Murat Yetkin

Politikalar değişir, boru hattı kalır

11 Ekim 2016
Rusya’dan Türkiye’ye doğal gaz taşıyacak üçüncü boru hattının yapımı için dün 10 Ekim’de imzalar İstanbul’da atıldı.

23’üncü Dünya Enerji Konferansı çerçevesinde imzalanan anlaşmayla Karadeniz’in altından inşa edilecek hattın adı Türk Akımı kondu.

 

Ankara ile Moskova arasındaki ilk boru hattının imzası 1984’te Turgut Özal döneminde, o zaman da Rusya Sovyetler Birliği iken atılmıştı. Hat, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Trakya’ya gaz taşıyordu.

 

Sovyetler Dağıldı, Ukrayna bağımsız oldu, Rusya ile arasında sorunlar başladı, Türkiye’ye gaz sevkiyatında sorunlar çıkmaya başladı, o arada Türkiye’nin gaz ihtiyacı da artınca başka ülke topraklarını aradan çıkaran formül Karadeniz’de bulundu.

 

İmzaları 1997’de Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı sırasında atılan bu ikinci hatta Mavi Akım adı verildi. Hattın inşaatında İtalyan Eni şirketinin teknolojisi kullanıldı. 2003’deki açılışında Türk, Rus ve İtalyan başbakanları Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Silvio Berlusconi Samsun’daydılar; zaten iyi anlaşan bir üçlüydü.

 

Yazının Devamını Oku

Halep-Musul hattında ABD-Rusya gerilimi ve Türkiye

9 Ekim 2016
Rusya ile ara yeni düzeldi.

Rusya Devlet Başkanı da bugün, 10 Ekim, İstanbul’daki Dünya 23’üncü Enerji Zirvesi’ne katılmaya geliyor.

 

Türk Akımı, Akkuyu, turizm, inşaat, gıda ticareti pek çok önemli konu var gündeme.

 

Her halde o yüzden Ankara kıyameti koparmadı bu defa.

 

Her halde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin, tıpkı uçak düşürme olayı öncesinde olduğu gibi “siyasetle ticareti birbirinden ayırmaya” karar verdiler.

 

Yazının Devamını Oku

ABD’den Musul’da PKK güvencesi

7 Ekim 2016
Türkiye ile Irak arasında Musul harekâtı üzerine başlayan gerilim tırmanırken ABD’nin Türkiye’ye Musul için PKK güvencesi verdiği ortaya çıktı.


Üst düzey bir yetkilinin Hürriyet’e doğruladığı bilgiye göre, bu güvence 27 Eylül’de Ankara’da temaslarda bulunan üst düzey Amerikalı yetkililer tarafından verildi. Amerikalılar Musul’un IŞİD’den alınması için hazırlıkları süren harekâta “PKK veya PKK bağlantılı” hiçbir örgütün dâhil edilmeyeceği güvencesini Türk yetkililere ilettiler. İsminin açıklanmaması kaydıyla Hürriyet’e konuşan yetkili, “Bu güvenceyi ciddiye alıyoruz, ama ne kadar uygulandığını sahada göreceğiz” yorumunda bulundu.

 

Bu açıklamanın fiziki değeri kadar sembolik anlamı da var. Musul şehri olmasa da kuzeyi aslında PKK’nın etkili faaliyet alanları arasında. Kandil ile Rojava dedikleri Suriye’de YPG kontrolü altındaki bölge arasında geçiş sağlanan bölgelerden birisi. Nusaybin’in Suriye’deki ikizi Kamışlı PKK/YPG’nin harekât üslerinden birisi. Zaten Türkiye’nin daha önce Bağdat’ın bilgisi altında Başika’da eğitim üssü kurmasının bir nedeni IŞİD’e karşı milislere askeri eğitim vermek ise, diğer amacı da PKK’nın güneye, Musul ve Kerkük’e doğru iniş yollarını kesmekti. Öte yandan bu güvence, ABD’nin Suriye’de kendisinin de terörist saydığı PKK ile “bağlantılı” YPG ile çalışırken ne yaptığının gayet farkında olduğunu da zımnen kabulü anlamına geliyor.

 

Derledğimiz bilgilere göre, ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile mücadele özel temsilcisi Brett McGurk ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken’in de bulunduğu diplomat, asker ve istihbaratçılardan oluşan heyetin görüşmelerinde asıl ağırlıklı konu, kamuoyuna yansıdığı gibi Rakka değil, Musul oldu.

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Eylül’de ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile New York’ta yaptığı görüşmede, Türkiye’nin YPG’nin olması durumunda Rakka operasyonuna katılmayacağı resti çekmesi üzerine Amerikalı yetkililerin Musul için bu öneriyi geliştirdiği anlaşılıyor.

Yazının Devamını Oku

Fethullahçılarla mücadelede zaaflar

5 Ekim 2016
Sadece hükümet değil, muhalefet de 15 Temmuz’un arkasında Fethullah Gülen ve örgütünü görüyor.

Muhalefet partileri de darbe girişimi sorumlularının yargılanması, gerekse devlet kademelerine haksızlıkla girmiş olanların temizlenmesini istiyor.

