Noyan Doğan

Özel hastaneler kapsam dışı kaldı

15 Mayıs 2024
Hastanelerde randevu sorununa çözüm olarak uygulamaya konan sağlık sisteminde onaylı randevu sistemi pazartesi günü başladı.

Buna göre, randevu alan kişiler bir gün önce akşam saat 20’ye kadar randevusunu onaylayacak, onaylamazsa 15 gün boyunca yeni randevu alamayacak. Gözlerden kaçtı; onaylı randevu sistemine geçilmeden birkaç hafta önce sağlıkta önemli bir uygulama daha başladı.

Artık uzaktan sağlık hizmeti bedellerini SGK’nın, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) üzerinden ödemesi kararı alındı ki, açıkça söyleyeyim bu da sağlık alanında atılmış önemli bir adım. Neden önemli? Çünkü yeni uygulama ile doktorlar, Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nden (MHRS) randevu almış hastalara uzaktan sağlık değerlendirme hizmeti verebilecek ve SGK’da bunu ödeyecek. Bu aynı zamanda son dönemde yaşanan sağlıkta randevu sorununa da çözüm olacak. Ancak bir sorun var. Soruna geçmeden önce uzaktan sağlık hizmeti hakkında kısa bilgi vereyim.

UZAKTAN SAĞLIK HİZMETİ

2022 yılında yapılan bir düzenleme ile hastaların, hastaneye ya da doktora gitmeden uzaktan, elektronik ortamda sağlık hizmeti alabilmesinin, yani uzaktan hasta takibi, teşhisi ve tedavi yapılabilmesinin önü açıldı. İki yıldır da uzaktan sağlık hizmeti talep eden kişiler doktorlar tarafından muayene edilebiliyor, hastalığın takibi yapılıyor, kişinin kan şekeri, kan basıncı gibi klinik durumları değerlendirilebiliyor, konsültasyon veya ikinci görüş talep edilebiliyor, gerekli durumlarda kişiye sağlık kuruluşuna fiziki olarak başvurması öneriliyor ve e-Reçete ve e-Rapor düzenlenebiliyor.

Öğrendiğime göre de bu iki yıllık süreçte uzaktan sağlık hizmeti sunabilmek için 700’ün üzerinde kurum Sağlık Bakanlığı’ndan yetki aldı. İki yıldır uzaktan sağlık hizmeti başarılı bir şekilde uygulanıyor. Hatta öyle ki, sigorta şirketleri de özel hastanelerle anlaşmalar yaparak, özel sağlık sigortası ürünleri bile geliştirdiler. Tek eksik vardı; o da uzaktan sağlık hizmetini SGK’nın ödeme listesi kapsamına almasıydı. Başta özel hastaneler olmak üzere hemen hemen uzaktan sağlık hizmeti veren kurumlar bunu bekliyordu.

SGK YENİ DÜZENLEME YAPTI

Nisan ayının sonunda SGK bir tebliğ yayımlayarak, SUT’da güncellemeye gitti ve uzaktan hasta değerlendirmeye yönelik sağlık hizmetlerini de ödeme kapsamına aldı. Ardından da SGK, “Devlet hastanelerinden MHRS üzerinden alınan randevu ile uzman hekimler tarafından uzaktan sesli ve görüntülü uygulanacak sağlık hizmetinde; muayene, tetkik sonuçlarının, klinik bulguların değerlendirilmesi, izlenmesi, tedavi ve ilaç yönetimi yapılması, teşhis edilmiş olan kronik hastalık kontrolü, reçete ve rapor gibi sağlık hizmeti bedellerini ödüyoruz” şeklinde açıklama yaptı.

ÜNİVERSİTELER DE KAPSAM DIŞI

Yazının Devamını Oku

Tamamlayıcı sağlık sistemine ne zaman geçilecek?

13 Mayıs 2024
Önce kısa bir bilgi vereyim. SGK’nın, 2022 yılında 283 milyar TL olan sağlık harcamaları 2023 yılı sonunda yüzde 95 artarak 553 milyar TL’ye çıktı.

