Kendini herkesten akıllı zannediyor ve sakin bir üslupla söylenince yalanlarını inandırıcı hale getirdiğini düşünüyor. CHP Milletvekili olarak TBMM’de kurulan 15 Temmuz darbe araştırma komisyonu üyesiydi. FETÖ’cülerin “kontrollü darbe” yalanını raporlaştıran üç milletvekilinden birisiydi. O zaman da 15 Temmuz’un “kontrollü darbe” olduğunu çözmüştü.
“Kontrollü darbe” raporunun bir şeyi eksikti, delilleri...
SAHTE BELGEYİ DEVLET SIRRI SANDI
15 Temmuz’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT kontrolünde bir darbe olduğunu ispatlayacak belge yoktu. FETÖ’nün MİT mahrem imamlarından Salim Zeybek, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair sahte bir MİT belgesi hazırladı. Böylece MİT, elemanının kontrolünde başarısız bir darbe girişimi tezgâhlamış olacak, FETÖ’cüler aklanmış olacaktı.
Bilin bakalım FETÖ’cüler hazırladıkları bu sahte dokümanı kime gönderdi: Evet bildiniz, CHP’li Aytun Çıray, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve gazeteci Can Ataklı’ya...
TBMM Darbe Araştırma Komisyonu çalışmalarına devam ederken 4 Kasım 2016’da gönderilen sahte belgeyi, kimin gönderdiğini, gerçek mi sahte mi olduğunu hiç araştırmadan hafta sonu tatili olmasına rağmen “devlet sırrı” diye 5 Kasım 2016 günü İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na ulaştırdı.
Savcılığın MİT ile yazışması belgenin sahte olduğunu ortaya çıkardı, daha sonra yakalanan FETÖ’cü Salim Zeybek de sahte belgeyi kendilerinin hazırladığını itiraf etti.
‘EFKAN ALA
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında Bylock bilgileri üzerinden yapılan incelemede, siyasi parti teşkilatlarına sızan FETÖ mensupları belirlendi. Bunlardan iki örnek vereceğim, birisi örgüt talimatıyla AKP’ye sızan Yusuf Coşkun, diğeri de CHP Üsküdar İlçe Başkan Yardımcılığı da yapmış olan parti üyesi Mehmet Emin İlbey...
Önce Yusuf Coşkun’un 22 Mart 2022 günü verdiği ifadeye göz atalım:
“2015 yılı içerisinde Hasan Hüseyin Şen isimli kişi bana ve Abbas Em’e, Ak Parti içerisinden bilgi alabilmek için bir projelerinin olduğunu, gençlik kollarına girmemizi, toplantılarda ne konuşulduğu hakkında bilgileri kendisine iletmemizi ve sadece Abbas Em ve benim kalacağım bir ev olacağını, bu evde kalabileceğimizi söylemişti.
Biz de bu teklifi kabul ettik. Hasan Hüseyin Şen’in bizi seçmesinin sebebini ise örgüt içerisinde aktif rol almadığımız, çok fazla tanınmamamız, sosyo-ekonomik durumumuzun iyi olması, ailemizin örgüt ile bağlantılı olmaması olarak belirtilmişti.
Siyasal bilimlerde okuduğumdan dolayı siyasi partilerde bulunmam çok zor olmuyordu. İlk başlarda Sütlüce’de bulunan AK Parti İl Başkanlığı Siyasal Bilimler Departmanı’na CV ile başvurdum, Arapça ve İngilizce yabancı dilim olduğu için beni il teşkilatına kolaylıkla kabul etmişlerdi. AK Parti İl Teşkilatı Gençlik Kolları’nın haftalık toplantılarına gitmeye başladım. Konuşulanları Bylock programı üzerinden Orhan isimli kişiye bildirirdim. 4-5 ay sonra Hasan Hüseyin ŞEN, AK Parti Üsküdar İlçe Teşkilatı’na gidip neler konuşulduğu hakkında bilgi almamı istemişti. Konuşulan konuları yine Bylock programından Hasan Hüseyin Şen, Orhan veya Halil İbrahim isimli kişilere yazardım.
MHP VE HDP’YE DE SIZDILAR
AK Parti gibi CHP, MHP ve HDP içerisinde de görevlendirdikleri bizim gibi üniversite öğrencilerinin olduğunu Hasan Hüseyin Şen’den duymuştum... Benim bir alt dönemimde siyasal bilimlerde okuyan Mehmet Emin İlbeyli isimli kişiyi de görmüştüm, Hasan Hüseyin Şen’e bu kişiyi sorduğumda bana CHP Gençlik Kolları’nda bizim gibi görev yaptığını belirtmişti ancak kod ismini bilmiyorum.”
