NEFES OLACAĞINA İNANIYORUZ
İlçe Başkanı Çağlayan Bilgen, farkındalık yaratıp sorunu gündemde tutmayı ve esnafa destek olmayı amaçladıklarını vurgulamış:
“Ekonomik durumu iyi olan vatandaşlarımız, zaten esnafa yemek siparişi veriyor. Örgüt olarak böyle bir kampanyayla soruna dikkat çektik. Esnafımıza el vererek, umut olduk, yaşama sevinci kattık. Çünkü pek çok esnafımız özellikle restoran ve lokantalar, oturarak yemek yasak olduğu için ‘gel al, al götür’ veya telefonla siparişlerle ayakta durmaya çalışıyor. Örgütümüzün başlattığı bu kampanyanın esnafımıza nefes aldıracağına inanıyoruz.”
GİRİŞİM ÖRNEK ALINABİLİR
Gazeteci Çağlayan Bilgen, medyada yer alan kampanyanın esnafa katkısını daha sonra açıklar belki. Bu kampanyanın kapsamı için eskilerin deyimiyle, “Deryada bir maşrapa su” denilebilir. Yani: “Denizde bir bardak su.” Genele bakıldığında önemsemeyenler de olabilir. Ama bir kıvılcımdan da kimseye zarar gelmez. Dileyen örnek alıp geliştirebilir. Elbette herkes yemek siparişi veremeyebilir. Ancak olanağı olanlar için de bir dayanışma yoludur.
SERTEL: KIRSAL KALKINMA İÇİN
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, İzmir modelini AK Parti’li belediyelerin de uygulamaya başlaması gerektiğini savundu: “Bu model Türkiye’ye örnek olmalı. Yerelde AKP’li belediyeler de kendi bölgelerindeki çiftçiyi desteklemeli. Kırsal kalkınma ancak bu şekilde olur. Köyden kente göç de bu şekilde önlenir. Türkiye’deki tüm belediyeler tarıma destek versin.”
PARTİ POLİTİKASI OLUR MU
Sertel’in bu çağrısına AK Parti’den yanıt gelir mi, gelmez mi, bilemem elbette. Gerçi modelle ilgili bazı eleştiriler ile getirildi. Ben de kafama takılan bazı soruları da paylaşmak isterim:
“CHP Genel Merkezi, İzmir Tarımı modelini benimsemiş midir? Bu model bir parti politikası haline getirilecek midir? Bu modelle ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden ayrıntılı rapor, bilgi gibi çalışma istenmiş midir? Sonuç olarak CHP’nin genel yönetiminin, ‘Başka bir tarım mümkün’ ilkesiyle şekillenen İzmir’in bu modeline yaklaşımı nedir? Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, herhangi bir yorumda bulunmuş mudur?”
Dedim ya, ben her kesimi mutlu edecek tarım modelinin başarılı olmasını isterim... Bu sorular sadece kafama takılıverdi. Herkese kolay gelsin!
-----
ÖNEMİNİ HERKES ANLADI
Yetkili ağızlar da konunun önemini vurguladı... Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Koronavirüs ile tarımın ne kadar önemli olduğunu sadece bizler değil, diğer ülkeler de anlamış durumda. Hatta bizim ihracatımızda artı veren tek ihracat kalemi tarımdır. Bu açıdan gelecekte tarıma daha çok önem vermemiz gerekir” demiş.
ÜRETİM DÜŞÜK FİYAT YÜKSEK
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, tarımın en önemli sektörlerin başında geldiğini vurgulamış ve bir tablo çizmiş:
“Tarımsal üretimde çok belirgin bir istikrarsızlık söz konusudur. Tarım ürünleri fiyatları oldukça yüksek oranda dalgalanmaktadır. Önemli miktarda tarım arazisinin işlenmediği ve kullanılmadığı görülmektedir. Bu gelişmeler tarımsal üretimin düşük kalmasına, tarım ürünleri fiyatlarında yüksek artışlara neden olmaktadır.”
SÖZLEŞMELİ MODEL ÖNERİSİ
TEST SONUÇLARI OLUMLU GİBİ
“Ege Üniversitesi’nde her gün yapılan Kovid-19 PCR testlerinde eylül ayında görmeye başladığımız yüzde 37 gibi pozitiflik, kısıtlamalar sonrasında aralık ayı ortasında yüzde 20’lere, ocak ayı başında yüzde 14’lere, 18 Ocak 2021 itibariyle de yüzde 4 civarına geriledi. Aşılama ile taviz vermeden MASKE, MESAFE ve HİJYEN tedbirlerine devam edersek, güzel günler uzak değil.”
Nasıl, insanın en azından biraz rahatlayıp gülümsemesi geliyor değil mi? Daha da güzel gelişmeler duymayı diliyorum...
-----
BİR ÇAĞRI
‘Mekanlara HES
“Engelli bireyler, birçok insanın varlığına alıştığı ve kolaylıkla ulaşabildiği sağlık, eğitim, istihdam, ulaşım ve bilgi edinme gibi hizmetlere erişimde bariyerlerle karşılaşmaktadırlar. Bu nedenle de onların toplum ve devlet tarafından desteklenmeye ihtiyaçları vardır.
