Ömür Kurt

Mutlu olmak için evinizde ‘nezaket kültürü’ geliştirin

16 Ocak 2021
Anne-babalar çocuklarının güvenli bir ortamda yetişmesini istiyor, ancak unutmayalım ki hiç kimse toplumdan bağımsız yaşayamaz. Daha uygar ve uyumlu bir yaşam için karşılıklı anlayış şart... Uzmanlar “Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için yapabileceğimiz en iyi şey evimizde bir nezaket kültürü geliştirmek” diyor. Peki ama nasıl?

NEZAKET NEDİR?

Prof. Dr. Aynur Bütün Ayhan (Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü): Bir yaşama kültürüdür. Çocukluktan itibaren kazanılır ve yaşam boyu sürmesi arzulanır. Nezaket aslında bir tür empati/halden anlama biçimidir. Birine ‘merhaba’ demek, otobüste yer vermek, sıraya girmek veya gülümsemektir. Daha iyi ve uygar bir dünyada yaşamanın yolu evde bir ‘nezaket kültürü’ geliştirmekten geçiyor. Bunu sağlamanın yolu da örnek olmak! Çocuklara nezaketli olmanın altın kurallarını öğretmek ve bu kuralları içselleştirmek gerekiyor. Ebeveynler, çocuklarının iyiliğin ne anlama geldiğini anlamasını sağlamalı. Çocuklara nezaket kurallarını öğretirken, neden böyle davranılması gerektiği de vurgulanmalı. 

EVDE GÖRDÜĞÜ NAZİK DAVRANIŞLAR DIŞARIDA NE İŞİNE YARACAK?

Banu Savu (Çocuklar için görgü, nezaket ve doğru davranış kitapları yazarı): Evinde nezaket kültürüne önem verilen çocuk, iyi ve nazik olmayı kural olarak görmez. Onu içselleştirir. Kurallar çocuklara sıkıcı gelebilir. Onlara davranışlarla örnek olmak gerekir. Evde gördüğü iyi ve nazik davranışları toplum içinde uygulayan çocuk, insan ilişkilerinde ve iletişimde başarılı olur. İletişimi iyi olan çocuğa hem akademik hem de sosyal anlamda her kapı kolaylıkla açılır.

ÇOCUKLARA ÖRNEK OLMAMIZ GEREKEN TEMEL KURALLAR

◊ “Lütfen, teşekkür ederim, özür dilerim, yardım edebilir miyim?” gibi cümleleri her gün kullanın. Eğer çocuk ailesinin birbirlerine ve diğer insanlara karşı nazik davrandığını gözlemlerse o da benzer davranışları sergiler. 

◊ Onlara, gündelik yaşantı deneyimlerinden yararlanarak nezaketi anlatın. Örneğin arkadaşı elindeki yiyeceği düşürdüğünde ona kendi yiyeceğinden uzatan çocuğunuza “Arkadaşına kendi yiyeceğini vermen harika bir davranıştı” deyin.

◊ Onunla başkalarının duygularını fark etmelerini sağlayacak sembolik oyunlar oynayın. Oyunda “Bebeğin düştü ve dizini çok acıttı. Sence şimdi ne yapmalıyız?” gibi sorular sorabilirsiniz. Çocuğunuz büyüdükçe daha gerçekçi durumlar üzerinde konuşabilirsiniz. Örneğin “Tekerlekli sandalyede otobüse binmek ne kadar zor olmalı!” gibi.

Yazının Devamını Oku

İçerik kaliteli bile olsa ekran süresinde denge önemli

9 Ocak 2021
Pandemi süresince çocuklarla ilgili en temel kaygılardan biri ‘ekran süresi’ oldu. Ebeveynlere göre çocuk, ekranı ders çalışmak için kullandığında sorun yok ama oyun oynadığında hemen tartışma başlıyor. Uzmanlarsa “Yararlı diye çocuğunuzun sabaha kadar ekran karşısında ders çalışmasını da isteyemezsiniz” diyor.

