Nedim Şener

Tarih tekerrür ediyor - Denizlerde Misak-ı Milli ‘Mavi Vatan’ı ilan etme zamanı

18 Ekim 2021
Fransız Le Figaro gazetesinde 11 Ağustos 2020 günü yayınlanan: ‘Batılı Ülkeler Erdoğan Emperyalizmine Direnmeli’ başlıklı makalede Ayasofya’nın ibadete açılmasının, “Avrupa’ya hakaret ve tehdit” içeren bir provokasyon olduğu, Türkiye’nin, Yunan adalarının egemenliğine düzenli olarak saldırarak bin yıllık hayallerine yeniden başladığı ve Kıbrıs ile Yunanistan’daki toprak ihlallerini artırdığı yazıldı.

Le Figaro’nun saçmalıkları bununla sınırlı değil, yazıda aynen şu ifadeler yer aldı:

“(...) Sevr Antlaşması, özellikle özerk bir Kürdistan’ın yaratılmasını amaçlıyordu. Antlaşma Boğazlar’ın Osmanlı askerinden arındırılmasını dayatıyordu. Sevr Antlaşması hiçbir zaman uygulanamadı. Kemal (Mustafa Kemal Atatürk) daha sonra padişahı devirmek, müttefik ordularını kovmak, antlaşmayı çiğnemek ve Yunan ordusuyla savaşmak için Türk ordusunun başına geçti ve Sevr Antlaşması’nı 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması ile değiştirdi. Lozan’ın imzalanmasıyla Türkiye’nin Hıristiyanlardan, özellikle de Rumlardan arındırılması tamamlanmış oldu.

NATO müttefiki olan Fransa ve Türkiye arasında Akdeniz’de devriye gezisi sırasında meydana gelen ciddi olay, zehirli bir jeopolitik aktör olan Türkiye’ye karşı çıkmak için Sevr Antlaşması’nın bazı hükümlerine geri dönülmesinin ne kadar acil olduğunu göstermektedir. Ülkemiz Fransa’nın onuru tehlikededir.”

MAKALE DEĞİL, PLAN

Bu yalnızca bir gazetenin makalesi değil, Fransa’nın görüşü de olduğuna kısa süre önce şahit olduk. NATO üyesi olan Yunanistan ve Fransa, ekim ayı başında savunma ve güvenlik alanlarında işbirliğine yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı. Taraflardan birinin saldırıya uğraması halinde diğerinin yardım etmesini düzenleyen anlaşmanın Türkiye’ye tehdit olduğu, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in “Kimin kimi ‘Casus belli’ ile tehdit ettiğini biliyoruz.” ifadesi ile ortaya çıktı.

Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarmasını Türkiye’nin savaş sebebi saymasına atıfta bulunan Yunan Başbakan’ı Ege’de savaşa sebep olabilecek niyetini de açık etmiş oldu.

Ardından da,

Yazının Devamını Oku

'Kürt sorunu' tartışması HDP’ye gösterilen havuçtur

15 Ekim 2021
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” deyince, HDP’li Sezai Temelli ve Mithat Sancar dahil “muhatap İmralı” dediler.

HDP Milletvekili İmam Taşçıer ise sadece muhatabı değil, çözümü de tarif etti: “Anayasa’nın ilk dört maddesi değiştirilmezse Kürt sorunu tartışılamaz. Kürtlerin talepleri de bellidir. Bu sorunun muhatabı Abdullah Öcalandır.

HDP, CHP’ye de verdiği 11 maddelik Tutum Belgesi’nin dördüncü maddesinde “Başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması”nı öneriyor.

ANLAŞTIKLARI SADECE ADI

Bunun tek anlamı var; Türkiye’nin üniter yapısının yok edilmesi ve bölünmesi.

Kılıçdaroğlu’nun “muhatabı HDP”, Anayasa’nın ilk dört maddesinde değişiklik istiyor.

Kılıçdaroğlu, buna karşı görünüyor. Önceki gün muhtarlarla bir araya geldiğinde şunu söyledi: “İlk 4 madde, zaten değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler, bunlar da tartışılıyor son günlerde ama o tartışmaların tamamı yapay. Hiç kimse ilk dört maddeye dokunamaz. İlk dört maddenin teminatı, Türkiye Cumhuriyetinin şerefli vatandaşlarıdır. Bunu herkesin bilmesini istiyorum.

CHP ile HDP sadece “Kürt sorunu” başlığında anlaşıyor. Muhataplık konusunda bile HDP, terörist başı Öcalan’ı adres gösterirken, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesini istiyor. “Kürt sorunu” dediği şeyin ne olduğunu ve “çözüm önerisi” getirmeyen Kılıçdaroğlu “muhatabı” HDP’nin Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi önerisine karşı.