 

Ancak hükümetin Olağanüstü Hal altında izlediği mücadele yöntemi Fethullahçılarla mücadelenin ne kadar ciddiyetle, ne kadar “üzüm yemek” amacıyla yapıldığı konusuna gölge düşürüyor.

 

Mesela bu gölge, Gülen’in ABD’den istenmesi, AB ülkelerinde dışlanması gibi girişimleri de etkiliyor.

 

Birkaç başlık altında toplamak mümkün:

 

Yazının Devamını Oku

İkinci Mercidabık muharebesi kapıda

3 Ekim 2016
Genelkurmay kaynakları dün, 3 Ekim sabahı 15 Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)  üyesinin IŞİD tarafından öldürüldüğünü duyurdu.


Dabık yolunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava, topçu ve lojistik desteğiyle ilerliyorlardı.

 

Muhtemelen mayınlı bir tuzağa düşmüşlerdi.

 

Bu açıklama yarım gün kadar önce, 2 ekim akşamı ABD tarafından gelen bir açıklamada eksik kalan kısmı tamamlıyor gibiydi.

 

O açıklamayı yapan ABD Başkan'ı Barack Obama'nın IŞİD ile mücadele özel temsilcisi Brett McGurk idi.

Yazının Devamını Oku

Darbe soruşturmaları rotasından saptırılıyor mu?

2 Ekim 2016
Meclis’in yasama yılına başladığı 1 Ekim sabaha karşı saat 05.00 sularında kapıları çalmış.

 

İkisi de ayaktaymış gerçi, 21 günlük Mavi Lorin bebeğe süt verecekmiş annesi Sibel Oral.

 

Kapıya babası Murat Özyaşar gitmiş, göz deliğinden bakmış, “Sakın korkma” demiş, “polis geldi”; Cumhuriyet’ten Hilal Köse’ye anlattığına göre.

 

Sonra 7-8 polis, yüzlerinde maske ve uzun namlulu silahlarıyla eve girmişler.

 

Annesinin bebeği  odadan almasına izin vermişler aramaya başlamadan önce.

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu: Sert muhalefet yapacağız

1 Ekim 2016
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün başlayan yeni yasama yılında “sert muhalefet” yapacaklarını söyledi.

 

Dün İstanbul’da Türkiye’deki yabancı basın kuruluşu temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu hükümeti 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ardından oluşan beraberlik ruhunu fırsat bilerek “demokrasiyi güçlendirmek yerine geriletmeye” çalışmakla suçladı.

 

Başbakan Binali Yıldırım’ın 15 Temmuz’dan sonra kendisine “çok kısa süreyle” olağanüstü hale ihtiyaç duyulduğunu “90 gün değil, belki 60 güne kalmadan” sorunun çözüleceğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “O zaman da söyledim, Parlamentoda demokrasiyi savunacak bir partiye ihtiyaç var, o da CHP, destek veremeyiz dedim. Şimdi bu süre yetmiyor diye uzatıyorlar. Dün (29 Eylül) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklama ise (Erdoğan’ın 12 ay da olabilir açıklaması – MY) bir karşı-darbe fırsatçılığını akla getiriyor. İlk hedefimiz olağanüstü halin olabildiğince kısa sürede tutup, Türkiye’nin olağan hale dönmesini sağlamak.”

 

Kılıçdaroğlu’na göre Erdoğan ve AK Parti hükümeti, normal zamanda atamayacakları adımları olağanüstü hal üzerinden atmaya çalışıyor. Fırsatçılık suçlaması da buradan kaynaklanıyor.

 

Sözünü ettiği “sert muhalefeti” ise gerek Kanun Hükmünde Kararnamelerin Meclis’te görüşülmesi sırasında, gerekse 15 Temmuz darbe girişimini araştırma komisyonu çalışmaları süresince göstereceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki açıklamaları şöyle:

Yazının Devamını Oku

Lozan var ki Yenikapı var

29 Eylül 2016
Lozan konusunda kimse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tutarsız olduğunu iddia edemez; her zaman eleştirel oldu.

Daha öncekileri saymıyoruz. Cumhurbaşkanı seçildiğinden sonra Lozan’dan söz ettiği konuşmalar Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde var.

 

Yine de örneğin 24 Temmuz 2015’te, Lozan’ın 92’inci yıldönümü üzerine yayınladığı mesajda “Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş yıllarında temelleri atılan vizyonu hayata geçirmek için sahip olduğu azim ve heyecanı aynen koruyarak, hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyor” demiş. Yani Lozan’ı anmasa da vizyonu olumlu saymış.

 

Ama 19 Nisan 2016’da, muhtarlara 24’üncü hitabında, Kürt meselesindeki İslam ortaklığına değinirken andığında, “pek çok sorunlu yönleri bulunan” nitelemesini kullanmış.

 

Bir ay sonra, 19 Mayıs’ta A-Haber’de “Gençlerle Buluşma” yayınında azınlıkların statüsünden söz ederken “Lozan’ın güncelleştirilmesi (…) arzumuzdur” diye dolaylı bir eleştiri getirmiş.

 

Yazının Devamını Oku