Nedim Şener

İçişleri Bakanlığı’ndan araştırma: ‘Sokak hayvanları tehlikeli mi?’ ‘Evet’ yüzde 34, ‘Hayır’ yüzde 45

25 Mart 2022
Son zamanlarda sokak hayvanlarının saldırısı sonucu yaralanma ve maalesef ölüme sebep olan olayların yaşanması İçişleri Bakanlığı’nı da harekete geçirdi.

İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Strateji Başkanlığı tarafından 13-21 Ocak 2022’de “Sokak Hayvanlarına Bakış ve Toplumsal Güvenlik Algısındaki Yerleri” anketi yapıldı.

Ankara, Adana, Balıkesir, Bursa, İzmir, Kayseri, Malatya, Samsun, Şanlıurfa, Trabzon, Erzurum ve İstanbul’da 1.105 kişi ile yapılan ankette, “Sokak hayvanlarını tehlikeli buluyor musunuz?” sorusuna, “Tehlikeli buluyorum” diyenlerin oranı yüzde 34.3, “Tehlikeli bulmuyorum” diyenlerin oranı yüzde 45.1, “Emin değilim” diyenlerin oranı ise yüzde 20.6.

“Hayvanları severim” diyenlerin oranı yüzde 82.3 olurken tersi cevap verenlerin oranı yüzde 9.2, “Kararsızım” diyenlerin oranı yüzde 8.5.

“Sokakta yaşayan hayvanları daha çok severim” ifadesine “Katılırım” cevabını verenler yüzde 40.0, “Katılmıyorum” diyenler yüzde 27.5, “Kararsız” kalanlar yüzde 32.5 oldu.

SALDIRIYA UĞRAYANLAR/UĞRAMAYANLAR

Yüzde 67.3’ü hemen hemen her gün sahipsiz sokak hayvanları ile karşılaştığını belirtirken, yüzde 39.5’i kedi, yüzde 33.1’i ise köpeğe rastladığını söyledi.

“Siz ya da bir yakınınız bir sokak hayvanının saldırısına uğradı mı?”

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cülerin devası

23 Mart 2022
Ali Babacan mide bulandırıcı rahatlığına devam ediyor...

Bakanlık yaptığı dönemde, FETÖ’nün “İzmir Casusluk kumpası”nın bir parçası olan Ali Babacan, 2016 yılında beraat ile sonuçlanan dava hakkında 2020 yılında gazeteci Cüneyt Özdemir’in “İzmir Askeri Casusluk ve Şantaj davası nedeniyle pek çok üst düzey bürokrat sizin soruşturma izni vermeniz dolayısıyla görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Pek çoğunun suçsuzluğu da kanıtlandı. Bu yüzden kendinizi suçlu hissediyor musunuz?” sorusunu, “Bunlar epey bir geçmişte kalan konular” diye geçiştirdi.



HAZİNE VE MB’DE KIYIM

FETÖ’nün İzmir Casusluk kumpasında, FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç, şimdi Deva Partisi’nde Babacan’ın yardımcılığını yapan dönemin Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı ve dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya iddianamede adı geçen kurum çalışanları hakkında bizzat brifing verdi. Çanakçı ve Başçı’nın iddiaları Babacan’a aktarmasıyla adı geçen bürokratlar hakkında soruşturmalar başlatıldı ve bir kısmı görevden alındı. FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç’ın tüm kurumlarda görev yapan bürokratlarla ilgili işlem yapılması isteğine yalnızca, dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bağlı kurumlar uydu.

FETÖ’CÜLERİ ATADI

İddianame 22 Ocak 2013’te tamamlandı. Özel yetkili İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, 88’i tutuklu 357 sanık, 196 müşteki ve 831 mağdurun ismi yer aldı.

Yazının Devamını Oku

FETÖ’nün ‘Z Kuşağı’... Yine tedbir, takiye, temkin ve devlete sızma

21 Mart 2022
Fetullahçı Terör Örgütü kapsamında; 669 bin 431 kişi hakkında adli işlem yapıldı, takipsizlik dışında kalan 227 bin kişi hakkında karar verildi, 125 bin kişinin soruşturma ve yargılaması devam ediyor. Süren ve tamamlanan davalarda toplam 179 bin kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. Cezaevlerinde ise 1.196’sı tutuklu, 19 bin 360 hükümlü toplam 20 bin 556 FETÖ mensubu bulunuyor.

