Paylaş
15 Temmuz 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki örgüt mensupları darbe girişimine kalkıştığından beri bir daha o günlere dönülmemesi için büyük bir mücadele verildi. Kamu kurum ve kuruluşlarında100 binden fazla örgüt mensubu ihraç edildi. 15 Temmuz gecesi 252 insanımız canları ile FETÖ’ye karşı mücadelede verirken, bir daha o günlere dönülmemesi için çok fedakârlık yapıldı. 15 Temmuz 2016’dan itibaren yaklaşık 8 yılda bu köşede yüzlerce yazı kaleme aldım. Elbette FETÖ’nün askeri bir darbe girişimi yapma ihtimali sıfırlandı ama süreç, bizi 17/25 Aralık 2013 kumpas sürecine geri döndürdü. Devletin içinde yine birilerinin bu kez Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kumpas kurduğu ortaya çıktı. Aylardan beri basında haber olan kumpas girişimi geçen hafta Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde üç üst düzey emniyet görevlisinin açığa alınmasıyla herkesin gözleri önüne serildi.
NURCU-OKUYUCU DARBE
2017-2019 döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yakından takip edilmesine rağmen, özellikle yargı camiasından isimlerle kurduğu ilişkiler sayesinde hakkında açılan soruşturmalardan “takipsizlikle” kurtulan Ayhan Bora Kaplan dosyası, Engin Dinç’in Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirilmesinden sonra yeniden açıldı. Ayhan Bora Kaplan, hakkında ‘suç örgütü kurma, uyuşturucu, sahte para, adam yaralama, hırsızlık’ gibi 7 konuda soruşturma yürütülmüş, bunların beşinden takipsizlikle kurtulmuştu. Ayhan Bora Kaplan hakkında şüphelileri arasında Serdar Sertçelik’in de bulunduğu bir dosya üzerinde 2023’te yeni bir operasyon yapıldı. İşlettiği gece kulüplerinde yargı mensuplarını ağırlayıp yakın ilişki kuran mafyatik bir tip olan Ayhan Bora Kaplan, 7 Eylül 2023 tarihli operasyonla gözaltına alındı. Ancak emniyet içinde özellikle “Nurcu-Okuyucu” diye bilinen grup, bu operasyonu kısa süre içinde hükümete darbeye dönüştürdü. Bu operasyonda gözaltına alınan ve “M7” kod adıyla gizli tanık yapıldıktan sonra serbest kalan, emniyet içindeki grubun telkini ile yurtdışına çıkan Serdar Sertçelik yaptığı açıklamalarla Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kurulan kumpası deşifre etti.
AK PARTİLİLERE KUMPAS
Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü ekipleri, gizli tanık M7’ye, yani Serdar Sertçelik’e, ifadesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın, eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ ve Abdülhamit Gül’ün, AK Parti Milletvekili Mücahit Aslan’ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu’nun isimlerini gizli tanık ifadesine eklemesini söylemişler. Serdar Sertçelik tüm bunları ses kayıtlarıyla sosyal medyada paylaştı.
İktidara, 17/25 Aralık benzeri kumpası organize eden isimler olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’den sorumlu Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ile Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan öne çıkıyor. Nitekim bu isimler açığa alındı ve konuyla ilgili müfettiş görevlendirildi. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da konuyla ilgili soruşturma başlattı.
KİM BU BAŞKAN
Serdar Sertçelik kumpasın göbeğinde yer alan ve açığa alınan polis müdürleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtlarını sosyal medya üzerinden yayınladı. Buna göre Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube yetkilileri, “Temiz Eller Operasyonu” adını verdikleri kumpasla Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ile MHP’yi de hedef almışlar. Polis müdürü Şevket Demircan, Türkiye’ye geldiğinde vereceği ifadesine, yalnızca isimleri değil AK Parti ve MHP ile ilgili de eklemeler yapmasını istemiş. Serdar Sertçelik ile görüşen polis müdürü Demircan telefon görüşmesinde bir “Başkan”dan söz ediyor. Görüşme kaydı “Başkan” dediği kişinin her şeyden haberi olduğunu gösteriyor. Açığa alınan polis müdürü, kumpasın tüm aşamalarından “yukarısının” haberi olduğundan, “durumu yukarıya” bildireceğinden söz edip duruyor.
MHP’YE KUMPAS
Öte yandan AK Partili bakanların da adının ekleneceği ifade ile hükümete yönelik “Temiz Eller Operasyonu” yapılacağını gösteriyor. Polis müdürü Şevket Demircan, gizli tanık olarak ifade verme konusunda Serdar Sertçelik’i ikna etmek için “Bize Temiz Eller Operasyonu’nu sizin ellerinizle başlattığınız haberini verdiler. Oradan pay biç sen” diyerek kumpasın ne kadar büyük olduğunu işaret ediyor. MHP’nin de ifadesinde geçmesini isteyen polis müdürü, “MHP ile ilgili de patlat, geç” diyerek hedefini açık ediyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın da takip ettiği konu Türkiye’de devlet içine sızmış yapıların, emniyet ve yargı içinde ne tür bir tehdit olduğunu bir kez daha gösterdi.
Nitekim emniyet ayağı tüm bu kumpasın altyapısını hazırlarken, yargı içinde de işbirlikçilerin olduğu görülüyor. Gizli tanık ifadesinin poliste hazırlanması, hazır ifadenin “word” metin olarak önceden adliyede kâtibin önündeki bilgisayarda açık olması... Şüphelinin hazır ifadeye sadece imza atması kumpasın yargı içindeki uzantısını da gösteriyor. Elbette her kumpasta olmazsa olmaz medya ayağı üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. Yurtiçinden ve yurtdışından FETÖ’cüler ve işbirliği yapan sözde gazeteciler de bu kumpasta elbette kendilerine verilen rolü oynadılar. FETÖ’cülerin zamanından biliyoruz; zaten böyle bir kumpas Emniyet-Yargı-Medya ayakları olmadan gerçekleşemez.
Paylaş