Bu tutarın yüzde 66.4’ünü tedavi giderleri, yüzde 33.6’sını ilaç, reçete gibi diğer bedeller oluşturuyor. SGK’nın sağlık harcamalarına ödediği tutar her yıl katlanarak artıyor. Nitekim SGK’nın yeni yayımladığı 2023 raporunun öneriler kısmında, tedavi ve ilaç harcamalarının artmasının sigorta giderlerinin artırdığına, proaktif önlemler alınması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Son dönemde de kamu hastanelerindeki yoğunluk, muayene randevusu alınamaması gibi sorunlara çözümler üretilmeye çalışılıyor. Özetle, bir taraftan SGK’nın sağlık harcamaları artıyor, diğer taraftan sağlığa ulaşmada sorunlar yaşanıyor. Bu da şu anlama geliyor, sağlıkta sürdürülebilirlik zorlaşıyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI PROGRAMI

Artık tamamlayıcı sağlık sigorta sistemini konuşmanın tam zamanı. Konu yeni değil. 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da sosyal güvenlik sistemi ile kişilere sağlık güvencesi sağlanması amacıyla tamamlayıcı sağlık sisteminin destekleneceği yer alıyor. Yeni bir sistem kurgulamaya da gerek yok. Zaten tamamlayıcı sağlık sigortası sigorta şirketleri tarafından uygulanıyor. SGK kapsamında olan 4 milyon kişinin tamamlayıcı sağlık sigortası bulunuyor.

Tamamlayıcı sağlık sigortası, SGK ile anlaşmalı özel hastanelerin ayakta ve yatarak tedavilerde talep edeceği her türlü fark ücretini karşılıyor. Yani, sigorta SGK’nın ödediğinin üzerini tamamlıyor. Malum, SGK ile anlaşmalı özel hastanelerin vatandaştan yüzde 200 fark ücreti alma hakkı var. Sigortası olan vatandaş muayene randevusu falan beklemeden ve cebinden beş kuruş ödemeden SGK ile anlaşmalı özel hastanede muayene ve tedavi oluyor. Bugün neredeyse her özel hastanenin SGK ile anlaşması bulunuyor. Anlaşması olmayanlar bir elin parmaklarını geçmeyen A Puls hastaneler ki, oralara da zaten özel sağlık sigortası olanlar gidiyor.

İşte belirli kişinin yaptırdığı tamamlayıcı sağlık sigortası, tamamlayıcı sağlık sistemine dönüşecek. Nasıl olacak? Sosyal güvenlik sistemi emeklilere sağlık hizmeti vermeye devam edecek ama çalışanlar tamamlayıcı sağlık sistemi kapsamında tamamlayıcı sağlık sigortası yaptıracak, devlet de ödenecek prime destek olacak. Bu kapsamda, SGK’nın, sağlık sigortası adı altında hem çalışandan hem de işverenden yaptığı prim kesintisinin bir kısmı tamamlayıcı sağlık sigortasına aktarılabilir.

TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI

Şunu da belirteyim, detaylı hesabını yapmayacağım, belki bir başka yazımda değinebilirim; aylık işveren ve çalışandan kesilen genel sağlık sigortası primini 12 ay ile çarpın, çıkan sonucu tamamlayıcı sağlık sigortası primi ile mukayese edin, ortaya çıkan tutara ve farka bir bakın derim, tamamlayıcı sağlık sigortasının çok daha avantajlı olacağını göreceksiniz. Şimdi birileri diyecek ki, ‘iyi diyorsun da sağlık sigortasının fiyatı çok yüksek’. Şu kadarını söyleyeyim, tamamlayıcı sağlık sigortası tüm çalışanları kapsayacak modele gelirse, bugün yıllık 10-12 bin lira olan primler yarıdan daha fazla düşer. Neden? Büyük adetler kanunu işler de da ondan.

