PKK için silahtan çıkan mermi ne ise FETÖ’cüler için medya üzerinden yaydıkları yalan ve iftira ve kumpas odur.
Bold Medya isimli internet sitesi de FETÖ’cülerin yalan, algı, iftira ve kumpas için kullandıkları mecralardan birisidir.
Onlar beni, ben de onları yakından takip ederim!
Bu vatan hainleriyle mücadele için onları yakından takip etmek gerekir.
Geçen hafta Yükseköğretim Kurumlar Sınavı sonuçları açıklandı. FETÖ’cü Bold Medya sitesinin yayınladığı bir haber dikkatimi çekti. Haberin başlığı: “KHK’lı Osman Ataş, bu yıl girdiği YKS sınavında 215’inci oldu.”
ALGI OPERASYONU
Şunu biliyorum; Bold Medya gibi FETÖ’nün bugün artık yurtdışından yayın yapan medya organları, örgüt üyesi değilse YKS’de derece yapan birisini asla haber yapmaz.
Yalan, fitne, iftira, kumpasa dayalı habercilik yapan FETÖ medya yapılanması, eğer birisi hakkında olumlu ya da mağduriyet haberi yapıyorsa o kişi mutlaka örgüt üyesidir.
Yalnızca gerçeğe gözünü kapatmakla kalmayan, gerçeği çarpıtan, göz göre göre seçmenlerinin aldatılmasına aracı olan gazeteci ve televizyoncuların durumu hepsinden acı.
Bir de sözde objektif yayıncılık yaptığını söyleyen, kimseyi de beğenmeyen Halk TV’nin, sıradan bir gazetecilik faaliyeti olan basın ve grup toplantılarını yayınlama karşılığı CHP ile bir sözleşme yaparak işi para ilişkisine çevirmiş olması, şimdiden basın tarihine “rezalet” olarak geçti.
BESLEME HALK TV, TELE1, KRT
Siyasi rakip olduğu için CHP’ye yakın medya tarafından sürekli hedef alınan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce tam bir yıl önce bunların ipliğini pazara çıkarmıştı aslında.
İnce, “Halk TV, Tele1, KRT, CHP’den ve İYİ Parti’den her ay düzenli maaş alıyor. Miktarlarını bile söylerim. Son zamları bilmiyorum ama. Bizi haber yaptıkları zaman ‘Maaşı keseriz’ diye tehdit ediyorlar.
‘Biz sözleşme yaptık” diyorlar. Utanmazlığın bu kadarı olur. Maaşın adını sözleşme yapmışlar. Hizmet satın alıyorlarmış. Haraca bağlamışlar bütün muhalefet belediyelerini. Her bir belediyeden haraç alıyorlar resmen. Aylık maaş alıyorlar. Besleme basınsınız siz” diye eleştirmişti.
Tele1’in sahibi Merdan Yanardağ da Muharrem İnce’nin iddiasını şu sözlerle doğrulamıştı:
“Tele1 ve tüm televizyon kanallarının gelirleri, reklam ve sponsorluk gelirleridir. Biz bazı hizmet satış anlaşmaları yapıyoruz, bunların içinde siyasi partiler de var. CHP ile zaman zaman yaptığımız anlaşmalar var. Onların mitingini canlı olarak yayınlıyoruz ve bunun karşılığında bir bedel alıyoruz.”
Kemal Kılıçdaroğlu için bir süredir “sinsi siyaset” yaptığını yazıyor, söylüyorum.
Bunu cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde defalarca kanıtladı. Masa ortakları veya uzantıları tarafından en ağır saldırı altındayken bile sinirlerine hâkim oldu. Karşı saldırı yerine amacını unutmadan ya saldırıyı “Şimdi onu boş verin” gibi kısa cümlelerle bertaraf etti ya da konu hakkında konuşmayarak unutulmaya bıraktı.
Kafasındaki amaca doğru yürürken yalan söylese de geriye dönüp bakmadı. Kimi yalanlarında ısrar etti, herkesin görebileceği şekilde ortaya çıkan yalanlarını tamamen unutulmaya bıraktı.
Öncesi de var ama müsaadenizle son birkaç örneği hatırlatayım:
- ABD seyahatinde yanındaki gazetecileri de atlatarak sekiz saat ortadan kayboldu. Suskunluğa bürünerek ne atlattığı gazetecilere ne de kamuoyuna tek bir açıklama yapmadı.
- FETÖ’cüler, Muharrem İnce hakkında montaj kumpası kurduğunda bunu Rusların yaptığını, elinde delil olduğunu söyledi ama bir türlü açıklamadı.