Türkiye’de ekran süresi hâlâ ciddi bir tartışma konusu. Ekran süresinden korkmalı mıyız?Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selçuk Özdemir: Türkiye gibi özgün düşünce, bilim ve teknoloji üretiminde verimlilik sorunu yaşayan ülkeler günümüz ekonomik ve sosyal yapısının her bileşenine sirayet eden dijital teknolojilerin yarattığı dönüşümü şaşkınlık, panik ve korku içerisinde izlerken, bu teknolojileri ortaya çıkarma kapasitesi yüksek toplumlar olabilecek dönüşümleri önceden başladıkları tartışmalarla tahmin ediyor ve çözümler üretebiliyorlar. Bu tür önden yapılan tartışmaların sıfır noktasını ise felsefe, sosyoloji ve psikoloji alanları oluşturuyor. Dönüşümün farkında olan ülkelerin özellikle son 10 yıldır eğitim alanında yoğun şekilde düşünce üretip, tartışıp ve Ar-Ge yatırımları yaparak en iyiyi bulmaya çalıştığı dönemde, ülkemiz eğitimcileri ve anne-babalar, ne yazık ki teknoloji olarak sadece mobil cihazlara ve onların olumsuz yönlerine odaklandılar. Hâlbuki hayallerimizi ete-kemiğe büründürmenin en ucuz, en kolay ve en zengin fırsatlarını sunan bilgisayar ve türevi cihazların okullarda yapamadıklarımızı gerçekleştirebileceğimiz ‘bu dönemin üretim teknolojileri’ olduğunu anlamamız gerekir. Akıllı telefon, tablet, PC gibi cihazları bilinçsiz kullanımımız yüzünden çocuklarımızın düşmanı gibi algılamak yerine mümkün olduğunca kaliteli, çeşitliliğe sahip, yaş gruplarına ve ilgi alanlarına uygun ‘multimedya öğrenme içerikleri’ geliştirmek gerekir.

Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yavuz Samur: Yıllardır, ekran süresinden ziyade çocukların ekranda ne yaptığının daha önemli olduğunu vurguluyorum. Eğer çocuğunuz ekran karşısında "En uzağa giden uçak nasıl yapılır?" videosu izliyorsa, bu bir ‘ekran tüketimidir’, ancak aynı anda önünde kağıtlarla bir yandan o uçağı yapmaya çalışıyorsa, bu da ‘üretimdir!’ Dolayısıyla ‘üretim için tüketimi’ ve bunun önemini her zaman dile getiriyorum. Ancak bu, "Çocuğum ekran karşısında akşama kadar uçak yapsın!" demek de değildir. Çocuklar kodlama, çeşitli deneyler vb. ‘üretim için tüketim’ etkinlikleri yapsınlar evet ama sürekli olarak ekran karşısında etkinlikler yapmak veya her fırsatta ekran karşısında etkinlikler yapmak istemek de doğru değildir. Her zaman denge olmalıdır. Çocuğunuz ne kadar ‘ekranlı etkinlik’ yapıyorsa bir o kadar da ‘ekransız etkinlik’ yapmalıdır. Aksi halde, uzun vadede, hep ekran karşısında etkinlik yapmaya alışkın çocuklarla karşılaşabiliriz. Dolayısıyla sürekli ekrandan mutlu olmaya çalışan bir nesil istemiyorsak, yaklaşımımızı şu şekilde değiştirmeliyiz, ekranda geçirdiği süreden bağımsız olarak, ekranda hangi kaliteli etkinliği yaptığına ve ekransız da ne kadar kaliteli etkinlik yaptığına bakmalıyız.

