Nedim Şener

İkinci 17 Aralık kumpasının anatomisi

20 Mayıs 2024
İlginçtir, şimdi FETÖ dedikleri “cemaatin” Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına destek veren Fetullahçıların 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişiminin bile ayıltamadığı, 17/25 Aralık 2013 kumpasını görmekten aciz bazı isimler Ankara Emniyeti içinde Nurcu-Okuyucuların başını çektiği bir grubun Cumhur İttifakı ortaklarına kurdukları kumpas soruşturmasını sulandırmak için elinden geleni yapıyor.

Herkes birilerini, birileri tarikatları, tarikatçılar devlet içindeki mensuplarını koruma ve kollama derdine düşmüş görünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ise, “Fetövari ve  FETÖ benzeri yapılar” hakkında uyarı üzerine uyarı yapıyor. Bahçeli salı günü yaptığı konuşmadan sadece 5 gün sonra, cumartesi günü Kızılcahamam konuşmasında tonu daha da sertleştirdi: “Devletin içinde FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayri meşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez. Bürokratik oligarşinin altyapısını kurmak için eylem ve emel birlikteliği içinde olan çevrelerin oyunlarına tepkisiz durmayacağız. Statüko özlemi çekenlere, demokrasi karşıtlarına, milli iradeye pranga vurmak için hava koklayanlara sessiz kalmayacağız. FETÖ ve FETÖ benzeri yapıların devleti zehirleyip, devlet içinde feodal ve imtiyazlı alanlar oluşturmalarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse kendisine güç vehmetmemeli, karanlık senaryolarla, sipariş talimatlarla, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır.

Eğer bu kalkışma olursa, buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli, bağ ve bağlantılarının, devlet, toplum ve medya içindeki uzantılarının tasfiyesi, tecridi ve tecziyesi acilen sağlanmalıdır. Mevzu bahis konu, devlet ve milletin istikbali ise hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.”

FETÖ-NURCU ETKİLEŞİMİ

Bazıları, gözünün önündeki “FETÖ bağlantısına” gözünü kapamayı tercih ediyor. Öyle anlaşılıyor ki; bunu söyleyip yazanlar herhalde kumpasın Nurcu, Menzilci, Süleymancı, Kurdoğlucular gibi gruplar tarafından yapılmasında sakınca görmüyor. Ya da bunların FETÖ’cülerle etkileşimini göz ardı ediyor. Oysa 2017’den beri birçok operasyon yapılan Ayhan Bora Kaplan sanki ilk kez yakalanıyormuş gibi Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube tarafından tiyatrovari bir operasyonla 7 Eylül 2023 gözaltına alınmasından kısa süre sonra, Narkotik Şube’de görevli bir polis memurunun Kaplan’ın ifadesini firari FETÖ mensubu Cevheri Güven’e yolladığı belirlenmişti. Nurcu olan o polis de şimdi tutuklu. FETÖ’cü Güven ve FETÖ’cülerle yakın çalışan, hakkındaki yakalama kararları nedeniyle firar ederek Alman istihbaratına sığınan Erk Acarer isimli şahsın yazıları ve videoları da yurtiçinde bazı gazetecilerle birlikte eski İçişleri Bakanı Soylu ismi etrafında gündeme taşındı. Gizli tanık yapılan Serdar Sertçelik’in yayınladığı ses kayıtlarına göre, kumpas AK Partili bakan ve bürokratlar ile MHP’ye yönelecekti.

KUMPAS HAZIRLIK AŞAMASINDAYDI

Bazıları, Sertçelik’in firar etmeden verdiği ifadelerde hiçbir siyasetçiden söz etmemiş olmasını örnek vererek çarpıtma yapıyor. Sertçelik’in polislerle yaptığı konuşmaların ses kayıtları “ikinci bir 17 Aralık kumpası”nın dışarıdan ve Emniyet içindeki grup tarafından kararlaştırılmış ve planlanmış olduğunu gösteriyor. Yayınlanan ses kayıtlarına göre kumpasın icrası için “gizli tanık” olarak ifade verecek Serdar Sertçelik’in Türkiye’ye dönmesi gerekiyormuş.