DESTEK ALMALARI ŞART
Araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesiminden oluştuğunu ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Ülkemizde de engelli vatandaşlarımızın büyük kesimi açlık sınırının altında yaşamaktadır. Temel insani ihtiyaçlarını gideremeyen bireylerin engelden kaynaklanan bakımının yanı sıra sağlık ve sosyal sorunlarının üstesinden gelmesi de zordur. Bu da engelli bireyin kendisinin ve ailesinin giderlerini karşılamada destek alması gerçeğini ortaya koymaktadır.”
AKÜLÜ ARABA OLABİLİR
Kılıç, “Karayolları Trafik Kanunu’na göre taşıt yolu üzerinde aracını park eden kişi 132 lira ceza ödemektedir. Ancak aracını engelli yerine park ettiği zaman bu ceza ikiye katlanarak 264 lira olmaktadır” demiş. Kılıç, yasa önerisiyle, bu özel yerlere araç park edenlerin ödedikleri cezalardan elde edilecek gelirin engellilerin başta akülü araba olmak üzere benzeri ihtiyaçları için kullanılmasının amaçlandığını bildirmiş.
Bu öneri TBMM’de kabul edilip yasalaşırsa engellilere bir kaynak yaratılmış ve de o cezalar yerini bulmuş olur sanki... (264 liralık ceza artmış da olabilir)
-----
“Su, yaşamın temelini oluşturduğu için tarih boyunca ülkelerin ve kentlerin ileriye dönük politikalarında birinci faktör olmuştur. Su, tarım ve balıkçılık gibi yaşamın temel faktörlerinin kontrolü, enerji için vazgeçilmez olması, yaşam açısından sürekli ve detaylı çalışılması gereken en önemli bilim dallarından biri haline gelmiştir.
SIKINTILAR BEKLENİYOR
Su ile başlayan bir sıkıntı, zincirleme olarak diğer alanlarda da kendini gösterecektir. 2020’li yıllardan sonra öngörülen ciddi boyutlardaki ‘mini soğuma’ dönemine girilmesi sonucunda oluşacak kuraklık nedeniyle su açısından büyük sıkıntılar beklenmektedir. Bu durumda ülkelerin yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının, stratejik önemi olacaktır.
CANIMIZI ÇOK ACITIYOR
İklimler ya küresel ısınmada (yağmur çağı) ya da soğumada (kuraklık çağı) olur. Yani iklim krizi değil, iklimlerin neden olduğu krizler vardır. Son 20 yılda 2008, 2013 ve 2017 dışında yağışlar ortalamaların üzerindeydi. Ancak her kuraklık, artık canımızı daha çok acıtıyor. Çünkü nüfusumuz patladı ve suyla planlarımız, kanunlar çok yetersiz kaldı.
YANLIŞ YERLEŞİM
“Serbest şehir İzmir, Türkiye’yi her alanda yükseğe taşır. Özel idari statüyle vergi yükünün, ticaret kısıtlamalarının, bürokratik kontrolün kaldırılması yahut çok hafif tutulması, ihracata dönük faaliyeti geliştirmeye uygun koşullar yaratabilir. İzmir’in ‘Serbest Şehir’ olması, Türkiye ekonomisinin de çıkış yolu...”
Çok önemli konuyla ilgili görüşlerden özetler:
JAK ESKİNAZİ
(EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ KOORDİNATÖR BAŞKANI)
Özellikle bizim bölgede ne var ne yok? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Aşı Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz’e sordum. Bana ilettiği nottan, Türkiye’de Ege, Selçuk, Erciyes, Mehmet Ali Aydınlar, Ankara, Boğaziçi, Bezmialem Vakıf, Ortadoğu Teknik üniversiteleri, Koçak Farma firması, İzmir Biomedikal ve Genom Merkezi’nde Kovid—19’a karşı aşı çalışmalarının sürdüğünü çıkardım.
KLİNİK AŞAMA YAKINDA
Gürüz’den çalışmaların hangi aşamada olduğunu da öğrendim: “Ege Üniversitesi olarak Kovid-19’a karşı hızlı DNA aşısı geliştirmek üzere onaylanan proje takımının bir üyesi olarak, preklinik aşamanın önemli kısmını tamamladık. İmmünojenik epitopları içeren parçalara karşı 4 farklı aşı modeli geliştirdik. Hayvan deneylerini tamamladık, iyi antikor yanıtlar aldık. Bu aşamada, aşılarımızın içinde herhangi bir toksik kalıntı var mı, onu araştırıyoruz. Bu aşama sonrası iyi üretim uygulamaları kısmına başlayacağız. Bahar başında klinik aşamaya geçmeyi planlıyoruz.”
RİSKLİ YAN ETKİSİ YOK
Gürüz’e aşıyla ilgili genel ve Çin’den gelenle ilgili görüşlerini de sordum, işte yanıtlar: “Sinovac firmasının CoronoVac (PiCoVacc), Çinlilerin çok iyi bildikleri üretim teknolojisi ile hazırlanmış inaktif virüs aşısıdır. Çin hükümeti erken kullanım izni vererek FAZ 3 sonuçlarını beklemeden 100 binlerce vatandaşına risk gruplarına göre uygulamaya başladı. Türkiye’de 7 bin civarında gönüllüye FAZ 3 kapsamında aşılama yapıldı. Çin’le bizim verilerimiz yan etki açısından çok uyumlu görünüyor. Ağır, hayati riske sokan yan etki yok. Aşı yerinde ağrı (yüzde 2,94), yorgunluk (yüzde 1,44), ateş (yüzde 0,27) en sık rastlanan şikayetler.
YÜZDE 50 KORUSA BİLE