Bunun önüne geçmek isteyen parti yöneticileri, sosyal medyayı takip edip, kalabalık ortamlarda görünen milletvekillerine uyarılarda bulundu.
İşin sahibi ise AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı. Bostancı, TBMM’nin tam kapanma kararıyla eş zamanlı tatile girmesinin ardından, milletvekillerine mesaj atarak, kurallara kesinlikle uymaları, iftar, sahur veya kalabalık organizasyon yapmamaları, örgütlerle olan çalışmalarını da online yürütmeleri konusunda uyarılarda bulundu.
Sonra öğrendik ki; Bostancı sosyal medyayı tarayıp, yaptığı uyarılara uymayan milletvekillerini saptamış. Aynı uyarı metnini yeniden yollayan Bostancı, “Görüyorum ki uyarılarıma uymayanlar var. O nedenle ikinci kez ikaz etmek zorunda kaldım” diye de not düşmüş.
Grup başkanlarının uyarılara dikkat eden vekiller de uymayan arkadaşları nedeniyle serzenişte bulunuyor. “Biz azami dikkat ediyoruz, bir bakıyoruz bazı arkadaşlarımız, sosyal medyadan sürekli ziyaretler paylaşıyor. Bu da bizi zorluyor, haksız rekabet gibi” diyenler var.
Sonuca en yakın olan Erciyes Üniversitesi’nin faz-3 denemeleri merakla bekleniyor. Bu ay içerisinde başlayacak çalışmanın TBMM’den bir gönüllüsü var. AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler, denek olmak için bekledi ve aşı olmadı.
Milletvekili ilgililerle temasa geçti ve kendisine aşı gönüllüsü olarak yazdırdı, şimdi çağrılmayı ve yerli aşının ilk siyasi deneği olmayı bekliyor.
Süreç nasıl işleyecek derseniz, şöyle: Erciyes Üniversitesi’nin aşı denemeleri artık devlet projesi. Aşıyla ilgili en önemli aşama olan faz-3 denemeleri öyle Kayseri’yle sınırlı kalmayacak. Sağlık Bakanlığı’nın gözetiminde, Türkiye genelinde şehir hastaneleri ve bazı merkezlerde gönüllülere yerli aşı yapılacak. Denekler, Türkiye genelinden seçilecek. Hatta, yurtdışı gönüllü denemeleri de yapılacak. Bunun için ülkeler belirleniyor.
Faz-3 denemelerinin, gönüllülere “
Hatta küfür olarak değerlendirilenlerin zaman zaman Meclis tutanaklarında .... şeklinde gölgelendiğini de gördük. Genel olarak baktığımızda, bu sadece bizim siyaset zeminimizin sorunu değil. Sadece kalite arttıkça, hayvan benzetmelerini kullanmanın zekice biçimleri ortaya çıkıyor. Örneğin, bizde küfür olan bazı ülkelerde gurur kaynağı. İsveç’te “ayı” dediğinizde, rakibinizin gücünü takdir ettiğiniz gibi bir sonuç çıkabiliyor. Bu konuya geliş nedenimiz, kısa bir süre önce TBMM Genel Kurul’da yaşanan bir tartışma. Tartışmada, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, “aslanlı, kurtlu” benzetmelerle gönderme yaptı. Umut Erdem’in aktardığına göre, ABD Başkanı Joe Biden’a verilen “soykırım” yanıtı parti sözcüleri tarafından farklı yorumlandı. AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanı’nın Biden’a “aslanlar” gibi okkalı bir cevap verdiğini öne sürdü.
Konuya başka bir açıdan bakan İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu da “Biz sırası geldi mi bozkurt gibi gürler, eser geçeriz Allah’ın izniyle. Sen de kükre de göreyim hadi” sözleriyle tartışmaya dahil oldu.
Aslan gibi kükreyen, kurt gibi gürleyen, kedi gibi sinen siyasetçi benzetmeleri, güç veya çaresizlik anlatımının ana ögeleri olarak kullanılıyor. Buna bazen eşek, ayı, köpek gibi hayvanlar da dahil oluyor. Eşeği önemsiz değersiz, ayıyı kaba saba, köpeği saldırgan manasında kullanmak oldukça yaygın. Ancak işin enteresan tarafı, bu özelliklerin çoğunun hayvanlarda değil insanlarda olması.