Ne tür içerikler gerekiyor?Prof. Dr. Selçuk Özdemir: Öğretmenlerin yüz yüze anlatmakta zorlandıkları ve artık tüm dünyada ağır eleştiri altında olan klasik okul eğitimi kazanımlarını istediğiniz en renkli dijital içerikler haline getirin çocukların bunları kullanmalarını sağlamamız çok zor. Mobil cihazlarda kullanılması için tavsiye ettiğim içerikler: Çocuğun kendi sorularını sormasını sağlayacak sorgulama içine gireceği, ardından kendi sorduğu sorunun cevabını merakla ve sabırla aramaya başlayacağı, düşündüğü cevabı deneme-yanılma yöntemi ve hatalarından öğrenerek bulacağı içeriklerdir. Eğitim uzmanları olarak bizler 150 yıldır yaptığımız hatayı bir kenara bırakıp, çocuklara kendi bulduğumuz soruların mutlak doğru cevaplarını ezberlettiğimiz eğitim içerikleri geliştirmeyi unutup, bugün dünyanın ‘21. Yüzyıl Sosyal ve Duygusal Becerileri’ olarak adlandırdığı ama özünde aslında binlerce yıllık insanlık tarihinin ‘kadim becerileri’ olan sabrı, sorgulamayı, merak etmeyi ve hata yapmaktan korkmadan inisiyatif kullanmalarını sağlayacak yepyeni eğitsel yaklaşımlar geliştirmeliyiz.

Anne-babalar, çocuklara "Ders çalış" derken ekran başından kalkmalarını istemiyor, ama çocuk oyun oynarken "Yeter artık kalk!" deniyor. Bu yaklaşım doğru mu?Doç. Dr. Yavuz Samur: Eğitim ile ilgili geçen süre, ekran süresinden sayılmıyor, burada bağlılık ve bağımlılık arasındaki fark ön plana çıkıyor. Yani çocuğun oyun oynadığı, sosyal medyada takıldığı, çizgi film ve video sitelerine baktığı süreler ‘keyfi ekran süresi’ olarak devreye giriyor ve evet bunun bir sınırı olmalı. Bu sınır da günlük şeker tüketiminiz gibidir. Fazlası fazladır, sınırsız olmamalıdır. Bu yüzden ebeveynlerin "Yeter artık, kalk artık, çok oldu!" demelerinde bir sakınca yok, aksine "Dışsal durdurucular!” özellikle bağımlılığa daha yatkın olduğumuz bu dönemde çocuklar için gereklidir. Yani aslında içerik de tek başına yeterli değildir. Örneğin çocuğumuza "Sabaha kadar ders çalış!" gibi bir cümle de söyleyemeyiz. Bu da adil değil. Yani içerik çok kaliteli bile olsa dengeyi sağlamak önemlidir.

#EVDEKAL ETKİNLİĞİ

Yazının Devamını Oku

Kendileri küçük, hedefleri büyük

2 Ocak 2021
Pek çoğumuz ocak ayının ilk günlerinde kendine hedefler koyar, bununla ilgili kararlar alır, listeler hazırlar... Çocukların neyi eksik? Uzmanlardan onlar için yeni yıl kararı olabilecek öneriler istedik.

Gözde Erdoğan-Pedagog

1. ‘Hayal defteri’: Bir ‘hayal defteri’ edinip buna yapmak istediklerini yazsın. Böylece hem hayallerini kayda geçirmiş olacak hem de onları başarmanın yollarını aramaya başlayacaktır.

2. Masal saati uygulaması: Pandemi günleri de masallardaki gibi… Nasıl ki masallarda kötüyü görmeden iyiye eremiyoruz, pandemide de en kötüsünü gördük! Eğer dersler çıkarırsak iyiye erebiliriz. Evde masal saati uygulaması başlatabilirsiniz. Her gün birbirinize bir masal anlatın. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Her Güne Bir Masal’ kitabından faydalanabilirsiniz.

