Nedim Şener

Stockholm Sendromu (1)

23 Mayıs 2022
23 Ağustos 1973 günü İsveç’in başkenti Stockholm’de soyguncular bir bankayı soymak için basarlar. Bankada dört banka görevlisini altı gün boyunca rehin tutarlar. Soygun girişimi bittiğinde rehineler soygunculardan şikâyetçi olmadığı gibi onları savunmaya geçerler.

Bu olay, literatüre “Stockholm Sendromu” olarak girer.

Stockholm Sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda empati ve sempati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumdur.

AVRUPA’DA PKK’YA TERÖRİST DİYEN İLK LİDER

Yazıma bu bilgileri vererek başlamamın nedeni İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde’nin Twitter hesabından yayınladığı şu mesaj oldu: “İsveç ve PKK hakkında geniş çapta yayılan dezenformasyon nedeniyle, PKK’yı terör örgütü listesine Türkiye’den sonra ilk ekleyenin 1984’te Olof Palme hükümetinin olduğunu hatırlatmak isteriz. Aynı adımı AB 2002’de attı. Bu tutum değişmedi.”

Bugün yine İsveç’te yaşanan bir Stockholm Sendromu vakasıyla karşı karşıyayız. 1984 yılında İsveç güvenlik birimleri, PKK’yı terör örgütü olarak ilan eden İsveç Başbakanı Olof Palme’nin “misilleme ile karşılaşabileceği” uyarısında bulunmuştu.

Nitekim Palme, 28 Şubat 1986 günü eşi Lisbet Palme ile sinemadan çıktıkları esnada arkadan gelen kişi ya da kişiler tarafından 357 MAGNUM tabanca ile ateş edilerek öldürüldü.

İSVEÇ, PALME’NİN KATİLİ PKK’YA YARDIM EDİYOR

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cülerin ‘mağduriyet’ projesi

20 Mayıs 2022
FETÖ elebaşı Gülen’in, “Devletin kılcal damarlarına sızacaksınız” talimatıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, adliyede, mülkiyede, emniyette, eğitimde örgütlenen FETÖ mensupları, kumpas, soru çalma, cinayet ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi ihanet sürecinden sonra şimdi de “mağduriyet” algısı yaratma peşinde.

Bunun için haklarında soruşturma yürütülen örgüt üyesi “askeri öğrencileri”ni gündeme taşımaya çalışıyor.

PKK’nın siyasi kolu HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi DEVA Partisi’nden Mustafa Yeneroğlu FETÖ’cülerin algı çalışmasına hizmet ediyor. TBMM’de siyasi destek bulan FETÖ’cülerin, 10 Mayıs günü 7 yıl 15 ay hapis cezası alan ve aynı gün Almanya’ya kaçmaya çalışırken yakalanan Mustafa Enis Durak üzerinden bunu nasıl projelendirdiklerine dair son örneği bir hafta önce yaşadık.

Projenin adımlarını tek tek yazacağım:

1) FETÖ’CÜ ASKERİ ÖĞRENCİ CEZA ALDIĞI GÜN KAÇIYORDU

2014 yılında FETÖ’nün TSK mahrem imamlarıyla 5 kez görüşen, Osman Kürşat Nabit isimli itirafçının, “Göksu ilçesinde bulunan örgüt evine gittiğini ve aynı sohbet grubunda yer aldığını” söylediği Enis Durak, İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 Mayıs 2022 günkü son duruşmada “FETÖ üyeliğinden” 7 yıl 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar duruşmasına katılmayan Durak, aynı akşam Adnan Menderes Havaalanı’nda “Ahmet Yılmaz” adına düzenlenmiş Belçika devletine ait sahte kimlikle yakalandı. Durak, 11 Mayıs 2022 günü “Resmi evrakta sahtecilik” suçu ve 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği “FETÖ üyeliği” cezası nedeniyle tutuklandı.

2) FETÖ’CÜ HESAPLAR DEVREYE GİRDİ

Yazının Devamını Oku

Türkiye’ye düşen küresel rol

18 Mayıs 2022
Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana özellikle Batı medyasında en çok bahsedilen konuların başında, “Üçüncü Dünya Savaşı” olasılığı geliyor. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için başvuru yapma kararı bu olasılığı daha da arttırdı.

Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO üyesi olma kararına karşı tutumu ortada. Sonuç, savaş ile yıkılmış bir ülke ve milyonlarca insanın yurtlarından ayrılması, binlerce insanın ölümü.

