Nuray Babacan

Doğunun ticari 'Karıncaları'

10 Temmuz 2022
Söz konusu kişilerin adı “Karınca”. Güneydoğu’da yaşıyorlar. Habur Sınır Kapısı’ndan Irak’a günübirlik boş bavullarla gidip, içini sigara, şeker, kola gibi çeşitli ürünleriyle doldurarak akşam evlerine dönüyorlar. Mesaileri Diyarbakır’da başlayıp Erbil’de bitiyor. Karıncalar, bu aralar dertli. Sınır kapılarındaki bekleme süreleri saatleri aştı, günlerce bekledikleri oluyor.

Konu, HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz tarafından TBMM Genel Kurulu’nda gündeme taşındığında, birçoğumuz “Karınca” adı verilen bir grup olduğunu yeni öğrendi. Geçmişte katırlar üzerinde “kaçağa gitmek” olarak adlandırılan faaliyet, artık otobüslerle sınır kapısından geçilerek yapılıyor ve bölge insanına ekonomik katkı sağladığı için de “sınır ticareti” olarak adlandırılıyor.

Kaçmaz’ın aktardığına göre, zaten çaresizlik nedeniyle yapılan bu iş, son günlerde iyice zorlaştı. Kaçmaz, “Habur Gümrük Kapısı’ndan günübirlik sınır ticareti yapan ve bölgede kendilerine ‘karınca’ denilen on binlerce insanı ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız. Bu kişiler, karınca misali yazın çalışmazsa kışın aç kalacak ve hayatını idame ettiremeyecek, toplumun en yoksul, sosyoekonomik anlamdaki en alt tabakadakiler. Günübirlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sınır ticareti yapmaya çalışıyorlar. Ancak son dönemlerde pes ettirilmek için beş gün gümrükte toz toprak içinde insani olmayan şartlarda bekletiliyorlar” diyor.

Bu sesi duyan var mı?

BU DA BAKANLIK EKONOMİSİ!

TBMM’nin tatile girmeden önce yasalaştırdığı ek bütçeye, farklı bir açıdan bakan siyasetçiler oldu. Kamunun ek gelire ihtiyaç duymasını “boş depoyu doldurmak” olarak niteleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın bir hesap yaptı.

Akın’a göre, özellikle akaryakıta yapılan zam, aile bütçelerinde olduğu gibi bakanlıkların bütçelerinde de gedik açtı. Akın, ek bütçe cetvellerini inceledi ve “tüketime yönelik mal ve malzeme alım giderleri” olarak tanımlanan “akaryakıt, elektrik ve yakacak alımları” için 6.3 milyar liraya ihtiyaç duyulduğunu gördü. Akın’ın hesaplamasına göre, Milli Eğitim Bakanlığı’na 2.4 milyar, Adalet Bakanlığı’na 1.7 milyar, Sağlık Bakanlığı’na 667 milyon, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 513, Tarım ve Orman Bakanlığı’na 364, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıı’na 337, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 190, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na 29, Dışişleri Bakanlığı’na da 10 milyon lira gerekiyor.

CHP yöneticisi, 1 Ocak 2022 tarihinden bugüne kadar elektrikteki zam oranının düşük kademede yüzde 65, yüksek kademede yüzde 151, doğalgazda konutlarda yüzde 120, akaryakıt ürünlerinde ise yüzde 210, motorinde yüzde 234 oranında olduğunu dile getirdi.

Akın, ek bütçe yasasına, ev ekonomisi gibi bakanlık ekonomisinden bakan tek siyasetçi oldu.

Yazının Devamını Oku

Afganlar böyle geliyor... Kaçak göçün üç merkezi

9 Temmuz 2022
İran’ın ‘Seravan, İranşehr ve Bandar Abbas’ şehirleri, Türkiye’de yaşayanlar için pek bir anlam ifade etmez. Ancak, istihbarat birimleri ve düzensiz göç rotasını izleyenler için çok önemli. Bu şeytan üçgeni, Türkiye sınırına taşınan Afgan göçmenlerinin kaçakçılık şebekesiyle bağlantı kurdukları merkezler.

