerleşti, Minoa Pera ismiyle. Hem kitabevi hem kafe. Daha ne olsun?
◊ BİR KOKTEYL
Frankie’nin şalgamlı margaritası.
Çok iyi bir buluş ve çok iyi bir lezzet.
Yakın gelecek önerileri
Gayet makul bir ücrete (50 lira) şehrin bu iki uzak noktası arasında sessiz sedasız sefer yapıyor. Üstelik konforlu da...
“Keşke bu deniz dolmuşları artsa da taksicilerden kurtulsak” diyen ayrımcılık duamızı denize fırlattıktan yaklaşık 40 dakika sonra filan Galataport’a inmiş bulunduk.
Hedefimiz, Peninsula’da açılan şehrin en yeni restoranı Gallada.
Peninsula’nın yan tarafından giriş yapılan Gallada’yla ilgili ilk izlenim:
Şaşırtıcı derecede büyük bir terası var.
Doğrusu bu kadar büyük bir mekân beklemiyordum.