Ömür Kurt

İdil Biret’in hayatı çocuk kitabı oldu

30 Haziran 2018
Dünyaca ünlü piyanistimiz İdil Biret’in yaşamöyküsü Gülçin Alpöge’nin yazdığı bir çocuk kitabına konu oldu. Sanatçıyla “İdil Biret: Dans Esen Parmaklar”ı ve ilham veren hikâyesini konuştuk.

Bu kitap fikri nasıl ortaya çıktı?

Kitabın yazarı olan Gülçin Alpöge Hanımefendi bu güzel fikirden bahsetmiş, Cemal Reşit Rey’in çocukluğunu konu alan çekici kitabı bana tanıtmıştı. Böyle kaliteli kitapların, sanata eğilimli çocuklar için teşvik edici bir unsur olacağını sanıyor ve yeni yeteneklerin keşfedilmesine de yol açacağına inanıyorum. Sanatın öneminin genç yaşta farkına varmaları, çocukların daha dengeli ve mutlu bir yetişkin olmalarını sağlar.

Piyano çalmaya nasıl başladınız?

Annem iyi bir amatör piyanistti. Ben onu dinleyerek çalmaya üç yaşımda başladım. Hiçbir zaman ‘dünyaca ünlü bir piyanist olacağım’ diye düşlemedim. Sadece müziği seviyordum. Ünlü olup olmamak aklımın kenarından bile geçmiyordu.

Babası Münir Biret ile Paris'teki evlerinde...

Kitapta, ailenizde çok fazla müzisyen olduğundan söz ediliyor. Sizce müzikle uğraşan bir ailede doğmanın size ne gibi yararları oldu?

Yazının Devamını Oku

Hayat oyunla başlar

23 Haziran 2018
Hiçbir çocuk “Annemin işi başından aşkın, babam çok yorgun” diye düşünmez, oyun ister. Eğer siz de onunla oyun oynamak yerine önüne oyuncakları yığıp televizyon karşısına geçiyorsanız büyük bir hata yapıyorsunuz demektir. Hem ailece hem de arkadaşlarıyla oynadığı oyun, çocuğun gelişimi için çok önemli! “Ebeveynlik yolculuğunda oyun önemli bir basamaktır. Çocukla kurduğumuz iletişimdeki aracımız oyundur” diyen Pedagog Gözde Erdoğan ile ‘Hayat Oyunla Başlar’ serisinin yeni iki kitabını konuştuk.

Oyun neden önemli?

Dünyaya geldiğimiz anda yaşamla ilk bağı ve iletişimi kurduğumuz eylem emmektir. İlk oyun da buradan başlar aslında, anneyle göz göze geldiğimiz ve annemizin bize güvenle gülümsediği anlardan oluşur ilk oyunlarımız. Bir çocuk dünyaya hazırlık sürecini oyun ile deneyimler. Bu nedenle oyun yaşamın provasıdır! Oyun aracılığıyla iletişim becerileri, zihinsel, bedensel ve ruhsal becerileri gelişir. Biz yetişkinler için de oyun çocukların dünyasına adım atabilmek için bir iletişim aracıdır.

Oyunlar, çocukları ruhsal olarak nasıl destekler?

Çocukların gelişimsel ihtiyacına göre oynadığı oyunlar da değişir. Güveni destekleyen oyunlar vardır, bekleme ve sabretme becerisi geliştirmesi için oynayabileceğimiz oyunlar veya dikkat geliştiren oyunlar vardır. Sözgelimi eğer çocuk 12-18 aylıkken çeşitli kayıplar yaşamışsa, güveni desteklemesi için ‘Bir varmış bir yokmuş’ oyunu oynayabilir ki, bu onu olumlu anlamda destekler. Veya çocuğun keşif duygusunu geliştirmek için ‘Bir sen bir ben’ oyunu oynanabilir.

Evcilik, doktorculuk gibi oyunlar peki?

