BİR GECEDE YERLEBİR
Durup dururken aklıma gelmedi. “UNESCO Dünya Mirası yolundaki” Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bir olaydan yola çıktım. Çeşitli kaynaklara göre, Şadırvanaltı Camisi arkasındaki 65 yıllık şadırvan, bir gecede yerle bir edilmiş. Üstelik balyoz, matkap, kaynak makinesi kullanılarak.. Sabah işyerini açmaya gelen esnaf şaşırmış kalmış.
ÇÖPLÜK HALİNE GELMİŞMİŞ
Yorumlar, tepkiler gelmiş. Yarım asırdan fazla yaşı olan şadırvanın tescilli olmadığı vurgulanmış. Uzun süre esnafın sahip çıktığı şadırvanın bakımsızlıktan çöplük haline geldiği öne sürülmüş. Çevredeki esnafın rahatsızlığını dile getirdiği, dışarıdan saldırı olmadığı ileri sürülmüş: “Esnafın kendi içerisinde yaşanan bir olay. Bir anlık düşünceyle yapılmış bir hamle.”
BEKLENİYORMUŞ GİBİ
ATATÜRK’Ü AĞIRLADI
Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ağırlayan, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin kullanımındaki konağın kaderine terk edilmişliğinden birkaç kez söz ettim. Nisan ayında, Hanzade Ünuz’un çarpıcı fotoğraflı yazısından esinlenip, “Tarih mirasının değeri işte böyle bilinmez” diyerek gündeme getirmeye çalışmıştım:
“Değil kapı pencere, ne duvar kalmıştı ne de tavan. Sanki duvarlarda define aranmış gibi her yer delik deşik, paramparçaydı. Kapılar, pencereler ardına kadar açık. Camlar, panjurlar kırık, taşınabilecek ne varsa çalınmış. Yerler moloz dolu, sağlam bir metrekare alan kalmamış. Greyder soksanız ancak bu kadar paramparça olurdu bina. İzmir’in simge tarihi yapılarından Vali Konağı nasıl bu hale gelmişti?”
SORULAR SORULAR
İzmir Valiliği’nden açıklama gelmişti: “Yapının yeniden kullanılması için hazırlanan tadilat projesinde son aşamaya gelinmiştir. Yapı, restorasyon çalışmaları yapılarak kullanıma hazır hale gelecektir.” Sormuştum: “Kullanım hakkı verilen o üniversitenin sorumluları konağın bu hale gelmesine neden, nasıl göz yummuştur? ‘Ne yaptınız’ denilecek midir? Konağın kullanım hakkı bu üniversiteden alınacak mıdır? Onarım sonrası konak hangi amaçla, ne olarak kullanılacaktır?”
YİNE TALAN EDİLDİ
GELECEĞE MİRAS
“1 Ağustos’tan itibaren yüzüncü yılı birçok etkinlikle kutlayacağız. 9 Eylül günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük organizasyonuna ev sahipliği yapacağız. Bizden sonraki kuşaklara belgeselini, İzmir’in yüzüncü yılını nasıl kutladığını miras olarak bırakacağız. Gündoğdu’da olağanüstü canlandırma ve konserler olacak. 10 Eylül’de de İzmir’in türkülerini seslendireceğiz. Çünkü 10 Eylül Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’e gelişinin yıldönümü.”
DÜNYA BARIŞ ÖDÜLÜ
“Yüz yıldır sürdürdüğümüz barışı daha güçlü dillendirmek istiyoruz. Tüm etkinliklerimizin arkasındaki ana fikir barış olacak. İzmir Dünya Barış Ödülü’nü başlatıyoruz. Yüzüncü yılın ardından İzmir’i barışla anılan bir şehir, barışı kutlayan ve barışı anan bir şehir olarak tüm dünyada tanıtmak için çalışıyoruz.”
BOMBA ATILMIŞ GİBİYDİ
“Bir el bombası atılmış olsa nasıl harap olacaksa, o denli perişan haldeydi. Değil kapı pencere, artık ne duvar kalmıştı ne de tavan. Sanki duvarlarda define aranmış gibi her yer delik deşik, paramparçaydı. Aklım almadı doğrusu, kendi kendine böyle büyük zarar görmesi mümkün olmadığına göre... İzmir’in simge tarihi yapılarından Vali Konağı nasıl bu hale gelmişti?”
