AŞI OL SAĞLIKLI KAL
Başkan Batur, “Aşı Olun Sağlıklı Kalın” sloganıyla tüm vatandaşları aşılanmaya çağırdı. Her vatandaşın aşısız yakınını da göreve davet etmesi gerektiğini savunan Batur’un okuduğu ortak bildiri özetle şöyle: “Bu hastalığı yenmenin tek çaresi aşı olmak. Aşı kampanyalarını hep birlikte desteklememiz gerekiyor. En kısa sürede başarı oranları yüzde 94’ün üzerinde olan aşıları olmalıyız.
BİR İNSANLIK GÖREVİ
Kimsenin bireysel özgürlüklerinin toplum sağlığına risk oluşturmasına izin verilemez, verilmemelidir. Aşısız Kovid’e yakalanıp bir yudum nefese muhtaç kalmamak için, sevdiklerinizle zamansız vedalaşmamak için, son pişmanlığı yaşamamak için lütfen aşınızı olun. Bu süreçte bu bir insanlık görevidir.”
ÖYLE GURURLUYUZ Kİ
“O kadar gururluyuz ki; yazın rehavetini eylül ayına girer girmez üzerimizden attık ve birbirinden başarılı etkinliklerle sonbahara ‘merhaba’ dedik. Önce 3 Eylül’de 90 yıldır Türkiye’nin geleceğine yön veren İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışını, gözümüz gibi koruduğumuz Kültürpark’ta yaptık.
FUAR YİNE AYNA OLDU
Fuar bir kez daha ülkemizi ve dünyayı İzmir’de birbirine bağladı. Bir kez daha konserlerden sergilere kadar kültürel etkinliklere ev sahipliği yaptı. Bizler bir kez daha çimlerin üzerinden sahnedeki sanatçılarımıza eşlik ettik. Bir kez daha çocukluğumuzu andık. Fuar bir kez daha ayna oldu, dünyanın ve Türkiye’nin 90 yıllık tarihini bize yansıttı, hatırlattı.
PİRİŞTİNA İLE SOHBETTE
“Evet, İzmir Life 21’nci yayın yılına girdi. Bir kent kültürü dergisinin bu kadar uzun soluklu olması, kente sahip çıkanların desteği sayesinde başarıldı. Yazarı, çizeri, okuru hep birlikte bugünlere geldik... Hikaye şöyle başladı... 2000 yılının son aylarında bir gün, sevgili Ahmet Piriştina ile bir kahve içimi sırasında ‘Şu kent kitaplığı projesi ile çok büyük iş başarıyorsunuz, ancak bunların baskı sayıları az, kaç kişiye ulaşıyor? Bir kent kültürü dergisi yapılsa, İzmir’in güzellikleri tüm Türkiye’ye tanıtılsa’ demiştim...
ONU DA SEN YAP BİLADER
Başkan bunu hafif yollu bir eleştiri olarak algılamış olmalı ki; ‘Onu da sen yap bilader’ demiş ve eklemişti: ‘Ama öyle üç-beş sayı çıkartıp kaçmak yok, 25 sene çıkmalı.’ Hepimizin gülüşleri, Piriştina’nın martı ötüşlü kahkahaları arasında kaybolmuştu…
Sonrasında, Süleyman Gencel’in toparladığı çoğunluğu Evrensel Gazetesi’nden ayrılmış bir ekiple Mayıs 2001’de yola çıktık. Duygu Özsüphandağ Yayman, Halime Sürek Kahveci, Deniz Çaba, Turan Gültekin, Berk Altınışık ve reklamda Sevtap Cengiz ilk çekirdek ekipti. Nedim Atilla’nın o günlerdeki katkılarını da unutamam. Sonrasında ayrılanlar ve yeni katılanlarla kocaman bir aile olduk. Bugün bu ailenin neredeyse tamamı hiçbir ücret almadan dergiye katkı koymayı sürdürüyor.
