KARŞILAŞMANIN henüz 5. dakikasında Trabzonspor havaya, suya ve seyirciye alışamadan saçma sapan hatadan bir gol yedi.
Bilbaolu Ezquerro’nun emeği ve şık golünü küçümsemek için değil, iki savunmacıyla bir kalecinin dikkatsizliğini saçma olarak yorumlamak mümkün. Trabzonspor takımı golün ardından bir, iki tehlike daha atlatıp, ‘Korkunun ecele faydası olmadığını’ anladı ve saldırmaya başladı. Yattara,Gökdeniz ve Fatih ile Bilbao ceza alanı içinde cirit atmaya başladılar. Top orada dolaştıkça, 40 bin seyircinin nefesi kesildi. Ama bir türlü golü atamadı Trabzonspor.
Ziya Doğan’ın kadro seçiminde Tolga’nın D’Haene ile değiştirilmesi ne kadar doğru ise, Celalettin’in yerine Lee’nin oynatılması o denli stratejik bir hataydı. Sonra Lee kendine geldi. Oyunda aktif oldu ama iş işten geçmişti. Ama gol umudu, rakibi dağıtma düşüncesiyle forma verilen Yattara sahada sağa, sola koşmaktan başka hiçbir şey yapmadı. İyi seçim Tolga ile Erdinç’in ikinci yarının hemen başındaki hatası ise ikinci golü getirdi. İkinci yarıda müthiş seyircisini de arkasına alan Bilbao, kurduğu 15 dakikalık baskıda antrenman yapar gibi ikini golü de buldu.
Hatalar zinciri
Aslında Trabzon’daki ilk maçta 3-0 sonrası yapılan inanılmaz hatalar dün gece yitirilen turu ve biten Avrupa rüyasının başlangıcıydı. Hoş, Trabzonspor D.Kiev’e Şampiyonlar Ligi’ni de böyle kaybetmişti ama en azından bir dersin alındığı umudu vardı bende. Ancak Trabzonspor takımı dün UEFA’ya veda ederken eski tas ve eski hamamlara ne denli sadakat gösterdiğini bir kez daha ortaya koydu.
Dün akşamın Trabzonspor açısından anlamı hata yapmanın bedelini bir şekilde ödeneceği idi. Trabzonspor ilk hatasını yapıp, Şampiyonlar Ligi ve bunun büyük maddi ve prestij getirisini yitirdi. Hatasında ısrar etti. UEFA Ligi’ne de mendil salladı. Umuyorum, bu arada futbolun bir oyun olduğu kadar ciddi bir sanayii ve bir profesyonel disiplin olduğunu da öğrendiler.