Paylaş
AK Parti’nin birkaç ay önceki MKYK toplantısında konuşan Ayşe Böhürler, parti yönetiminin siyaset dili konusunda yeni bir tavır geliştirilmesi gerektiğini dile getirerek, toplumu kucaklayıcı bir tavır belirlenmesini istedi. Böhürler, 2010 yılı öncesindeki anlayış ve bakış açısının yeniden parti siyasetine hâkim olması gerektiğini söylediğinde, çok sayıda MKYK üyesinden de destek aldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu konuda bir çalışma yapılmasını istedi. Siyasetin dili, geçmişteki anlayışa yeni bakış açısı getirilmesi, toplumun kucaklanmasına yönelik bakış açısının hâkim kılınması için MKYK üyelerinden oluşan bir komisyon kuruldu.
Aradan aylar geçti, bu komisyonun çalışması sonraki bir MKYK toplantılarına sunulmadı. Özel olarak Erdoğan’a verilmiş olma olasılığı da var elbet. Ne önerildi, ne değişti veya değişecek, onu öğrenmek de bizim işimiz!
AİLEDEN SAYILMAYAN HEKİM
Aile hekimi’ ifadesi, her sağlık sorununuzu-derdinizi bilen kişi hissi yaratıyorsa da öyle değil. Çoğu insan aile hekimini tanımadığı gibi, kurulan ilişki de çok yüzeysel. Bu şartlarda farklı olması da pek mümkün değil. Çünkü bir aile hekimine kayıtlı kişi sayısı ortalama 3 bin 500.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi bu konuda yaptıkları bir araştırmayı paylaştı. Tam sağlık çalışanlarına yapılan maaş düzenlemesinin yetersizliği tartışılırken, Türkiye’de aile hekimine kayıtlı ortalama kişi sayısının 3 bin 334 olduğunu aktardı. İlgezdi, “Özlük haklarında gerileme olmaksızın aile hekimi başına düşen nüfus, ivedi olarak 2 bin kişiyle sınırlandırılmalıdır. Birinci basamakta görev yapmak, sağlık ekibinin tüm üyeleri için özendirilmeli, refah düzeyi de arttırılmalıdır” diye seslendi.
İlgezdi, aile bireylerinin istedikleri hekime kayıt yaptırabildiğini, bu nedenle bir ailede aile nüfusu kadar aile hekimi sayısı olabildiğini aktardı. Bu sistemin bir aile hekimliği sistemi değil ‘birey hekimliği’ sistemi olduğunu ifade eden İlgezdi, “Bu haliyle aile hekimliği sistemi, hizmette sürekliliğin sağlanmasını mümkün kılmayan bir sistemdir” diyerek, bakış açısının değiştirilmesini istedi.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) sık sık bu alandaki sorunları gündeme taşıyor. Aile hekimlerine üvey evlat muamelesi yapıldığı iddia ediliyor. Sistemin istenildiği gibi işlemediği ortada. Bir neşter de buraya vurulması gerekiyor.
KOYUN VE KEÇİNİN RAPORUDUR!
Siyaset öyle her zaman, ‘seçim, kampanya, enflasyon, yeni yasa’ konuşmaz. Bazen Başkent Ankara’nın farklı ziyaretçileri olur. Onların gündemi de ‘kuzu-oğlak ölümlerinin önlenmesi, küpesiz hayvan sayısı, koyun-keçi sütünün desteklenmesi’dir.
Aysel Alp’ın aktardığına göre, Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bir rapor sundu. Tüketicinin ucuz et yemesi için yapılması gerekenlerin sıralandığı rapor, market fiyatlarından şaşkına dönen herkesi ilgilendiriyor. İşte sorunu çözecek öneriler:
“Üreticilere, martta ödenmek üzere yem desteği verilsin, kuzu-oğlak ölümlerinin önlenmesi için veteriner hizmetleri yeniden düzenlensin, koyun-keçi sütüne referans fiyat verilsin, koyun-keçi birlikleri konseyde temsil edilsin, hayvan sigorta primleri makul seviyelere indirilsin, meraların yönetimi birliğe devredilsin, yüksek olan tarım Bağ-Kur primlerine yüzde 50 devlet desteği verilsin.”
Birlik yönetimi, uzun süreden beri unutulan küçükbaş hayvancılığın halkın sağlıklı ve dengeli beslenmesi ve uygun fiyatlarla et tüketebilmesi açısından ülkenin sigortası olduğunu düşünüyor. 280 bin kayıtlı üreticinin taleplerini de içeren rapor, yem, mazot, elektrik, ilaç başta olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışın yarattığı sıkıntıyı aktarırken, kamuoyunda 300 koyun projesi olarak bilinen ‘Üretici Şartlarında Sözleşmeli Küçükbaş Hayvancılık Projesi’nin yeniden başlaması ve sektörün kurtarılmasını öneriyor.
Kurtuluş küçükbaşlarda olabilir!
Paylaş