Evcilik ve doktorculuk gibi oyunlar, cinsiyet gözetmeksizin her çocuğun oynaması gereken oyunlardır. Bunun en önemli sebebi yaşam içindeki rol paylaşımları, yaşamın gereklilikleri ve ritmini evcilik oyunlarında ortaya çıkmasıdır. Ev içindeki yaşamı ve çözümleyemediği tüm sorunsalları evcilik ve türevi sembolik oyunlarda çocuklar dışa yansıtır. Bu durum çocuk için iyileştiricidir. Sembolik oyunlar, yaratıcılığını destekler, hayal dünyasını geliştirir ve iletişim becerilerini kuvvetlendirir.

Yazının Devamını Oku

Çocukların dünya kupası

22 Haziran 2018
Rusya altı yıldır çok zekice bir iş başarıyor. Dünyanın dört bir yanındaki çocukları ülkesinde topluyor ve her bir çocuğu ‘dostluk’ için bir araya getiriyor. Papua Yeni Gine’den, Güney Kore’den, Filistin’den, Monako’dan, Türkiye’den, Çin’den, dünyanın her yerinden onlarca çocuk bu yıl yine Rusya’da buluştu, ‘Dostluk için futbol’ oynadı. Rus petrol devi Gazprom’un desteğiyle gerçekleşen organizasyonda Türkiye’yi ‘çocuk futbolcu’ Semih Kılıçsoy ve ‘çocuk gazeteci’ Eda Çelik temsil etti.

İlk kez yurtdışına çıkan bir ‘çocuk gazeteci’

Dostluk İçin Futbol (Football For Friendship) organizasyonunda Türkiye’yi temsil edecek gazeteci çocuğu bu yıl Hürriyet Çocuk Kulübü belirledi. Rusya’ya gitmek isteyen öğrencilerin yoğun başvurusu sonucunda Eda Çelik bizimle Moskova’ya gelmeye hak kazandı. Eda çok heyecanlı, özverili, duyarlı bir çocuk. Hem Türkiye’yi yurt dışında temsil edecek olması hem de ilk kez bu organizasyon sayesinde yurt dışına çıkacak olması onu çok heyecanlandırmıştı. Organizasyonda dünyanın farklı yerlerinden insanlarla tanıştı, İngilizcesini geliştirdi, gezdi, oynadı, haber yazdı, eğlendi. Onun için benzersiz deneyimdi.

‘Yavru kartal’ Semih ilgi odağı oldu

‘Yavru kartal’ lakaplı Semih Kılıçsoy ise sporcu disiplinine sahip bir çocuk. Hocası Mesut Kır ile birlikte müthiş bir iletişimi var. Çalışkan, özverili… Takımı kupayı alamadı, ama takımının gollerinin büyük çoğunluğunu Semih attı. Bu sebeple de ilgi odağı oldu. Hatta onda gelecek gören sporcular şimdiden gelecek için iletişimi güçlendirme çalışmalarına giriştiler. Bu, onun için de büyük bir deneyim. Hem dünyanın farklı yerlerinden arkadaşları oldu hem de bu organizasyon sayesinde futbolculuğunu daha geniş bir kitleye gösterme şansına erişti. Beşiktaş Spor Kulübü hem Mesut Kır ile hem de Semih ile ne kadar gurur duysa az. Çünkü her ikisi de sporcu nezaketiyle herkesin yakından ilgilendiği kişiler oldular. Sürekli onlara hediyeler verdiler. Mesut hoca da onlara Beşiktaş rozetleri armağan etmeyi ihmal etmedi.

Nesli tükenen hayvanlar

Organizasyonun en dikkat çekici yönlerinden biri dil, din, ırk ayırt etmeksizin tüm çocuklara hak ettikleri değerin verilmesiydi. Tüm çocuklara büyük özen gösterildi. Yemekler uzmanlar tarafından hazırlandı, büyük bir koruma ağı oluşturuldu, çocuklar organizasyon alanlarına üst düzey korumalarla götürüldü… Her şey dakika dakika planlanmıştı. Ancak benim en çok dikkatimi çeken şey, çocukların futbol takımlarına nesli tükenmekte olan hayvanların isimlerinin verilmesiydi. Semih, çita takımında yarıştı. Kazanamadılar, ama takım bilincine eriştiler. Nesli tükenen diğer hayvanları da tek tek öğrendiler.

