BORÇLAR SİLİNEBİLİR
Bayraktaroğlu, özellikle elektrik, su ödemeleri, sigorta primleri ve çalışanların ücretleri konusunda işletmelere daha çok destek gerektiğine dikkat çekti: “Kiracılar için durum çok daha zor. Maliyetler, borçlar çığ gibi büyüyor, işletmeler iflas bayrağını çekmemek için direniyor. Önümüzdeki yaz için yurt dışından yüksek talep beklemiyoruz. 2020 yılında oluşan, turizmcilerin devlete olan vergi ve SGK primi gibi borçların bir kereye mahsus silinmesi elimizi rahatlatacak. Bu yapılamıyorsa bile en azından dayanabilmeleri için turizmin paydaşlarına sıfır faizli ve daha uzun vadeli kredi desteği sağlanmalı, krediye ulaşmak da kolay olmalı.”
UMUTLUYUZ AMA
Her şeye rağmen turizmciler olarak yeni yıla umutla baktıklarını belirten Bayraktaroğlu, “Bu umudun yeşerebilmesi için gereken destekler sağlanmalı. Bizler de salgın sonrası dönem için hazırlıklı olmalı, Türkiye’yi tanıtmaya devam etmeli, kalite, hijyen ve dijitalleşmeye önem vermeliyiz” dedi.
Alaçatılı turizmcilerin istek ve önerileri böyle. Tüm işkollarındakiler gibi, onlar da soluklanmak istiyor. Dilerim, bir formül bulunur, turizmciler de biraz rahatlar.
-----
Peki 2021’in iyilik, güzellik, sağlık, mutluluk getireceğinden emin miyiz? 2019’la vedalaşırken de 2020’de salgın, orman yangınları, depremler, toplu şehit haberleri, kadın cinayetlerinde artış getireceğini elbette bilmiyorduk. Ve özellikle salgın, tüm dünya gibi hepimizi vurdu, kabusumuz oldu... (Olmayı da sürdürüyor...)
SALGIN BELASINI UNUTMA
Bu salgın belasını, “Aman 2020’yi atlattık” düşüncesiyle asla hafife almamak gerek. Unutmayalım, ortalama olarak 5-6 dakikada bir can yitiriyoruz. 9 ayda hemen her gün ortalama bir sağlık çalışanıyla vedalaştık. Ve kişisel olarak yapabileceklerimiz çok da abartılı değil. Maske takacağız, zorunlu uzaklığa dikkat edeceğiz, sık sık elimizi, ağzımızı, burnumuzu sabunla yıkayacağız. Hep yinelerim: “Üç M’ye dikkat! Maske, Mesafe, Musluk...” Uymayanlara ne yapılıyor, para cezası veriliyor.
KAMU CEZALARI MI VERİLSE
Zaman zaman sokağa çıkmak yasak. Hele maskesiz asla! Mazeretsiz, izinsiz çıkanlara yine para cezası. Yılbaşı gecesi yasak olmasına karşın parti, özel eğlence yapan var mıydı, yakalandılar mı, ne uygulandı, tam bilemiyorum. Bu yasaklara; toplumla kafa bulurcasına karşı gelenlere, farklı cezalar mı verilse? Örneğin korona hastalarının yoğun bakım servislerinde temizlik mi yapsalar? O hastaları yakından mı görseler? Neyse canım, benimki hep o kendini bilmezlere kızgınlıktan.
Bu yıl belleklerde pek de iyi anılmayacak. Salgın belası, orman yangınları, son olarak 30 Ekim depremi, ilk akla gelen tatsızlıklar. Hayat kurtarmayı, hayatta kalmayı, hayata tutunmayı anlamaya, öğrenmeye ve öğretmeye çalışan, çabalayan Dr. Ülkümen Rodoplu’dan gelen öneriler bizleri yeni yıla ve yeni dünyaya hazırlamayı hedefliyor. Söz, “Sağlık ve umut” diyen “Bay Acil” Rodoplu’da:
“2020 yılının kaderini Kovid-19 belirledi. 20 saniyede sabunlu suyla yok olan virüs, tüm dünyaya yeni bir düzen getirdi. Yeni dünya. Yeni düzen.
SAĞLIK İÇİN ÖNERİLER
* Yavaşlayalım artık. Yaşadığımız her saniyenin, aldığımız her nefesin kıymetini anlamalıyız. Bize hizmete hazır olan vücudumuza teşekkür etmeye başlamalıyız.
* Sevdiklerimiz ile daha fazla zaman geçirdiğimizde daha huzurlu, güvende ve mutlu olduğumuzun farkında mıyız ?
* Yürümeyi ve hareketi sevmeye başlayalım.
