FOMO mecburen bitti, sıradaki ne?

New York Times’dan Ruth La Ferla yazmış, “Artık FOMO bitti, JOLGO var” diye.

Haberin Devamı


FOMO malum, “kaçırma korkusu”ydu.
Gelişmeleri, yenilikleri, dışarıda olan biteni kaçırma, başkalarının deneyimlediği şeylerden eksik kalma korkusu...
Gel gör ki haftalardır tüm dünyanın artık böyle konforlu bir korkusu yok!
Herkes evlerde. Yemek, bulaşık, temizlik, sosyal medya dörtgeninde.
Kaçırdığımız bir şey yok yani.
Peki JOLGO ne? ‘Joy of Letting Go’nun kısaltılmışı. Hatta daha da net olanı, JOLO.
Tabii ki bu izolasyon döneminin bir ürünü.
NYT yazarı kendi deneyiminden yola çıkmış.
İzolasyonun ilk haftasında bir sürü şey yapmayı planlıyormuş.
Gardırobunu düzene sokmak, cilt bakımları yapmak, diyetlerini uygulamak falan filan...
Haftalar ilerledikçe tüm bu rutinlerden sıkılmış, “Neden yapıyorum ki bunları?” demeye başlamış ve üzerine bir “sal gitsin” rahatlığı gelmiş.
Ve bu rahatlıkla da eğlenmeye başlamış.
JOLGO işte bu. ‘Bırakmanın sevinci’...
Aslında yazar tamamen hemcinsleri için söylemiş/yazmış JOLGO’yu.
Ama bu tanım pekala hepimiz için geçerli olabilir:
Tatlı tatlı salabiliriz...
Saç sakal, tüy kıl birbirine karışabilir. Diyetler, egzersizler biraz bekleyebilir...
İlla içsel yolculuklara, meditasyon alemlerine dalmak zorunda değiliz...
Sonuçta evde kendi kendimizleyiz.
Sosyalleşmiyoruz.
Yaptığımız onca şeyin esas motivasyonu kendi vitrinimizi satmak ve bunun için de sosyalleşmek değil miydi zaten?

Haberin Devamı

Seni yeneceğim Hanumanasana!

Gel gör ki bu akım pek bana uymuyor.
Mesela şu an kendime bir hedef belirledim, kafayı ona taktım.
‘Hanumanasana’ya!
Bir yoga pozu Hanumanasana. Diğer adı “maymun pozu”.
Türkçesi, bir bacak önde diğeri arkadayken yere tam olarak oturma hali.
Neden taktım bu poza?
Felsefesini sevdiğim için! Anlatayım:
Önceki gün yoga eğitmeni Çetin Çetintaş’la YouTube dersi yapıyordum.
Sıra bu poza geldi.
Bu pozu yapabilmek için hem sağ hem de sol tarafta tam üçer dakika sabredip durmak gerektiğini söyledi Çetintaş. Üç dakika dediğiniz hiç ama hiç kolay değil!
Bacaklar gerildikçe geriliyor, kalçanız artık pozdan çıkmak istiyor, o saniyeler geçmek bilmiyor.
Nitekim Çetintaş bacakların gerilmesini, acımaya başlamasını, artık dayanamaz hale gelinmesini “tamamlanmamış deneyimler” olarak açıkladı.
O yarım kalmış şeyler yüzünden zihnimiz bedenimize sınırlar koyuyormuş.
O sınırlar da acı çekmemize yol açıp vazgeçmemize neden oluyormuş.
Peki birdenbire bu poza erişmek mümkün mü?
Değil. Ama her gün üç dakika alıştırma yapmak demek, eninde sonunda başarmak demek!

Haberin Devamı

FOMO mecburen bitti, sıradaki ne

Havuz problemi gibi: Maske problemi

Bana maske için kod gelmedi. Eczaneye sordum, “Başvuru yapın, gelir” dediler.
Lakin onu bekleyemem.
“Bende şu 3M filtreli maskeden var. Onlar da mı tek kullanımlık?” diye sordum eczacıya.
“Kullandıktan sonra dezenfektan sıkıp havalandırın. İki gün geçtikten sonra o maskeyi kullanabilirsiniz” yanıtını verdi.
Şimdi böyle yapmaya başladım.
Bir de üzerine şu bütün yüzü kaplayan şeffaf siperliklerden aldım.
Markete girerken tam donanımlı haldeyim yani.

Yazarın Tüm Yazıları