Paylaş
İsrail gizli servisi MOSSAD adına Türkiye’de kişiler ve kurumlar hakkında menfaat karşılığı bilgi toplayan bir kısmı dedektiflik şirketi adı altında faaliyet gösteren şebekelere yönelik operasyonlar bu konuda yasal değişikliği gündeme getirdi.
Nitekim MİT internet sayfasından kısa süre önce “Casusluk nedir?” başlığıyla yaptığı paylaşımda değişen casusluk tanım ve yöntemlerini şöyle anlattı:
“Yabancı istihbarat servisleri hedefinde bulunan ülke, kurum veya kuruluşlara yönelik doğrudan ya da dolaylı şekilde bilgi toplamak amacıyla çeşitli kişilere temas etmektedir.
İstihbarat yalnızca bilgi toplamak değildir. Bilgiyi avantaj ve kazanç elde edecek şekilde kullanmaya hazır hale getirmektir. Hedefe etki etmek hedefi yönlendirmek ve hedefin zayıf noktalarını tespit etmek hususları da istihbarat çalışmalarına girmektedir.
Hasım veya hasım olması muhtemel istihbarat mensupları vatandaşlarımızla çeşitli yöntemlerle irtibat kurmaktadır. Ülkemizin menfaatlerini birliğini bütünlüğünü ve değerlerini hedef alan asıl istihbarat servisleri irtibat kurdukları vatandaşlarımızı casus olarak devşirebilmektedir. İstihbarat servisleri istifade ettikleri casuslardan açık kaynak bilgilerinden analiz çalışması ya da rapor hazırlamasını isteyebilmektedir. Hedeflerindeki şahısların adres bilgilerini öğrenmelerini önemli bina veya testlere ilişkin keşif çalışması yapmalarını talep edebilmektedir. Ayrıca hasım istihbarat servisleri organize suç ve terör örgütlerini de casusluk amacıyla kullanabilmektedir. Bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yabancı ülke istihbarat mensuplarına yardımcı olmanın bir suç olduğu bilinmelidir.”
MİT bu paylaşımında istihbarat servislerinin ağına düşebilecek kişilere şu uyarıyı da yaptı; “Tanımadığımız kişilerin yönelttiği irdeleyici şüpheli ve hassas içerikli sorulara cevap vermeden önce soruyu soranın kim olduğu sorgulanmalıdır.”
MEVCUT YASA YETERSİZ
Türk Ceza Kanunu’nun 328’inci maddesi Casusluk suçunu, devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge ya da vesika içeriklerindeki bilgilerin yabancı bir devlet adına “siyasal veya askerî casusluk” maksadıyla temin edilmesini cezalandırıyor. Yani mevcut yasa, casusluk suçunu “bilgi ve belge” üzerinden işlenebilen bir suç olarak tanımlıyor.
Ancak son MOSSAD operasyonları; devletin güvenliğine dair herhangi bir belge ve bilgi temin etmeden, Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yaparak da casusluk gerçekleştirilebildiğini gösterdi. Yabancı servislerin bilgi toplamadaki yöntem değişikliği mevcut casusluk tanımını yetersiz bıraktı. İstihbarat servisleri artık çok daha farklı tekniklerle casusluk kavramı içinde kalabilecek çalışmalar yaparken, bazı ülkeler ve organizasyonlar da yeni bazı tekniklerle başka ülkelere operasyon yapıyor.
AVRUPA DA DEĞİŞTİRDİ
Bu durum dünyanın birçok ülkesinde casusluk suçu için yeni düzenlemeleri gündeme getirdi. Örneğin, İngiltere 2023 yılında Ulusal Güvenlik Yasası ile “düşman” kavramı yerine “Yabancı güç” tanımını getirdi. Böylece yabancı bir devlet ve organizasyon adına veya çıkarına yapılan faaliyetler suç kabul edildi.
Öte yandan Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, Avusturya ve İsviçre’de benzer yasal düzenlemeler hayata geçirildi ve çalışmalar başlatıldı.
Türkiye’de de bu güncel ihtiyaçtan yola çıkarak TBMM gündeminde olan 9.Yargı Paketi’nde yeni bir casusluk suçu tanımı getiriliyor. Buna göre, 5237 sayılı kanununa eklenecek 339’uncu madde ile yeni casusluk suçu şöyle tanımlanıyor:
“(1)Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda; a) Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar, b) Türkiye’de suç işleyenler, hakkında, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.”
Yasa ile “devletin güvenliği ve yararı” olarak tanımlanan alanların neler olduğu önem kazanıyor. Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları olarak iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul ediliyor.
Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturacak. Suçun oluşması için failin, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda hareket etmesi gerekiyor.
YABANCI ORGANİZASYONLAR
Bir başka önemli konu ise casusluk faaliyetinin yabancı bir organizasyon adına yapılması. İşte bu bu noktada “Yabancı organizasyon” tanımı önemli. Yabancı organizasyon, Türk hukukuna göre kurulmamış veya oluşturulmamış organizasyon olarak değerlendiriliyor. Buna göre yabancı organizasyon, yabancı bir devlet tâbiiyetinde olabileceği gibi hiçbir devletin tâbiiyetinde de bulunmayabilir.
Yasaya göre, hakkında araştırma yapılan veya yaptırılan Türk vatandaşları ile kurum ve kuruluşların Türkiye’de bulunması zorunlu değil. Yabancı bir devlette bulunan Türk vatandaşları ile kurum ve kuruluşlar hakkında gerçekleştirilecek fiiller de bu tür casusluk suçunu oluşturacak.
İşte bu yasa en çok yurtdışında firari olan ve yabancı devlet ve organizasyonlar adına faaliyette bulunan Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarını çıldırtıyor.
Yasada olmamasına rağmen, “etki ajanlığı suçu getiriliyor” diye kampanya yapılıyor. Yasaya karşı etki ajanlığı ile toplumu provoke etmeye çalışıyorlar.
Paylaş