Yazının Devamını Oku

Sanayicinin EYT isyanı

9 Mayıs 2024
Önce rakamlardan bahsedeyim ki, anlatacaklarım daha iyi anlaşılsın.

 

2023 yılının Mart ayında yapılan EYT düzenlemesi ile sigorta girişi 8 Eylül 1999 ve öncesi olanlardan prim gün sayısını ve çalışma yılını tamamlayanların yaş şartı aranmadan emekli olmasına imkan tanındı. 2023 yılında 2 milyon kişi düzenlemeden yararlanıp EYT’den emekli oldu. Bundan sonra da prim gün sayısını ve çalışma yılının tamamlayanlar EYT’den yararlanıp emekli olacaklar.

Yazılarımda, EYT’nin sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkisine ara değiniyorum. Keza, SGK da yayınladığı raporlarda bu konuya dikkat çekiyor. Kimi okuyucular da, ‘keşke daha önce uyarsaydın’ diye sitem ediyor. Geçmişte bu konudaki yazılarımı bulup, okursanız; EYT’nin olumsuz etkisi olacağına, kimi emeklilerinin düşük emekli aylığı alacağına değindim.

BİZE BÜYÜK DARBE VURDU
* Geçenlerde bir vesile ile Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) sanayiciler ile bir araya gelip, sohbet etme fırsatı buldum. Laf döndü dolaştı, hem eleman sorununa hem de EYT’ye geldi. OSB Başkanı Eyüp Sözdinler, “EYT bize çok büyük darbe vurdu” diyerek, söze başladı.

Sözdinler, kendi işletmesinden örnek vererek, “Benim işletmem 300 kişilik bir işletme. 100 kişi EYT’li çıktı. Bunların neredeyse tamamı kalifiye eleman. Biz bu kişileri yıllarca yetiştirdik. Bu 100 kişinin 17’si çalışmaya devam etti, gerisi EYT’den emekli olup, ayrıldı, gitti. Büyük bir istihdam kaybına uğradık. Tüm organize sanayi bölgesi bu sorunu yaşadı ve yaşıyor. Bakın, bunların yerini doldurmak kolay değil. Gerçekten EYT bize çok büyük darbe vurdu” dedi.

VASIFLI-VASIFSIZ ELEMAN ARANIYOR

* Eyüp Sözdinler, uzun yıllardır zaten kalifiye eleman sorunu yaşandığından, bunun üzerine EYT’nin geldiğinden yakınarak, şunları söyledi:

Yazının Devamını Oku

Temmuz ayında emekli zamları ne kadar olacak?

8 Mayıs 2024
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı nisan ayı enflasyonu ile birlikte 2024 yılının 4 aylık enflasyonu belli oldu ve hemen hemen her yerde emeklilerin temmuz ayında alacakları maaş zamları üzerine tahminler, hesaplamalar yapılmaya başladı.

Okuyuculardan da, ‘ne kadar zam alırız, tahminin nedir?’ diye sorular gelmeye başladı. Öncelikle şunu belirteyim, mayıs ve haziran enflasyonu açıklanacak, yılın ilk 6 aylık enflasyonu netleşecek, ondan sonra memur ve emeklileri ile işçi, Bağ-Kur emeklilerinin yılın ikinci yarısına ait maaş zamları netleşecek. Şimdiden tahmin yapmak için çok erken ama ben yine de maaş zamları üzerinde analize dayalı bir tahminde bulunayım.

2024-2025 yıllarını kapsayan mali ve sosyal hakların belirlendiği 7. Toplu Sözleşmeye göre 2024’ün Temmuz-Aralık döneminde görevdeki memurlar ile memur emeklileri toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 10 zam alacaklar. 2024’ün Ocak-Haziran dönemini kapsayan 6 aylık enflasyonun yüzde 10’u geçmesi halinde de geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek.

ŞİMDİDEN ENFLASYON FARKI OLUŞTU

TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre de 2024’ün Nisan ayında enflasyon aylık bazda yüzde 3.18 olurken, ocak-şubat-mart-nisan dönemini kapsayan dört aylık enflasyon da yüzde 18.72 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası’nın tahminlerine göre yılın ortasına kadar enflasyon yüzde 75’lere kadar çıkacak ve ardından da hem alınan tedbirler hem de baz etkisiyle temmuz ayından itibaren düşüşe geçecek. Buna göre enflasyon mayıs ve haziran aylarında yüzde 3’ler seviyesinde artış gösterirse, 2024’ün ilk 6 aylık enflasyonu yüzde 25’ler seviyesinde olacaktır; yüzde 27’ye de çıkması muhtemel.