Yazının Devamını Oku

Hayallerinde başka bir park var

16 Haziran 2018
Bernard van Leer Vakfı’nın İstanbul95 projesi kapsamında yürütülen araştırmaya göre, Türkiye’de çocukların hayalindeki park ile belediyelerin sunduğu hizmet arasında dağlar kadar fark var. 0-3 yaş grubundakiler içinse aslında park yok! Peki, bir çocuk parkı aslında nasıl olmalı? İstanbul95 Programı Çocuk Parkları Projesi Direktörü Selva Gürdoğan ile konuştuk.

İstanbul95 nedir?

Belediyelerin 0-3 yaş çocuklarıyla da uyumlu park ve yeşil alan tasarımını araştıran bir proje. Erken çocukluktaki gelişimin önemine dikkat çekiyor. Çeşitli üniversiteler, belediyeler ve araştırma kurumları projeye destek veriyor. Bu yıl Beyoğlu, Sarıyer ve Sultanbeyli Belediyeleri projede yer aldı. Boğaziçi Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) destek verdi. Çalışmanın amacı çocukların ve ailelerin tasarım üzerinde birlikte düşünmelerini sağlayarak, klasik oyun parkı formatlarının dışında, nitelikli ve ‘çocuk dostu’ oyun parklarının tasarlanması için öneriler sunmak.

Türkiye’deki parkların durumu nasıl peki?

Türkiye’de özgün oyun alanları pek yok. Çoğunlukla benzer ekipmanların kullanıldığı, birbirine çok benzeyen oyun parklarımız var. İşin önemli tarafı şu ki, maalesef 0-3 yaş arası çocuklar için park yok! Oysaki ‘erken çocukluk dönemi’ olarak adlandırılan 0-3 yaş arası dönemde çocukları dışarı çıkarmak onların hem motor gelişimleri için hem de başka çocukları gözlemleyerek öğrenebilmeleri için çok önemli. Çünkü insan beyninin %85’i bu ilk üç sene içerisinde bebeğin çevresiyle etkileşimi sayesinde gelişiyor. Ülkemizdeki parklar ise genellikle 3 yaş ve üzeri çocuklar için tasarlanıyor.

Araştırmanıza çocuklar da hayallerindeki parkları çizerek katıldı. Nasıl peki bu parklar?

Maalesef şu an kullanımda olan parklar gibi değil. Kimi çocuk yağmur yağdığı zaman ıslak olduğu için kaydıraktan kayamadığı için üzerine çatı çizdi, kimi ise tahta arabalar çizip deneyimlemek istediğini belirtti.

 Bir parkın çocuklar için uyumlu olması için neler gerekiyor peki?

En önemlisi hayal güçlerini ve başarma isteklerini tetiklemesi. Çocuklar bir oyunu tekrar tekrar denemek ve her seferinde aşması gereken yeni bir zorluk keşfetmek istiyor. 3 yaş altı çocukların ise kendi başlarına parka gitme şansları yok. Dolayısıyla çocuğu parka götürecek yetişkinin beklentilerinin de karşılanması gerekiyor. Yol, trafik gürültüsü, yeşil alan, tehlikeden arındırılmış, gölgelendirilmiş, yaşlara göre sınıflandırılmış yerler gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Karne çocuğun başarısını göstermez! Övmeyin de yermeyin de...

9 Haziran 2018
Okullar kapandı, şimdi anne-babaların sınav vakti... Eğer karne notu düşük olana kızıp takdir belgesi alanı göklere çıkarıyorlarsa ciddi bir sorun var. Çünkü uzmanlar çocuğun başarısının karneyle ölçülmediği konusunda birleşiyor. Peki bu süreçte onlara nasıl davranılmalı? Çocuk ve ergen psikiyatrı Serdar Alparslan anlattı.