TBMM raporlarına da konu olan bu üç şehir, istihbarat birimleri tarafından düzensiz göçün önlenmesi için yakından izleniyor. Yapılan araştırmalar, göçmenlerin kaçakçılarının yardımı olmaksızın kendi olanaklarıyla sınırı geçmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Düzensiz göçmenlerin çoğunluğunun, Afganistan’ın farklı şehirlerinden İran’da aynı güzergâhı kullanarak, ortalama bir aylık yolculuk sonucunda Türkiye sınırına ulaştığı belirtiliyor.

İran’a 800-1000 kişilik kalabalık gruplar halinde ulaşan göçmenler, İran’ın Seravan, İranşehr ve Bandar Abbas şehirlerinde kaçakçılık şebekesinin buradaki bağlantılarıyla buluşuyor. Bu şehirlerden İran içlerine ve Türkiye sınırına küçük gruplar halinde hareket ettiriliyorlar. Bundan sonrası ilginç. Göçmenler, Türkiye sınırına yakın bölgelerde tekrar birleştiriliyor ve sınırda 10-70 kişilik gruplar halinde geçmeye çalışıyorlar.

Taliban yönetiminin dehşeti, bir aylık sıkıntılı ve korkulu bir yolculukla Türkiye’ye ulaşmaya çalışan Afganların, İran’daki organize çete ve suç örgütleri tarafından sömürüldüğünü gösteriyor. Hedefe ulaşsa da ulaşamasa da tam bir trajedi yaşanıyor.


Van’dan 408 Afgan daha uçakla ülkelerine gönderildi.

SÜNGER BOB MODELİ RESTORASYON

Yazının Devamını Oku

Siyasetin dili

3 Temmuz 2022
Bundan aylar önce AK Parti’de dikkatimizi çeken ve izlenmesi gerektiğini düşündüğümüz bir çalışma başlatılmıştı. Parti toplantılarında sorun olarak görülen konular veya yeni projelerle ilgili komisyon kurup, hazırlanan metnin daha sonraki toplantılara sunulması rutindendir. Ancak bu komisyonun görevi oldukça ilginçti.

AK Parti’nin birkaç ay önceki MKYK toplantısında konuşan Ayşe Böhürler, parti yönetiminin siyaset dili konusunda yeni bir tavır geliştirilmesi gerektiğini dile getirerek, toplumu kucaklayıcı bir tavır belirlenmesini istedi. Böhürler, 2010 yılı öncesindeki anlayış ve bakış açısının yeniden parti siyasetine hâkim olması gerektiğini söylediğinde, çok sayıda MKYK üyesinden de destek aldı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu konuda bir çalışma yapılmasını istedi. Siyasetin dili, geçmişteki anlayışa yeni bakış açısı getirilmesi, toplumun kucaklanmasına yönelik bakış açısının hâkim kılınması için MKYK üyelerinden oluşan bir komisyon kuruldu.

Aradan aylar geçti, bu komisyonun çalışması sonraki bir MKYK toplantılarına sunulmadı. Özel olarak Erdoğan’a verilmiş olma olasılığı da var elbet. Ne önerildi, ne değişti veya değişecek, onu öğrenmek de bizim işimiz!

AİLEDEN SAYILMAYAN HEKİM

Aile hekimi’ ifadesi, her sağlık sorununuzu-derdinizi bilen kişi hissi yaratıyorsa da öyle değil. Çoğu insan aile hekimini tanımadığı gibi, kurulan ilişki de çok yüzeysel. Bu şartlarda farklı olması da pek mümkün değil. Çünkü bir aile hekimine kayıtlı kişi sayısı ortalama 3 bin 500.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi bu konuda yaptıkları bir araştırmayı paylaştı. Tam sağlık çalışanlarına yapılan maaş düzenlemesinin yetersizliği tartışılırken, Türkiye’de aile hekimine kayıtlı ortalama kişi sayısının 3 bin 334 olduğunu aktardı. İlgezdi, “Özlük haklarında gerileme olmaksızın aile hekimi başına düşen nüfus, ivedi olarak 2 bin kişiyle sınırlandırılmalıdır. Birinci basamakta görev yapmak, sağlık ekibinin tüm üyeleri için özendirilmeli, refah düzeyi de arttırılmalıdır” diye seslendi.