Dolayısıyla emekli maaş zammını da yüzde 25’lik enflasyon tahminine göre yapabiliriz. Yılın ilk dört aylık enflasyonuna (yüzde 18.72) göre, memur ve emeklileri için şimdiden enflasyon farklı oluşmuş durumda. Buna toplum sözleşmeden kaynaklı yüzde 10’luk zammı da eklediğimizde, memur ve emeklilerinin zam tutarı yüzde 13.50 oluyor.

EN DÜŞÜK AYLIK 17 BİN TL

Yılın ilk yarısındaki enflasyonun yüzde 25 olması halinde memur ve emeklileri için yüzde 10’luk enflasyon farkı oluşacak, bunun üzerinde toplu sözleşmeden kaynaklanan yüzde 10’luk zam eklendiğinde ise memur ve emeklileri temmuz ayında maaşlarını yüzde 20 zamlı alacak. Böylece temmuz ayında en düşük memur emeklisinin maaşı 17 bin liraya yükselecek.

Buna göre görevdeki memurlardan genel müdürün (1/4) maaşı temmuz ayında 89.156 liraya, şube müdürünün 48.628 liraya, öğretmenin (9/1) 40.905 liraya, polis memurunun (8/1) 52.855 liraya, hemşirenin (5/1) 47.331 liraya, profesörün (1/4) 86.166 liraya çıkacak.

Yazının Devamını Oku

BES’ini robota devreden rekor kazanç sağladı

6 Mayıs 2024
BES’teki birikimlerini yönetmekte zorluk çekenlerin imdadına robotlar yetişti. Emeklilik fonlarını artık robotlar belirleyip, yönetiyor. Robotların yönettiği fonların getirisi enflasyonun 30 puan üzerinde oldu.

Bir süredir BES katılımcıları arasında şöyle söylemler geçiyor; ‘bizim fonun yönetimini robota devrettik, kafamız rahat etti, kim uğraşacaktı her ay dolar mı, altın mı faiz mi, hisse mi?’. Emeklilik fonlarının yönetiminde robotların payı artıyor. Katılımcılar fonlarını kendileri yönetmek yerine robotların yönetmesini tercih ediyor. Artık her emeklilik şirketi, BES katılımcılarının fonlarını yönetmek için yapay zeka ve algoritmalar kullanarak oluşturduğu fon koçu, fon asistanı, robotik fon, fonmatik isimleri altında robot sistemleri kullanıyor. 

500 BİN KİŞİ ROBOTA DEVRETTİ

- Düne kadar emeklilik şirketlerinin BES katılımcılarına fon önerilerinde bulunması kanunen yasaktı ve katılımcılar, birikimlerini kendi seçtikleri fonlarda değerlendirmek durumundaydı. Bundan özellikle fonlar ve getiriler konusunda bilgisi olmayan BES katılımcıları olumsuz etkilendi; bırakın getiri elde etmeyi birikimleri eridi, bu nedenle binlerce kişi sistemden ayrılmak zorunda kaldı. BES şirketlerine yatırım danışmanlığı hakkı tanınması ile birlikte hem BES’te getiriler arttı hem de emeklilik şirketleri danışmanlıkta robotik sistemlere geçti. İşte bu robotlar, tasarruflarını değerlendirecek fonlardan anlamayan, piyasalar hakkında bilgisi olmayan, ‘birikimimi hangi fonda değerlendirsem de yüksek getiri sağlasam’ endişesi duyanların imdadına yetişti.

Bugün, 800 milyar TL’ye yakın emeklilik fonlarının 60 milyar TL’sini robotlar yönetiyor ve yaklaşık 500 bine yakın BES katılımcısı tasarruflarının yönetimini robotlara devretmiş durumda.

