KEYFİNİ ÇIKARMAYA BAKIN
Neyse bırakalım bu olumsuzlukları. Öncelikle her nerede kalıyor ya da kalmıyor olursanız olun, iyi tatiller diliyorum. Olanak ya da olanaksızlıkları boş verip, tatilin keyfini çıkarın. En azından plaja gidince biraz çaba ve yol isteyerek denize girebilir, şu sıcak günlerde serinleyebilirsiniz. Kalabalık bir tatil, belki de anılarınızda özel bölüm alır. (Tabii ki her şeyi içinde olan, otel ve benzeri konaklama yerlerindeyseniz sorun yok.)
SALGIN İLLETİNİ UNUTMA
Körfez’de yüzmek hedefini, “Karşıyaka’dan Güzelbahçe’ye kulaç atmak” olarak bir üstü basamağa çeken Soyer, “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganlı turla ilgili, “Gediz’in denize döküldüğü noktada kirliliği kesemezsek temiz körfez mümkün değil. Bizim Gediz’in doğduğu yerden döküldüğü yere kadar birlikte çalışmamıza ihtiyaç var. İzmir’in dışında Manisa, Kütahya, Uşak’ta, Gediz’in geçtiği bütün mecralarda birlikte çalışmamız gerekiyor. Bu sadece İzmir’in meselesi değil. Gediz Havzası Türkiye’de tarım üretiminin yüzde 10’unu yapıyor” diyor.
EL ELE VERMELİYİZ
Soyer, Gediz’in temizliği için el ele vermek gerektiğini, bugüne değin verilen zararı gidermenin olası olduğunu da vurguluyor: “Belediyelerimizle sorunlara çözüm arayacağız. Gerekli noktalarda da hükümet ve bakanlık yetkililerini bilgilendireceğiz. Onlardan bazı çözümleri talep edeceğiz. Ama bizim seçilmiş yöneticiler olarak asli görevimiz el ele vererek doğanın zenginliğini koruma, tarımsal alanlarımızın, üretim yapan çiftçilerimiz için bereketini korumaya çalışmaktır.”
YOL HARİTASI ÇİZİLİR
Soyer, bugün Foça’da, Gediz izlenimlerini aktaracak, olası çözümlerden söz edecek herhalde. Gediz’le ilgili bu girişimi önemsiyorum, somut sonuçlar alınmasını diliyorum. Ve aklıma düşüyor: “Benzeri çalışma, toplu balık ölümleriyle ve kirliliğiyle gündemden düşmeyen, üreticinin su alamamaktan yakındığı Menderes için de yapılamaz mı? İlgili belediyeler, etkililer ve yetkililer oraya da el atamaz mı? ‘Temiz Menderes’ kampanyası başlatılamaz mı? En azından bir yol haritası çıkarılabilir. Belki de nehri hiç çekinmeden kirletenler kendilerine çeki düzen verir. Elbette nehrin konumu ve koşullar el veriyorsa. Ama sonuçta iyi olur yahu!”
-------------------------------
BİR HAKLI YAKINMA
Başkan’ın kaçak
İŞLETMELER MUTLU
“Çeşme, Urla, Foça, Gümüldür, Seferihisar, Dikili’ye kadar otellerimizde doluluk oranları yüzde 90’ı aştı, yüzde 100’e doğru gidiyoruz. İşletmeler, hem Ramazan, hem Kurban bayramlarını birlikte yaşarcasına mutlu. Tabii ki bu mutluluğun, yoğunluğun, 12 aya yayılmasını isterdik. Temmuz, turizm için pandemi sebebiyle zamanında başlayamayan ayların da telafisi oluyor. Az odamız kaldı vatandaşlar ellerini çabuk tutsun. Ege’nin klimatik atmosferi ve yaşam tarzı iç pazarı çekiyor. Ege iç pazarda liderliğe oynuyor.”
YARALAR SARILACAK
Haklıyım değil mi? Bu saatten sonra yer bulma şansı çok az. İşler, salgına bağlı beklentisini de, “Pandemi kontrol altına alınmış vaziyette devam ederse, aşılamayla da birlikte sezonun ekim sonrasına uzaması bile sözkonusu. Yani önümüzde iyi bir senaryo var, bu sene turizm sektörünün yaralarını sarma senesi olacak” diyerek dile getirmiş.
Dr. Balanlı, dahiliye uzmanı ve yönetici olarak çeşitli hastanelerle kamu kuruluşlarında çalışmış, şimdi İzmir’de, “Bütüncül İyileşme ve Sağlıklı Yaşam” temalarıyla hizmet veriyor. Sevgili Sibel Önbaş’ın İzmir Life dergisinde söyleştiği Dr. Murat Balan’dan özet alıntılar:
VÜCUTTAN BOZUK SES GELİRSE
“Hipokrat’ın ‘Hastalık yoktur, hasta vardır’ mottosunu uyguluyorum. Bir hekim sanatını icra etmeli, benzetecek olursak, terziliğe soyunmalıdır. Her hasta özeldir. Ona göre kıyafet dikilmelidir. Onun ruhuna, duygularına hitap edebilmeli ve fiziksel ihtiyaçlarını dengeleyebilmelidir. Titreşim tıbbının esas aldığı temel bilgi, ‘Her şey enerji ile titreşir, tüm enerjiler bir bilgi içerir.’ Bedenimiz de enerji alanı ile çevrilidir. Bedenimizden yükselen ses detone yani bozuk değilse sağlığımız yerindedir. Fiziksel bedenimizin herhangi bölgesinden detone ses yükseliyorsa hastalık başlamış demektir.”