İlgezdi, aile bireylerinin istedikleri hekime kayıt yaptırabildiğini, bu nedenle bir ailede aile nüfusu kadar aile hekimi sayısı olabildiğini aktardı. Bu sistemin bir aile hekimliği sistemi değil ‘birey hekimliği’ sistemi olduğunu ifade eden İlgezdi, “Bu haliyle aile hekimliği sistemi, hizmette sürekliliğin sağlanmasını mümkün kılmayan bir sistemdir” diyerek, bakış açısının değiştirilmesini istedi.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) sık sık bu alandaki sorunları gündeme taşıyor. Aile hekimlerine üvey evlat muamelesi yapıldığı iddia ediliyor. Sistemin istenildiği gibi işlemediği ortada. Bir neşter de buraya vurulması gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Spitsbergen’de kiralık ev - Kutuplar’ın yolunu açan anlaşma

2 Temmuz 2022
Türkiye, NATO’nun yeni üyeleri Finlandiya ve İsveç konusundaki pozisyonundan kârlı çıkmaya çalışırken, ‘kuzeyi’ ilgilendiren bir adım atıldı. Adım, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un imzasıyla Meclis’e sunulan bir anlaşmaydı ve ‘Türkler artık Kuzey Kutbu’nda ev sahibi olabilecek, balıkçılık yapabilecek’ diye duyuruldu.

İLK Ulusal Antarktika seferlerini 2017 yılında yapan Türkiye’nin, kutuplarda bir araştırma istasyonu kurması çok ilgi çekmişti. Şimdi de son anlaşmanın ne anlama geldiğine kafa yoruluyor. Söz konusu anlaşma, taa 1920 yılında Norveç, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Fransa, İtalya, Japonya, Hollanda, Büyük Britanya, İrlanda ve İsveç arasında Paris’te imzalandı. Türkiye, Spitsbergen (Svalbard) Takımadaları’na ilişkin düzenlemeler getiren antlaşmaya şimdi katılma kararı aldı.

Bu anlaşma TBMM’de onaylandığında Türk vatandaşları, Kuzey Kutup Noktası’na sadece 1000 kilometre mesafede yer alan ve Norveç egemenliğindeki Spitsbergen Takımadaları ve karasularında mülk edinme ve oturma hakkı elde edebilecek. Balıkçılık ve avlanma yapabilecek. Türk şirketleri denizcilik, endüstri, madencilik ve ticaret alanlarında faaliyette bulunabilecek. Daha önemlisi, bilim insanlarımız kurulacak Türk Bilim İstasyonu’nda bilimsel araştırma yapma ve Türk öğrencileri Svalbard Üniversitesi’nde eğitim alma olanağına sahip olabilecekler.

Tabii bütün bunlar ‘balıkçı takalarını’ Kuzey Kutbu’na sürmek anlamına gelmiyor. Ciddi kurallar ve yasaklar var. Özellikle küresel ısınma ve iklim krizi nedeniyle şartları yerine getirmeyene orada hayat yok.

KENT VE TAŞRANIN FARKI

KAMUOYU, genel olarak partilerin oy artışları ve azalışlarına ilişkin oranlarla ilgiliyken, bu işin uzmanları, yapılan araştırmaların alt metinlerini okumayı tercih ediyorlar. Örneğin kent ve taşradaki oy dağılımı ile “oy kullanmayacağım” diyenlerdeki değişim gibi.

Her ay yapılan kamuoyu anketlerinin satır aralarını okuyan gerçek araştırmacıların dikkat çektiği iki konu var. Biri, taşra ve kentlerdeki oy oranlarındaki fark. Taşra halkı siyasi alışkanlıklarından zor vazgeçiyor. Bu grup, seçim sonuçlarının ancak yüzde 30’unu etkiliyor. Seçim sonuçlarını yüzde 70 oranında belirleyen kentler ve merkeze bağlı ilçelerde oy alışkanlıklarında ise değişim var. Seçim sonuçlarını bunlar belirleyecek.