FETÖ İTİRAFÇISI İLBEYLİ: ‘CHP ÜYESİYİM, GAZETECİYİM’
2018’de İP’e giren Ağıralioğlu milletvekili oldu, kamuoyu tarafından milliyetçi söylemiyle dikkat çekti ama partideki pozisyonu tuhaf bir şekilde aşağı doğru gitti.
Önce gerekçe gösterilmeden TBMM’deki Grup Başkan Vekilliği görevinden alındı. Sonra Parti Sözcülüğü görevine son verildi. Şimdi de Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı bitirilerek, Başkanlık Divanı dışında bırakıldı.
TELEVİZYONDAN ÖĞRENMİŞ
Grup Başkanvekilliği ile Başkanlık Divanı’daki görevlerine kendisiyle görüşülmeden, Meral Akşener’in kararı ile son verildi. Görevden alınma kararları açıklandığında herkesle beraber öğrendi. Grup Başkan Vekilliği görevine son verildiğini ise televizyonlardan duydu. Ağıralioğlu’na en çok kızanlar İP’in ittifak ortağı CHP ve işbirliği yaptığı PKK’nın siyasi şubesi HDP.
CHP ve İP’in en büyük korkusu ise HDP’nin 2023 seçimlerinde destek vermemesi. Bu nedenle, zaman zaman HDP’yi, en son da “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Ağıralioğlu’nun görevine son verildiği yorumları yapıldı.
FETÖ, PKK, HDP’LİLERİ SEVİNDİREN KARAR
Ağıralioğlu
Akşener, gözleri kamerada, arkasındaki Ali Türkşen’e hafifçe eğilerek soruyor: “Ali, buraya FETÖ girebilir mi?”
Diğer üç kişi kameraya sert ve donuk şekilde bakarken Ali Türkşen, hafifçe Akşener’in omzuna doğru eğilerek, haşin bir şekilde “Sıkar abla...” cevabını veriyor.
DOLGU MALZEMESİ YAPMAYA ÇALIŞTILAR
İşte o resimden geriye yalnızca Meral Akşener kaldı. Önce Ali Yörük, Akşener’in “HDP, Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” açıklamasına tepki gösterdi ve “Benim gibi Fetullahçı Terör Örgütü’nce mağdur edilen ve benimle aynı hassasiyetlerle İYİ Parti’ye katılan bazı arkadaşlarımızın FETÖ ile mücadeleleri ve mağduriyetleri, magazinsel siyasi söylemlerle dolgu malzemesi yapılmaya çalışılmıştır” diyerek 13 Temmuz 2018 günü istifa etti.
Söylediğinde haklıydı, FETÖ mağdurlarını dolgu malzemesi yapmaya çalışmışlardı.
Bunun, İP’nin 2017’deki kuruluş sürecinde Akşener’in FETÖ konusundaki ithamlara karşı kullandığı, savunma amaçlı bir taktik olduğu, bugünlerde kendisine danışmanlık yapanlar tarafından da açıkça söyleniyor. Hepsi de milletvekili listelerinde seçilemeyecek yerlere konuldukları için TBMM’ye giremeyen FETÖ mağdurları, kullanıldıklarını anladıklarında geç olmuştu.
FETÖ GİREMEZ DEDİK, GİRDİ
Ali Yörük
En fazla dillendirdikleri, Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilenler. Ardından henüz lise ve ortaokulda örgüt evlerine giden, kod adları verilen ve çalıntı soruyla okullara sokulan askeri öğrenciler geliyor.
FETÖ’cüler artık yalnızca parti binalarına girmiyor artık rahat rahat parti örgütlerinde aktif görev yapıyorlar. Genel başkanlar da aleni biçimde kürsülerden selam çakıyorlar.
Bu işin sonu nereye varacak, göreceğiz.
Ama Türk milleti olarak, 15 Temmuz gibi bir ihanet gecesini yaşatmış bu hain örgüt ile üyelerine ve onlarla işbirliği yapan, destek olanlarla kavgayı bırakmayacağız.
SUÇLU-SUÇSUZ AYRIMI YAPMIYORLAR
Öncelikle şunu söyleyeyim: Suçlu-suçsuz ayırmadan KHK’lıları iade edeceğim demek, devleti FETÖ’ye teslim edeceğim demektir. Ayrıca, suçluların yanında suçsuz olup görevine iade edilmesi gerekenlere haksızlık anlamına gelir.
