Belki bir gün New York’ta, BIanca Jagger’ın beyaz atıyla içeri girdiği bir kulübümüz olur

Son yıllarda yeme-içme dünyasının hakkında en çok konuşulan mekânlarından biri MOMO. Mekânın yaratıcısı ve patronu Burak Beşer şimdiye kadar geri planda olmayı tercih etmişti. İlk kez bu röportajda tüm merak edilenlere yanıt veriyor.

Haberin Devamı

◊ Senin için MOMO hikâyesinin başlaması bir tesadüfler zinciri. Alaçatı’daki o küçük shot barı alırken bugünlere geleceğini hayal etmiş miydin? Yoksa her şey yolda mı gelişti?
- 2016’da MOMO için yazdığın ilk yazıyı hâlâ saklarım. O gün senin köşe yazında nasıl yer aldığımıza inanamadıysam, bugün de Joe Biden’ın torununun, prens ve prenseslerin, ağırladığımız 100 bin kişiden biri olduğuna inanamıyorum. Geleceğe bakıp noktaları birleştiremezsiniz. Bu nedenle geriye dönüp baktığımda açtığımız ya da zamanı gelince kapattığımız her mekân bir amaca hizmet etmiş ve bizi ileriye taşımış.

Belki bir gün New York’ta, BIanca Jagger’ın beyaz atıyla içeri girdiği bir kulübümüz olur


◊ Esas mesleğin neydi?
- Sanayici bir aileden geliyorum. Dedem Hamdi Beşer Türkiye’de ilk damperi, vinci, çöp kamyonunu üreten kişi. Sokakta arkasına takılıp kaldığımız çöp kamyonlarını 80 yıldır üretiyoruz diyebilirim. 

◊ Sonradan mekân işletmeciliğine soyunmuş biri olarak bu hayatın en sevdiğin ve sevmediğin özelliği nedir?
- Dev bir roller coaster’ın içinde gibisiniz! Anlık iniş ve çıkışlar, pandemide olduğu gibi bazen fark etmeden baş aşağı dönmeler, bazen de sağa-sola yatmalar olabiliyor. Ama sonuçta hep ileri gidiyor olmak bu sektörü dayanılır kılıyor. Eğer bundan keyif alıyorsanız alıyorsunuzdur! Almıyorsanız bu sektör size göre değil.

◊ 10 yıl önceki Burak ile şimdiki arasında nasıl bir değişim var?
- Geçmişe göre daha çözüm ve sonuç odaklıyım. Hiç bilmediğim bir sektöre balıklama atlayıp süreç içinde suyun üzerinde kalmayı öğrendim.

◊ Bodrum ve Çeşme’de mekânı olan biri olarak hem mekânların hem de bu iki popüler tatil beldesi için yaz nasıl geçti?
- Biz beklentimizin çok üzerine çıktık ya da beklentilerimiz konusunda mütevazıydık. Her iki mekânımızın ekiplerinin bir tatile ihtiyacı olduğu kesin! 3 ayda 100 binden fazla misafir ağırlamak kolay değil.

◊ Çeşme’de bu sezon silahlar da konuştu. Üç sezon önce senin de mekânında bir kavga yaşanmıştı. O günden nasıl dersler çıkardın? 
- Kintsugi! Japonların kırılan bir nesneyi altın tozuyla birleştirip daha fonksiyonel ve daha kıymetli bir nesne haline getirme sanatı ve felsefesine verilen isim bu. Zamanında biz de kırıldık ve sonrasında ekibimle ortaya daha değerli ve daha başarılı bir marka çıkardık. Kırılma aslında bir kayıp değil, yeni bir varoluştur diyerek biraz daha felsefe yapayım. (Gülüyor)

◊ Peki MOMO gerçekten hiç rezervasyon almıyor mu?
- İlk yıldan beri yaptığımız gibi, Instagram adresimize gelen mesajlarla rezervasyonlarımızın yüzde 20’sini alıyoruz. Geriye kalanlar referansla, ekibimize gelen rezervasyon talepleriyle gerçekleşiyor. 