Ayhan Bora Kaplan

Yazının Devamını Oku

FETÖ’ye diyet borcu olan Emniyet’teki kuklalar

17 Mayıs 2024
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ayhan Bora Kaplan suç örgütü soruşturması üzerinden Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’yi hedef olan Emniyet-Yargı kumpasının ortaya çıkmasından sonra sosyal medyadan şu mesajı paylaştı:

“Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya’ çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz.

Bu mücadelemizi kimler engellemeye çalışıyorsa, kimler FETÖVARİ gizli tanık taktikleriyle kendi karanlık düzenlerinin hakim olmasını istiyorsa, onların o düzenlerini de başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz. Hangi kurum içinde Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize yönelik bir yapılanma varsa, sonuna kadar gidip, o yapıları tespit edip adalete teslim edeceğiz.”

Ali Yerlikaya’nın sözlerinin samimiyetinden hiç kuşkum yok. Ne yazık ki, paylaştığı mesajındaki tüm kötülükler var. Evet, FETÖ taktikleriyle çalışan ve FETÖ’cülerle işbirliği yapan, Cumhurbaşkanı, Hükümet üyeleri ve siyasetçilere hedef alan, FETÖVARİ gizli tanık taktikleri kullananlar hepsi mevcut.

Bunu yapanlar Sayın Ali Yerlikaya’nın doğrudan kendisine bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Emniyet Müdürlüğü içinde FETÖ’den boşalan yerleri dolduran Nurcu-Okuyucu, Kurtoğlu grubu, Süleymancı, Menzilci veya başka isimler taşıyan yapılar.

Bunlara tarikat ya da cemaat demek bile yanlış.

Bunlar artık hükümet üzerinde vesayet kuran, devlet imkânlarını kullanarak hükümete ve siyasete operasyon yapabilecek güç ve imkâna kavuşmuş gruplar.

Bakan Yerlikaya’nın tarif ettiği bu kirli çarkı kuran Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorumlular açığa alınıp, haklarında Müfettiş incelemesi devam ederken gözaltına alındılar.

Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı

Yazının Devamını Oku

Bahçeli’nin ‘Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo’ sözleri Engin Dinç’e mi dayanıyor

15 Mayıs 2024
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yuvalanmış bir ucu yargıya uzanan şer odaklarının Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’yi hedef alan kumpası Türkiye gündemine oturdu.

‘17/25 Aralık 2013 FETÖ’nün hükümeti devirmeye yönelik emniyet ve yargı darbe kumpası’nın bir benzerinin Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki Nurcu-Okuyucu diye bilinen bir grup tarafından tezgâhlandığı ortaya çıkarıldı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın talimatıyla Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ile yardımcısı Şevket Demircan açığa alındı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı bu kişiler hakkında da soruşturma başlattı. Soruşturma hükümete darbe anlamına gelen ‘Anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar’ kapsamında yürütülüyor.

BAKANLARA KUMPAS

Ancak hükümete, emniyet-yargı darbesi hazırlığı içinde olan polislerin ipliğini pazara çıkaran ve “M7” adıyla gizli tanık yapılan Serdar Sertçelik isimli suç örgütü üyesinin yaptığı açıklamalar ve sosyal medyadan yayınladığı polislerle yaptığı telefon görüşmelerinin içeriği soruşturmanın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün en tepesindeki ismi olan Engin Dinç’e gitmesini gerektirecek cinsten.

Serdar Sertçelik, Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’ın gizli tanık olarak ifadesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın, eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ ve Abdülhamit Gül’ün, AK Parti Milletvekili Mücahit Aslan’ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu’nun isimlerini eklemesini istediğini, durumdan da “yukarısının” haberi olduğunu açıklamış, buna ilişkin ses kayıtlarını yayınlamıştı.