Siyasetçilerin bu tutumu FETÖ'yü cesaretlendiriyor ve hep bir ağızdan tüm KHK’lıların iade edilmesi gerektiğine dair kampanyalar düzenliyorlar.
FETÖ’NÜN TAKTİĞİ
O dönemde AKP’liler, “CHP’li”, “Ergenekoncu terörist” derdi, sonra CHP’liler “AKP’li” deyip yaftaladı. PKK’nın siyasi şubesi HDP’liler, “Kürt düşmanı” iftirası atarken, Ahmet Davutoğlu’nun ağzından “Kripto FETÖ’cü” ilan edildiğim de oldu. Konya’daki bir FETÖ soruşturması nedeniyle yazdığım yazıdan sonra şunları söylemişti: “Hiç kimse Konya’nın adını tahrif ederek yazısına başlık atarak, birtakım terör örgütlerinin mekânlarıyla Konya’yı özdeşleştirme çabası içine girerek, Konya’nın onuruyla oynayamaz. Konya’yı hedef alanlar kripto FETÖ’cüler ve 28 Şubat zihniyetinin uzantılarıdır.” Ben de 28 Ağustos 2017 tarihinde Posta gazetesindeki köşemde, “Kripto FETÖ’cü’ oldum sonunda Elhamdüllillah!!!” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Meral Akşener’in Genel Başkanı olduğu ve küfürü yaşam biçimi haline getirmiş İP’lilerin ettiği hakaretleri ise arşivlerde duruyor.
FETÖ, PKK, CHP, İP, HDP DERKEN...
FETÖ’cüler, PKK’lılar, HDP’liler, CHP’liler, İP’liler ve bunların trol orduları yanında şimdi de Adnan Oktar Suç Örgütü’nün elemanları saldırıya başladı. Önce, “
Kaçmaya çalışırken yola çıkan Mahra’ya, İrfan Yayla’nın kullandığı 07 YBJ 06 plakalı kamyon çarptı. Sağ bacağı kamyonun ön tekerinin altında kalan Mahra, yaralandı.
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Mahra, 3.5 saatlik ameliyatın ardından yoğun bakıma alındı. Ertesi gün saat 01.00 sıralarında beyninin sol bölgesinde oluşan kararma nedeniyle ikinci kez ameliyat edilen Mahra’nın parçalanan sağ bacağı da diz üstünden kesildi. Ve Mahra, 23 günlük yoğun bakım mücadelesinden sonra hayatını kaybetti.
Her çocuk gibi bir hayvansever olan 10 yaşındaki Mahra’nın hayatını bu şekilde kaybetmesi karşısında ne söylenir, ailesinin acısını ne hafifletir ki...
HERKESE DÜŞEN GÖREV
Ama artık iktidar, muhalefet, yerel yönetimler(belediyeler), sivil toplum kuruluşları, medya, hayvanseverler, tüm yurttaşlar olarak elimizden,
Yazımın başlığını, “İçişleri Bakanlığı’ndan araştırma: ‘Sokak hayvanları tehlikeli mi?’ ‘Evet’ yüzde 34, ‘Hayır’ yüzde 45” şeklinde verince, hem e-posta üzerinden hem de sosyal medyada üzücü tartışmalar ve eksik değerlendirmeler yapıldığına şahit oldum.
Yazımda da belirttiğim gibi, “Ateş düştüğü yeri yakıyor”... Sokakta köpek saldırısı sonucu yaralananların feryatları, hayatını kaybedenlerin yüreklerde bıraktığı acı tarifsiz kedere dönüşüyor.
SOKAK KÖPEĞİ SAYISI 10 MİLYON
Bugün, sayıları kimi kaynaklara göre 10 milyon, kimilerine göre ise 15-18 milyon arasında olduğu tahmin edilen ve gıdaya erişmekte zorluklar çeken, kent yaşamı koşulları gereği saldırganlaşan sokak köpeklerinin yarattığı tehdit küçümsenmeyi değil daha fazla büyümeden tedbir almayı gerektirecek boyutlarda.
Üremelerinin kontrol altına alınmaması halinde sokak köpeklerinin sayısının hızla artacağı düşünüldüğünde sokaktaki tehdidin büyüyeceği kolayca hesaplanabilir.
Yazım ile ilgili tartışmaya sebep olan soru şuydu:
“Sokak hayvanlarını tehlikeli buluyor musunuz?”