Paylaş
Yazımın başlığını, “İçişleri Bakanlığı’ndan araştırma: ‘Sokak hayvanları tehlikeli mi?’ ‘Evet’ yüzde 34, ‘Hayır’ yüzde 45” şeklinde verince, hem e-posta üzerinden hem de sosyal medyada üzücü tartışmalar ve eksik değerlendirmeler yapıldığına şahit oldum.
Yazımda da belirttiğim gibi, “Ateş düştüğü yeri yakıyor”... Sokakta köpek saldırısı sonucu yaralananların feryatları, hayatını kaybedenlerin yüreklerde bıraktığı acı tarifsiz kedere dönüşüyor.
SOKAK KÖPEĞİ SAYISI 10 MİLYON
Bugün, sayıları kimi kaynaklara göre 10 milyon, kimilerine göre ise 15-18 milyon arasında olduğu tahmin edilen ve gıdaya erişmekte zorluklar çeken, kent yaşamı koşulları gereği saldırganlaşan sokak köpeklerinin yarattığı tehdit küçümsenmeyi değil daha fazla büyümeden tedbir almayı gerektirecek boyutlarda.
Üremelerinin kontrol altına alınmaması halinde sokak köpeklerinin sayısının hızla artacağı düşünüldüğünde sokaktaki tehdidin büyüyeceği kolayca hesaplanabilir.
Yazım ile ilgili tartışmaya sebep olan soru şuydu:
“Sokak hayvanlarını tehlikeli buluyor musunuz?” sorusuna, “Tehlikeli buluyorum” diyenlerin oranı yüzde 34.3, “Tehlikeli bulmuyorum” diyenlerin oranı yüzde 45.1, “Emin değilim” diyenlerin oranı ise yüzde 20.6...
Herkes soruya kendi açısından baktığı için bir sonuç çıkarmaya çalıştı. Sokaktaki hayvanlardan rahatsız olmayanlar, soruya yüzde 45 oranındaki “Tehlikeli bulmuyorum” cevabına bakarak bir tehlike olmadığı yorumunu yaptılar. Oysa yüzde 34.3, yani nüfusun üçte biri sokak hayvanlarını tehlikeli buluyor. Bu hiç de azımsanmayacak bir oran.
SALDIRIYA UĞRAYANLAR YÜZDE 40
Ayrıca ankete katılanların yüzde 13.5’i kendisinin, yüzde 26.9’u bir yakınının sokakta hayvan saldırısına uğradığını söylemiş. “Ben ya da herhangi bir yakınım hayvan saldırısına uğramadı” diyenlerin oranı yüzde 61.8, yani saldırıya uğrayanların oranı yüzde 40’a yakın.
Bunlar küçümsenecek rakamlar değil.
Zaten İçişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Strateji Dairesi Başkanlığı’nın konuya el atmasının nedeni de bu; hayvan sevgisi güvenlik tehdidine dönüşmeden, hükümet, belediyeler, STK’lar ve vatandaşlarla birlikte gerekli önlemleri almak.
Nitekim, “Sokak hayvanlarının sayıca fazla olması güvenlik sorunudur” ifadesine “Katılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 36.1, “Katılmıyorum” diyenlerin oranı yüzde 41.5, “Kararsızım” diyenlerin oranı yüzde 22.4. “Gece sokağa çıkarken/sabah erken işe giderken hayvanlardan tedirgin oluyorum” ifadesine “Katılmıyorum” diyenlerin oranı yüzde 40.4, “Kesinlikle katılıyorum ve katılmıyorum” diyenlerin oranı yüzde 40.5. Yani yarı yarıya. Burada kastedilen de daha çok sokakta sürü halinde dolayan başıboş köpekler...
ÇOCUKLAR İÇİN ENDİŞE BÜYÜK
Sahipsiz hayvanların olduğu muhitlerde çocukların sokakta oynamasından “Tedirgin oluyorum” diyenlerin oranının yüzde 44.5, “Olmuyorum” diyenlerin oranının yüzde 35.1 olarak çıkması ise endişeyi yansıtıyor.
Ankette bazı sorulara verilen cevaplarda, toplumun yüzde 82.3’ünün hayvan sevgisine sahip olduğunu ama yaşanan sorunlara da mantıklı çözüm önerileri getirdiğini görebiliyoruz. Örneğin, “Sizce sokak hayvanları kısırlaştırılmalı mı?” sorusuna yüzde 44 “evet”, yüzde 34.8 “hayır” cevabını veriyor.
SALDIRGAN KÖPEKLERE NE YAPMALI?
Ankette, “İnsana saldıran köpeklere ne yapılmalıdır?” şeklindeki soruya verilen cevaplar ise şöyle: “Kısırlaştırılmalı” yüzde 11.8, “Barınaklara bırakılmalı” yüzde 38.8, “İtlaf edilmeli” yüzde 4.8, “Rehabilite edilmeli” yüzde 42.7, “Diğer” yüzde 1.9.
Bu soruya verilen cevaplara dikkat ettiniz mi? İnsana saldıran köpekleri itlaf etmek gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 5’i bile bulmuyor.
Ama bu önlem alınmaması anlamına da gelmiyor.
TOKAT’TA ÖRNEK PROJE: TOSHAB
Ankete katılanlar tarafından sokak hayvanları ile ilgili kurum olarak yüzde 80 oranında belediyeler sorumlu görülürken, belediyelerin sokak hayvanlarına yönelik çalışmalarını yeterli bulanların oranı yüzde 14.9, yeterli bulmayanların oranı ise yüzde 85.1.
Raporun sonuç kısmındaki önerilerden bazıları da şöyle:
Sokak hayvanlarıyla ilgili konularda görevli ve yetkili kurumlar arasındaki yetki karmaşası ortadan kaldırılmalı, hangi kurumun hangi alanlarda yetkili olduğu netleştirilmeli.
Sahipsiz hayvanların sayısına ilişkin sağlıklı bir envanter için kimliklendirme, barınak koşulları, aşılama ve kısırlaştırma gibi temel meselelerde yeknesaklığın sağlanması gerekli.
Hayvan barınakları, rehabilitasyon merkezleri ve bakımevlerinin şeffaf bir şekilde yönetilmesi ve toplumun hayvanlara ilişkin meselelerde güven duygusunun artırılması amacıyla ilgili yerlerin kamera sistemleriyle internet üzerinden 7/24 izlenmesi mümkün hale getirilmeli.
Daha istikrarlı uygulamalar için yetkili tek merkez tarafından yetkilendirilen kurumun/birimin bünyesinde hayvan haklarına ilişkin alt birimler oluşturulmalı.
Üreme kontrolünün sağlanması amacıyla mahalli idarelerin kısırlaştırma ve aşılama kapasiteleri artırılmalı.”
Raporda bir de örnek verilmiş: “Tokat Valiliği’nin planlamış olduğu Tokat Sahipsiz Hayvanları Koruma Birliği (TOSHAB) projesi gibi yerel projeler sürdürülebilir ölçütlerle desteklenmeli”...
İçimizdeki hayvan sevgisi daha fazla güvenlik riski yaratmadan, daha çok cana mal olmadan önlem almak şart.
Paylaş