Peki biz neyi tartışıyoruz?

Yazının Devamını Oku

Sinsi bir gerilim stratejisi: Siyasi cinayetler

13 Ekim 2021
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 13 Mart 2016 günü İzmir’de bir grup gazeteciyle sohbet ederken şunları söylemişti: “İktidar yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler dahil, her şeyi yapabilecek pozisyonda şu anda.”

Aradan beş buçuk yıl geçti, 8 Ekim 2021 günü yaptığı bir konuşmada ise, “Gerilimden kaçınmak lazım” diyerek yaptığı açıklama ile gerilimi artırdı. 13 Mart 2016’daki sözlerini neredeyse tekrar ederek, “iktidarın siyasi cinayetler işleyebileceğini” şöyle ifade etti:

Karşı taraf gerilimi tırmandıracaktır. Çok daha sert bir ortamda siyaset yapmayı nasıl sağlayabiliriz, onun arayışına girecektir ama ben şundan eminim, eğer iş belli grupların ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezse, bir gerilim olmaz. Bütün tahriklere rağmen bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler kaygım var. Erdoğan ‘Dur bakalım başınıza daha neler gelecek’ diyor. Açıkça tehdit ediyor. Kaygılarım var. Yani Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir. İşin Türkçesi bu. Gitmemek için her yolu deneyecektir. Çünkü iktidardan gitmenin kendisi için maliyetinin ne kadar ağır olduğunu görüyor.

‘TÜRKİYE’DE CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YOK’ DEMİŞTİ

Kılıçdaroğlu beş buçuk yıl önce olduğu gibi bugün de AKP’nin iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler işleyebileceğini tekrarlıyor.

Kılıçdaroğlu’nun yıllardır gerek yurtiçinde gerek yurtdışında yaptığı açıklamalarda tekrar ettiği bir cümlesi de “Türkiye’de kimsenin mal ve can güvenliği yok” ifadesidir.

10 Ağustos 2017’de, “Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok” dedi.

17 Kasım 2019

Yazının Devamını Oku

Dink’in kardeşinden tazminat yorumu: O parayı, suçu işleyen ödesin

12 Ekim 2021
Dink cinayetinde ‘hizmet kusuru’ olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’nı, aileye 1 milyon 66 bin liralık tazminat ödemeye mahkûm eden kararı Dink’in kardeşi Hosrof Dink’e sordum. “Hepimiz biliyoruz Hrant’ı korumak devletin göreviydi. Para nedir, insan kaybettikten sonra. Bu tazminatı devletin değil, suçu işleyen kamu görevlilerinin ödemesi lazım” dedi.

GAZETECİ Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 günü İstanbul Şişli’de sahibi olduğu gazetenin önünde öldürülmesiyle ilgili süreç, Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in Ermeni kökenli yetim bir kız olduğuna dair haberin ‘Agos’un 6 Şubat 2004 tarihli sayısında “Sabiha Hatun’un Sırrı” başlığıyla yayınlanmasıyla başladı.

Aynı haber, Agos gazetesi kaynak gösterilerek, Hrant Dink’in de görüşüne yer verilerek, Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan tarafından 21 Şubat 2004’te “Sabiha Gökçen’in 80 yıllık sırrı” başlığıyla çıkınca Orgeneral Hilmi Özkök’ün başında olduğu Genelkurmay tarafından çok ağır bir basın bildirisi yayınlandı.

GENELKURMAY BİLDİRİSİ

22 Şubat 2004 Pazar günü Genelkurmay internet sitesinden yayınlanan bildiride, “Böyle bir sembolü amacı ne olursa olsun tartışmaya açmak, milli bütünlüğe ve toplumsal barışa karşı bir cürümdür” diyerek tepki gösterildi.

Ertesi gün Hrant Dink İstanbul Valiliği’nden bir telefon aldı ve elindeki belgelerle görüşmeye çağrıldı. Vali yardımcısının yanında iki MİT görevlisi vardı ve Dink’in deyimiyle, “ayağını denk alması” isteniyordu.

Sonra, sokaklar harekete geçti, Levent Temiz’in başlarında olduğu bir grup ırkçı Agos gazetesinin önüne gelip “Hrant Dink bundan sonra nefretimizin hedefidir, hedefimizsin” ve “Bir gece ansızın gelebiliriz” şeklinde tehditler savuruyordu. Dink’e yönelik tehditler Agos gazetesinin e-posta adresini doldurmuştu.

