Nil Karaibrahimgil

Nil’in Kızları’na bağış günü bugün

22 Nisan 2019
Bir burs fonunun rüzgarını yelkenine alıp, hayallerinin peşine takılan o kızlara hayran oldum ben o gün.


Kafalarına taktıkları gelecekleri gözümü alıyordu.
Canlarını acıtan şeyler vardı, konuştuk biraz.
Benim de canım acımıştı aynı yerlerden, nasıl kabuk bağlayıp geçtiğini anlattım o yaraların.
İnsan karanlıkta da yol almalı dedim. Sanki kendime der gibi.
Hep beraber oturduk yere.
Hayatın başındaydılar. Kuşanıyorlardı. Onları tebrik ediyordum.

Yazının Devamını Oku

Beğeniliyorum öyleyse varım

15 Nisan 2019
“Üzülerek şunu söyleyebiliriz ki, birçok insan, bütün güçlerini fiziksel görünüşleri ve ötekiler üzerinde bıraktıkları etki konusuna harcamaktadırlar.”

Epiktetos bu cümleyi, neredeyse bundan 2 bin sene önce söylemiş.
Milattan sonra 50-130 yılları arasında yaşamış bu adam, nasıl oluyor da sosyal medya ve selfie’lerden bahsediyor?
Acaba diyorum insanlık hep aynı da, araçlar mı değişiyor sadece?
O zamanlar bundan şikayet ediyor, biz de 2 bin yıl sonra aynı şeyden şikayet ediyoruz.
Like’able me, like’able life.
Slogan bu. Beni like’lamış.
Beni kimler like’lamış?

Yazının Devamını Oku

Gelecek denilen o gelmek bilmeyen şey

8 Nisan 2019
‘İnsan anda yaşayamaz’ demiş biri. Şimdi unuttum kim.


Demiş ki, bu insan denilen iki ayaklı düşüngeç, geçmişine basarak geleceğe zıplamaya çalışır sürekli.
Şu anda durup bakmaya, yaşayıp sindirmeye programlı değil ki.
Birkaç yüz bin yıldır kafası böyle çalışmış.
Nedenleri sonuçlara taşıyıp durarak.
Hatıralarını hayallerine bağlamaya çalışarak.
“Şimdi tutmuş, ‘çocuk gibi şimdiyi yaşasak keşke’ diye kitaplar yazıyorsunuz, olacak iş mi” demiş. Belki haklı. Olmayacak duaya amin diyoruz belki.

Yazının Devamını Oku

144. kadın da benim işte

1 Nisan 2019
Bir kitap buldum. Küçük hazinem. Sanki içinde benden 143 tane var.


Kitabın ismi “Daily Rituals: Women at Work” (Çalışan kadınların günlük ritüelleri)
Yazarı Mason Currey, Coco Chanel’den Virginia Woolf’a, Martha Graham’dan Frida Kahlo’ya kadın sanatçıların günlük çalışma ritüellerini araştırmış.
Kendimi yüzyıllardır akan kadın sanatçılar nehrinde yıkanır buldum.
Her damlasını bildiğim, her denileni anladığım, her tuzunu tattığım, oh.
İçime serin sular serpilmedi desem yalan olur. Çoğu zaman neyi nereye yerleştireceğimi bilemeyip, kendime rutinler uydurmak zorunda kalmak bana zor gelmişti.
Bir patron, iş arkadaşları, ortak bir masa aradığım çok oldu.

Yazının Devamını Oku

Tek fenerim, değerlerim

25 Mart 2019
Bazen soruyorlar neden öyle yaptınız?


Bu bazen övmek, bazen de yermek için oluyor.
Seni rafın en tepesine koymak ya da buruşturup atmak istiyorlar.
İkisinin de mertebe açısından bir farkı yok gözümde.
Raf ve çöp. Uydurulmuş yükseltiler.
Tek boyutlu bakış açıları.
Hayatta bir şeyler yapıp, omzuna rütbeler asmış herkes çok iyi bilir ki, en sevilen şey cart diye onu koparıp geri alıvermektir.

Yazının Devamını Oku

Bugünler, eski güzel günler

18 Mart 2019
Kendime sinir oluyorum bazen.

Sürekli ‘yapılacaklar’ listesi yazan biri olduğum için.
Yaptıklarımın üstünü çiziyorum diye.
Ne yani, üstünü çizmek için mi bu kadar uğraştım?
Sonra yeni şeyler.
Güzel olan hep yeni olanmış gibi.
Olup bitenleri, bazen bir sineği savar gibi elimle uzaklaştırarak, olacakları düşleyerek geçen günler.
Bekleyiş hayatı o. Ve işin acayibi, inmek istediğin durak hep bir sonraki oluyor.

Yazının Devamını Oku

Kahramanım Sümeyye Balcı

11 Mart 2019
Her akşam yatmadan kendime sorduğum bir soru var: Bugün ne karşılaşma yaşadın? Kim sana sanki uzaklardan haber getiren bir ulak gibiydi? Kim içinde uyuyan bir şeyi, hafifçe dürtüp uyandırdı?


Her gün kolayca cevap veremiyorum. Bazı günlerse Sümeyye Balcı gibi müthiş biri çıkageliyor.
Sümeyye’nin doğuştan kolları yok ve hem engellilerde hem de normallerde dünya şampiyonu milli yüzücümüz.
Hemen insanın aklına ‘nasıl oluyor’ sorusu geliyor.
Açın dinleyin TED konuşmasında, anlatmış hikayesini.
Nasıl evde destek gördüğünü, okulda nasıl ayrık otu gibi dışlandığını.
Karanlıkta uyanıp, daha iyi yüzmek için, kendini attığı buz gibi havuz sularını...

Yazının Devamını Oku

Kendini dışarıdan seyretmek

4 Mart 2019
Eğer bir dövme yaptırsaydım, ‘inşaat var’ yazısı olurdu. Bir tane daha var yazdıracağım ama ilk bunu yazardım. Hayatı bitmeyen bir okul, yaşamayı her gün öğrencilik gibi görüyorum. Okul bitince başlıyor asıl öğrenmeler. Keşke okul da hayatı öğretse.

Kitapları okurken notlar alma alışkanlığım üniversitede başladı.
Hani insanlar çeşit çeşit öğrenirmiş ya, ben yazarak öğreniyorum.
Ve bu kağıt kalemle olmalı.
Yazdıklarım, defter defter kaybolup gidiyorlar ama olsun, yazdığım an sanki onları bir ütüyle sabitliyorum içimdeki kumaşa.
Çıkmıyor kolay kolay.
Bu hafta deftere aldığım nota geleyim o zaman.
Biz ‘her çocuk bir evren’ yuvasını kurarken, Rudolf Steiner’ın waldorf felsefesinden ilham almıştık.

Yazının Devamını Oku