OKŞAYAN GÖRDÜM İYİ Mİ
9 EYLÜL ÇOK ÖNEMLİ
Haftayı farklı kılan en önemli gün tabii ki 9 Eylül... İzmir’in kurtuluşunun 99’ncu yıldönümü. Fuar o gün de dolu. Ancak dışarıda da ilk aklıma gelen, “Zafer Yürüyüşü”, “Fener alayı”, “Athena konseri” gibi on binlerce kişiyi toplayabilecek etkinlikler var.
DÜNYANIN GÖZÜ BİZDE
Ve 9 Eylül’de İzmir Kültür Zirvesi başlıyor. İzmir,Dünya Belediyeler Birliği temsilcilerini ağırlayacak. Ve İzmir’in adını tüm dünya yine duyacak. Zirvede oluşacak mesajlar İzmir’den duyurulacak tüm dünyaya. Zirve kapsamında da farklı etkinlikler düzenlenecek.
DOLU DOLU BİR HAFTA
Dedim ya, dolu dolu bir hafta. Ege’nin çeşitli il ve ilçelerinde de kurtuluş günleri kapsamında başta konser olmak üzere, zengin etkinlikler var. Zaten hafta sonu da sevindik. Kadın voleybolcularımız Avrupa üçüncüsü oldu. Erkek voleybolcular, üçte üç yaparak hedef ilerliyor. Milli futbolcular bile Cebelitarık’ı yenmeyi başardı.
KÜRESEL İŞLEVİ VAR
90’ncı Fuar’ın, tanıtım toplantısında da kafamda aynı soru vardı. İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, Atatürk’ün gelecek planlarının hayata geçirilmesi için kurduğu Fuar’ın İzmir’i, Türkiye’yi aştığını, küresel işlev üstlendiğini dile getirdi. Alıcı, Türkiye’nin birçok yeniliği Fuar’da tanıdığını vurgularken, televizyon örneğini verdi.
DÜNYAYLA BAĞ BÜYÜYOR
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Fuar’ın İzmir’e bir kültür mirası olduğunu vurguladı, kafamdaki soruya özet yanıt verdi adeta:
* İEF’yi zamana uydurmak için çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki İEF büyüdükçe tüm Türkiye’nin dünya ile bağları da büyüyecek ve gelişecek. İEF’yi bu yıl, Atatürk’ün vizyonundan ilhamla ‘90 yıldır birlikte kutluyoruz, geleceği İzmir’de birlikte kuruyoruz’ temalarıyla açıyoruz.
Bana istediğiniz sitemi edin kardeşim. Küfür edin bana! Saydırın! Bu ses katliamı hayatlarımıza işkence kardeşim. Sorun saat 12.00 de kesilmesi filan da değil. Sorun desibel boyutu! Ege’de bu mekancıların kendi alanı dışına ses kaçırması bile hak olmamalı. Sadece kendi alanı duymalı, yalıtım mı yapar, sesi mi kısar. O onun sorunu, yapamazsa en ağır cezayı basın.”
Fazıl Say, sonradan mekan sahiplerine seslenmiş: “Size müzik seçiminiz konusunda bir şey diyen yok. Sen bu desibelde opera çalıyor olsan, ben yine aynı yazıyı yazacaktım. Konu müzik seçimi değil, benim hayatımda bu volümde sesi diretmen.”
KİMSE KARŞI DEĞİL
Fazıl Say geçmişte de Alaçatı’da gürültüden yakınmıştı. Şimdi Say’ın yakınmalarına gelecek tepkileri merak ediyorum. İtiraz edenler mi çoğunlukta olacak, hak verenler mi? Aslında müziğe, özellikle eğlence yerlerinde, kimse karşı değil. Hatta 24.00 kısıtlamasının da kaldırılması gerek. Ama gerçekten de çevreyi rahatsız etmeyecek müzikten söz ediyoruz. Müzik adıyla sunulan gürültüden değil. Son olarak aklıma geldi. Alaçatı’daki gürültü sürekli gündeme gelir ya! Hani Çeşme Belediyesi de gürültü denetleme yetkisini almıştı. Alaçatı Turizm Derneği de üyelerini ve gelen konukları bu konuda uyarıyordu Yanlış anımsamıyorsam, gürültüyle mücadele konusunda iddialı sözler verilmişti. Belki de gerçekten gürültü yoktur. Dünya müzik sanatçısı Fazıl Say, o güne özgü bir şanssızlık yaşamıştır, ya da ona gürültü var gibi gelmiştir. Bilemedim. Vardır bir açıklaması!