EMNİYET KORUMADI

Yazının Devamını Oku

Terör örgütü PKK’nın HDP, CHP, İYİ Parti’ye çizdiği perspektif

11 Ekim 2021
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün yaptığı bir konuşmada, terör örgütü PKK’nın 2023 seçimlerine giderken HDP’ye çizdiği perspektife ilişkin bir belgenin 15 gün önce güvenlik güçlerinin eline geçtiğini açıkladı.

Bakan Soylu, “Bugüne kadar bir kez terörü lanetlemeyen, terör örgütüyle kol kola gezen, elimizde PKK terör örgütünün HDP’ye 15 gün önce gönderdiği belge var. Nasıl davranacağını, hangi adımları atacağını, siyaseti nasıl yapacağını, PKK’ya nerede bağlı olacağını ifade eden bir talimat metni. Yukarıdan aşağı yazmışlar talimat metnini. Kılıçdaroğlu, Akşener, siz belki kendi koltuğunuz uğruna, sizi kandırdıkları, pişpişledikleri koltuğunuz uğruna bu milletin özgürlüğünü ve hürriyetini bir kenara bırakırsınız ama şehitlerimiz, sizin yakanızı ve bu millet sizin yakanızı bırakmaz.”dedi.

İSTİHBARAT, TESPİT ETTİ

Güvenlik ve istihbarat birimleri tarafından ele geçirilen belgede, HDP’nin CHP ve İyi Parti ile ilişkisinin de nasıl olması gerektiği anlatılıyor. PKK’nın HDP’ye direktifinde, sözde “direniş” adını verdikleri, PKK’nın terör faaliyetlerinin parçası olarak ülke içerisinde, HDP merkezli bir sözde direnişin yürütüldüğü, bunun başarılı olması için ortaya çıkan avantajlı durumların iyi değerlendirilmesi gerektiği fakat yeterli çabanın gösterilmediği belirtiliyor.

AYAKLANMA FIRSATI KAÇTI

Örnek olarak da İzmir’de HDP’li Deniz Poyraz’ın öldürülmesi gösteriliyor. Toplumun çeşitli kesimlerinin Deniz Poyraz’ın öldürülmesi olayına üst düzey tepki gösterdiğini, buna karşı HDP teşkilatlarının bu konuda oldukça yetersiz kaldığı, yaşanan olay sonrası bir ayaklanma çıkarılma fırsatının olduğu ama HDP’nin bunun yerine bir iki etkinlik yapmakla yetindiği anlatılıyor.

Deniz Poyraz’ın öldürülmesi olayının, “HDP’nin kapatılması gündemi” sırasında ortaya çıktığı ve bu konunun çok iyi değerlendirilmesi, “HDP’yi Savun” konulu etkinliklerin büyük kitlelerin katılacağı eylemlere dönüştürülmesi gerekirken bunun gerçekleşmediği ifade ediliyor.

Belgede, bununla ilgili “çok iyi bir zemin” oluştuğu, hatta CHP’nin TV kanallarında bile bu mitinglerin duyuru ve reklamının yapıldığı hatırlatılıyor.

HDP, ‘Ben olmadan kazanamazsınız’ desin

Yazının Devamını Oku

Kokuşmuş sosyal medya düzeni Amerikalıları da rahatsız ediyor

8 Ekim 2021
6 Kasım 2020 günü bu köşedeki yazım “Amerika’nın sosyal operasyon medyası” başlığını taşıyordu. Son Amerikan seçimlerinde Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kuruluşlarının şimdiki Başkan Biden’ı tutarken, bir önceki ABD Başkanı Trump’a karşı sansüre varan engellemeler yaptığını örnekleriyle anlatmıştım.

ABD’nin uluslararası operasyon çeken sosyal medya şirketlerinin faaliyetleri hakkında da şu örnekleri vermiştim:

Venezuela’da muhalif siyasetçiyi destekleyip seçilmiş Maduro hükümetini devirmek için örtülü darbe planlayan ABD, Başkan Trump’ın Venezuela muhalefet liderini ‘geçici devlet başkanı’ olarak tanıdığını duyurmasının ardından Facebook ve Instagram, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun kişisel hesabındaki onay ibaresini kaldırmıştı.

Twitter ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarından sonra Twitter da İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in de resmi hesapları kapatılmıştı.

Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtuluşu sırasında Twitter, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov’un hesabını kapattı. Hesap üzerinde “Hesap kapatılmıştır. Twitter, kurallara uymayan hesapları kapatır” ibaresi vardı ama gerçek sebebin ne olduğunu kimse öğrenemedi.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın yaydığı yalanlara ses çıkarmayan Twitter, Bayramov’un hesabını sabah saatlerine doğru yeniden aktifleştirdi. İşgal altındaki topraklarını kurtarmak için savaşan Azerbaycan’ın Dışişleri Bakanı’nın hesabının kapatılmasından ulusal güvenliğini düşünen tüm ülkeler gereken sonucu çıkarmalı.

Twitter Bayramov’un hesabını neden kapattı, neden açtı, belli değil. Aslında nedeni önemli de değil. Önemli olan ifade özgürlüğü diye ortaya çıkanların kurdukları sosyal medya düzenini “sosyal operasyon medya düzenine” çevirmiş olması.

ABD BAŞKANINA BİLE SANSÜR

Sonrasında çok ilginç bir gelişme yaşandı, 6 Ocak 2021’deki Kongre baskını sonrasında, Facebook Gözetim Kurulu, 7 Ocak 2021’den itibaren ABD eski Başkanı

Yazının Devamını Oku

MİT, ‘tersine mühendislikle’ kripto FETÖ’cüleri çözdü

6 Ekim 2021
Fetullahçı Terör Örgütü’nün, halen devlet içinde görev yapan asker, polis, hâkim ve savcı, akademisyen gibi “kripto” unsurları belirlemede “Büfe/Ankesörlü hat operasyonları” önemli bir yer tutuyor.

2017 yılında bir FETÖ mahrem imamının itiraflarıyla tespit edilen yönteme göre örgüt “mahrem yapı” adını verdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargı, Emniyet Müdürlüğü, MİT, TÜBİTAK gibi kurumlardaki kripto elemanlarıyla, ankesörlü hatlar üzerinden irtibat kurdu. FETÖ, bu irtibat yöntemi kısmen 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da devam ettirdi.

11 BİN HAT BELİRLENDİ

FETÖ mahrem imamlarının devlet kurumlarındaki örgüt üyeleri ile irtibat kurduğu 11 bin “büfe, bakkal, market, şans oyunları bayisi ve ankesörlü hatlara” ait telefon numarası tespit edildi. Yargıtay tarafından da onanmış olan, ardışık arama, konuşma süresi, görüşme sıklığı gibi “arama kriterlerine” uyan 25 bini aşan FETÖ mensubu tespit edildi.

Bunlara yönelik yapılan operasyonlarda ise 29 Eylül 2021 itibarıyla 24 bin 277’si TSK, 306’sı Emniyet mensubu, 309’u hâkim ve savcı, 37’si akademisyen, 124’ü TÜBİTAK, 8’i maliye çalışanı olmak üzere toplam 25 bin 61 FETÖ üyesi tespit edilerek operasyon yapıldı.

YÜZDE 40’I İTİRAFÇI OLDU

Bunlardan 22 bin 296’sı gözaltına alındı. 12 bini hakkında adli kontrol kararı alındı, 2 bin 218’i serbest bırakıldı. 8 bin 475’i tutuklanırken, 2 bin 92’si ise firari.

Gözaltına alınan TSK mensuplarından yüzde 37’si, Emniyet mensubu ve akademisyenlerin yüzde 40’ı, hâkim ve savcıların yüzde 76’sı etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı oldu.

Yazının Devamını Oku

Terörist arıyorsan Ülkü Ocakları’na değil aynaya bak Amerika

4 Ekim 2021
Darbe yapar, darbecileri destekler “demokrasi raporu” yayınlar.

Uluslararası hukuku tanımaz, kafasına göre kanun uygular “hukuk raporu” yayınlar.

Ülkeleri işgal eder “özgürlükler raporu” yayınlar, herkese not verir.

Katliam yapar, paralı askerleri cinayet işler, istihbarat örgütü CIA işkence hapishaneleri kurar, havada uçakları bile işkencehaneye çevirir “insan hakları raporu” yayınlar.

Terör örgütleriyle işbirliği yapar onları destekler, koruyup kollar “Terörle mücadele raporu” yayınlar.

Amerika Birleşik Devletleri, evrensel her kavramı kendi çıkarları için kullanan, gücünü dünyanın her bölgesine kabul ettirmeye çalışan ikiyüzlü ve haydut bir devlet profiline sahip.

ÜLKÜ OCAKLARINA ARAŞTIRMA

ABD Temsilciler Meclisi şimdi de, Ülkü Ocakları’nın bir terör örgütü olup olmadığının araştırılmasını da öngören 2022 ABD Ulusal Savunma Yetki Yasasının kabul etti.

Türkiye’de, cinayet işleyen, yargı komploları kuran, darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı

Yazının Devamını Oku