ABD’NİN HEGEMONYA PLANI

Tüm bunların arkasında ise Amerika Birleşik Devletleri’nin, küresel hegemonyasını genişletme amacı var. İngiltere ise en büyük işbirlikçisi.
Almanya başta, bazı bazı Avrupa Birliği ülkelerinin zorla da olsa desteğini aldılar. NATO’nun etki alanını genişletip Rusya’yı çatışmanın içine çekerek zayıflatmayı amaçlıyorlar. İşte bunun için Ukrayna’dan sonra Finlandiya ve İsveç kartını öne sürdüler; bugüne kadar uluslararası alanda tarafsızlığı ile bilinen iki ülkenin NATO’ya üye olmasını istiyorlar.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI YORUMLARI

Bunun Rusya açısından anlamı açık; İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasının askeri sonuçlar doğuracağını söylüyor. İşte tüm bu gelişmeler, uzmanları “Üçüncü Dünya Savaşı” yorumlarına itiyor. Peki bu tehlikeli gidişe hangi ülke “Dur” diyebilir. Elbette Türkiye.

Türkiye iki ülkenin NATO üyeliğine “Hayır” deyip veto ederse başta İsveç ve Finlandiya olmak üzere tüm dünya için önemli bir adım atmış olur.

İki ülkenin NATO üyeliğinin engellenmesi, Rusya’yı da kışkırtarak büyük bir çatışma peşinde olan Amerika’nın oyununun da bozulması anlamına gelecektir.

Yazının Devamını Oku

Çamurdan ’kahraman’ olmaz

16 Mayıs 2022
Çamurdan  “kahraman” olmaz, olursa da “çamurdan kahraman” olur.

Takip eden okurlar kimden bahsettiğimi hatırlayacaktır; Canan Kaftancıoğlu’nun, 17 Ocak 2018 günü CHP İstanbul İl Başkanı olur olmaz yaptığı ilk işlerden birisi, avukatına talimat vererek hakkımda Büyükçekmece Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmak oldu.

ALTI SUÇTAN CEZA İSTEDİ

9 Şubat 2018 tarihli dilekçede, benim Twitter hesabımın kapatılmasını isterken, hakkımda “hakaret”, “iftira”, “kişilik haklarına saldırı”, “tehdit”, “bilişim teknolojileri vasıtasıyla herkesin gözünde küçük düşürme” ve “kişilerin huzurunu bozmak” olmak üzere toplam altı suçtan dava açılmasını istedi.

Twitter hesabımın kapatılmasının yanında yıllarca hapis talep edilen altı suçlamaya konu olan tweet’imde ne yazmıştım anlatayım...

Kaftancıoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı olmadan önce Twitter üzerinden durup dururken bana saldırmıştı. Amacı belliydi. Siyasi hırsı yaptırıyordu bunu ona. Paçalarıma yapışan çamur gibi olmuştu. Daha ileri gitmesin diye çareyi onu Twitter’da engellemekte buldum.

16 Ocak 2018 günü, yani henüz CHP İl Başkanı seçilmeden hemen önce Twitter’da bir kullanıcı “Nedim Şener’i tebrik ediyorum, senin nasıl bir pislik olduğunu çok önceden tespit etmiş ve engellemiş” deyince, o kişiye, “Çamurdur, bulaşmasın diye... cevabını verdim.

Ama CHP İstanbul İl Başkanı olur olmaz bulaştı ve

Yazının Devamını Oku

Demet Akalın’a FETÖ ‘sarması’...

13 Mayıs 2022
Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen önce kutsal dinimiz İslam’ı kullandı. Sonra, şeytanın insan şeklinde vücut bulmuş hali olan Fetullah Gülen’e ruhunu satan her bir örgüt üyesi “Müslüman” taklidi yaparak “Cemaat” adıyla örgütlendi.

Ortada “Cemaat” değil, kumpas, yalan, iftira ve ihanete dayalı bir istihbarat örgütü vardı.

Oysa insanlar yıllarca onları “Gülen Cemaati” olarak bildi. Gerçekte ise her birine “kod adı” verilmesine rağmen, toplum arasında “abi” ya da “abla” diye kendilerini tanıtan FETÖ mensuplarından oluşan bir örgüttü.

DİNİ VE TOPLUMSAL DEĞERLERİ KULLANDILAR

Sadece dini değil toplumun en değer verdiği “abilik”, “ablalık” kavramlarını hain amaçlarını perdelemek için kullandılar.

Örgüt hiyerarşisinde yer alan yöneticiler için herkesin saygı duyduğu “Öğretmen” gibi bir ifadeyi kullandılar. “Öğretmen” adı verilen yöneticinin altındaki örgüt üyesi ise “Öğrenci” diye anıldı.



Yazının Devamını Oku

Sığınmacılar için üçüncü yol

11 Mayıs 2022
İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, rakamlarla Türkiye’deki sığınmacı ve göçmen sorununu gözler önüne serdi. Türkiye’de şu an toplam 5 milyon 500 bin 690 yabancı var.