KARŞI ÇIKANLAR OLABİLİR
Mühendis ya da mimar değilim. Ancak Büyükşehir’in Konak’ta denizin dibindeki hizmet binası hiç bir zaman içime sinmedi, İzmir’e de yakıştıramadım. Öteden beri Büyükşehir’inkiyle birlikte yandaki Merkez Bankası (Şimdi İletişim Başkanlığı), Vergi Dairesi ve SGK binalarının yıkılmasını, kentin simgesi Konak Meydanı’nın genişletilmesini ve İzmir’in denizle daha da buluşmasını savundum. Alsancak’ta eski TEKEL’in sigara fabrikasının da Büyükşehir’e çok yakışacağını söyledim durdum. Yıkım şimdi yine gündemde... Karşı çıkan uzmanlar da var, elbette saygı duyarım.
KEMERALTI’NA TAŞINSIN
Belediye binasının Kemeraltı ve Konak’tan uzaklaştırılmaması da bir görüş. İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu Başkanı, köşe arkadaşlarımdan sevgili Sıtkı Şükürer de Kemeraltı’nı savundu, Tevfik Paşa Konağı, Albayrak Pasajı, Alga gibi binaları önerdi. Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi de Büyükşehir ve Konak belediyelerinin Kemeraltı’na taşınmasını önerdi, “Belediyeler tarihi çarşıya taşınırsa oraları hem hareketlenir, hem de Kemeraltı’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nden kalıcı statüye kavuşmasına katkı sağlanmış olur” dedi.
BEKLEYİP GÖRECEĞİZ
Şimdi sırada çok önemli bir girişim var: Tülay Aktaş Hastanesi’nde ölümleri en aza indirmek ve çocuklarımızı sağlıklarına kavuşturmak üzere dünyadaki en gelişmiş sağlık merkezleriyle uyumlu olarak, yenilikleri ülkemize taşıyacak ‘Hücresel Tedavi Merkezi...’
TEDAVİDE BAŞARI ORANI ARTACAK
Ege Üniversitesi Kit-Vak Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi’nde her yıl ortalama 50 çocuğa ilik nakli yapılıyor. Tedavilerin başarı oranı yüzde 80 civarındayken, Hücresel Tedavi Merkezi yaşama geçtiğinde, bu oran yüzde 100’e yaklaşacak. Dünyadaki tüm yenilikler yakından izlendiğinden, ilik nakli olan çocukların tedavisiyle ilik veren gönüllülerin sağlığı da daha iyi koşullarda korunacak.
DAHA FAZLA ÇOCUĞA YAŞAM
Yaklaşık 2 milyon liraya mal olacak merkezin protokolü geçen yıl imzalandı. Kit-Vak Başkanı İklil Ulueren ve yöneticilerden dinliyoruz:
“Kök hücre, kemik iliği nakli, çocukluk çağında ölümcül olan, başta lösemi gibi kanserler ve yaşamın mümkün olmadığı birçok doğumsal hastalıkta tek tedavi yöntemidir. Uygulanan tedavinin standartlarını daha da yükseltmek ve dolayısıyla daha fazla çocuğumuzu yaşama kazandırmak Kit-Vak’ın en büyük hedefidir.
HEDEF ULUSLARARASI BELGE
Ben bugün esnafın, “Bizden alışveriş yapın, yerli malı alın” çağrısına değineceğim. Bu konuda da üst kuruluş olan İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) Başkanı Zekeriya Mutlu’ya kulak vereceğim.
NEFESTİR AMA YETMEZ
Önce Mutlu’nun destek paketiyle ilgili görüşlerini özetleyeyim. Kira ve nakit desteğini başlangıç için olumlu adım olarak görüyor, iyi niyetli yaklaşımlardan mutlu olduğunu vurgulayıp, emeği geçenlere teşekkür ediyor. Mutlu, “Hibe ve kira yardımları yeterli olmasa da, ayakta kalma mücadelesi veren üyelerimize bir nebze olsun nefes aldıracaktır. Ancak ekonomik krizin sosyal krize dönüşmemesi için ilave ve daha güçlü önlemlere de ihtiyaç duyulmaktadır” diyor.