Dr. Bahar Eriş-Eğitimbilimci

3. Cep telefonu sınırlaması: Çocuklar zamanlarının çoğunu harcadıkları cep telefonlarına 2020’de daha da bağlandılar. Bu nedenle bu konuyla ilgili kararlar almak gerekiyor. Örneğin, “Ders çalışırken telefonumu yan odada tutacağım” veya “Yatmadan bir saat önce ekranla ilişkimi sona erdireceğim” gibi.

4. Kitap okuma alışkanlığı: Yeni yılda düzenli kitap okuma kararını vermek onun için büyük bir adım olacaktır. Her gün kitap okusun. Sayfa sayısının önemi yok. Önemli olan bunu düzenli bir alışkanlık haline getirmek.

Özge Selçuk Bozkurt-Çocuk gelişimi uzmanı

5. Her gün beş yeni kelime:

Yazının Devamını Oku

Saflığı kötülemek kötülüğe övgüdür

30 Aralık 2020
Bir insan saf ve iyi niyetli olduğu için alaya alınıyorsa, bencil olmak özendiriliyorsa, kötülük her şeyden hızlı örgütleniyorsa, orada çok ciddi sorunlar var demektir.

Son zamanlarda bazı cümleleri sıkça duyar oldum. İyi niyetinden dolayı küçümsenip “Yazııık, bu da amma saf!” diye iyiliğin, temizliğin alaya alındığı; “Bu kadar da saf olma!” diye saflığın kötülendiği cümleler bunlar…

Sürekli uyarı cümleleriyle karşılaşıyoruz: “Uyanık ol!”, “Akıllı ol!”, “Kendini ezdirme!”, “Saf olma!” Liste uzayıp gidiyor. Böylesine çok uyarının olduğu bir yerde insan kendini güvende hissedebilir mi?

Öte yandan çocukların iyi ve güvende olmasını istiyoruz, ama güvenlikten anladığımız yalnızca korunaklı mekânlar… Çünkü güvenin olmadığı bir yerde korunaklı mekânlara ihtiyaç artar! Oysaki gerçek ihtiyacımız yine insan kalbidir. Hem iyi insanlarla karşılaşmak isteyip hem de insanların saflığını temizliğini alaya aldığımızda, orada bir güven ortamı oluşturmamız olanaklı değildir.

Saflığı kötülemek, kötülüğe övgüdür! İyi bir dünyada yaşamak için iyi niyetli insanlara ihtiyacımız var. Bir kişi iyilikle karşılaştığında, bunu ‘enayilik’ olarak görüyorsa, kendi kalbini açığa çıkarmış olur aslında.

Bu nedenle iyiliği övmek, kötülüğü yermek gerekir. Çünkü kötülüğü düşüncelerimizle beslediğimizde, kötülükle karşılaşma ihtimâlimiz artar. Oysaki iyi bir dünyada yaşamak herkesin (yeni yıl) dileği değil mi?

İşte sosyal medyayı kasıp kavuran cümlelerden biri daha: “Canım kendim!” veya “Canım ben!”

Evet, elbette herkes kendini sevsin, evrendeki varlığına teşekkür etsin ama kimseyi yok saymadan…

Eskilerin güzel bir sözü vardır, “Ağzından çıkanı kulağın duysun!” derler. Biz ağzımızdan çıkan sözcüklere dikkat etmiyoruz. Kendimizi sevmeyi bile başkalarını sevmek için koşul sayar olduk.

Yazının Devamını Oku

Benim hâlâ umudum var

27 Aralık 2020
Şarkıyı hatırladınız mı? Mazhar Alanson’un unutulmaz şarkısı “Benim hâlâ umudum var” her şeye rağmen umut etmeyi hatırlatıyor bize… Bir 2020 şarkısı olarak dinlemeye ne dersiniz?