‘EMNİYET MÜDÜRÜ İLE GÖRÜŞTÜK’

Polis müdürü

Yazının Devamını Oku

Cumhur İttifakı’na Nurcu-Okuyucu Emniyet-Yargı darbesinin adı “Temiz Eller operasyonu”

13 Mayıs 2024
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 2007’den itibaren kumpas operasyonlarıyla Türkiye’ye yaşattığı süreç tekrar ediyor.

15 Temmuz 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki örgüt mensupları darbe girişimine kalkıştığından beri bir daha o günlere dönülmemesi için büyük bir mücadele verildi. Kamu kurum ve kuruluşlarında100 binden fazla örgüt mensubu ihraç edildi. 15 Temmuz gecesi 252 insanımız canları ile FETÖ’ye karşı mücadelede verirken, bir daha o günlere dönülmemesi için çok fedakârlık yapıldı. 15 Temmuz 2016’dan itibaren yaklaşık 8 yılda bu köşede yüzlerce yazı kaleme aldım. Elbette FETÖ’nün askeri bir darbe girişimi yapma ihtimali sıfırlandı ama süreç, bizi 17/25 Aralık 2013 kumpas sürecine geri döndürdü. Devletin içinde yine birilerinin bu kez Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kumpas kurduğu ortaya çıktı. Aylardan beri basında haber olan kumpas girişimi geçen hafta Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde üç üst düzey emniyet görevlisinin açığa alınmasıyla herkesin gözleri önüne serildi.

NURCU-OKUYUCU DARBE

2017-2019 döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yakından takip edilmesine rağmen, özellikle yargı camiasından isimlerle kurduğu ilişkiler sayesinde hakkında açılan soruşturmalardan “takipsizlikle” kurtulan Ayhan Bora Kaplan dosyası, Engin Dinç’in Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirilmesinden sonra yeniden açıldı. Ayhan Bora Kaplan, hakkında ‘suç örgütü kurma, uyuşturucu, sahte para, adam yaralama, hırsızlık’ gibi 7 konuda soruşturma yürütülmüş, bunların beşinden takipsizlikle kurtulmuştu. Ayhan Bora Kaplan hakkında şüphelileri arasında Serdar Sertçelik’in de bulunduğu bir dosya üzerinde 2023’te yeni bir operasyon yapıldı. İşlettiği gece kulüplerinde yargı mensuplarını ağırlayıp yakın ilişki kuran mafyatik bir tip olan Ayhan Bora Kaplan, 7 Eylül 2023 tarihli operasyonla gözaltına alındı. Ancak emniyet içinde özellikle “Nurcu-Okuyucu” diye bilinen grup, bu operasyonu kısa süre içinde hükümete darbeye dönüştürdü. Bu operasyonda gözaltına alınan ve “M7” kod adıyla gizli tanık yapıldıktan sonra serbest kalan, emniyet içindeki grubun telkini ile yurtdışına çıkan Serdar Sertçelik yaptığı açıklamalarla Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kurulan kumpası deşifre etti.

AK PARTİLİLERE KUMPAS

Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü ekipleri, gizli tanık M7’ye, yani Serdar Sertçelik’e, ifadesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın, eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ ve Abdülhamit Gül’ün, AK Parti Milletvekili Mücahit Aslan’ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu’nun isimlerini gizli tanık ifadesine eklemesini söylemişler. Serdar Sertçelik tüm bunları ses kayıtlarıyla sosyal medyada paylaştı.

İktidara, 17/25 Aralık benzeri kumpası organize eden isimler olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’den sorumlu Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ile Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan öne çıkıyor. Nitekim bu isimler açığa alındı ve konuyla ilgili müfettiş görevlendirildi. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da konuyla ilgili soruşturma başlattı.