* Karne notu düşük gelen çocukla nasıl konuşulmalı?

- Öncelikle kesinlikle kızmayacağız, bağırmayacağız veya cezalandırmayacağız. Bu durumun mutlaka psikolojik veya akademik bir sebebi vardır. Ceza çocuğa zarar verir. Anne-babalar biraz sakin olmalı. Çocukla son derece kısa ve açıklayıcı konuşulmalı. Gelecek yıl için neler yapılabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunulmalı. Tatil dönemi bu çocuklar için eziyete dönüşmemeli. İyi bir plan yapılmalı ve hem dinlenme hem de başarısız olduğu derslere çalışması için gerekli zamanın ayrılacağı çocukla paylaşılmalı.

* Bazı anne-babalar çocuklarına “Neden bu dersin 5 değil de 4 geldi” diye çıkışıyor. Bu doğru bir yaklaşım mı?

- Elbette değil. Önemli olan bir çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığıdır. Çocuklarımızı kendi hırslarımıza alet edemeyiz. Eğer gerekli geçer notu aldıysa, daha fazlasını neden almadığı sorgulanmamalı. Ayrıca çocuk kendisinden daha yüksek not alanlarla kesinlikle kıyaslanmamalı. Bu, en büyük hatalardan biridir. Kendisini daha aşağıda hissetmesine, koşullu sevgiye, yarış atı gibi hissetmesine neden olur. Elbette bu davranışın çocuğun gelecekteki duygusal gelişimi üzerinde de ciddi faturası olacaktır.

* Takdir ya da teşekkür belgesi getiren çocuklara ne söylenmeli?

- Karne notu veya bu belgeler çocuğumuzu sevmek veya onu ödüllendirmek için tek neden olmamalı. Onunla konuşurken gösterdiği emeğe vurgu yapılmalı ve başarısı için tebrik edilmeli. Abartılı tavırlar doğru değil.

* Karne hediyesi vermek doğru mu peki?

- Bir çocuğun anne-babasından alacağı en güzel ödül, ne kadar sevildiğini bilmektir. Maddiyata dayalı bir ödül, ileriki dönemler için de beklentiyi beraberinde getirir. Bu nedenle çocuk maddesel bir şeyle ödüllendirilmemeli. Belki ailece güzel bir tatil yapmak herkese daha iyi gelir. Çocuğun tatilde en çok yapmak istediği şeyi yerine getirmek de daha samimi ve karneyle bağlantıdan uzak, güzel bir yaklaşım olabilir.

Yazının Devamını Oku

Dersler biter eğlence başlar!

9 Haziran 2018
2017-18 eğitim öğretim yılı dün itibariyle sona erdi. Artık çocuklar için dinlenme, gezme, eğlenme vakti. Onları hem geliştirecek hem de mutlu edecek faaliyetlerle buluşturmak için kolları sıvadık.

1- Havalar sıcak sular serin

Yüzmek onları hem aktif tutar, hem dinlendirir. Seçenek bol, en sevecekleri birkaç alternatif burada: İstanbul’da Beykoz Acarkent Coliseum (coliseum.com.tr) yüzme havuzu yedi yaş altına ücretsiz, 12-18 yaş için hafta içi 70, hafta sonu 80 TL. Ankara’da 19 Mayıs Ziya Ozan Yüzme Havuzu’nda (Tel: 0312 309 21 00) çocuk havuzu da var; ailece gidebilirsiniz. Kişi başı 25 TL. Antalya’da Antalyaspor Spor Okulları (antalyasporyuzme.com) çocuklar için yüzme kursu düzenliyor. Yüzme bilmeyenler için ideal. Eskişehir’de Aqua Babies Global (aquababiesglobal.com) yüzmeye yeni başlayanları, okul çocuklarını, hatta bebekleri çağırıyor.