BEDENİMİZİN SESLERİ
* “Titreşim tıbbının esas aldığı temel bilgi, ‘Her şey enerji ile titreşir, tüm enerjiler bir bilgi içerir.’ Bedenimiz de enerji alanı ile çevrilidir. Bedenimizden yükselen ses detone yani bozuk değilse sağlığımız yerindedir. Fiziksel bedenimizin herhangi bölgesinden detone ses yükseliyorsa hastalık başlamış demektir.
AÇLIK SÜRESİNİN YARARI
* İnsanın doğasına daha uygun şey, acıktıktan sonra yemekle buluşmasıdır. Yoksa sadece öğün vakti geldi diye yemek, kendimize en büyük zarardır. İki öğün, hatta zaman zaman tek öğünle gün geçiştirilmelidir. Nelerin yenilip, nelerin yenilmeyeceği kadar, yemeklerin zamanlanması da önemlidir. Bu süreçte aç kalma süresinin uzun tutulması, vücudumuzda çok yararlı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
BESLENME DÜZENİ ŞART
* Sadece kilo vermek için mi açlık diyeti yapmalıyız? Hedef kilo vermek değil, sağlıklı kalmak olmalı. Beslenme zamanlarının bu şekilde düzenlenmesi, kilo vermenin yanında, kronik yangıyı ve insülin direncini ortadan kaldırmak suretiyle başta kanser olmak üzere pek çok hastalığı engelleyecektir. Obezite dediğimiz olay, buzdağının görünen kısmıdır. Altında kansere kadar varabilen bir dizi hastalık kocaman bir dağ olarak durmaktadır.”
ÇANAKKALE ONUN İÇİN SEFERBER
Çanakkale’de, Biga’nın Kemer Köyü’nden SMA Tip 1 hastası Ahmet Alp bebek için neredeyse tüm kent ayakta. Kampanyalar, destek programları düzenleniyor, herkes olanakları ölçüsünde katkı koyuyor. Kimi harçlığını, kimi el işlerinden sağladığı geliri, kimi günlük hasılatını bağışlıyor. Çanakkale Belediyesi de bebeğin tedavisi amacıyla başlatılan kampanyaya katkı verdi, kentliler umut olmaya çağrıldı. Başkan Ülgür Gökhan, yardım için internette canlı programa da katıldı.
SAĞLIĞI EN GÜZEL HEDİYE
Gökhan, Babalar Günü’nde kendisine gelen, “Babalar gününüzü en içten dileklerimizle kutlar, Ahmet Alp’e umut olduğunuz için sonsuz teşekkür ederiz” yazılı afişle mesajı paylaşmış, duygularını da, “Babalar gününde aldığım güzel hediyeyi paylaşmak istedim. Kampanyanın en kısa zamanda tamamlanması ve Ahmet Alp’in sağlığına kavuşması kadar güzel hediye düşünemiyorum” diyerek dile getirmişti.
İŞ İNSANLARINA MEKTUP
Çanakkale Belediye Meclisi’nin son toplantısında Başkan Gökhan, Ahmet Alp için yardım çağrısını yineledi, iş insanlarına bu konuda mektup yazdığını belirterek, “Ahmet Alp için Çanakkaleli iş insanlarına mektup yazdım. Çok ciddi bağışlar geldi, tek seferde 50 bin lira, 100 bin lira gibi... Karınca kararınca, herkes bütçesi kadar bir hayır yapabilirse iyi olur diye düşünüyorum” dedi.