KİM BU BAŞKAN

Serdar Sertçelik

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cüleri çıldırtan Casusluk Yasası

10 Mayıs 2024
MİLLİ İstihbarat Teşkilatı’nın son dönemde MOSSAD adına ajanlık yapanlara yönelik operasyonları Türkiye’de casusluk faaliyetlerinin içeriğinin değiştiğini gösteriyor.

İsrail gizli servisi MOSSAD adına Türkiye’de kişiler ve kurumlar hakkında menfaat karşılığı bilgi toplayan bir kısmı dedektiflik şirketi adı altında faaliyet gösteren şebekelere yönelik operasyonlar bu konuda yasal değişikliği gündeme getirdi.

Nitekim MİT internet sayfasından kısa süre önce “Casusluk nedir?” başlığıyla yaptığı paylaşımda değişen casusluk tanım ve yöntemlerini şöyle anlattı:

“Yabancı istihbarat servisleri hedefinde bulunan ülke, kurum veya kuruluşlara yönelik doğrudan ya da dolaylı şekilde bilgi toplamak amacıyla çeşitli kişilere temas etmektedir.

İstihbarat yalnızca bilgi toplamak değildir. Bilgiyi avantaj ve kazanç elde edecek şekilde kullanmaya hazır hale getirmektir. Hedefe etki etmek hedefi yönlendirmek ve hedefin zayıf noktalarını tespit etmek hususları da istihbarat çalışmalarına girmektedir.

Hasım veya hasım olması muhtemel istihbarat mensupları vatandaşlarımızla çeşitli yöntemlerle irtibat kurmaktadır. Ülkemizin menfaatlerini birliğini bütünlüğünü ve değerlerini hedef alan asıl istihbarat servisleri irtibat kurdukları vatandaşlarımızı casus olarak devşirebilmektedir. İstihbarat servisleri istifade ettikleri casuslardan açık kaynak bilgilerinden analiz çalışması ya da rapor hazırlamasını isteyebilmektedir. Hedeflerindeki şahısların adres bilgilerini öğrenmelerini önemli bina veya testlere ilişkin keşif çalışması yapmalarını talep edebilmektedir. Ayrıca hasım istihbarat servisleri organize suç ve terör örgütlerini de casusluk amacıyla kullanabilmektedir. Bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yabancı ülke istihbarat mensuplarına yardımcı olmanın bir suç olduğu bilinmelidir.”

MİT bu paylaşımında istihbarat servislerinin ağına düşebilecek kişilere şu uyarıyı da yaptı; “Tanımadığımız kişilerin yönelttiği irdeleyici şüpheli ve hassas içerikli sorulara cevap vermeden önce soruyu soranın kim olduğu sorgulanmalıdır.”

MEVCUT YASA YETERSİZ

Yazının Devamını Oku

Kürt katili PKK’nın ‘siyasi tetikçisi’ Bakırhan’ın kayyum üzerinden kaos planı

8 Mayıs 2024
İÇİŞLERİ Bakanlığı’nın Anayasa’nın 127 ve Belediye Kanunu’nun 45 ve 46’ıncı maddeleri gereği, haklarında terör örgütü üyeliği, terör örgütü propagandası ile yardım ve yataklık gibi suçlardan soruşturma ve kovuşturma bulunan 27 PKK/DEM’li belediye başkanı hakkındaki inceleme ve araştırması bazı kesimleri rahatsız etti.

Anayasa ve yasalara göre kayyum atanması gereken bu kişilerle ilgili yapılan inceleme ve araştırmayı konu alan yazım ise yine bu kesimlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

Bu konuda çalışmayı yapan İçişleri Bakanlığı’na söz söyleme cesareti olmayan korkaklar doğrudan konuyu haberleştirdiğim için bana saldırmayı seçti. Ama onların kendilerini tarif eden kötü sözleri iki gerçeği yok etmiyor; Birincisi adı ister HDP olsun ister YSP, ister HEDEP olarak değiştirsin DEM’in PKK terör örgütünün siyasi sözcüsü ve işlediği suçların ortağı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İkincisi ise İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda çalışma yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Dolayısıyla bunlara tek tek cevap vermeye değmez.