“Güzel günler bizi bekler, eyvallah dersin olur biter

Bıraksam kendimi şöyle oh ne rahat

Bu da geçer gülüm yaşamana bak

Alınacak dersler var sorulacak sorular

Bu da geçer gülüm bizden bu kadar”

2020 yirmi bir felâketler yılıydı, kabul ediyorum, ama benim hâlâ umudum var. Üstelik sadece benim değil, hepimizin umudu olmalı. Peki, ama acaba 2020 bizden neler götürdü, 2021’den neler bekliyoruz? Kurumsal koç ve yazar Şirin Yelmen Oktar’a kulak verelim:

“2020 bizden özgürlüğümüzü, kucaklamayı, sarılmayı, sosyal etkileşimi, iş ve okul hayatının mahremiyetini götürdü. 2021'den sağlık, umut, kapsayıcılık bekliyoruz. Ailecek mekân ve zaman esnekliğinin iş ve okul sistemlerine uyarlanmasını, sağlıklı iletişim kurarak birbirimizi kucaklamayı, birbirimizin yaşına ve yaşadıklarına saygı göstererek anlamaya çalışmayı, sağlıklı yaşamı hayatımızın bir parçası haline getirmeyi bekliyoruz. Ancak 2021’de bazı kararlar almak gerek. Örneğin ailece “Zor zamanlarda nasıl bir aile ortamı yaratmalıyız?” sorusunu konuşup, zor zamanlarla ilgili karar alma şeklimizi belirleyebiliriz. Birlikte “Yaratılan sınırlar ve esneklik hakkında konuşulan bir aile sistemine geçmek için nasıl bir ilişki kurmalıyız?” hakkında düşünüp bu konuda karar alabiliriz. “2021’de neye odaklanmalıyız?” sorusunun yanıtını bulup, o alana odaklanıp, o alanı geliştirebiliriz. Sağlıklı yaşam tarzını hayata geçirmek için ailecek sağlıklı yemekler yapabilir ve bu tarz faaliyetleri gelenekselleştirebiliriz.”

Yazının Devamını Oku

Hep tebessümle anacakları, hiç unutmayacakları bir gece yaşatın...

26 Aralık 2020
Pandemi yüzünden neredeyse bütün yılı evde geçirdik. Belki yılbaşında sevdiklerimizle bir araya geliriz diye umuyorduk ama maalesef o da mümkün görünmüyor. Ailece evdeyiz. Ama bu sıkılacağımız anlamına gelmiyor elbette! Çocuklu ailelere evde yılbaşı için öneriler...

Evi süsleyin

Çocuklar ev süslemelerini çok sever. Gün boyunca balonlar, süsler ve hediyeliklerle evi rengârenk bir parti mekânına dönüştürün.

Hediyeleri paketleyin

Beraber hediye hazırlamak hem eğlenceli hem de çok eğitici. Aldığınız hediyeleri renkli kâğıtlarla süsleyin, üstlerine notlar yazın... Çocuklar bayılacak bu işe.

Yeni yıl kartı gönderin

Kartpostal kültürünü yeniden canlandırmanın tam zamanı. Siz de çocuklarınızla birlikte kendi el emeği göz nuru kartlarınızı hazırlayıp uzaktaki sevdiklerinize yollayabilirsiniz.

Yemeği beraber yapın

Yazının Devamını Oku

Ekranı kapatın, eğlenmeye başlayın

19 Aralık 2020
Eskiden dışarıdan yorgun argın gelir, “Evim evim, güzel evim” deyip bir köşeye kıvrılırdık. Artık sürekli evdeyiz, bu cümleyi söylemez olduk. Yine de yuvamızın tadını çıkarmak mümkün. Evinizi eğlenceli hale getirecek, ekransız faaliyetleri hatırlatmak istedik.

Oyunlar birleştirir

Oyun oynamak aileyi bir araya getiren harika etkinliklerden biri… Kutu oyunları oynamak isterseniz; Monopoly, Tabu, Jenga, Kelime Oyunu, Carcassonne gibi oyunlar hem eğlenceli hem de faydalı. Geleneksel oyunlar da seçilebilir. İsim-Şehir-Hayvan oyunuyla düşünme ve araştırma becerileri gelişiyor, dikkat ve odaklanma gerektiren SOS oyunuyla kıyasıya bir çekişme sizi bekliyor. Çakıl taşlarıyla oynanan 5 Taş gününüzü güzel geçirmenizi sağlayacak. Sessiz Sinema da en eğlenceli ev oyunlarından...