2 - Şehirde yaz kampı

Tatili şehirde geçirecek aileler için en iyi seçimlerden biri. İstanbul Mecidiyeköy’de Trump Towers’taki kampta, açık hava etkinliklerinden kodlama ve robot gibi bilişim becerilerine, hayat kurtaran mesleklerin tanıtılmasından takım oyunlarına pek çok dalda aktiviteler yapılıyor. 489 TL.
kidzmondoyazkampi.com

3 - En ‘kral’ festival

Türkiye’nin en büyük çocuk festivali ‘Çocuk Krallığı’, bugün ve yarın Zorlu Center’da düzenlenecek. Çocuklar, Geri Dönüşüm ve Benim Enerji Dünyam atölyelerinde eğlenirken bilgilenecekler. Ayrıca Kubilay Tunçer’den sihirbazlık gösterisi, Atiye konseri, kukla tiyatroları da var. Üç kişilik aile fiyatı 120 TL.

Yazının Devamını Oku

İmece usulü mutluluk

2 Haziran 2018
Bursa'daki ÇEK Çağdaş Eğitim Kooperatifi 3 Mart Eğitim Kurumları imece yöntemiyle kurulmuş bir kooperatif okulu... Muhteşem bir okul. Okulun öğretmenleri öylesine yürekten öğretmenlik yapıyor ki, bu duygu öğrencilere de sirayet etmiş. Sevgiyle yaşıyorlar, sevgi saçıyorlar... İşin içinde gönüllülük olunca her şey daha bir güzelleşiyor. İşte bunun çok güzel bir örneği var karşımızda! Okulun öğretmenleriyle öğrencileri köy çocukları için el ele vermiş ‘Çek(i)mece’ adlı bir projeyi hayata geçirmişler. Daha sonra aralarına köylüleri de alıp imece usulü mutluluk dağıtmaya başlamışlar. Drama bilenler çocuklar için yaratıcı drama yapıyor, saç kesebilenler çocukları tıraş ediyor, marangozluk becerisi olanlar çocuklar için dolaplar yapıyor, yemek yapabilen onlara yemek pişiriyor... Tam bir gönüllülük projesi bu! İşin içinde para yok, pul yok. Sadece gönüllülük var. Drama eğitmeni İbrahim Zeki Karabulut ve Türkçe öğretmeni Evrim Yıldırım ile Çek(i)mece’yi konuştuk.

Çek(i)mece projesi nasıl ortaya çıktı?

Eğitimde fırsat eşitliğine katkı sağlamak amacıyla çıktık aslında yola… Şehirlerdeki okullarda çocuklar çeşitli etkinliklere katılıyor, deneyler yapıyor, yazarlarla buluşuyor. “Neden bu tür faaliyetler köylerde ve kırsallarda da yapılmasın?” diye düşündük. Düzeni eleştirmek yerine “Ben ne yapabilirim?” diyerek başladık işe. Yüreği insanda, umudu yarında bir grup gönüllü bir araya geldik. Elimizdeki bilgi ve eğitim olanaklarını köy okullarıyla paylaşmak istedik. Ancak bunu yaparken kendi okulumuzdaki öğrencilerin de yaşayarak öğrenmesini amaçladık.

Türkçe öğretmeni Evrim Yıldırım ve drama eğitmeni İbrahim Zeki Karabulut

Nasıl?

ÇEK Çağdaş Eğitim Kooperatifi 3 Mart Eğitim Kurumları bir kooperatif okulu. Gönüllülükle kurulmuş. İmece usulü… Zaten kültürümüzde var olan imece kültürünü yeniden köylerle buluşturmak istedik. Proje köylerimizde drama, müzik, görsel sanatlar, yaratıcı yazma ve okuma, masal, seramik gibi birçok başlık altında atölye çalışmaları yapıyoruz. Kendi okulumuzun çocuklarını da köydeki atölye ve etkinliklere, hatta ürün hasatlarına götürüp ‘yaparak yaşayarak öğrenme’lerine katkı sağlıyoruz. Ayrıca gittiğimiz köylerde, eğitim kalitesine doğrudan etkisi olan donanım ve fiziksel eksiklikleri de gidermeye çalışıyoruz. Okulların boya badana ve tadilat işlerinden, temizlik malzemeleri ihtiyacına; masa tenisi masasından panoların yenilenmesine, kitap kırtasiye ihtiyaçlarının giderilmesine kadar birçok eksiği gidermeye çalışıyoruz.