BAKANLARA ÖNERGE
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Milli Eğitim’le Kültür ve Turizm bakanlarına, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin kullanımındaki konakla ilgili ne yapılacağını sormuştu. Valilik de, “Yapının yeniden kullanılması için hazırlanan tadilat projesinde son aşamaya gelindiğini, restorasyon yapılarak kullanıma hazır hale geleceğini” açıklamıştı. Ben de sormuştum: “Kullanım hakkı verilen o üniversitenin sorumluları konağın bu hale gelmesine neden ve nasıl göz yummuştur? O sorumlulara, ‘Ne yaptınız’ denilecek midir? Kent belleğinde çok önemli yeri olan konağın kullanım hakkı bu üniversiteden alınacak mıdır? Onarım sonrası konak hangi amaçla, ne olarak kullanılacaktır?” Avukatlar Hilal Elbüken, Murat Fatih Ülkü, Uluğ İlve Yücesoy ve Ahu Tahmilci harekete geçmişti: “Vali Konağı sahipsiz değildir. ilgili kurumlara görevlerini yapmaları için başvuruyoruz, sürecin takipçisi olacağız.”
SOYGUN GÖRÜNTÜLERİYLE
GEÇEN YIL GELEMEDİ
TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, bir önergeyle dört bakanlıktan, asbestin bölgeye vereceği zararın araştırılıp araştırılmadığını, ne gibi önlemler alındığını sormuştu. Geçen yıl Aliağa’ya gelemeyen o gemi, yine İzmir’in gündeminde. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, geminin Aliağa’da sökümü için bir firmaya, şartlı izin vermiş. Radyasyon taraması yapılacağı, sonuçlar uygunsa söküm tesisine yanaşmasına izin verileceği bildirilmiş.
BÜYÜK RİSK İDDİASI
SUYU HOR KULLANIYORUZ
KURAKLIĞA HAZIR OLALIM
- Türkiye ‘su sorunu çeken’ ülke sınıfına geriledi. Tarım alanlarının artması, az yağışlı bölgelere çok su isteyen bitkiler dikilmesi, yeraltından aşırı su çekimi yüzünden 50’den fazla göl, sulak alan kurudu. Ciddi krizin eşiğine gelmemizin nedeni iklimsel değişimler değil, suyun ısrarla hor kullanılmasıdır.
- İzmir su açısından ‘ fakirin de fakiri’dir. 1999’da yapılan Tahtalı Barajı suyun yüzde 40’tan fazlasını sağlar. Yüzde 52 kuyulardan gelir. 2008’de İzmir aşırı soğumayla müthiş kuraklık yaşadı, Tahtalı’da doluluk oranı yüzde 1.9’lara düştü. Soğuma yüzünden Ege yine en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Tahtalı’nın geçen yıl yüzde 66 olan doluluk oranı yüzde 54’lere düşmüştür, bu tehlike çanları demektir.
- Su tutabilecek tüm bölgelere baraj, gölet, yeraltı barajları hemen yapılmalıdır. Çamlı Barajı’nın beklemeye tahammülü yoktur. Kuraklığa hazır olmalıyız, gerekenleri bir an önce yapmalıyız.
ORMANLAR ÇIRA GİBİ
ÇAKTIRMADAN GÜNDEMDE
Peki, Uğur Hoca haklı mı? Bana sorarsanız kesinlikle haklı. Fransa’da toplu taşımada, İsrail’de kapalı alanlarda maske takma uyarıları yapıldı. Hepimizin aklında son günlerde aynı sorular var: Maskeler geri gelir mi? Önümüzdeki kış zor mu geçecek? Hatırlatma dozu aşılarını hemen mi yaptıralım, sonbahara mı bırakalım? Kısacası Kovid-19 yeniden ve çaktırmadan yavaş yavaş gündemimize bir kez daha giriyor.
VİRÜS EVCİLLEŞTİ AMA...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu açıklamayı yaptı: “Hastalık grip gibi seyrediyor fakat ileri yaştakiler ve kronik rahatsızlığı olanlar için risk oluşturmaya devam ediyor... Kötü günler geride kaldı. Herkes müsterih olsun.” Kanaatime göre, sayın bakan haklı, çünkü virüs mevcut haliyle adeta evcilleşmiş durumda. Haksız, çünkü oluşturduğu hastalığın gücü ve yayılma kabiliyeti nedeniyle onu (grip öneminde) bir hastalık gibi algılamamız da doğru olmaz.
TURİZMCİYE GÖRE
HER YER DOLMUŞ
Bu arada, turizmcilerin gözü aydın olsun! Neden mi? Baksanıza, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar (ETİK) Birliği Başkanı Mehmet İşler bir açıklama yapmış, Foça’nın dolduğunu söylemiş, “Sadece Foça değil; Çeşme, Alaçatı, Gümüldür, Pamucak, Selçuk, Dikili, Ayvalık’a kadar ulaşan noktalarda, hemen hemen yüzde 100 doluluk oranlarını yakalamış durumdayız” demiş. Yani, bir tesiste yer bulanlar... Turizmcilerin yetkili ağzı İşler’e göre, şanslısınız...
ARAÇ SÜRÜCÜLERİ
NE OLUR DİKKAT