Paylaş
Geçen hafta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuk olduğu İSO’nun, nisan ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan Bahçıvan, iş dünyasının en önemli konu başlıklarından birinin kıdem tazminatı olduğunu, mevcut kıdem tazminatı sisteminin hem işçiyi hem de işvereni fazlasıyla mağdur ettiğini belirterek, “Mevcut sistem içinde kıdem tazminatı alabilen işçi oranı yüzde 15’in altında bulunuyor. Bu nedenle kıdem tazminatında işverenin mevcut yükünün artırılmaması ve oluşturulacak olan yeni modellerin tasarruf sahipleri açısından bir endişe doğurmayacağı temel unsurları çerçevesinde, kıdem tazminatı konusunun gözden geçirilerek reforma tabi tutulmasının zamanı gelmiştir” dedi.
İSO Başkanı’nın açıklaması sonrası kıdem tazminatında reform konusu yeniden gündeme geldi. Yeniden diyorum, çünkü neredeyse son 20 yılın sorunu ve konusu. Bugün işçilerin yüzde 85’e yakını kıdem tazminatını alamıyor. Yani, her 100 çalışandan 85’i kıdem tazminatını alamıyor, yüzde 15’i ancak alabiliyor. Kayıt dışı istihdam nedeniyle de her 100 çalışandan 35’i kıdemini alabiliyor. Tazminat ödenmemesi için işçilerin her yıl işe giriş-çıkışı yapılıyor. Yargıda ve arabuluculuk sisteminde, işçi ve işveren uyuşmazlıkları dosyalarının yüzde 70’e yakını kıdem tazminatıyla ilgili uyuşmazlıklardan kaynaklanıyor.
KIDEM CİDDİ PROBLEM
Nereden bakarsanız son 10 yıldır, kıdem tazminatında reform yapılacağı, hemen hemen tüm ekonomik planlarda yer aldı. Öyle ki, reformun içeriği bile hazırlandı, adı da bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı sistemi; bir başka şekliyle de kıdem tazminatında fonlu sistem olarak kurgulandı.
Hemen belirteyim, daha doğrusu hatırlatayım; 2023’ün sonlarında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Kıdem tazminatında maalesef çok ciddi problemler var. Ödenmeme meseleleri var. Özellikle iş dünyasında oluşturduğu belirsizlik var. Bir dönem bir fon oluşturup bununla bu problemi çözme gibi bir yaklaşım vardı. Dolayısıyla bunlar önümüzdeki dönemde yine Türkiye’nin gündemde olan konuları olacak” açıklamasını yapmıştı.
TARAFLAR NEDEN ANLAŞAMIYOR?
Yeri gelmişken, bir süredir kamunun kıdem tazminatında reform yapılması konusunda kararlı olduğu, birtakım çalışmalar yapıldığı, ilgili kurumlar arasında konunun konuşulup, tartışıldığı kulağıma geliyor. Tahmin ediyorum, İSO Başkanı’nın birden bire konuyu gündeme taşıması da bundan kaynaklanıyor.
Taraflar neden anlaşamıyor? Sendikalar, ‘Kıdem kırmızı çizgimiz dokundurmayız’ diye reforma karşı çıkıyor. İşçi sendikaları kıdem hesaplamasında yıllık 30 günden, aylık da yüzde 8.33’lük orandan taviz vermiyor. İşveren kesimi ise, bu oranın yüzde 5.6 olması gerektiğini savunuyor. Tabi burada iş dünyasının da çuvaldızı kendine batırması gerekiyor çünkü işverenlerin büyük bir çoğunluğu her yıl kıdem tazminatı karşılığı ayırması gerekirken, ayırmıyor. Neden? Özellikle on binlerce çalışanı olan işletmeler, kıdem tazminatı karşılığı ayırsa, neredeyse sermaye kadar bir tutar ortaya çıkıyor.
NASIL BİR REFORM?
Peki, kıdem tazminatında reform yapılacaksa, nasıl bir reform olacak? Ağır basan senaryo, kişisel hesaba dayalı fonlu bir sistem olması. En basit haliyle çalışanların kıdem tazminatları kendilerine ait bir hesapta yönetilecek, işveren bu hesaba dokunamayacak, her ay ya da her yıl çalışanının kıdemini bu hesaba yatıracak, çalışan da yatırıldığını takip edebilecek.
Şimdi bu satırları okuyan birileri diyecektir ki, ‘Fonlu sistemi emeklilik şirketleri mi yönetecek, kıdem tazminatı özel şirketlere mi aktarılacak?’. Doğru, bu da konuşulup, tartışılan bir konu ama kıdem tazminatı emeklilik şirketlerinin alanına girmediği gibi; bu hesapları kendilerinin yönetmelerine şiddetle karşı da çıkıyorlar.
Paylaş