Peki dışarıdaki yüzbinlerce kişi nerede ve ne yapıyor?

FETÖ’nün bir ihanet şebekesi olduğunu anlayarak ayrılan belli bir kesim dışında, önemli bir bölümü faaliyetlerine örtülü ve açık biçimde aramızda devam ediyor. 15 Temmuz sonrası gerçek yüzlerini gizleyen örgüt üyeleri artık bazı siyasi parti faaliyetlerinde ve sosyal hayatta gitgide belirgin hale gelmeye başladılar. Yalnız onlar değil, kendilerinden sonraki kuşakları da aynı ihanet yolunda yetiştirmek için kolları sıvamış durumdalar. Eskiden olduğu gibi lise çağındaki gençleri; beyinlerini yıkayıp öğretmen, hâkim, savcı, polis, mülki amir gibi branşlarda devlet kurumlarına yerleştirmek için “Güncel Öğrenci Evleri Yapılanması” içine girdiler.

15 Temmuz sonrası dışarıdan eleman bulmakta zorlanan FETÖ, örgüt üyelerinin çocuklarına yönelmiş durumda.

Haklarında örgüt üyeliğinden, yardım yataklıktan işlem yapılanların çocuklarını yeni açtıkları “hücre evleri”nde eğitim adı altında örgüt militanları haline dönüştürüyorlar. Geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen, 5 ilde 10 adreste yapılan baskınlarda iki örgüt yöneticisi ile bu evlere giden 39 öğrenci gözaltına alındı. İstanbul İstihbarat Şubesi’nin çalışmaları üzerine Organize Şube Müdürlüğü tarafından yapılan baskınlarda, FETÖ’nün öğrenci evlerinde uygulayacağı “Tedbirnamesi” de ele geçirildi.

FETÖ’NÜN 3 ‘T’Sİ

Gözaltına alınanların “Etkin Pişmanlık” kapsamında verdiği ifadeler FETÖ’nün yeni kuşak örgüt üyelerini yetiştirmek için de geçmişte olduğu gibi, ‘Tedbir’ (Önlem), ‘Takiye’ (Yalan ile her renge girmek), ‘Temkin’ (Acele etmeden zamana yayarak sonuç elde etmek) kuralları ile devlete sızma amacına devam ettiğini gösteriyor.

İfadelere göre, 2018 yılından itibaren güncel faaliyetlerini yeniden başlayan ve örgüt üyelerinin 10,11,12. sınıf ve üniversite öğrencisi olan çocuklarını en fazla 3 ya da dört kişilik örgüt evlerinde barındıran FETÖ yönetiminin evlerde uyguladığı “Tedbirnamesi”nde, ‘Tedbir’ şöyle tanımlanıyor: “Tedbir, yapacağımız hizmetleri yapmamız demek değil, tedbir ve temkin ile yapmaya devam etmektir.”

Tıpkı 15 Temmuz sonrası

Yazının Devamını Oku

Amerikalılar M2A3 Bradley tanklarını PKK/SDG’ye neden veriyor?

18 Mart 2022
NATO üyesi ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK/YPG’nin işgal ettiği Rakka, Haseke ve Deyrizor bölgelerine ağır silah, zırhlı araç ve lojistik desteğini sürdürüyor.

Suriye’de, Amerikalıların isteği üzerine 2015’te Suriye Demokratik Güçleri adı ile örgütlenen PKK/YPG’ye TOW füzelerinin yanı sıra ABD menşeli çoklu roket atarlar ve roket atar rampaları, 80 ve 120 mm üretimi havanlar, MK19 bomba atar, Humwee tipi askeri araçlar, Cougar tipi zırhlı personel taşıyıcılar, insansız küçük hava gözlem araçlar verilmişti.

Hatta ABD, Türkiye’ye satmaya yanaşmadığı FGM-148 Javelin Anti-tank füzelerini yine PKK’nın Suriye kolu SDG’ye teslim etti.