HERKES ONU KULLANMALI
Gelelim konumuza... Önce çocukluğumdaki, “Yerli malı, yurdun malı... Herkes onu kullanmalı” sözünü anımsıyorum ve devam... Salgın döneminde küçük işletmelerin dayanma gücü kalmadığını savunan Mutlu, 12-18 Aralık arasında Yerli Malı Haftası’nın kutlandığını anımsatarak, yerli malı tüketimine daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini vurguluyor, işte görüşlerinden özet:
EKONOMİK MÜCADELEYE KATKI
BARAJDA KRİTİK TABLO
“Özellikle son yıllarda yağışların mevsim normallerinin altında kalması, ormanlarda yaşanan tahribatlar, kirli enerji yatırımları ve iyice gün yüzüne çıkan küresel ısınma ile birlikte kentimizin tek içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılandığı nokta olan Atikhisar Barajı’ndaki su seviyesinde ciddi düşüş yaşanıyor. 54 milyon metreküp kapasitesi bulunan barajda yaklaşık 12 milyon metreküp su kaldı. Bu miktarın bir bölümünün kullanılamayan dip suyu ve kentin yıllık su tüketiminin de ortalama 12 milyon metreküp olduğu düşünüldüğünde ortaya kritik bir tablo çıkıyor.
KUYU ARAYIŞI DEVAM
Kentin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı’ndaki son durumu yakından takip eden Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, DSİ yetkilileriyle bir araya geldi. Gökhan, tarımsal sulama faaliyetlerinin Umurbey Barajı’ndan karşılanmasına yönelik taleplerinin olumlu karşılandığını ifade etti. Gökhan, olası bir kuraklık senaryosu ile karşı karşıya kalma durumunda ise, yine Umurbey Barajı’ndan arıtma tesisine su nakli projesini de yetkilere aktardıklarını ve mümkün olabileceği yanıtını aldıklarını açıkladı. Başkan Gökhan, bunların yanı sıra Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden de (ÇOMÜ) danışmanlık alınarak, kentin çeşitli noktalarında su kuyusu arayışının da devam ettiğini söyledi.
ENCÜMENDEN YASAKLAR
Belediye encümeni de su tasarrufu için bir dizi karar aldı: * Şehir şebeke suyu ile hortumla araba yıkanması, konut ve işyeri önlerinin ve içlerinin hortumla yıkanması, halı ve kilim yıkanması yasaklandı. * Bahçe sulamalarının sabah ve akşam, mümkünse kuyu suyu veya yağmurlama, damlama sistemi ile yapılması. * Yüksek tüketimi olan sanayi tesislerinde suyun tasarruflu kullanılabilmesi için kısıtlamaya gidilmesi. * Oto yıkama, halı yıkama hamam, WC gibi su tüketimi yüksek olan işyerlerinde ön ödemeli elektronik sayaç takılması ve yeraltı suyu kullanımı varsa mekanik sayaç ile kullanılan suyun tespitinin yapılması. * Park, bahçe, yeşil alan, tarımsal amaçlı üretim yapılan yerlerde sulamaların kısıtlandırılması, acil sulama ihtiyacı olan yerlerin yağmurlama, damlama sulama ile su kullanımının minimuma indirilmesi. Zabıta Müdürlüğü kararların uygulanmasını denetleyecek, uymayanlar cezalandırılacak.
“Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Derneği, gazeteci Umut Kaşan’ın projesiyle, sözleri Yaşar Kemal, müziği Zülfü Livaneli’nin olan ‘Merhaba’ türküsünü müzisyen Başar Sayılgan’ın düzenlemesi, yerel seslerle yeniden yorumlayarak Youtube kanalı üzerinden eğitime de destek olmayı amaçlıyor. Projenin yönetmenliğini de Umut Kaşan üstlendi.
KATKILARLA ÇEKİLDİ
Vokal ve enstrümanlarda Başar Sayılgan, Ömercan Özüaydın, Engin Ağrı, Cem Sezgin, Doç. Dr. Yakup Kıvrak, Melek Çağla Yavuncu, Kenan Ceylan, Özlem Ağrı, Vedat Demirhan, Veysel Başboğa, Samet Temiz, Zeynep Nurcan Bakmaz, Derya Aslan Demir, Ali Durmuş, Ceren Aydıncı, Aşık Veysel Korosu, Pir Sultan Abdal Grubu olan, çocuk oyuncu Ulaş Bulut Ağrı’nın yer aldığı proje Didimli firmaların destek ve katkıları ile çekildi.
HER ABONELİK ÖNEMLİ KATKI
Umut Kaşan, salgın günlerinin herkes için zor geçtiğini vurgularken projeyi anlattı:
“Sosyal yardımlaşmaya imkân veren konser ve etkinlikler durdu. Uzaktan eğitim, maddi imkânsızlıklar yaşayan bazı öğrenciler için de oldukça zor. Ama bizler bu günlerde her zamankinden daha çok yardımlaşacağız. Moral bozmak yok. Moral en büyük sağlık. Didim’den vereceğimiz bir ‘Merhaba’ ile güzel ilçemiz Didim’i tanıtırken, hem de eğitime destek sağlanacak. Youtube kanalımıza her abonelik eğitime destektir.”
DİDİM CEMEVİ İÇİN SÖYLE