Paylaş
Gayet makul bir ücrete (50 lira) şehrin bu iki uzak noktası arasında sessiz sedasız sefer yapıyor. Üstelik konforlu da...
“Keşke bu deniz dolmuşları artsa da taksicilerden kurtulsak” diyen ayrımcılık duamızı denize fırlattıktan yaklaşık 40 dakika sonra filan Galataport’a inmiş bulunduk.
Hedefimiz, Peninsula’da açılan şehrin en yeni restoranı Gallada.
Peninsula’nın yan tarafından giriş yapılan Gallada’yla ilgili ilk izlenim:
Şaşırtıcı derecede büyük bir terası var.
Doğrusu bu kadar büyük bir mekân beklemiyordum.
İkinci izlenim:
Masalar birbirinden hayli uzak mesafede.
Öyle “kim gelmiş, kim gitmiş” diye mekânda göz gezdirmen hayli zor.
İşin bu kısmı meraklı ya da sosyetik Türk’ü üzebilir.
Hâl böyle olunca yemeğe, tarihi yarımada manzarasına ve hemen arkandaki saat kulesine odaklanıyorsun.
Doğrusu yemek boyunca saat kulesine daha çok odaklandım.
Çünkü bir ara saat kulesinin arkasındaki bulut kümesinin içinde peş peşe şimşekler çakmaya başladı ve manzara daha da dramatik bir hâl aldı.
Saat kulesinin başka önemli bir yanı daha var.
Bu kule orijinal Karaköy Yolcu Salonu’ndan elimizde kalan tek unsur, tek hatıra.
Malum, Karaköy Yolcu Salonu ülkenin ilk modern deniz ulaşımı yapılarından biriydi. Geometrik şekilli terasları olan yapının bir de Liman Lokantası vardı.
Yani evet, Gallada eski Liman Lokantası’nın terasında açılmış diyebiliriz .
Saat kulesiyle ilgili birkaç tatlı tarihi bilgi daha:
Mimar Rebii Gorbon’un tasarladığı bu kule 54 metre yüksekliğinde.
Üzerindeki saat ise II. Abdülhamit Dönemi’nden İnönü Dönemi’ne kadar pek çok ünlü yapının saatini tasarlayan Mustafa Şem’in tasarımı.
“İyi ki bu kule aynen bırakılmış” diyorsunuz yemeğinizi yerken, “Bunu da yıksalarmış, hiçbir anlamı kalmayacakmış”.
NOT: Eski Karaköy Yolcu Salonu’nun deniz tarafı Galataport yapımı sırasında 2017’de yıkılmıştı. Daha sonra inşaatı yapan firma, binanın birebir aslının yeniden yapılacağını açıklamıştı.
GERÇEKTEN OYUN DEĞİŞTİRİCİ Mİ?
Gelelim Gallada’ya...
Gallada, TURK isimli restoranıyla iki Michelin yıldızı alan şef Fatih Tutak’ın danışmanlığında açılan bir restoran.
Fatih Tutak’la yazın başında bir röportaj yapmıştık.
O röportaj sırasında henüz Gallada açılmamıştı ama bu yeni restorana dair bir sorum vardı.
Yanıtı şöyle olmuştu Fatih’in:
“Gallada benim 20 yaşında Asya’ya genç bir şef olarak gidip geri gelme hikâyemi anlatıyor. Bu restoranda İpek Yolu’ndan ilham alıp yeni bir mutfak yarattık.
Buna Türk-Asya mutfağı adını verdim. Bu daha önce hiç yapılmadı ve o yüzden çok heyecanlıyım.Gallada, Türkiye restoran endüstrisinde bütün dengeleri değiştirecek.
Hem yemek hem de eğlence konsepti olarak...
Her gün Türkiye’deki en sevilen DJ’er Gallada’da olacak. İnsanlar yemek bittikten sonra da Gallada’dan çıkmak istemeyecek. Gallada uzun süreden beri İstanbul gece hayatının ihtiyacı olan bir mekân. Tam anlamıyla oyun değiştirici!”
Peki Fatih Tutak bu iddiasında haklı mı?
Bunun için tüm menüyü tatmak gerekiyor, ki bunu bir gecede yapabilmek imkansız.
Mesela biz arkadaşımla menünün wok ve odun ateşinde pişenler kısmına uğrayamadık bile.
Çünkü sipariş ettiklerimizle yeterince doymuştuk. Biri dalyan mavi yengeçli, diğeri karidesli ve sonuncusu Adana kebaplı nefis dumpling’lerle...
Acılı tereyağıyla servis edilen çıtır dana etli mantıyla... Ve tabii ördek kavurmayla...
Yediklerimiz arasında Türk-Asya sentezini en başarıyla temsil eden Adaba kebap dumpling ve ördek kavurmaydı. Özellikle ördek kavurmayı mutlaka deneyin derim. O derece tekrar tadılası bir lezzet...
BİZİM İÇİN TANIDIK
Bu arada başlangıçlarda yer alan domates, soğan, biber ve közlenmiş domates tabağı aslında bir Türk aile ev yemeği klasiğinin modernize edilmiş, efendi versiyonu. Lezzeti bizim için hayli tanıdık ama yabancı bir misafir nasıl bulur, bilemem.
NORMAL KALABİLİYOR
Gallada’nın en büyük özelliği ise ana yemeklerin paylaşımlık tasarlanmış olması. Evet fiyatlar yüksek ama tabakların paylaşımlık olduğunu ve porsiyonların da ona göre fazla olduğunu düşünürsek belirlenen fiyat makul kalıyor.
Hatta geçtiğimiz günlerde iki küçük atıştırmalık hamburgere 450 lira fiyat koyabilen restoranları gördükten sonra, Michelin yıldızlı bir şefin danışmanlığında hazırlanmış menüdeki bu fiyatlar normal kalabiliyor.
ESAS OTURMAYAN DURUM
Gallada ile ilgili esas oturmayan durum ise müzikler olmuş.
Saat 21.15 gibi yemeği yerken, ortadaki boş alanda kendi kendine takılan mekanın DJ’i bir ara koptu gitti. Müzik olarak tabii.
Yemek yerken temposu giderek artan müziğe karşı değilim.
Hatta insanı erkenden havaya sokabiliyor, hoş da oluyor. Ama Gallada’nın geniş metrekareli terasında, bu erkenden yükselen tempolu müzik hayli bağlamdan/ambiyanstan kopuk kalmış.
Paylaş