Buna yabancı öğrenciler, Antalya’daki yerleşik İngiliz, Alman ve Ruslar, eğitim alan polisler gibi yabancılar da dahil. Toplam sığınmacı sayısı ise 4 milyon 82 bin 693.

Sığınmacıların içindeki geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı ise 3 milyon 762 bin 686.

2011’den bu yana Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı ise 200 bin 950. Bunların 47 bini Türkmen, 17 bini Afganistan Türkü, 101 bin 995’i Ahıskalı ve 6 bin 787’si Uygur Türkü.

Yalnızca siyasetin tepesinde değil, hemen hemen tüm parti seçmenleri arasında tartışmaya neden olan Türkiye’de yaşanan “sığınmacı ve göçmen sorunu” tablosu bu.

Sorunun çözümüne ilişkin öneriler ise iki başlıkla toplanıyor: Birincisi, “Kalsın” diyenler, diğeri “Geri gönderelim” diyenler...

AVRUPA’YA GİTMEK İSTİYORLAR

Peki sığınmacılar ya da göçmenler için üçüncü bir yol yok mu?

Yazının Devamını Oku

Kampanyanın sonu

9 Mayıs 2022
İslam halifesi Hazreti Ömer, İslamiyet öncesi dönemi anlatırken şunu aktarmıştır:

Tanrı diye helvadan put yapar, onlara tapardık. Uzun bir yolculuğa çıktığımızda karnımız acıkınca, yaptığımız putları yerdik. Bunları hatırladıkça gülerim.

“Teşbihte hata olmaz” sözüne sığınarak böyle bir benzetme yapmak istiyorum...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 31 Mart 2019’da yapılacak seçimlere üç ay kala Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstermesi ve seçimde aldığı sonuç ile bugün gelinen nokta bana Hazreti Ömer’in bu sözünü hatırlattı.

Birileri Ekrem İmamoğlu’ndan “kahraman” yaratmayı hayal etti. Ama hayallerle gerçekler arasındaki farkı gördükçe de onu linç edip yok etmeye giriştiler; tıpkı kendisine tapmak için helvadan tanrı yapan sonra da onu yiyen putperestler gibi...

İNCE ’UMUT’ İKEN ’SARAYIN ADAMI’ OLDU

24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’nin adayı olan Muharrem İnce için yollara dökülen milyonlar, bir süre sonra onu “Sarayın Adamı” ilan edip gözden çıkarmışken, Ekrem İmamoğlu adlı bir “kurtarıcı”nın peşinden gidiyorlardı.

Daha belediye başkanlığı adaylığı sürecinde

Yazının Devamını Oku

Sosyal medya yasası Elon Musk’ın keyfini beklemez

4 Mayıs 2022
Elon Musk, sosyal medyanın yalan, hakaret, algı operasyonu, iftira, karalama, linç odağı olan Twitter’ı 44 milyar dolar verip satın aldıktan sonra şu mesajı attı: “Herkes istediğini yazabilecek. Botlar son bulacak. Herkes artık kişi olarak tanımlı olacak yani takma isimliler veya troller platformda yer almayacak.”

Twitter başta, sosyal medyanın ABD Başkanlık seçimlerinde bile Biden-Trump arasında nasıl taraf tuttuğunu hep beraber gördük. Özellikle Twitter’ın Amerika’nın emperyalist çıkarları için dünya üzerinde siyasi iktidarlara karşı nasıl kullanıldığının örnekleri de ortada.

BAŞLIKLARIN YARISI SAHTE

1.3 milyardan fazla Twitter hesabının dörtte birinden daha az kısmı aktif. Bu kesim içinde aralarında terör örgütlerinin bulunduğu organize gruplar, bir yandan kendi propagandalarını yürütüyor, diğer yandan istediği yalanı istediği kadar büyütüp dezenformasyonla her ülkede kaos yaratabiliyorlar. İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü (EPFL) 2015-2020 dönemi Twitter araştırmasını hatırlıyorsunuz; Twitter’da küresel trendlerin yüzde 20’si, Türkiye’de Twitter’da gördüğünüz başlıkların yüzde 47’si sahte. Yani BOT hesaplar tarafından oluşturuluyor.

Ayrıca, bazı başlıklar istenildiği anda yukarılara çıkarılıyor, bazıları ise listeye bile giremiyor. Twitter böylesine operasyonel bir alan işte.

MEDYA SALDIRISI BAŞLIYOR

Elon Musk, patron olarak sahte hesapları engelleyeceğini söylese de bunu kolay kolay yapamaz. Herkesin gerçek kimliği ile kullanıcı olduğu Twitter’ın küresel sistem açısından siyasi, operasyonel rolü ortadan kalkar.

Yapabilir mi? Evet, yetkisi var ama kolay kolay yaptırmazlar.

Yazının Devamını Oku