Bitki köşesi hazırlayın

Kış bitkileriyle dolu bir köşe hazırlamaya ne dersiniz? Hem siz hem de çocuklarınız için harika olacak. Çocuklar bitkilerin rahatlatıcı gücünün farkına varacak ve bakımlarının nasıl yapıldığını öğrenecek. Üstelik farklı tasarımlar deneyerek el becerileri gelişecek. İsterseniz kumaş, kâğıt ve mukavvaları da kullanarak saksı süsleri yapabilirsiniz.

Geri dönüşümle harikalar yaratın

Çocuklar atık malzemeleri değerlendirmeyi öğrenirken eğlenecek. Kış aylarında hayvan dostlarımızı beslemek için küçük yemlikler yapabilirsiniz. Pet şişeleri kesin, kestiğiniz yerleri renkli bir bant ile kaplayın, içini mama veya suyla doldurup pencere kenarına bırakın. Atık tuvalet kâğıdı rulolarının üzerine fırçayla bal sürüp etrafına buğday taneleri serpin. Böylece buğdaylar ruloya yapışacak. İki ucundan ip geçirip ağaca asabilirsiniz. Kuş yemliğiniz hazır... Eski çoraplarsa kukla yapmak için çok ideal.

Mutfakta etkinlik çok

En sevdikleri yiyecekleri birlikte hazırlayın. Doğal malzemelerle yapılacak bir kek veya yılbaşı pastası... Malzemeleri karıştırmasını isteyin, karışım hazır olunca fırına sürün ve tadını çıkarın. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

Yazının Devamını Oku

Potansiyel, oyunla ortaya çıkar

12 Aralık 2020
Anne-babaların çoğu çocuklarına aşırı müdahaleci ve korumacı davranıyor; onları yönlendirme ihtiyacı duyuyor. Böyle olunca çocuk kendi potansiyelini nasıl keşfedecek? Eğitimbilimci Dr. Bahar Eriş yeni çıkan kitabı ‘Senin Yolun Hangisi?’nde “Onlara kaya gibi sağlam, su gibi akışkan, bambu gibi esnek olmayı öğretin” diyor.

Bu kitabı yazma fikri nereden çıktı?

Her insan, hayatındaki anlam arayışı için karakterine, kabiliyetine, kalbine uygun bir kariyer için uğraş vermesi gerekiyor. Sadece kariyer de değil mesele. Bence içinde yaşadığımız çağa hâkim görünen anlam boşluğunu aşmanın yolu içimizdeki potansiyeli keşfetmek, keşfettikten sonra inşa etmek, böylece dışımızdaki dünyaya katkı sağlamaktan geçiyor.

Kitapta kendini geliştirmenin 5 katmanından söz ediyoruz, nedir bunlar?

İnsanın potansiyelini gerçekleştirmesi hiçbir formüle sığmaz, ancak elimizdeki verilerden yola çıkarak bir anlam ve fayda üretmemiz gerekir. Kendini gerçekleştirmenin katmanları da burada ortaya çıkıyor:

İlk katman doğal eğilimlerimiz. Doğal eğilimlerimizi erken yaşta keşfetmek bir avantaj. Profesyonel anlamda belli kritik pencereleri kapanmadan yakalamak önemli olabilir. Amaç anlamlı bir hayat sürdürmekse, çoğu zaman bu kapı hayat boyu kapanmaz.

İkinci katman içsel ve sürdürülebilir motivasyon. Sürdürülebilir mutluluk ve başarı, sabah yataktan heyecanla uyanmakla yakından ilişkili. İşini aşkla yapmak çok değerli.

Üçüncü katman

Yazının Devamını Oku