Paylaş
Herkes birilerini, birileri tarikatları, tarikatçılar devlet içindeki mensuplarını koruma ve kollama derdine düşmüş görünüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ise, “Fetövari ve FETÖ benzeri yapılar” hakkında uyarı üzerine uyarı yapıyor. Bahçeli salı günü yaptığı konuşmadan sadece 5 gün sonra, cumartesi günü Kızılcahamam konuşmasında tonu daha da sertleştirdi: “Devletin içinde FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayri meşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez. Bürokratik oligarşinin altyapısını kurmak için eylem ve emel birlikteliği içinde olan çevrelerin oyunlarına tepkisiz durmayacağız. Statüko özlemi çekenlere, demokrasi karşıtlarına, milli iradeye pranga vurmak için hava koklayanlara sessiz kalmayacağız. FETÖ ve FETÖ benzeri yapıların devleti zehirleyip, devlet içinde feodal ve imtiyazlı alanlar oluşturmalarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse kendisine güç vehmetmemeli, karanlık senaryolarla, sipariş talimatlarla, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır.
Eğer bu kalkışma olursa, buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli, bağ ve bağlantılarının, devlet, toplum ve medya içindeki uzantılarının tasfiyesi, tecridi ve tecziyesi acilen sağlanmalıdır. Mevzu bahis konu, devlet ve milletin istikbali ise hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.”
FETÖ-NURCU ETKİLEŞİMİ
Bazıları, gözünün önündeki “FETÖ bağlantısına” gözünü kapamayı tercih ediyor. Öyle anlaşılıyor ki; bunu söyleyip yazanlar herhalde kumpasın Nurcu, Menzilci, Süleymancı, Kurdoğlucular gibi gruplar tarafından yapılmasında sakınca görmüyor. Ya da bunların FETÖ’cülerle etkileşimini göz ardı ediyor. Oysa 2017’den beri birçok operasyon yapılan Ayhan Bora Kaplan sanki ilk kez yakalanıyormuş gibi Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube tarafından tiyatrovari bir operasyonla 7 Eylül 2023 gözaltına alınmasından kısa süre sonra, Narkotik Şube’de görevli bir polis memurunun Kaplan’ın ifadesini firari FETÖ mensubu Cevheri Güven’e yolladığı belirlenmişti. Nurcu olan o polis de şimdi tutuklu. FETÖ’cü Güven ve FETÖ’cülerle yakın çalışan, hakkındaki yakalama kararları nedeniyle firar ederek Alman istihbaratına sığınan Erk Acarer isimli şahsın yazıları ve videoları da yurtiçinde bazı gazetecilerle birlikte eski İçişleri Bakanı Soylu ismi etrafında gündeme taşındı. Gizli tanık yapılan Serdar Sertçelik’in yayınladığı ses kayıtlarına göre, kumpas AK Partili bakan ve bürokratlar ile MHP’ye yönelecekti.
KUMPAS HAZIRLIK AŞAMASINDAYDI
Bazıları, Sertçelik’in firar etmeden verdiği ifadelerde hiçbir siyasetçiden söz etmemiş olmasını örnek vererek çarpıtma yapıyor. Sertçelik’in polislerle yaptığı konuşmaların ses kayıtları “ikinci bir 17 Aralık kumpası”nın dışarıdan ve Emniyet içindeki grup tarafından kararlaştırılmış ve planlanmış olduğunu gösteriyor. Yayınlanan ses kayıtlarına göre kumpasın icrası için “gizli tanık” olarak ifade verecek Serdar Sertçelik’in Türkiye’ye dönmesi gerekiyormuş.
Ayhan Bora Kaplan’ın gözaltına alındığı operasyondan bir ay sonra, 6 Ekim 2023’te KKTC’den Türkiye getirilen Serdar Sertçelik, 9 Ekim 2023’te gizli tanık olarak 19 sayfalık bir ifade vermiş. Kendi anlatımına göre bu da kumpasın parçasıydı. Böylece 18 Ekim’de elektronik kelepçe ile ev hapsine alınırken, polislerin gözetiminde dokuz kez elektronik kelepçeli olmasına rağmen evden ayrıldı.
20 Kasım günü gittiği çorbacıda çıkan çatışmada yaralanınca skandal patladı. Elektronik kelepçe ile evden ayrıldığı için tekrar cezaevine girmesi gündeme gelen Sertçelik, siyasetçiler hakkında ifade vermesini planlayan Emniyet içindeki ekibin gözetiminde 27 Kasım 2023 günü Ankara’dan ayrıldı. İki gün sonra da yurtdışına kaçtı. Yurtdışından dosyadaki müştekilerin birinin telefonuyla arayan polislerle görüşüp AK Partili bakan, siyasetçi ve bürokratlarla ilgili vereceği gizli tanık ifadesine çalıştığı görülüyor. Hatta ifadesinde MHP’nin adının geçirilmesi de istenmiş.
17 ARALIK’LA BENZERLİK
Eğer son skandal patlamasaydı Sertçelik Türkiye’ye ödenecek, kendisinden istenen ifadeyi verecek, siyasete kumpas ağları örülecekti. Öyle anlaşılıyor ki Emniyet içindeki grup, Serdar Sertçelik’in ifadesinde yer vereceği isimler hakkında önceden bazı araştırmalar yapmış. Dolayısıyla Sertçelik sadece onların çalışma yaptığı isimlere ifadesinde yer verecekti. Henüz hazırlık aşamasında ortaya çıkan kumpas bazılarının söylediği gibi hemen operasyona dönüşmez, tıpkı 17 Aralık kumpası gibi belirli bir süre sonra başlardı. Nitekim, 17 Aralık 2013 günü yapılan operasyon ile ilgili soruşturma tam 13 ay önce, 2012 yılı Temmuz ayında, “Rıza Sarraf Kapalıçarşı’da döviz şirketleri üzerinden kayıtsız para transferi ve altın ihracatı yapıyor” ihbarıyla başlamıştı. Sarraf üzerinden işadamlarına, işadamları üzerinden siyasetçilere, bakanlar ve bürokratlar üzerinden 25 Aralık 2013’teki gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a uzanan bir operasyona dönüşecekti.
NEDEN BU İSİMLER
İşin başında oldukları için -en azından resmi- telefon dinleme izni ya da kaydı olmaması şaşırtıcı değil. Ama TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ, eski AK Parti milletvekili Mücahit Arslan, Bilal Arslan, AK Parti Grup Başkan Vekili Abdulhamit Gül, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Sadık Soylu, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan’ın isimleri tesadüfen seçilmiş değil. Nedeni etkili soruşturma yapılırsa ortaya çıkar. Ama şu açık ki gizli tanık üzerinden AK Partili bakanlar, siyasetçiler ve bürokratlar, onlar üzerinden de Erdoğan yine hedef. 17 Aralık 2013 operasyon sürecinde Selam Tevhit Operasyonu kapsamında dosyada Erdoğan’ın Başdanışmanları Mustafa Varank, Şenol Kazancı ve Aydın Ünal vardı. Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında şimdiki Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan var. Kumpas ortaya çıkmasaydı ucu nereye varacaktı siz hesap edin.
Paylaş