- Hem ittifak ortaklarından hem parti yönetiminden hem kendi seçmenlerinden hem de tüm kamuoyundan gizli bir biçimde
Son birkaç gündür, FETÖ’nün askeri mahrem yapılanması içinde Deniz Kuvvetleri’nde “Zeyd” kod adıyla yöneticilik yapan firari FETÖ’cü Tuncay Opçin ile örgüt üyesi eski polis memuru Emre Uslu arasında bu nedenle tartışma çıktı.
FETÖ elebaşı öncesi liderlik yarışında oluşan dört grup arasında öne çıkan Mustafa Özcan, hem parayı hem de özellikle Avrupa’daki yapılanma ve yabancı istihbarat örgütleri ile ilişkileri kontrol edebildiği için yarışta ileride görünüyor.
ÇİFTLİKTEN ATILANLAR
Öyle ki FETÖ elebaşına çok yakın isimlerden birisiyken Pensilvanya’daki çiftlikten atılan Osman Şimşek’e saldıran Tuncay Opçin ile kavgaya tutuşan Emre Uslu da Mustafa Özcan’ın etki alanına girmiş görünüyor.
Tuncay Opçin ise FETÖ elebaşına ve örgüte sadakatini radikal biçimde göstermek için, bir zamanlar yalan, iftira ve kumpasta ortaklık yaptığı FETÖ’cü Emre Uslu ile kavgaya tutuştu.
Kavganın içinde benim ismim geçtiği için çok fazla soruyla karşılaştım.
Tuncay Opçin, Emre Uslu
Çünkü zaman ilerledikçe böyle bir risk oluşur. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer 15 Temmuz’u unutursak şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep etmiş, masumların hakkını çiğnetmiş oluruz. Pusuda bekleyen odaklara hep beraber net bir mesaj yolluyoruz. 15 Temmuz’un 7’nci seneidevriyesinde bir kez daha ilan ediyorum; değil üzerinden 7 yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’un unutulmasına ve unutturulmasına izin vermeyeceğiz. Evlatlarımızın kanını akıtan alçaklara olan öfkemizi diri ve dinç tutacağız” dedi.
FETÖ ihanetinin unutulmaması, ihanetin tekrarlanmaması için gerekli.
14 Temmuz’daki son yazımın başlığı olan “FETÖ ile mücadelede son viraj” başlığını da bu kaygıyla atmıştım. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son görev dönemi FETÖ ile mücadele açısından ayrı bir önem taşıyor. O yüzden unutmamak, hatırlamak ve uyarmak önemli.
FETÖ, CIA, PENTAGON, CENTCOM
Nitekim Fetullahçı Terör Örgütü’nün ihanetini en yakından yaşayan, silah arkadaşı Ömer Halisdemir’e verdiği “Şehadet Görevi” sonucu; Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı (Ö.K.K.) ele geçirmeye çalışan FETÖ mensubu Semih Terzi’nin öldürülmesiyle darbe girişiminin kaderini değiştiren emekli ÖKK Komutanı Tuğgeneral Zekai Aksakallı, 15 Temmuz’un 7’nci yıldönümünde çok önemli tespit, hatırlatma ve uyarılarda bulundu.
Önce benim de katıldığım tespitini, tarihe not düşmek adına bir kez de buradan ben paylaşıyorum; “15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü küresel emperyalistlerin bir ürünüdür. FETÖ; CIA, PENTAGON, CENTCOM ve ülkemizi hedef alan devletler ve istihbarat servisleri tarafından desteklenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamaya yönelik bir girişimdir. Eğer başarılı olunsaydı kukla bir yönetimle ülkenin adım adım parçalanma sürecine gireceğini değerlendiriyorum.”
M5 Savunma Sanayii Dergisi’nde Ardan Zertürk ile söyleşisinde bu tespitini paylaşan Aksakallı önceki akşam Habertürk’ten Kemal Öztürk ile bir röportaj yaptı.
ÇOK, ÇOK AMA ÇOK
Tarihimizde görülmemiş bir ihanete karşı canlarını siper eden 252 şehidimize, 2 bin 500 dolayındaki gazimize, darbe girişimine direnen milyonlarca vatansevere minnettarlığımız hiç bitmeyecek.
Biliyorum, birileri 15 Temmuz’un anılmasından çok rahatsız, biliyorum onlara göre Fetullahçı Terör Örgütü tehlikesi yok.
Ama FETÖ, son seçimlerde cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye karşı kurulan montaj kaset kumpasıyla hâlâ varlığını koruduğunu, hâlâ kötülüklerine ve ihanetlerine devam ettiğini, demokrasiye doğrudan müdahale ettiğini gösterdi.