VAKİT GELDİ DİYE YEMEYİN
“İnsanın doğasına daha uygun şey, acıktıktan sonra yemekle buluşmasıdır. Yoksa sadece öğün vakti geldi diye yemek, kendimize en büyük zarardır. İki öğün, hatta zaman zaman tek öğünle gün geçiştirilmelidir. Bedensel faaliyetlerimizi bize dayatılan saatlere göre değil de içinde yaşadığımız evrenle uyumlu çalışan, kusursuz işleyen iç saatimize göre ayarlamalıyız.”
AHMET ALP’E DESTEK İÇİN
Biga’nın Kemer Köyü’nden SMA Tip 1 hastası Ahmet Alp bebek için neredeyse tüm kent ayakta. Kampanyalar, destek programları düzenleniyor, herkes olanakları ölçüsünde katkı koyuyor. Kimi harçlığını, kimi el işlerinden sağladığı geliri, kimi günlük hasılatını bağışlıyor. Amaç Ahmet Alp’e nefes olabilmek. Sağlığına kavuşmak için yardım bekleyen bebeğin ailesi, bu önemli çabanın başlarında, seslerinin duyurulmasına yardımcı olan gazetecilere sosyal medyadan seslenmişti:
SESİ VE KELİMELERİ OLUN
“Ahmet Alp sesini duyuramayan bir bebekken sizlerin sayesinde artık ismi duyuluyor. Lütfen onu tanıdıktan sonra ellerini bırakmayın. Lütfen her zaman dediğimiz gibi birlik olalım. Çevrenize Ahmet Alp’ten bahsetmeyi asla unutmayın. Ahmet Alp’in çıkaramadığı ses, konuşamadığı kelimeler olalım. Bugün belki de bizim için dönüm noktası olabilir. Çok kişinin az parasıyla başaracağız.”
BELEDİYE DE SEFERBER
Çanakkale Belediyesi de Ahmet Alp bebeğin tedavi olabilmesi amacıyla başlatılan kampanyaya katkı verdi. Çeşitli noktalarda afişlerle kentliler umut olmaya çağrıldı. Başkan Ülgür Gökhan, yardım için internetten canlı yayınlanan programa da katıldı. Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Gökhan Bayram’ın düzenlediği programı izleyenler bağışta bulunmuş, bebeğin anne ve babası Bahar-Recep Güven de katkı sunanlara teşekkür etmişti.
SAĞLIĞI EN GÜZEL HEDİYE
.
KISITLAMALAR YOK
İlk maddeyi ele alıyorum. Sokağa çıkma kısıtlamaları kalktı, kapalı birçok işyeri açıldı, yeme-içme yerleri belirli bir saatte kapanmayacak. Müzikli yerlerin gece yarısı yasağı sürüyor, ancak kalkacağını Sağlık Bakanı bile söyledi. Uzun süredir uygulanan Pazar günleri sokağa çıkma yasağı yarın yok. Geceleri de özgürüz artık. 65 yaş ve üstünün toplu taşım araçlarını kullanması da yasak değil.
BEN ENDİŞELİYİM
MAHALLEYE SAHİP ÇIKMAK
*** Muhtarlık, mahallede neler olup bittiğini bilmek, sakinlerinin sorunlarını dinleyip onlardan biri olmak, iç dünyalarına girebilmek, dertlerini gerekli yerlere bildirmektir. Geniş çaplı olarak mahalleye sahip çıkmaktır. Muhtarlığı yaşamak önemli olan, benim de felsefem bu.
*** Güzelyalı, 20 bin nüfuslu. Ön kısımlardaki kafeteryalar ve içinde bulunduğumuz parkın da konumu itibariyle akşamüzerleri 50 binlere ulaşıyor. Mithatpaşa Caddesi’nde, alışveriş yapabildiğimiz çarşımız var, yoğunluk çok fazla.
*** Güzelyalı, Göztepe’den sonra Üçkuyular’a kadar gelen düz bir alan. Fazla yağmurlarda, hatta geçtiğimiz aylarda sel bastı... İki dere arasında kurulmuş. Su taşkınları çoktu. Belediyemizle 2012’de ‘Yağmur Suyu Projesi’ başlattık. Sokaklardaki mazgallarla su yeraltından dereye, oradan da denize gidiyor. Çok büyük ölçüde problemi çözdük.
Müziğin gündemden düşmediği yerlerin başında Çeşme geliyordu. Belediye Başkanı Ekrem Oran göreve geldiğinde uyarmıştı, “Alaçatı’nın gelenek ve göreneklerini koruyacak, bilinçli ve iyi niyetli işletmecilerini mağdur etmeyecek, değerli hemşehrilerimizin sıkıntılarını sona erdirecek bir ‘Alaçatı Manifestosu’ açıklayacağım. Alaçatı’yı birilerinin, birkaç sezonluk kar hevesine teslim etmeyeceğiz. Alaçatı’nın değerlerini koruyan, Alaçatılılar’ın istek ve beklentilerini karşılayacak olan bu manifestonun gereklerini taviz vermeden uygulayacağız.”
GÜRÜLTÜYE İZİN VERMEYİZ
Oran, müzik ve gürültü denetiminin belediyeye verilmesi için de büyük çaba gösterdi ve amacına ulaştı, yetkiyi aldı. Yetki devrinden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a teşekkür eden Oran, “Müziği elbette çok seviyoruz, ama müziğin gürültüye dönüşmüş halini sevmiyoruz. O yüzden bundan sonra izin vermeyeceğiz” demişti.