Ama bir tanesi var ki cevapsız bırakmak, PKK terörü ile mücadele ederken hayatını kaybeden şehitlerimize, yaralanan gazilerimize, Türk-Kürt katledilen binlerce sivil insanımızın hatırasına ihanet olur.

BAKIRHAN’IN İFTİRASI

Bu tartışmada cevap vermem gerekli olan kişi, Halk TV ekranında bana “tetikçi” diye iftara atıp hakaret eden PKK/DEM’in Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’dır. Bakırhan sadece iftira atıp hakaret etmiyor, konuşmasında aynı zamanda kayyum atanması halinde neler olabileceğine dair şöyle tehditler savuruyor: “Biz böyle itirafçıların, tetikçilerin söylediklerini dikkate almayız. Türkiye eski Türkiye değil. Kürtler de eski Kürtler değil!”

Hukuken hakkımı arayacağım ama önce buradan kimin tetikçi olduğunu anlatayım, sonunda da nasıl bir kaos planı yaptıklarına geleceğim. Öncelikle DEM’in terör örgütünün siyasi kolu olduğu, sözcülüğünü ve terör propagandası yaptığı bir gerçek. PKK terör örgütü 40 yılda 15 bine yakın resmi ve sivil insanımızı katletti.

KÜRT KATİLİ PKK

Katledilenlerin yarısı sivillerden oluşuyor. Bunların da büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da köylerde, mezralarda ve kentlerde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızdı. Hatta PKK, 15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla devlet görevlilerine ilk kurşunu atmadan çok önce, saldırılarına bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızı katlederek başladı. PKK’nın kanlı tarihini, yaşayanlar ve okuyanlar bu gerçeği bilir.

Yazının Devamını Oku

Hakkında terör soruşturma ve yargılaması olan PKK/DEM’li 27 belediye başkanına kayyum yolda

6 Mayıs 2024
31 Mart seçimlerinden sonra PKK’nın siyasi kolu DEM’in kazandığı belediyeler, terör propagandası başta olmak üzere İstiklal Marşımıza, Türk bayrağına, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretleriyle gündeme geldi.

* Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda, başkanlık makamında ve internet sitesindeki Türk bayrağını kaldırdılar.

* Diyarbakır Bağlar Belediyesi’ne bağlı Bağcılar’daki bağ evinde terör örgütü PKK marşı eşliğinde temizlik faaliyetlerine giriştiler.

* 31 Mart seçimleriyle PKK/DEM Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı seçilen Siraç Çelik, PKK terör örgütünün yayın organına çıkarak Türkiye’de baskı ve zulüm altında oldukları yalanını söyledi.

* Diyarbakır Sur Belediyesi mazbata töreni sonrası, makam odasına girildiği sırada grup içinde bulunan bir kişi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duvarda asılı fotoğraflarını eliyle göstererek, Kürtçe hakaret etti.

* Bağlar Belediyesi PKK’lı kadın teröristler için heykel açılışı yaptı.

* Mardin Belediyesi’nde İstiklal Marşı okunması önerisini reddettiler.

* Tunceli Belediyesi’nin sosyal medya hesabının adı Dersim Belediyesi olarak değiştirildi.

PKK/DEM’E KAPATMA DAVASI

Yazının Devamını Oku

‘İsmailağa devlete akredite bir cemaattir’... ‘Gerektiğinde cemaatlere operasyon yapmalı’

3 Mayıs 2024
İsmailağa Cemaatinin 70 yıl şeyhliğini yapan Mahmut Ustaosmanoğlu, 1954 yılında Bandırma’daki askerlik görevini tamamladıktan sonra Ali Haydar Efendi’nin davetiyle İstanbul’a geldi.