Peki, veliler nasıl dâhil oluyor projenize?

Yazının Devamını Oku

Çocuklar da strese girer! Çare: yoga

26 Mayıs 2018
Modern hayatın getirdiği en büyük sorunlardan bir tanesi de stres. Özellikle ebeveynlerin çocuklardan beklediği başarı onları küçük yaşlardan itibaren strese sokuyor. Stresin yarattığı gerginlik çocukların bedenlerine, nefeslerine ve zihinlerine yansıyor. İşte tam da bu noktada ‘çocuk yogası’ imdada yetişiyor. Çocuk Yogası Eğitmeni Hikmet Gürbüz tüm çocuklara yoga yapmalarını öneriyor. 

Çocuk yogası nedir?

Yoganın farkındalık, denge, doğru nefes ve gevşeme gibi temel faydalarının eğlenceli ve uygulanabilir hale gelecek şekilde uyarlanmış halidir. Yoga, akıldan geçen düşüncelerin kontrolüdür. Düşünceler sözlere, davranışlara ve eylemlere yansır. Yani önce düşünür sonra konuşur, davranır veya eylemlerimizi gerçekleştiririz. Çocuk yogasında da duruşları hayvanlar, doğa ve objelerden esinlenerek hikâyelerin içerisine yerleştirilerek yaptırıyoruz. Isınma hareketlerinde müzik kullanıyoruz. Böylece hem nefeslerini kullanmayı öğreniyor, hem eğleniyor hem de sakinleşiyorlar. Hikâyelerle de hayal güçlerini geliştirerek onları rahatlatıyor ve yoga sayesinde düşüncelerine odaklanabiliyorlar.

Çocuklar neden yoga yapmalı peki?

Günümüz çocukları teknolojinin esiri. Ev ile okul sıraları arasında mekik dokuyorlar. Özellikle büyük şehirlerde çocukların doğada koşma, sıçrama, tırmanma gibi fırsatları yok denecek kadar az. Uzun süre hareketsiz kalıyorlar. Boyun arkası kasları başın ağırlığını taşımak için saatlerce yanlış pozisyonda çalışıyor. Omuzlar öne doğru yuvarlanıyor. Bu aynı zamanda çocukların ruh halini etkileyerek depresif hissetmelerine de sebep oluyor. Depresyondaki kişilere bakarsanız duruşları öne kapanıktır. Çocukların bedenlerini keşfedip canlandırmaları bir ihtiyaçtır. Yoga; kasları doğru duruşta dengeler ve güçlendirir. Yoga yapan çocuklar bedenlerinde dengeyi daha kolay sağlar. Nefes çalışmalarında ise doğru nefes alıp vermeyi küçük yaşta keyifli bir şekilde öğrenirler. Bu da hayatlarının geri kalanında onlara sağlıklı bir yaşam sunar. Yoga felsefesinde her zaman doğru olmak, zarar vermemek, halinden hoşnut olmak gibi kavramlar vardır. Derslerdeki hikâyelerle bu kavramlara değinilir. Günlük hayattan örneklerle güzel bir öğretici ortam oluşturulur. Tüm bunlar çocuklar için yararlıdır.

Yogaya kaç yaşında başlamalılar?

3-12 yaş, çocuk yogası için uygun olan yaş aralığıdır. Çocuğun kasları nasıl esner ve güçlenirse bedeni de ona göre şekil alır. Sonraki her çalışma yoga ile attığı sağlam temeller üzerine eklenecektir.

Yazının Devamını Oku