Şimdi de yarı tank denilen M2A3 Bradley zırhlı araçlarıyla teröristler ile tatbikat yaptı. TRT Haber, ABD’li askerlerin Deyrizor›da teröristlere verdiği eğitime dair görüntüleri yayınladı.

DEAŞ’LA MÜCADELE YALANI

Amerika, PKK/YPG’lilere silah, mühimmat ve teçhizatı “DEAŞ ile mücadele” adı altında veriyor. Oysa hiçbiri DEAŞ ile mücadelede kullanılacak türden değil. Çünkü DEAŞ’ın elinde tank ya da hava saldırı aracı yok. Ayrıca, PKK/YPG’liler son zamanlarda DEAŞ ile karşı karşıya gelmiş de değil. Peki, Amerika bu silahları ne için veriyor?

Elbette, Amerikan ordusu terörist PKK’lılara bu silahları vermesinin tek bir amacı var: NATO üyesi ABD, terörle mücadele eden NATO ülkesi Türkiye’yi vurması için terörist PKK’lılara silah ve ekipman yardımında bulunuyor. Terör örgütü PKK/YPG’ye yalnızca ABD menşeli füze ve roketler değil, İsveç, Fransız-Alman ortak üretimi anti-tank roketleri de veriliyor.

PKK, NATO SİLAHLARINI TÜRKİYE’DE KULLANIYOR

Yazının Devamını Oku

FETÖ’nün mülakat sorusu: ‘Batan gemide Hz.Muhammed ve Atatürk olsa’

14 Mart 2022
Futullahçı Terör Örgütü elebaşı hakkında “Öldü” iddiaları artık örgüt içi savaşta kullanılan araç haline dönüştü. Bugüne kadar birkaç kez FETÖ elebaşının öldüğüne dair iddiaların tamamının kaynağı, Gülen’in ölümü sonrası örgüt yönetimini ele geçirmeye çalışan gruplardı. Başta dört grubu ayrılarak başlayan güç savaşı ile ilgili ilginç detayları haftaya anlatırım. 

İTİRAF ORANI YÜZDE 53

 FETÖ tepe yönetimi artık dışarıdan herkesin görebildiği gibi tam bir çürüme içinde. Artık kendilerine bir fayda sağlamayacak halde taht kavgası yaşanan tepedeki çürümeyi gören örgütün tabanında da çözülme devam ediyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki FETÖ yapılanmasına yönelik operasyonlarda bugüne kadar 25 binden fazla ihraç işlemi gerçekleşirken, etkin pişmanlıktan yararlananların oranı yüzde 40’ı buldu. Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’de askeri okul ve liselerdeki FETÖ yapılanmasına yönelik soruşturmalarda ise etkin pişmanlıktan yararlananların oranı yüzde 53’e ulaştı.

Bugüne kadar 4 bin 29 askeri öğrenci hakkında gözaltı kararı verildi, 3 bin 629’u gözaltına alındı. Bunlardan 1.917’si yani yüzde 53’ü itirafçı oldu.

FETÖ DEĞİRMENİNE SU

FETÖ’cüler ise gerek sosyal medyada gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta bazı muhalefet partileri ile temasa geçip “mağduriyet” algısı için uğraşıyorlar. FETÖ’cüler bir yandan da “Etkin Pişmanlıktan” yararlanarak kendi yaşamına dönen kişilere hakaret edip hedef göstererek tehdit ediyorlar. Kılıçdaroğlu ise “masum” dediği askeri öğrencilerin yüzde 53’ünün itirafçı olduğu gerçeğini göz ardı edip tıpkı suçlu suçsuz ayrımı yapmadan KHK’lılar meselesinde olduğu gibi FETÖ’cülerin değirmenine su taşımaya devam ediyor.

Ben köşemde bugün o “masum” denilen askeri öğrencilerden birisinin ifadesine yer vereceğim. 

Yazının Devamını Oku

Muhalefetse muhalefet, devlet adamlığı ise devlet adamlığı

11 Mart 2022
Dünyanın yeniden şekillendiği günlerden geçiyoruz. Türkiye, 2011’deki Suriye içsavaşı’ndaki politikasının yanlışlığını 2013’te fark etti, doğru yöne ise ancak 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra girdi.