Bu bahtsız kişi, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler. Kiler, çevresine COVID-19’la macerasını şöyle anlatıyor: “Geçen sene ramazan ayında hastalığa ilk kez yakalandım. Bunu nereden kaptığımı anlayamadım bile. Seçim bölgeme gidip gelirken olduğunu düşünüyorum. Hafif geçirdim. Sonra çok dikkat etmeme rağmen, temmuz ayında ikinci kez testim pozitif çıktı, karantinaya girdim, bunu da hafif atlattım. Artık bana uğramaz derken, eylül ayında üçüncü kez hastalandım. Bu kez ağır geçirdim, 10 gün hastanede yattım. Sonuncusunu, anne veya babamdan kaptım. Onlar hastalanmıştı. O süreç çok zordu, babamı kaybettim. Doktorlar ilk ikisinde hiç antikor oluşmadığını söyledi. Üçüncüden sonra tekrar test yaptırdım, bu kez antikor oluştuğunu gördük. Ayrıca aşı da olmuştum. Şimdi iyiyim.”
45 kez test yaptıran, aşıya rağmen koronavirüse yakalanan vekilleri biliyoruz ama üç kez savaşan ilk oldu. Tam kapatma, TBMM’nin zaten planladığı tatile denk geldi. Şimdi, siyasilerin virüs molası başlıyor.
ŞİDDETİN FOTOĞRAFINI ÇEKME MÜGE ANLI’DAN BUDAYICIOĞLU’NAKadına yönelik şiddetin araştırılması, bir kez daha Meclis’in konusu oldu. Süreçleri bilen gazeteciler, bu konuda TBMM’de onlarca çalışma yapıldığını anımsarlar. Yeni kurulan araştırma komisyonu üyeleri ilk toplantıda, kolları sıvayıp nasıl bir yol izlemeleri gerektiğine kafa yordu. Tabii, komisyona davet edilmesi için ilginç isimler de önerildi.
Umut Erdem
Bize ilginç gelen bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın, aşı temininde farklı bir evreye geçmesinden kaynaklandı. Viscoran İlaç Şirketi’nin Rusya’nın ürettiği Sputnik V aşısının Türkiye’de üretilmesi konusunda yaptığı anlaşmanın bir benzerinin, ABD’de üretilen Moderna aşısı için de söz konusu olduğunu öğrendik. Türk ilaç şirketinin görüşmelerinin sürdüğünü biliyoruz.
Süreç tamamlanırsa bu şirketler, hem ithal edecekler hem de yurt içinde üretecekler. Üretim için en az 4 aylık bir süre gerekiyor. Burada üretilen yeni aşılar ise çevre ülkelere de ihraç edilecek. Ama bizi ilgilendiren bölümü, yurt içinde serbest satışına izin verilmesi. Kulislerde konuşulan konu da bu. Devletin yürüttüğü ücretsiz kampanya devam ederken, diğer yandan parası olan, ancak sıranın kendisine gelmesini beklemeden aşı olmak isteyenlere fırsat verilmesi konuşuluyor. Böylece nüfus, risk ve yaş kriterine bakılmaksızın çok sayıda kişinin hızlı aşılanmasının sağlanacağı belirtiliyor.
Herkes biliyor ki; aşı macerası bir kez aşı olmakta bitmeyecek. Son günlerdeki aşı kaosunu da hesaba katarsanız, 6 ay sonra en az 50 milyon kişinin yeniden aşılanması gündeme gelecek. Yerli ya da yabancı fark etmez, sonuçta insanlara hem aşı tercihi hem de zaman tercihi verilebilir. Ankara, şimdi bunu konuşuyor.
BELGRAD’IN SİHRİ
DIŞİŞLERİ Bakanlığı Sözcüsü görevine ikinci kez atanan Tanju Bilgiç ile selefi Hami Aksoy arasındaki Belgrad bağlantısı, bu konuya ilgi duyanların hemen dikkatini çekti.
Son sözcü Aksoy, son kararname ile Belgrad Büyükelçiliği’ne atanınca, bu görev Belgrad’dan merkeze dönen Büyükelçi Tanju Bilgiç’e verildi. Dışişleri kulislerinde “Belgrad’da bir iş var, giden de gelen de aynı başkentten” yorumları yapılmaya başlandı.
Büyükelçi Bilgiç için sözcülük görevi yeni değil ama dış politikanın bu kadar zorlu ve karmaşık olduğu bir dönemde görev üstlenmesi kendisini yoracak. Zira kendisini tanıyanlar, görev yaptığı ülkelerde, bölgesel sorunlar ve diplomasi görevinin yanı sıra, hoş hobilere sahip olduğunu biliyorlar. Bunlar için pek vakti kalmayacak gibi.
Mekân, Erdoğan’ın daha sık çalışacağı şekilde elden geçirilmişti. Şimdi bu katta yeni bir tadilat süreci başladı.