Peki, sistem nasıl işliyor? Öncelikle şunu belirteyim, robot deyince; finans piyasası koşullarına göre matematiksel kurallar, algoritmalar kullanılarak oluşturulan finansal modellerden bahsediyoruz ve buna da robo danışmanlık deniyor. Aslında uygulama basit. Tasarruflarınızı değerlendirecek fonların içeriğinde neler olduğunu bilmiyorsanız, finans konusunda bilginiz yoksa ya da bilginiz sadece mevduat faizi ile sınırlıysa, fonları ve getirileri sürekli takip edip, piyasa şartlarına göre değiştirmek istemiyorsanız, fonların yönetimini robota devrediyorsunuz.

ROBOTLAR FONLARI NASIL YÖNETİYOR?

- Sürecin başında emeklilik şirketi; yaşınız, yüksek getiri için ne kadar risk alabileceğiniz, yatırım tercihleriniz, emeklilikteki beklentiniz, aylık geliriniz gibi sorularla sizin hem risk algınızı hem de yatırımcı profilinizi çıkarıyor; buna göre de fon önerisinde bulunuyor. Bu öneriyi kabul ettikten sonra da artık tasarruflarınızın yönetimi robotlara geçiyor. Robotlar, yapmış olduğunuz tercihlere ve her ay piyasa koşullarına göre fon öresinde bulunup, birikimlerinizi bu fonlara yönlendiriyor. Böylece, ‘bu ay altının getirisi yüksek altın fonuna mı kaysam, döviz ağırlıklı fonları mı tercih etsem, faizler yükseliyor tasarrufumu faiz getirili fonlarda mı değerlendirsem?’ diye endişe etmiyorsunuz; robotlar bu tercihi sizin adınıza yapıyor. Öyle ki, o ay, altın ve hissenin getirisi yüksek olacaksa hem altın hem de hisseden fon sepeti oluşturup, tasarrufunuzu bu fonlara yöneltiyor.

GETİRİ GARANTİSİ VAR MI?

Yazının Devamını Oku

İş dünyası kıdem tazminatında reform istiyor

2 Mayıs 2024
Konuyu gündeme İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan getirdi.

Geçen hafta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuk olduğu İSO’nun, nisan ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan Bahçıvan, iş dünyasının en önemli konu başlıklarından birinin kıdem tazminatı olduğunu, mevcut kıdem tazminatı sisteminin hem işçiyi hem de işvereni fazlasıyla mağdur ettiğini belirterek, “Mevcut sistem içinde kıdem tazminatı alabilen işçi oranı yüzde 15’in altında bulunuyor. Bu nedenle kıdem tazminatında işverenin mevcut yükünün artırılmaması ve oluşturulacak olan yeni modellerin tasarruf sahipleri açısından bir endişe doğurmayacağı temel unsurları çerçevesinde, kıdem tazminatı konusunun gözden geçirilerek reforma tabi tutulmasının zamanı gelmiştir” dedi.

İSO Başkanı’nın açıklaması sonrası kıdem tazminatında reform konusu yeniden gündeme geldi. Yeniden diyorum, çünkü neredeyse son 20 yılın sorunu ve konusu. Bugün işçilerin yüzde 85’e yakını kıdem tazminatını alamıyor. Yani, her 100 çalışandan 85’i kıdem tazminatını alamıyor, yüzde 15’i ancak alabiliyor. Kayıt dışı istihdam nedeniyle de her 100 çalışandan 35’i kıdemini alabiliyor. Tazminat ödenmemesi için işçilerin her yıl işe giriş-çıkışı yapılıyor. Yargıda ve arabuluculuk sisteminde, işçi ve işveren uyuşmazlıkları dosyalarının yüzde 70’e yakını kıdem tazminatıyla ilgili uyuşmazlıklardan kaynaklanıyor.

KIDEM CİDDİ PROBLEM

Nereden bakarsanız son 10 yıldır, kıdem tazminatında reform yapılacağı, hemen hemen tüm ekonomik planlarda yer aldı. Öyle ki, reformun içeriği bile hazırlandı, adı da bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı sistemi; bir başka şekliyle de kıdem tazminatında fonlu sistem olarak kurgulandı.