2023’TE DEMOKRASİYE SALDIRI
15 Temmuz darbe girişimi ile nasıl iktidarı devirmeye ve kanlı bir şekilde ülke yönetimini fiilen ele geçirmeye çalıştıysa, Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesi için yaptığı montaj porno kaset kumpasıyla demokrasiye dolaylı biçimde müdahale etti.
Fetullahçı Terör Örgütü bu kumpası Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansını artırmak adına yaptı. Kılıçdaroğlu da FETÖ’nün işlediği suçu, bir tweet atarak Rusların üzerine yıkmaya kalktı.
FETÖ, siyasete müdahalesini 2010 yılında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a kurduğu kaset kumpasıyla göstermiş, Kılıçdaroğlu’na CHP Genel Başkanlığı yolunu açmıştı. 2011 yılında da MHP’ye karşı kaset kumpasıyla 10 genel başkan yardımcısının istifasına sebep olmuştu.
CHP’YE, AKP’YE,
Bu durum geçen yıl Madrid’de yapılan NATO Zirvesi sırasında, imzalanan “Üçlü Muhtıra” ile kayıt altına alındı.
Türkiye, Finlandiya ve İsveç tarafından 28 Haziran 2022 tarihinde imzalanan muhtıranın 4’üncü maddesinde bu durum şöyle anlatıldı:
“Müstakbel NATO Müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan özgüte destek sağlamayacaklardır.
Türkiye de milli güvenliklerine yönelik tüm tehditlere karşı Finlandiya ve İsveç’e tam destek verir. Finlandiya ve İsveç terörizmi tüm biçim ve tezahürleriyle en kuvvetli şekilde reddeder ve kınar. Finlandiya ve İsveç, tüm terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı gerçekleştirdikleri saldırıları açık ve net biçimde kınar, Türkiye’yle ve mağdurların aileleriyle en derin dayanışma duygularını ifade eder.”
TERÖRİSTLERİ İADE ŞARTI
Üçlü Muhtıra’nın 5’inci maddesinde ise, Finlandiya ve İsveç, PKK ve diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt ettiler.
Muhtıra’nın 8’inci maddesinde ise, PKK terör örgütünün ve bütün uzantıları ile iltisaklı kuruluşlarının ve paravan örgütlerinin para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerine yönelik soruşturma başlatacaklarına ve bunları yasaklayacaklarına dair söz verdiler.
Ayrıca terör örgütü üyelerinin iadeleri ile ilgili de önlemler alacakları sözü verdiler.
Karara göre; 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin başarısız olması üzerine FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından mensuplarının dağılmasını engellemek ve darbe girişimine imkân sağlamak amacıyla eylem gerçekleştirildi.
Eylemin hedefinin ise, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olması nedeniyle FETÖ’nün Türkiye-Rusya ilişkilerini savaş düzeyine getirerek yeni bir darbe girişimine zemin hazırlama olduğu anlatıldı.
Cinayet, 19 Aralık 2016 tarihinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Fikret Mualla Sergi Salonu’nda düzenlenen “Gezgin Gözüyle Kaliningrad’tan Kamçatka’ya Rusya” konulu fotoğraf sergisinin açılış kokteylinde, Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov’un FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mensubu olan terörist Mevlüt Mert Altıntaş tarafından konuşma yaptığı sırada sırtından vurularak gerçekleştirildi.
FETÖ’NÜN EYLEMİ
Yargıtay kararında eylemle ilgili olarak şu hüküm yer aldı: “Anayasal düzeni ne şekilde olursa olsun ortadan kaldırmak olduğu, işbölümü çerçevesinde gerçekleşen bu örgütsel organizasyonun FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün vahim eylem niteliğindeki terör eylemi olduğu konusunda kuşku bulunmadığı ve cinayet eylemine dair yapılan tespitlerin de tesadüfle açıklanmasının mümkün olmadığı, cinayetin gerçekleşmesine giden sürecin tasarlanması suretiyle neticenin gerçekleşmesinin sağlandığı, bu itibarla tasarlama konusunda yapılan hukuki açıklamalar ve dosya kapsamındaki bilgi, belge, beyan ve diğer deliller kapsamında Rus Büyükelçi Andrey Gennadiyeviç Karlov’un öldürülmesi olayında örgüt tarafından şartsız ve koşulsuz şekilde öldürme kararı alındığı anlaşılmıştır.”
RENKLENDİRME: EL NUSRACI