Beş de yetmez yedi tane…
Ver, ver, ver, ver.
Ver Allah’ım ver!
Sen kalk, televizyon program çekimi nedeniyle Hakan Aysev’le samimi sohbet eşliğinde keyifli bir gün geçir, bir gün sonra oyunculuğuyla adından başarıyla söz ettiren ve tiyatroda ‘Bedensiz Kadın’ adlı oyunla birçok ödülleri toplayan ‘Ödülobur’ Reha Özcan’la çekim yap.
Bitmesin.
O büyülü atmosferden ve Tarkan’ın; gözleri, kalbi ve ruhu alan göz kamaştıran ışığından sonra kendime gelmeye çalışırken mehtabın ışığıyla göz göze gelip eve girdiğimde vakit gece yarısını çoktan geçmişti.
Bilgisayarımı açtığımda karşılaştığım bir mail, yıldız ışığının bir gün sonra da gözümü ve kalbimi alacağını müjdeliyordu.
Ve bu güzel haber beni daha da mutlu etmeye yetti, uykuya dalarken…
Nasıl mutlu etmesin ki…
Son birkaç yıldır şarkılarını sürekli olarak dinlediğim kişi…
Fransa turnesinden sonra Mısır, Kahire, İsrail ve Akdenizi dolaşıyor.
Ve sonunda İstanbul’da…
Karşımızda canlı canlı şarkılarını söyleyecekti.
Yani bazen öyle anlar vardır ki… Kelimelerin yetersiz kaldığı… Ruhun bedene sığmadığı…
Gözlerinize görsel ziyafet sunarak sizi sizden alan güzel bir günbatımı…
Yüzünüzü öpen, teninizi usuldan okşayan rüzgar…
Ayaklarınıza dolan köpüklerle şakalaşarak sahilde yürümek…
Dönüp bakıyorum; hayatıma, yaşadıklarıma.
Her şey üst üste gelmiş.
Hayatın kaosu.
Yaşama yetişme telaşı.
Aşk, ayrılık, özlem, gözyaşları…
Bu dört ana duygu, kendi içinde başka durumlar yaratarak çoğalmakta ve bizleri yemekte.
Nedir onlar?
Çok sevmeler, ikilemler, dünyayı tersine çevirmek istemeler, kıskançlıklar, çaresizlikler, vazgeçişler…
Cidden…
Bir kendime geldim ki…
Yaz kaçıp gidiyor, elimizden kayıp giden zaman ve hayat gibi.
Portakalı soydum, gözlerime koydum ve bir yazı yazmaya koyuldum. Duma duma dum!
Çocukken ilk öğrendiklerimizdendir.
Portakalı soyarız, başucumuza koyarız, bir yalan uydururız.
Duma duma dum.
Çünkü o, içinizdeki büyük yangınların adı, gecenizdeki mavi ve gününüzdeki sarıdır.
Çünkü o, şehrinizdeki ve kalbinizdeki bütün sokakların adı, yüzünüzdeki çizgi, dününüzdeki ve bugününüzdeki anıdır!
Oysa o, başkasında avunacaktı, sizi üç – beş günde unutacaktı ya hani!
Ayrılığın onun kalbine indiğini, geceleri uykulardan sıçradığını, gözlerinin herkese sizi sorduğunu ve kendini suçladığını…