Hemen belirteyim, daha doğrusu hatırlatayım; 2023’ün sonlarında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Kıdem tazminatında maalesef çok ciddi problemler var. Ödenmeme meseleleri var. Özellikle iş dünyasında oluşturduğu belirsizlik var. Bir dönem bir fon oluşturup bununla bu problemi çözme gibi bir yaklaşım vardı. Dolayısıyla bunlar önümüzdeki dönemde yine Türkiye’nin gündemde olan konuları olacak” açıklamasını yapmıştı.

TARAFLAR NEDEN ANLAŞAMIYOR?

Yeri gelmişken, bir süredir kamunun kıdem tazminatında reform yapılması konusunda kararlı olduğu, birtakım çalışmalar yapıldığı, ilgili kurumlar arasında konunun konuşulup, tartışıldığı kulağıma geliyor. Tahmin ediyorum, İSO Başkanı’nın birden bire konuyu gündeme taşıması da bundan kaynaklanıyor.

Taraflar neden anlaşamıyor? Sendikalar, ‘Kıdem kırmızı çizgimiz dokundurmayız’ diye reforma karşı çıkıyor. İşçi sendikaları kıdem hesaplamasında yıllık 30 günden, aylık da yüzde 8.33’lük orandan taviz vermiyor. İşveren kesimi ise, bu oranın yüzde 5.6 olması gerektiğini savunuyor. Tabi burada iş dünyasının da çuvaldızı kendine batırması gerekiyor çünkü işverenlerin büyük bir çoğunluğu her yıl kıdem tazminatı karşılığı ayırması gerekirken, ayırmıyor. Neden? Özellikle on binlerce çalışanı olan işletmeler, kıdem tazminatı karşılığı ayırsa, neredeyse sermaye kadar bir tutar ortaya çıkıyor.

Yazının Devamını Oku

DASK ödemeleri durdurdu Yargıtay kararı bekleniyor

29 Nisan 2024
Bir süredir 6 Şubat depremlerinde konutu hasar görüp de sonrasında DASK ile anlaşmazlığa düşen okuyuculardan sorular alıyorum. Özetle, ‘lehimize karar çıktı ama DASK ödeme yapmıyor’ diyorlar. Konuyu araştırdım. Ama önce sorun nereden kaynaklanıyor, kısaca değineyim.

Daha önceki yazılarımda da değindim, o nedenle özet geçeceğim. 2022’nin sonlarında DASK’ın teminat tutarları artırıldı, bu artış sigortalılara duyuruldu. Zorunlu deprem sigortası olanların yeni teminatlardan yararlanması için ek prim ödeyerek, poliçesini yenilemesi, yani zeyilname yaptırması gerekiyordu. O dönem kimi sigortalılar zeyilname yaptırarak, poliçelerini yeniledi, kimileri ise yenilemedi. 6 Şubat depremleri sonrası DASK, deprem bölgesinde, olması gerektiği gibi ya da genel şartların hükmettiği gibi zeyilname yaptıranların hasarlarını yeni teminatlar üzerinden ödedi, zeyilname yaptırmayanların hasarlarını ise poliçede yazan teminatlar üzerinden ödedi.

Sonrasında ortalığı karıştırarak, kendine rant sağlamak isteyen birileri çıkıp, ‘zeyilname yaptırılmasa bile DASK hasarları yeni teminatlar üzerinden ödemek zorunda, dava açın, tahkime gidin, kesin lehinize sonuçlanır’ diyerek, vatandaşın aklını karıştırdı. Kimileri mahkemelere gitti, kimileri de ağırlıklı olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurdu. İşte bundan sonrasında işler iyice ilginçleşiyor.

DASK HEM HAKLI HEM HAKSIZ ÇIKTI

Vatandaşların DASK hakkında yaptığı başvurular incelendi ve ortaya iki farklı hüküm çıktı. Birinde, ‘DASK, zeyilname yaptırmayanlara poliçelerinde yazan teminatları ödeyerek, kurallara uygun hareket etmiştir’ diyerek, DASK lehine karar verildi. Diğerinde tam tersi, ‘Zeyilname olmasa bile DASK yeni teminatlar üzerinden ödeme yapmak zorunda’ denerek, DASK aleyhine, tüketici lehine karar verildi. Farklı kararların çoğu da Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurulardan kaynaklandı. İlginç değil mi? Şikâyet aynı, konu aynı, DASK’ın kanunu belli, kuralları belli, şartları belli ama şikayet dosyasına bakan bir sigorta hakemi, ‘DASK haklı’ diyor; bir diğeri, ‘yok kardeşim DASK haksız’ diyor.