ABD’nin istihbarat aygıtı olan devlet içindeki hain yapının çözülmesi, dış politikada; küresel güçlerin “çıkarları” değil, ulusal “hak ve menfaatlerin” korunmasına dayalı dış politika ile savunma sanayiindeki çalışmaları Türkiye’yi küresel anlamda “denge ülkesi”, bölgesel olarak da “güç” haline getirdi.

KİM DOST, KİM DÜŞMAN UNUTMADAN

Türkiye kimin dost kimin düşman olduğunu unutmadan, “müttefik” adını taşıyan, dost görünümlü düşman ülkelerin bile takdir etmek zorunda kaldığı son derece dengeli bir dış politika izliyor. NATO üyeliğinin verdiği hakları biliyor ve kullanıyor, sorumluluklarını da yerine getiriyor. Öte yandan savaşan iki taraf; Ukrayna ile Rusya arasında taraf tutmadan barış köprüsü olmaya uğraşıyor.

Batı’nın açık ve gizli tüm çabalarına rağmen Türkiye bu pozisyonu bozmuyor. Sonuçlarını da alıyor; tam da savaşın ortasında Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba’nın görüşmesine ev sahipliği yapıyor. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek üzere Ankara’ya geliyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz haftaya Türkiye’ye gelecek. Önceki gün de, ABD Başkanı Biden’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon görüşmesi yapacağı açıklandı. 10 yıllık gerilimden sonra Birleşik Arap Emirlikleri ile karşılıklı görüşmeler bunun önemli göstergelerinden birisi oldu.

İKİ BAKAN ARASINDAKİ FARK: DEVLET ADAMLIĞI

Jeopolitik üstünlüğü yanında Batı tarafından görmezden gelinen Türkiye’nin dış politikadaki “çıkar” değil “hak”, “savaş” değil “barış” yönü artık öne çıkmış durumda.

Tam bu arada uzun zamandır, sosyal medyada bir “devlet adamının” mesajlarına rastladım. Dışişleri eski bakanlarımızdan Şükrü Sina Gürel, 9 Mart günü akşam 23.38’de Türkiye’nin son zamanlarda uluslararası alanda takdir toplayan dış politikasını şu sözlerle övdü:

Yazının Devamını Oku

Altılı masa 1924 Anayasası’nı unutmuş mu

9 Mart 2022
1 Ekim 2021 günü bu köşede şu satırları yazmıştım: “Öyle anlaşılıyor ki Atatürk’ün kurduğu partide birileri, “Atatürk” adını kullana kullana Türkiye’yi bölünmeye götürecek projeyi devreye sokmuş.”

Bu yorumun sebebi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bugün emperyalist Amerika’nın paralı uşağı haline gelmiş PKK’nın yaşattığı teröre, “Kürt sorunu” deyip,PKK’nın siyasi şubesi HDP için “muhatap” ifadesini kullanmasının ardından CHP Milletvekili Yıldırım Kaya’nın şu açıklamasıydı:

“İktidar olduğumuzda Kürtlere ne istediklerini soracağız. Nasıl yaparsak sizin yaşamış olduğunuz sorunları çözeriz, diye soracağız. Sorunun çözümüne ilişkin muhatap HDP’dir. HDP’yi muhatap görmeden, ne konuşsak sorun çözülmez. Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk kurulduğunda Mustafa Kemal Atatürk döneminde Kürt milletvekilleri var mıydı, vardı. Kimlikleriyle Kürtleri temsilen gelmişlerdi. Kürtler, Cumhuriyet’in kurucu unsurudur. 1921 Anayasası bugün uygulanırsa zaten sorun çözülür. Osmanlı’da da bir birliktelik söz konusuydu. Bu sorun bize çok kültürlü, dilli, etnisiteli, inançlı Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine ve ilk Kurucu Meclis’e kadar gelmiştir.”

Aylar geçti ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun başlattığı projenin temelleri altı partinin 28 Şubat 2022 günü imzaladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” deklarasyonundaki şu satırlarla atıldı: “... Ülkemizde hiçbir zaman gerçek anlamda çoğulcu demokrasiye geçiş de mümkün olmamıştır. 1921 Anayasa’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, sonraki anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir.”