Bu seferki çalışmanın nedeni, Binali Yıldırım’ın ikinci genel başkanvekili olarak görevlendirilmesi. Partide herkesin kolay kolay çıkamadığı 8’inci katta, genel başkanın makam odası, toplantı salonu, danışman odalarının yanı sıra, Numan Kurtulmuş’un odası bulunuyor. Şimdi, bir de Yıldırım’a oda yapılıyor.
Öğrendiğimize göre, Kurtulmuş’un odası ile özel kalem ve danışman odalarının bir kısmı bölünerek, Binali Yıldırım’a verilecek. Bu tadilattan sonra Yıldırım, genel merkezde düzenli çalışmaya başlayacak.
Partide herkes iki genel başkanvekili sisteminin nasıl işleyeceğini merak ediyor. Bu tür makamlarda, her zaman “birinci sorumlu” olur. Erdoğan, şimdiye kadar bunun işaretini vermedi.
Partinin büyük kongresinde Binali Yıldırım’ın adının ilk sıraya yazılmasını mesaj olarak okuyanlar oldu. Kurtulmuş ekibinin böyle bir sıralama olmadığına ilişkin yorumlar yaptığını öğrendik.
Geçen günlerde yapılan il başkanları toplantısında kısa bir süre dışarı çıkarak telefon görüşmeleri yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, oturumu yönetmesi için Binali Yıldırım’ı görevlendirdiğini biliyoruz. Bu görev daha önce Kurtulmuş tarafından yürütülüyordu. Anlamlı mı bilinmez, ancak bilinen, Yıldırım’ın gittiği yerde kendisine alan açtığıdır.
4 köpeğin, insanların dostluklarına taş çıkartacak hikâyesi bu.
Umut Erdem’in aktardığına göre, TBMM Koruma Daire Başkanlığı bünyesinde, polis eğitmenlerle çalışan bomba uzmanı köpek Ateş, Meclis’e geleli çok oldu. Ateş’in 10 aylık oğlu Tyro da annesiyle birlikte, bahçenin tadını çıkarıyor. İki Alman Kurdu cinsi köpek, Meclis’te iç mekân korumasını yapıyorlar. Ancak bu ikilinin “kadrolu” yaşamlarının başka konukları da var.
Bunlardan birinin adı Dost. Oldukça hüzünlü bir hikâyesi olan Dost, 2019 yılında Isparta’da kürekle beli kırılarak sakat bırakıldı. Dost’a TBMM Koruma Daire Başkanlığı sahip çıktı. Ankara’da yapılan ameliyatla arka bacaklarına yürüteç takıldı. Sonrasında Meclis yönetimi Dost’u da bünyesine kattı. Artık yeni evinde mutlu bir yaşam sürüyor.
Bu üçlüye eşlik eden bir diğer Meclis üyesi de
Sanal âlemde yapılan dolandırıcılıkların giderek artması üzerine Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi bunu iş edindi ve yapılmaması gerekenleri anlattı.
Erdinç Çelikkan’ın aktardığına göre, e-posta aracılığıyla yapılan dolandırıcılık girişimlerinde, tüm oltalama senaryolarının “kurbanın” şüphelenmemesi üzerine kurulduğu uyarısı yapıldı. İşin psikolojik boyutu da atlanmadı. Bu tür dolandırıcılık mesajlarının, “panik, merak, heyecan ve korku” uyandırmaya yönelik olduğunun altı çizildi. Sahtekârların, “hediye, ödül, indirim” vaat eden mesajlarla kişisel bilgileri ele geçirdiği aktarıldı. Siber korsanların bu şekilde maddi ve manevi zararlar vermeyi, kritik sistemlere sızmayı amaçladığı anımsatılırken, e-posta aracılığıyla gelen oltalama saldırılarının nasıl anlaşılacağını da hap şeklinde şöyle anlatıldı:
- Bir e-posta ‘güvenilir bir kaynaktan’ geliyor görünümüyle verilir.
- Ailenizin tehlikede olduğunu belirterek, acil olarak bir işlem yapmanızı istiyorsa oltalamadır.
- Resmi makamlardan gönderilmiş izlenimiyle para iadesi, sosyal yardım, aşı sırası gibi gerekçelerle kredi kartı, şifre, kimlik numarası gibi kişisel bilgileri talep ediyorsa, saldırı olma ihtimali vardır.
- Gerçek olmayacak kadar iyi bir teklif sunuyor ya da katılmadığınız bir çekilişten ödül kazandığınızı belirtiyorsa dikkat edin.
- Tüm oltalama senaryoları kurbanın şüphelenmemesi üzerine kuruludur. Öncelikle sorgulayıcı olunmalıdır.
- Güvenilmeyen linkler için doğrulama siteleri kullanılmalıdır. Teyit edilmeden hiçbir hesaba para gönderilmemelidir.