Yazının Devamını Oku

Sosyal medya göçmenleri

26 Haziran 2022
Meclis raporu gösterdi ki; düzensiz göçmen ve sığınmacılar sorununu çözmek için sınıra nöbetçi dikmek yetmiyor. Bunun bir de sosyal medya ayağı var ki, onunla ayrıca mücadele gerekiyor.

TBMM İnsan Hakları Komisyonu Göç Raporu’na göre, kaçakçılar ve işbirlikçileri sosyal medya üzerinden Türkiye sınırından rahatça geçildiğine dair kampanya yapıyorlar. Raporda bu bölüm şöyle:

Yapılan araştırmalar, göçmen kaçakçılarının sosyal medya üzerinden yaydıkları görüntüler ve diğer ülkelerde dağıttıkları broşürler ile düzensiz göçmenlerin Türkiye sınırlarından rahatça, kalabalık gruplar halinde geçebilecekleri, Türkiye’nin düzensiz göçmenleri memnuniyetle kabul edeceği, rahat şartlarda ülkemize gelerek kalabilecekleri veya transit geçiş yaparak Avrupa ülkelerine gidebilecekleri algısını yaratmaya çalıştığını ortaya koymuştur. Kaçakçılar, bir yandan da bu görüntüleri bir kampanya aracı olarak kullanmak suretiyle, kendilerine yeni ‘müşteriler’ bulmayı amaçlamaktadır.

Son dönemde, hem sosyal medyada, hem de Türkiye sınırlarında ‘yakalama ve geri gönderme’ mücadelesi yapıldığı belirtiliyor. Ancak şu anda 3 milyon 738 geçici koruma kapsamında Suriyeli, 1 milyon 267 ikamet izni sahibi ve 313 bin 216 uluslararası koruma başvuru ve statü sahibi olmak üzere, toplam 5 milyon 319 düzenli göçmen Türkiye’de yaşıyor. Rakamlar, başka şeyler söylüyor.

DOĞUM KONTROL GİBİ

MİLLETVEKİLLERİNİN Meclis konuşmalarındaki ‘ironi ve göndermeler’ çoğu zaman rakamlar ve istatistiki verilerden daha etkilidir. Düğün masraflarını, çocuk bezi ve mama fiyatlarına yapılan zamları “doğum kontrol” olarak nitelendirmek bunlardan biri. CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasıyla dikkat çekti. Arık, “Bırakın 4 çocuğu, gençler evlenemiyor artık. Evlenseler dahi çocuk sahibi olmaya korkuyorlar. Bakınız, 1 kutu bebek mamasının fiyatı 154 lira, 1 paket çocuk bezinin fiyatı 234 lira. Marketler bebek mamasına, çalınmasın diye hırsız kilidi takıyor... Şimdi bakıyoruz 2.8 olan doğum oranı, 1.7’ye düştü. Ben 25 yıllık kadın doğum uzmanıyım. Bu kadar etkili bir doğum kontrol yöntemi görmedim. Çünkü vatandaş stres, sıkıntı içerisinde, nasıl çocuk yapsın? Adam başını yastığa koyduğunda ev kirasını, doğalgaz, elektrik faturasını, traktörüne nasıl mazot koyacağını, tarlasına nasıl gübre atacağını düşünüyor” dedi.

Gülüşmeler eşliğinde başlayan konuşma, sonuna doğru sessizlikle dinlendi.

Konuşma bitince tutanaklara da ‘mikrofon otomatik kapatıldı’ notu düştü.

Yazının Devamını Oku

Arsalarını arayan genel müdür

25 Haziran 2022
Kurumun adı yanlış ve eksik yazıldığı için tapuda kendilerine ait gayrimenkülleri bulmaya çalışan bir genel müdür düşünün. Aziz Nesin’lik bu durum, TEİAŞ’ta yaşanıyor.

