Paylaş
Anayasa ve yasalara göre kayyum atanması gereken bu kişilerle ilgili yapılan inceleme ve araştırmayı konu alan yazım ise yine bu kesimlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardı.
Bu konuda çalışmayı yapan İçişleri Bakanlığı’na söz söyleme cesareti olmayan korkaklar doğrudan konuyu haberleştirdiğim için bana saldırmayı seçti. Ama onların kendilerini tarif eden kötü sözleri iki gerçeği yok etmiyor; Birincisi adı ister HDP olsun ister YSP, ister HEDEP olarak değiştirsin DEM’in PKK terör örgütünün siyasi sözcüsü ve işlediği suçların ortağı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İkincisi ise İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda çalışma yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Dolayısıyla bunlara tek tek cevap vermeye değmez.
Ama bir tanesi var ki cevapsız bırakmak, PKK terörü ile mücadele ederken hayatını kaybeden şehitlerimize, yaralanan gazilerimize, Türk-Kürt katledilen binlerce sivil insanımızın hatırasına ihanet olur.
BAKIRHAN’IN İFTİRASI
Bu tartışmada cevap vermem gerekli olan kişi, Halk TV ekranında bana “tetikçi” diye iftara atıp hakaret eden PKK/DEM’in Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’dır. Bakırhan sadece iftira atıp hakaret etmiyor, konuşmasında aynı zamanda kayyum atanması halinde neler olabileceğine dair şöyle tehditler savuruyor: “Biz böyle itirafçıların, tetikçilerin söylediklerini dikkate almayız. Türkiye eski Türkiye değil. Kürtler de eski Kürtler değil!”
Hukuken hakkımı arayacağım ama önce buradan kimin tetikçi olduğunu anlatayım, sonunda da nasıl bir kaos planı yaptıklarına geleceğim. Öncelikle DEM’in terör örgütünün siyasi kolu olduğu, sözcülüğünü ve terör propagandası yaptığı bir gerçek. PKK terör örgütü 40 yılda 15 bine yakın resmi ve sivil insanımızı katletti.
KÜRT KATİLİ PKK
Katledilenlerin yarısı sivillerden oluşuyor. Bunların da büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da köylerde, mezralarda ve kentlerde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızdı. Hatta PKK, 15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla devlet görevlilerine ilk kurşunu atmadan çok önce, saldırılarına bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızı katlederek başladı. PKK’nın kanlı tarihini, yaşayanlar ve okuyanlar bu gerçeği bilir.
22 Ocak 1987’de Ortabağ, 20 Haziran 1987 Pınarcık, 8 Temmuz 1987 Yuvalı, 9 Mayıs 1988 Benhemin, 24 Kasım 1989 İkiyaka, 10 Haziran 1990 Çevrimli, 14 Temmuz 1991 Pazarcık ve Çağlayancerit, 11 Haziran 1992 Sütlü, 22 Haziran 1992 Gercüş, 26 Haziran 1992 Susa, 21 Ekim 1992 Cevizdalı5 Temmuz 1993 Başbağlar, 18 Temmuz 1993 Van/Bahçesaray, 4 Ekim 1993 Daltepe, 21 Ekim 1993 Derintepe, 25 Ekim 1993 Yavi, 1 Ocak 1994 Elazığ/Maden, 21 Ocak 1994 Ormancık ve Akyürek, 5 Eylül 1995 Seldiren, 11 Eylül 1994 Darkent, 1 Ocak 1995 ve 5 Mart 1995 Hamzalı, 8 Ekim 1996 Köprülü, 15 Aralık 1997 Yoncalı katliamlarında öldürülen kadın, erkek, yaşlı, genç Kürtler için yakılan Kürtçe ağıtlar hâlâ kulaklarımızda. Sadece bunlar mı? Diyarbakır merkez dahil Türkiye’nin farklı illerinde binlerce sivili katleden terör örgütü, amaçları sadece mesleklerini icra etmek olan 150’ye yakın öğretmenimizi, doktorlarımızı, hemşirelerimizi katletti.