VATANDAŞLAR ARASI AYRIMCILIK

Daha bitmedi. Kanun gereği Sigorta Tahkim Komisyonu’nun belli miktara kadar verdiği karar -ki, bu tutar da 230 bin TL- kesin karar sayılıyor, temyize gidilemiyor. Düşünün, DASK hakkında aynı sorundan dolayı iki vatandaş şikayette bulunuyor, birisinin şikayeti haklı bulunuyor, diğerininki haksız bulunuyor. Haklı bulunan hasarını alıyor, haksız bulunan eli kolu bağlı, temyize bile gidemiyor. Böyle garabet olur mu?

Nitekim DASK’ta, böyle garabet olmaz, vatandaşlar arasında ayrımcılığa ve haksızlığa yol açılıyor deyip, Yargıtay’a başvurdu. O nedenle hem tahkimden hem de mahkemelerden vatandaş lehine karar çıksa da şimdilik ödeme yapmıyor, Yargıtay’ın kararını bekliyor. Son kararı Yargıtay verecek ve vereceği karar da emsal olacak.

YARGITAY KARARI EMSAL OLACAK

Yazının Devamını Oku

O feribotta zarar gören araçların hasarını kim karşılayacak?

26 Nisan 2024
Geçen hafta cumartesi günü Marmara denizinde eşine ender rastlanan olaylardan biri yaşandı.

Yalova-Yenikapı seferi sırasında şiddetli fırtınaya yakalanan İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) feribotunda bulunan araçlar zarar gördü. Yükselen dalgalar nedeniyle feribotun içindeki araçların kimilerinin camları kırıldı, kimilerinin kaportalarında göçükler oluştu, kimi araçlar da birbirlerine çarparak hasara neden oldu.

Diyeceksiniz ki, bunun neresi ender yaşanan olay? Feribotun fırtınaya yakalanması ender bir olay değil tabi ki, ama fırtına ve dalgalar nedeniyle araçların bu kadar büyük zarar görmesi, birbirlerine çarparak ciddi hasara neden olması ender yaşanan bir olay. Öyle ki, bazı araçlar neredeyse pert derecesinde zarar gördü.


TARTIŞMA KONUSU OLDU

Sonrasında ise araçların zararını kim karşılayacak sorusu gündeme geldi. Sosyal medya platformlarında herkes bu soruyu sormaya başladı. Kimi okuyuculardan da ‘sigorta karşılar mı, trafik sigortası hasarı öder mi?’ benzeri sorular gelmeye başladı. Hatta sosyal medyada, ‘karayolu değil ki, trafik veya kasko neden karşılasın, sigorta bu hasarları ödemez’ yorumları bile yapıldı.

Açıklık getireyim, o feribottaki araçların hasarını sigorta ödeyecek. Hangi sigorta derseniz; kasko sigortası karşılayacak. Bilgi olsun diye söylüyorum, trafik sigortası bu zararları karşılamaz. Feribotta zarar gören araçlardan kaskolu olanlar, sigorta şirketine başvurabilir ve sigorta şirketi de tüm zararı karşılar.

Peki, kaskosu olmayanlar ne yapacak? İş burada iş biraz farklılaşıyor. İDO’nun deniz araçları sigortalı. Tüm deniz araçlarının sorumluluk sigortası yaptırması zorunlu. Nasıl ki, trafikteki araçlar trafik sigortası yaptırmak zorundaysalar; yolcu ve yük taşıyan deniz araçları da denizde meydana gelebilecek olumsuz durumlara karşı P&I adı verilen sorumluluk sigortasını yaptırmak zorundalar. Bu sayede gemideki yolculara, çalışanlara, geminin taşıdığı yüke gelecek tüm zararlar sigorta kapsamında.

Yazının Devamını Oku