Türkiye Elektrik İletim A.Ş Genel Müdürü Orhan Kaldırım’dan söz ediyoruz. Konuya gelince;

TBMM KİT Komisyonu’nda kurumların hesapları incelenirken, muhalefet milletvekilleri özelleştirme esnasında çok sayıda kurum gayrimenkulünün el değiştirdiğini iddia ederek, kamunun kayıplarını gündeme getirdi. Genel Müdür Kaldırım, konunun özelleştirmeyle ilgili olmadığını belirterek şunları söyledi:

“Özelleştirmeden çok önce başlattığımız bir çalışma var. Kurum isminin yanlış veya eksik yazılması nedeniyle tapudan çıkardığımız milyonlarca kayıt var. Yanlış yazılmalar var. Mesela tapudaki memur kurum ismini ‘TEİA’ yazmış. Biz ‘text’ taramayla yüz binlerce veriyi aldık, onları işliyoruz, hepsini tespit ederek TEİAŞ adına kaydedeceğiz. Bu bizim mal varlığımıza sahip çıkma çalışmamız.”

Çalışma bittikten sonra kurumun kaç gayrimenkulüne yeniden kavuşacağı ve onları ne yapacağı ilginç olacak. Mısır’daki büyük dededen kalan sürpriz miras gibi!

TABANI İKNA ETME ÇABASI

İKTİDAR Partisi’nin bir süre önce başlayan koordinasyon toplantılarını zaman zaman bu köşeden aktarıyoruz. Seçime hazırlık niteliğindeki çalışmalarda, siyasilerin önüne gelen önemli bir soru var. Erken seçim.

AK Parti kurmayları, illerde ‘seçim hukuku, seçim günü yapılacaklar, sandık başı işlemleri’ gibi konularda çalışmaya başladı. Partinin il seçim işleri başkanlarına ve yönetime bilgilendirme yapılıyor. Bu çalışmalarda milletvekillerinin en sık karşılaştıkları soru, erken seçim. Vekiller, “Bazen tabanı ikna etmekte zorluk çekiyoruz” diyorlar.

AK Parti yöneticileri hep bir ağızdan genel seçimin 2023’te yapılacağını tekrarlamak zorunda kalıyorlar. Partililerin meraklı sorularına, “Kasımda seçim yapılacağı muhalefetin gündeminde olan bir tarihtir. AK Parti’de hiçbir platformda bu konu tartışılmadı. Tam tersine, erken seçim olmayacağı vurgulanıyor. Muhalefet, kendi tabanını ve teşkilatını diri tutmak için erken seçim söylemi içinde” yanıtı veriliyor.

Yazının Devamını Oku

İlk seçim provası Dodurga'da

19 Haziran 2022
Çankırı’nın Orta ilçesine bağlı Dodurga beldesi, Ankara’dan sonra siyasetin ikinci başkenti haline geldi. Son günlerde Dodurga sokaklarında Ankara’dakiler kadar çok siyasetçiye rastlamak mümkün. Bunun nedeni yıllar sonra yapılacak olan belediye seçimi.

DODURGA beldesi, nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle 2014 yılında köy statüsüne alındı. Bu karar Dodurgalılar için büyük bir şok oldu. İlk şoku atlatan Dodurgalılar, “Nüfus tespiti yanlış yapıldı” diyerek yıllarca sürecek bir hukuk savaşı başlattı. Belde halkının mücadelesi zaferle sonuçlandı. Danıştay, “Dodurga köy değil belde” dedi. Ancak İçişleri Bakanlığı kayıtlarında köy görünen belde, bu yüzden 2019 yerel seçimlerinde kendi belediye başkanını ve meclis üyelerini seçemedi. Bu engeli de iki ay kadar önce YSK’nın devreye girmesiyle aşan Dodurgalılar, nihayet kendi belediye başkanlarını seçme hakkına kavuştu.