HDP NE DERSE O

1921 Anayasa’na atıf yapılmasının taktik nedeni şu; deklarasyona imza atan CHP, İP, Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat parti genel başkanları ve seçmenleri PKK’nın siyasi kolu HDP olmadan hiçbir anlam taşımadıklarını düşünüyorlar. O yüzden seçimlerde HDP’lilerin oylarını almak için, 1921 Anayasası hatırlatması yapıp 1961 ve 1982 Anayasaları için “dar kalıplı” ifadelerini kullanıyorlar.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, 5 Şubat 2021 tarihinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada; muhalefet partilerinin demokratik parlamenter sisteme dönüş konusunda ortak görüş belirttiklerini söyledikten sonra,“1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı. Bu Anayasa’nın iki temel özelliği var. Biri çok güçlü parlamento diğeri de çok güçlü yerel yönetim sistemi. Bu iki ilkeyi bugün Anayasa tartışmalarında veya sistem tartışmalarında ilham kaynağı ve bir müzakere zemini olarak ele almayı öneriyoruz.” dedi.

MASADAKİ 

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cüden FETÖ’cüye ‘İhraç ettiririz’ tehdidi

7 Mart 2022
Bürokrasi içinde bir FETÖ’cü bir başka FETÖ üyesini, “Gri listedesin, bizimle ilişkini kesersen seni ihraç ettiririz” diyor, ne güzel değil mi? Fetullahçı Terör Örgütü ile ilgili o kadar çok şey okudum, o kadar çok şey dinledim ki, artık şaşırmam diyordum ama yanılmışım.

Savcılıklar ve Emniyet birimleri Türkiye genelinde FETÖ’nün güncel yapılanmasıyla ilgili soruşturmaları sessiz ve etkili biçimde yürütüyor. Milli İstihbarat Teşkilatı da görev ve yetkileri çerçevesinde önemli görevler yapıyor. Sonuncusu, geçen hafta Ankara’da gerçekleşti. MİT’in, FETÖ’nün “güncel faaliyetlerinin ve yeniden toparlanma girişimlerinin” deşifre edilmesine yönelik istihbarat çalışmaları sonucu gözaltına alınan iki kişi, “FETÖ adına bakanlıklarda ve kamu bürokrasisi içerisinde halen aktif kripto örgüt üyelerinin isimleri ve faaliyetleri” hakkında bilgiler verdi.

İNGİLTERE’DEKİ FETÖ ÜYELERİ İLE TEMASTA

Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla Ankara TEM Şube Müdürlüğü, çoğu kamu bürokrasisinde iç denetçi ve uzman olarak görevli örgüt üyelerini tek tek belirledi.

Teknik takip sonucu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda iç denetçi olarak çalışan Ö.K.’nın İngiltere’de bulunan örgüt üst düzey sorumlusu ile irtibat kurduğu tespit edildi. Kaçış planı içinde diğer örgüt üyelerinin de kaçmasını engellemek amacıyla gözaltına alınan Ö.K., mahkeme tarafından tutuklandı.

Diğer örgüt üyelerine yönelik istihbarat ve delil toplama çalışmalarına devam edilirken, bir kısmının halen aktif kamu görevlisi olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdükleri belirlenen 2 aktif kamu kurumu iç denetçisi, 1 aktif icra müdür yardımcısı, 2 aktif kamu kurumu müfettişi, 1 aktif kamu kurumu müfettiş yardımcısı, 1 aktif kamu kurumu uzmanı, 1 ihraç bakanlık müfettişi, 1 özel şirket çalışanı gözaltına alındı.

İTİRAFTAKİ ŞOK AYRINTILAR

Bu bilgileri, FETÖ’nün bürokrasi içinde halen aktif olduğunu anlatmak için veriyorum. Evet aktif olduklarını biliyoruz ama nasıl rahat olduklarına ilginç bir örnek olsun diye bu operasyonda gözaltına alınan Tarım ve Orman Bakanlığı’nda İç Denetçi olarak görev yapan Y.C.’nin 24 Kasım 2021 tarihindeki ifadesinde bulunan itiraflarından söz etmek istiyorum. Siz de okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız:

“Lise son sınıfta Mersin’de bulunan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne ait Işık Dershanesi’ne gittim. 1997 yılında Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandım. 2003 yılı Mart ayında üniversiteden mezun oldum.

Yazının Devamını Oku