Tüm bu katliamlar olurken susan Tuncer Bakırhan ve beraber hareket ettikleri isimler, PKK elebaşı Öcalan’ı övüp onun için eylemler yapanlar, ağızlarından düşmeyen “Kürdistan” lafıyla TBMM’de “vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü” üzerine verdiği namus ve şeref sözünü tutmayarak bölücülük yapanlar Kürt katili bir terör örgütü olan PKK’nın siyasi sözcüsü, “PKK’nin siyasi tetikçisidir.”
İNCELENEN PKK/DEM’Lİ BAŞKANLAR
Öte yandan seçimden önce terör örgütü üyeliği, yardım yataklık veya terör propagandası yapma gibi suçlardan soruşturma ve yargılaması devam eden PKK/DEM’li belediye başkanları; Batman-Gülistan Sonuk, Diyarbakır Yenişehir-Safiye Akdağ, Diyarbakır Lice-Dilek Diyar Özer, Hakkari Yüksekova-Şadiye Kırmızıgül, Kars Kağızman-Mehmet Alkan, Mersin Akdeniz-Hoşyar Sarıyıldız, Şanlıurfa Halfeti-Mehmet Karayılan, Şanlıurfa Suruç-Ayten Kaya, Şırnak Cizre-Güler Yerbasan, Tunceli-Cevdet Konak, Elazığ Karakoçan-Cafer Oğuz, Ağrı-Hazal Aras, Diyarbakır Kayapınar-Gülşan Sincar, Diyarbakır Kulp-Fatma Ay, Hakkari-Mehmet Sıddık Akış, Iğdır -Mehmet Nuri Güneş, Mardin-Ahmet Türk, Mardin Artuklu-Mehmet Ali Amak, Siirt-Sofya Alağaş, Siirt Kurtalan-Ali Riza Bingöl, Şırnak Silopi-Jiyan Ormanlı, Van-Abdullah Zeydan, Van İpekyolu-Cevdet Altındağ, Van Başkale-Şengül Polat, Van Tuşba-Hanım Akkoş, Van Özalp-Sakine Kutpınar, Van Bahçesaray-Ayvaz Hazir hakkında yasal inceleme yapan ben değil İçişleri Bakanlığı’dır.
Elbette Anayasa ve yasalar ne emrediyorsa yapılması zorunludur.
Ayrıca, yasalarda açık hüküm bulunmasına rağmen hakkında terör örgütü nedeniyle soruşturma ve kovuşturma bulunan kişileri aday yapan da PKK/DEM yönetimidir. Dolayısıyla ortaya çıkacak sonuçlardan bizzat kendileri sorumludur.
CHP’Yİ ORTAK EDECEK
Ancak 78 belediye başkanlığı kazanan PKK/DEM’in, bu 27 kişiyi seçileceğini bile bile aday yapması da “kayyum” tartışması üzerinden planladığı kaosun bir parçasıdır.
Bakırhan, “Türkiye eski Türkiye değil. Kürtler de eski Kürtler değil!” derken hukukun uygulanmasına karşı ne yapacaklarının işaretini veriyor aslında.
Nitekim bunun provasını 31 Mart seçimleri sonrası Van merkezli olarak tüm Türkiye gördü. Van’da hakkında siyasi yasak olan Abdullah Zeydan’ın seçimi kazanmasından sonra yaşanan mazbata krizinde gördük. Onlar rahatça “Kürdistan” diyerek bölücülük yapacak, Atatürk’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edecek, İstiklal Marşı’na ve Türk bayrağına saygısızlık edecek, yasa uygulanmaya gelince de tehdit edecek. Bakırhan, “Böyle bir durumda muhalefet de sessiz kalmamalı” diyerek, 2019, 2023 ve 2024 seçimlerinde işbirliği yaptığı CHP’yi de yanına çekerek işledikleri suçlara ortak etme amacını gizlemiyor. 2028 seçimlerinde yine PKK/DEM işbirliğine muhtaç olan ve Kılıçdaroğlu gibi kayyuma karşı olduklarını söyleyen Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in neler yapacaklarını oturup izleyin derim.
Paylaş