1500 SEÇMEN VAR

1500 seçmeni bulunan Dodurga’da 3 Temmuz’da seçim var. İlginç olan 20 parti seçime girmek için başvuruda bulundu. 20 parti seçmeni paylaşsa her birine 75 kişi düşecekti. Tabii öyle olmadı, başvurmalarına rağmen sadece 9 parti aday çıkarıp, yarışa katılacağını duyurdu.

AKIN AKIN SİYASETÇİ GELİYOR

Beldede bir heyecan dalgası yaşanıyor. Son günlerde belde halkı hiç görmedikleri kadar siyasetçi ağırlıyor. Seçmenleri ikna etmek için beldeye gidip kampanya yapan ilk lider Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce oldu. Seçimi almaya en yakın parti olan AK Parti, milletvekilleri ve parti yöneticilerinden oluşan bir heyet kurdu. Küçük Dodurga, Ankaralı siyasetçilerin ilk seçim provası olacak.

20 PARTİ BAŞVURDU 9 PARTİ YARIŞACAK

Yazının Devamını Oku

Saçları diken diken eden fıkra

18 Haziran 2022
Türkiye’nin siyasi gündemine çok uyan bir Kazakistan fıkrası bu aralar kulislerde pek popüler.

Geçen günlerde Kazakistan’da yapılan anayasa referandumu için bir heyet, gözlemci olarak bu ülkeye gitti. Heyete ev sahipliği yapan Kazaklar, kendi ülkelerindeki siyasilerin duygu halini anlatan bir fıkrayı paylaştı. Fıkra özellikle iktidar milletvekillerinin ruh halini çok güzel özetlediği için şu sıralar çok revaçta. Kazakistan’da anlatılan fıkra şöyle: Bir milletvekili berbere gitmiş. Berber milletvekiline “Efendim, erken seçim olacak mı?” diye sormuş. Milletvekili “Yok” demiş. Berber saç kesmeye devam ederken, birkaç dakika sonra bir daha sormuş “Erken seçim var mı?” milletvekili yine “Yok” demiş. Berber üçüncü kez sorunca, milletvekili sinirlenerek, “Niye durup durup soruyorsun. Erken seçim yok dedik ya” demiş.

Bunun üzerine berber şu yanıtı vermiş: “Efendim, ben erken seçim dedikçe sizin saçlarınız diken diken oluyor. Kolay kesiyorum. Makasa geliyorlar.”

Saçları diken diken eden “erken seçim olasılığı” seçilmeme kaygısı taşıyan vekillerin korkulu rüyası.

SIĞINMACILAR KONUSU BİTMEZ

SURİYELİ sığınmacılar konusu hız kesmeden devam ediyor. AK Parti’nin Kızılcahamam kampının ekonomiden sonraki en önemli başlığı bu oldu. Aynı şekilde, TBMM’de konunun ele alınmadığı gün yok gibi. Uzmanların ilginç önerileri de günlerdir tartışma konusu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kampta, “Biz sınırdaki güvenlik koridorunu genişletince, onlar da ülkelerine dönecekler. Daha öncekiler nasıl döndüyse bunlar da dönecek” dediğini ve vekillerin endişelerini gidermeye çalıştığını biliyoruz. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan konuşmalarda, iktidar temsilcileri sınırlarda artırılan güvenlik önlemlerini günaşırı anlatıyor. 2021 yılında toplam 451 bin düzensiz göçmenin girişinin engellendiği, yılbaşından bu yana da engellenen sayısının 200 bini bulduğu belirtiliyor. Kaçak giriş yapan 40 bin kişinin de sınır dışı edildiği aktarılıyor.

Uzmanların ise geçici sığınmacılarla ilgili farklı önerileri bulunuyor. Geçici Koruma Yönetmeliği’nin ‘geçici koruma statüsünün sona ermesi’ başlıklı 11’inci maddesinin cumhurbaşkanına bunu sonlandırma yetkisi verdiği belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile geçici korumanın sonlandırılabileceği dile getiriliyor. Çözüm bulmadan bu yetkiyi kullanmak kolay değil tabii.

Tüm bunlara kafa yoruluyor. İktidar partisi konunun seçimde sonuçları olabileceğini görmeye başladı.

Yazının Devamını Oku