İstanbul’da göreve başladığı İsmailağa Camii’nde 1960’tan itibaren cemaatini oluşturan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2022 yılında vefatının ardından tarikatta şeyhlik tartışması başladı. Mahmut Ustaosmanoğlu’nun kendisinden sonra işaret ettiği Hasan Kılıç tarikatın başına geçti. O tarihte 95 yaşında olan Hasan Kılıç’ın sağlık durumu bir süre sonra Cübbeli Ahmet’in başını çektiği bir grup tarafından şeyhlik tartışmasının büyümesine neden oldu. Bu tartışma 2024 yılı mart ayında Cübbeli Ahmet’in tarikattan ihracı ile sonuçlandı. 22 Nisan 2024’te Hasan Kılıç’ın da 97 yaşında vefat etmesi üzerine Cübbeli Ahmet, Denizli’de yaşayan İbrahim Uslu’ya tabi olduklarını açıkladı. İsmailağa Cemaati İstişare Kurulu ise tarikatın başına Fikri Doğan’ın tayin edildiğini açıkladı. Böylece İsmailağa Cemaati, Fatih Çarşamba merkezli bir yönetim ile İbrahim Uslu etrafında toplanan bir Şura şeklinde ikiye bölünmüş oldu. Bölünmenin kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek.

İşte bu ortamda İsmailağa Cemaati önceki gün benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyi davet ederek açıklamalarda bulundular.

Tarikat tarihinde bir ilk olan basın toplantısında uzun yıllardır İsmailağa Camii’nde Diyanet görevlisi olarak imamlık yapan ve cemaatin ileri gelenlerinden SalihTopçu, vefat eden cemaat şeyhi Hasan Kılıç’ın oğlu Abdullah Kılıç ile cemaatin kurucusu Mahmut Ustaosmanoğlu’nun torunu Muhammed Fatih Ustaosmanoğlu hem soruları cevapladı hem de ilginç bilgiler verdiler. Cübbeli Ahmet’in iddiasına göre cemaatin başına 23 Nisan 2024 günü Fikri Doğan’ın getirilmesine rağmen tarikat fiilen bu isimler tarafından yönetiliyor. Tartışmanın temelinde ise tarikat silsilesinde 36’ncı isim olarak Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yer alması, 37’nci ismin ise beklenen “Mehdi” olması yatıyor. Buna karşın tarikat “Altın silsilede” vefat eden Hasan Kılıç’ı 37’nci, Fikri Doğan’ı ise 38’inci şeyh olarak ilan etti.

22 Nisan 2024’te 97 yaşında vefat eden Hasan Kılıç’ın kendisinden sonra cemaate liderlik yapacak bir ismi işaret etmemesine rağmen Fikri Doğan’ın 38’inci şeyh olarak ilan edilmesi aslında cemaatin kendi iç meselesi. Tıpkı giyim kuşamları gibi. Nitekim, çok bilinen başında sarık, sırtında cübbe ve altında şalvardan oluşan kıyafeti konusu bile toplantıda konuşuldu. İsmailağa Camii imamı Salih Topçu şunu söyledi; “Bu kıyafet devlete kafa tutmak için değil, biz böyle inanıyor böyle yaşıyor, böyle giyiniyor ve kendimizi başkaları gibi gizlemiyoruz yani kendimizi ifşa ediyoruz, devlete sızmak isteyen devlette yer almak isteyen bizim gibi giyinir mi?”


SalihTopçu, Abdullah Kılıç ve Fatih Ustaosmanoğlu (soldan)

İSMAİLAĞA’DA FETÖ ETKİSİ

Toplantıda konuların arasında İsmailağa Cemaatinde FETÖ etkisi konuşuldu. Çünkü,

Yazının Devamını Oku