◊ MOMO’nun yeni hedefi yurtdışı. Ama tam olarak nasıl? Detaylar belli oldu mu? 
- MOMO’nun 8’inci yılı. İnsan yaşı olarak kaç yıla denk gelir bilmiyorum ama bence çocukluk dönemimizi geçtik ve çeşitli ülkelerden teklifler gelmeye başladı. Bu adımı dikkatli atmaya çalışıyoruz. Hangi ülke ne zaman olur, kesin olarak tahmin edemiyorum. Yine geçmişe dönüp noktaları birleştirdiğimiz bir konu olacak gibi duruyor. Ama evet, denemelere başlıyoruz! 28 Ekim’de New York’ta, Ian Schrager’ın yeni oteli Public’te, Public Hotel & MOMO partisi yapıyoruz.

◊ Bu partinin amacı ne?
- Belki bizim de bir gün New York’ta, Bianca Jagger gibi bir ünlünün beyaz atıyla içeri girdiği bir kulübümüz olur. Ian Schrager meşhur Studio 54’ün kurucusu ve Public onun yeni oteli. Bizim sektör için mentor gibi olan birinin otelinde böyle bir etkinlik yapacak olmak bizim için çok sevindirici. Ayrıca Amerika’daki gücümüzü görmek ve Miami’de kurduğum şirketin geleceği icin güzel bir deneme olacağına inanıyorum.

◊ Peki yurtdışında en çok beğendiğin ve sana ilham veren mekânlar hangileri?
- Carbone’un da içinde bulunduğu Major Food Group’un büyüme hızını ve iştahını, Paris Society’nin sunum zevkini çok beğeniyorum. Butik otel olarak Life House’lar başarılı.

Haberin Devamı

Belki bir gün New York’ta, BIanca Jagger’ın beyaz atıyla içeri girdiği bir kulübümüz olur


ÖNCE TABAKLAR!

◊ Emirgan’da yeni bir mekân daha açıyorsun. Orası nasıl bir yer olacak?
- Yazları gündüz hizmeti konusunda, kışları ise akşam hizmeti konusunda tecrübeliyiz. Emirgan’da hepsini birleştirmeye çalışacağız. Tüm gün hizmet veren bir işletme olsun istiyoruz . Emirgan’daki mekân önümüzdeki yılın sonbaharında açılacak.

◊ Bir mekâna girince dikkat ettiğin en mühim üç özellik nedir?
- İlki tabaklar, yani kullanılan malzeme. İkincisi, tabakların temizliği. Mesela tabakların markasına bakmanın kibar bir yolu olduğunu yeni öğrendim. Bıçağı çaktırmadan tabağın altına sokuyorsunuz ve ayna gibi kullanıyorsunuz! Bunu becerebilmek için gerekli olan şey ise bıçağın temizliği. Bunu becerebilecek misafir, dikkat ettiğim üçüncü özelliğe giriyor: İnsan kalitesi. Bu arada ben bu bıçakla bakma işini beceremedim.

◊ İstanbul’da gitmeyi en sevdiğin yerler neresi?
- Kendi mekânlarım dışında vakit geçirecek pek zaman kalmıyor. Bu nedenle trafikte zaman kaybetmeyeceğim yerleri seçmeye çalışıyorum. İstanbul içinde ışınlanabiliyor olsam Karaköy Lokantası’na, Nişantaşı’nda Hünkar’a ve Tat-Bak’a daha çok gitmek isterdim. 

Haberin Devamı

YENİ KUŞAK DENEYİM ODAKLI

◊ Bu sonbahar-kış sezonu nasıl geçer? Fiyatlar yine artacak mı?
- COVID’den sonra bizim gibi gelişmekte olan pazarlarda enflasyon ve fiyat artışları kaçınılmazdı. Biraz bunun sancılarını çekiyoruz ve bir süre daha çekeceğiz gibi geliyor. 

◊ 2000’lerdeki İstanbul gece hayatıyla şimdiki arasında farklar ne? 
- Dünya ile beraber İstanbul’un gece hayatı da değişti. Eskiden daha büyük gece kulüpleri tercih ediliyordu. Şimdi onların yerini daha küçük mahalle barları aldı. İnsanlar eski gece kulübü deneyimini ise artık festivallerde buluyor. 

◊ Eğlenme ve yeme içme alışkanlıkları bakımından yeni kuşağı nasıl buluyorsun? 
- Dünya tarihinin gelir seviyesi en düşük jenerasyonuyuz! Herhangi bir şeye (ev veya araba gibi) sahip olma dönemi bitiyor. Bu da yeni kuşağı daha fazla deneyim odaklı olmaya ve günlük yaşamaya itiyor. Ayrıca yeni nesil kıyafetiyle, sosyal ilişkileriyle kendini daha özgür ifade edebildiği yerleri seçiyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları